HAFIZA TAZELEME * MARJİNALİN DANİSKASI!

MARJİNALİN DANİSKASI!

Selda ÖZTÜRK KAY

Herkese eşit mesafede durmasını zorunlu kılan Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Abdullah Gül’ün, AB’yi eleştirenler için “Marjinal gruplar karşı çıkıyor ama gerekeni yapacağız” şeklindeki sözlerine sert tepki geldi. Siyasiler ve konunun uzmanları, Gül’e bir dönem kendisinin AB’ye karşı olduğunu hatırlattılar.
Halkın yüzde 70’i hayır diyor
Abdullah Gül’ün bir dönem hocalığını da yapan Prof. Erol Manisalı, “Son araştırmalar gösteriyor ki, AB karşıtlarının oranı yüzde 70’i aşıyor. Gül’ün tavrı antidemokratik” dedi. Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş’ın tepkisi ise daha sert oldu: AB yanlılığı yapmak, devlet adamlığı vasfından yoksun olmak demektir…
Bunlar maksadı aşan sözler
CHP’li Öymen, “Her ülkede AB’ye karşıt gruplar, partiler olur. Bunlar demokrasinin gereği. Sayın Gül, bazen maksadını aşan konuşmalar yapıyor” değerlendirmesini yaparken, SP’li Hatipoğlu ise “Biz Atatürk’ün ifade ettiği tam bağımsızlıktan yanayız. Bu marjinallik değil sağduyunun ta kendisidir, milli duruştur” dedi.

Bakın kendisi neler demişti
AB’ye karşı çıkanları marjinallikle suçlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, RP ve SP’den milletvekili olduğu tarihlerde marjinal(!) gibi konuşuyordu. İşte o tarihi sözler:
AB, Hıristiyan kulübüdür
Aslında Gümrük Birliği’ne, Türkiye’nin gayretleriyle girilmedi. Türkiye’nin AB’ye giremeyeceği kesindir; çünkü AB, bir Hıristiyan birliğidir.
Bölünmemizi isteyecekler
Türkiye’de bölücülüğün nasıl istendiğini göreceksiniz. Fakat bu milletin Müslümanca yaşaması söz konusu olunca köktendincilik denilecek. Avrupa budur!
Avantajların hepsi hikaye
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girip de bahsedilen o avantajlardan faydalanması hikayedir. Böyle bir şey söz konusu değildir ve asla olamayacaktır.
AB Türkiye’den bunları istiyor!
* Atatürk’ün fotoğraflarını indirin, heykellerini yıkın. Kemalizmin kökünü kazıyın.
* Türk ordusunu etkisizleştirin.
* Gayrimüslim azınlıklara yeni imtiyaz verin, el konulan mallarını iade edin.
* Türkçe dışı dillerde yayın ve eğitime izin verin, Kürtçe 2. resmi dil olsun.
* Ruhban Okulu’nu açın, Fener Papazı’nı ekümenik kabul edin.
* Türk hava ve deniz limanlarını Rum gemi ve uçaklarına açın.
* KKTC’deki Türk askerini geri çekin. Ada’da yaşayanlar Rum bayrağı altında birleşsin. Ankara bu yeni yönetimi tanısın.
* Soykırımı kabul edin ve Ermenistan sınırını açın. Yunanistan ile aranızdaki kara ve hava mili sorununu da çözün.
* Fırat ile Dicle’nin uluslararası komisyon tarafından kontrolüne izin verin.
Abdullah Gül’ün çelişkili açıklamaları milleti derinden endişelendiriyor.

MARJiNALiN TA KENDiSi
Geçmişte TBMM kürsüsünden sarfettiği sözleri unutan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin büyük çoğunluğunun Avrupa Birliği sürecine destek verdiğini iddia ederek, AB karşıtlarını marjinallikle suçladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Finlandiya ziyaretinin ikinci gününde Jovaskyla kentinde temaslarda bulundu. Yuvaskula Üniversitesi’ni ziyaret eden Gül’e, nanoteknoloji merkezinde son bilimsel çalışmalar gösterildi. Daha sonra Finlandiya’nın eski Cumhurbaşkanlarından Martti Ahtisaari ile görüşen Gül, üniversitede “Türkiye ve Avrupa Birliği, Ortak Geleceğin İnşaası” konulu konferansa katıldı. Gül, burada Türkiye’nin jeopolitik önemine, ekonomik gücüne ve uluslararası sorunlara değindi. Katılımcıların sorularını yanıtlayan Gül, Türkiye’nin, birliğe üye olduğunda, Avrupa Birliği’nin pastasındaki payı küçültmeyeceğini aksine payın büyüyeceğini vurguladı. Türkiye’nin büyük çoğunluğunun Avrupa Birliği sürecini desteklediğini savunan Gül, bazı marjinal gruplar haricinde, buna tüm siyasi partilerin ve grupların dahil olduğunu söyledi. Gül, müzakere sürecinin uzun süreceğinin farkında olunduğunu da belirterek, “Çünkü biz büyük bir ülkeyiz. Biz önce süreci bitirmeyi düşünüyoruz. Sonra da yapılması gereken neyse onu yapacağız” dedi.
Bu sözleri çok çabuk unuttu
AB karşıtlarını marjinallikle suçlayan Cumhurbaşkanı Gül, değişik tarihlerde Refah Partisi ve Saadet Partisi milletvekili sıfatlarıyla yaptığı açıklamalarda, birliğin “Hıristiyan Kulübü” olduğunu öne sürüyordu. İşte Gül’ün o açıklamaları:
* Aslında Gümrük Birliği’ne, Türkiye’nin gayretleriyle girilmedi. Türkiye’nin AB’ye giremeyeceği kesindir; bunu Avrupalılar söylemektedir. Çünkü Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliğidir. Bunu Avrupa’da herkes söylüyor, herkes biliyor.
* Avrupa Parlamentosu’nda (AP), Türkiye’de bölücülüğün, otonom idarelerin nasıl istendiğini göreceksiniz. Fakat Türkiye’de, bu milletin Müslüman’ca yaşaması söz konusu olduğunda, kökten dincilik denilecek; Avrupa, budur.
* Burada her şey tek taraflı olarak gitmektedir. Avrupa’nın çıkarları söz konusu olduğunda hiçbir direniş, hiçbir ısrar olmamaktadır. Bu şudur: Ne pahasına olursa olsun Türkiye, Avrupa Birliği’ne girecek anlayışıdır. Siz eğer bu zihniyette olursanız, işte o zaman sizi o zenginler köşkünün bahçesindeki bir kulübeye böyle koyarlar işte.
* Türkiye’nin AB girip de o bahsettiğiniz avantajlardan faydalanması hikayedir. Böyle bir şey söz konusu da değildir, olamayacaktır.
* Medyaya bakarsanız (AB işi bittiğinde) Türkiye’ye zenginlik gelecek, mallar girecek, bir pembe tablo!.. Tabii ki en çok çıkarı olan grup medya olacaktır. (Refah sıralarından alkışlar.)
Teslimiyet imzası
Başbakan Erdoğan ve Abdullah Gül, 29 Ekim 2004’te İtalya’nın başkenti Roma’da Avrupa Birliği Anayasası’nın imza törenine katılmıştı. Gül ve Erdoğan ikilisi, AB Anayasası’na Hıristiyanlık dünyası için tarihi öneme sahip Campidolio’da Papa X. Innocenizo’nun heykeli önünde imza atmıştı. İmza törenin ardından Başbakan Erdoğan ve dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Avrupa Birliği liderleriyle fotoğraf çektirmişti.
Savunduğu AB bunları dayatıyor
* Asker-sivil ilişkilerini yeniden düzenleyin. Türk ordusunun etkinliğini azaltın, ’vicdani ret’in önünü açın
* İfade özgürlüğü ve demokrasi için yasal düzenlemeler yapın. (Terörle mücadeleyi zaafa uğratsa bile)
* Türkiye’yi eyaletleşme sürecine götüren Kalkınma Ajansları ile ilgili yasal değişikliklere hız verin. Yine bu çerçevede ’İstinaf Mahkemeleri’nin oluşturulmasına hız verin
* Gayrimüslim azınlıklara yeni imtiyazlar verin. Azınlık vakıflarının el konulan mallarını iade edin.
* Heybeliada Ruhban Okulu’nu açın.
* Fener Rum Papazı Bartholomeos’un ekümenikliği kabul edin.
* Türkçe dışındaki dil ve lehçelerde yayın ve eğitim yapılmasına izin verin. Kürtçe’yi ikinci resmi dil yapın.
* Türk hava ve deniz limanlarını, Rum gemi ve uçaklarına açın.
* KKTC’deki Türk Silahlı Kuvvetleri varlığına son verin. Süreç içerisinde KKTC’yi tasfiye edin
* Ermenistan sınırı açın. Yunanistan ile aranızdaki kara ve hava mili sorununu çözün
* Devletin ekonomideki rolünü azaltın. Tüpraş, Telekom, Erdemir ve Petkim’le başlayan özelleştirme maratonunu kamu bankaları ve limanlarla tamamlayın.
* Fırat ile Dicle’nin kontrolünü uluslararası komisyona bırakın.
* Sözde Ermeni Soykırımını kabul edin
* Kamu binalarındaki Atatürk’ün fotoğraflarını indirin. Ders kitaplarındaki Mustafa Kemal’le ilgili bölümleri azaltın.
CUMHURBAŞKANI GÜL’ÜN RENCİDE EDİCİ AÇIKLAMALARINA TEPKİ YAĞDI
Devlet adamlığına yakışmadı
Antidemokratik yaklaşım
Prof. Dr. Erol Manisalı: Gül de bir zamanlar AB karşıtıydı. O zaman sayın Gül de marjinal bir insan mıydı diye sormak gerekiyor. Türkiye’deki kamuoyu yoklamalarında, AB ile müzakere sürecinde bizim gibi düşünen çevrelerin oranı yüzde 70’den fazla. Bu, tarafsız araştırma grupları tarafından ortaya kondu. Sorun, Türkiye’deki dar oligarşi. Batı’nın yeni Türkiye politikalarına destek veren içimizdeki yeni oligarşi marjinal aslında . Mevcut AB sürecini destekleyenler bu kesimlerdir. Onun dışında Türkiye’de köylü, esnaf, işçi, memur, KOBİ’ler ve Anadolu sermayesi, bu sürece karşıdır. Demek ki, Gül, büyük çoğunluğu oluşturan halk kesimlerini, marjinal olarak tanımlamakta. Bu anti demokratik bir yaklaşımdır.
Aynı noktaya gelecek
USİAD Başkanı Fevzi Durgun: Değerlendirme çok hatalı. 1998’in sonunda USİAD’ı kurduğumuzda felsefemiz yerli malı üretim anlayışı olmuştu. O zaman da marjinal olmakla itham edilmiştik. Şimdi de bizim gibi düşünen kesimlerin marjinal olduğu iddia edilebilir. Ancak birkaç sene sonra marjinal olmadığımız ortaya çıkacak. Biz bazı şeyleri erken tespit ediyoruz, net söylüyoruz. Yerli malı, ulusal ekonomi, IMF ve AB ile tek yanlı ilişkiye ’hayır’ diyorduk. Şimdi herkes aynı şeyi söylüyor. AB’ye üyelik süreci tek yanlı dayatmalar şeklinde ortaya çıkıyor. Karşı çıkılan nokta budur.
Esas olan milli duruştur
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Vehbi Hatipoğlu: Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu değerlendirmeyi hangi ölçülere göre yaptığını kestirmek mümkün değil. Milli görüş çizgisinin temsil ettiği siyaset, milletin bizatihi kendisini temsil eder. Bu düşünce marjinal değil, tam anlamıyla sağduyunun ifadesidir. Milli görüş bu ülkenin bekası için adeta bir sigortadır, doğruyu gösteren bir pusula gibidir. Biz Atatürk’ün ifade ettiği tam bağımsızlığın gereği neyse ondan yanayız. Bu milli hassasiyettir, milli duruştur. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kimlere karşı, hangi maksatlarla böyle bir değerlendirmeyi yaptığını doğrusu çok merak ettim.
Gül maksadını aştı
CHP’li Onur Öymen: Her ülkede AB’ye karşıt olan gruplar ve siyasi partiler olur. Bunlar demokrasinin doğal icabıdır. Onlara kızarak, marjinallikle suçlayarak AB politikası yürütülmez. Söylenmesi gereken iki şey vardır. Türkiye’de AB ile ilgili reformlar yapılıyor mu? AB ülkeleri, Türkiye’ye yönelik üzerlerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Yoksa Türkiye’ye çifte standart mı uygulanıyor? Örneğin müzakereye başlayan tüm ülke vatandaşlarına vize zorunluluğu kaldırılırken, Türkiye’ye neden bu yapılmıyor? Biz bunları eleştirdiğimiz için mi marjinal oluyoruz? Sayın Gül, bazen maksadını aşan konuşmalar yapıyor.
Milletin çoğu istemiyor
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş: Halk AB’ye karşı çıkmaktadır. Türkiye’nin diğer ülkelerin alındığı gibi eşit şartlarla ve onuruyla AB’ye girmesi konusundaki düşünceleri sorulduğunda da Türk milletinin yüzde 50’sine yakını yine ’istemiyoruz’ demektedir. Böyle onursuz bir şekilde AB kapılarında sürünerek, içine alınmayacağımız açık bir şekilde ortada olduğu halde, AB yanlısı tavır takınmak her şeyden önce onursuz politikacıların ve yazarların sergileyeceği bir tutum olabilir. Avrupa Birliği’nin tutumu ortadayken, birlik yanlılığı yapmak her şeyden önce benim görüşüme göre devlet adamlığı vasfından yoksun olmak demektir. Bu açıklamada devlet adamlığına yakışmamıştır.
Karşıyız, karşı olacağız!
TUSAM Başkanvekili Ali Külebi: Acaba, marjinallik kavramı mı değişti? Biz yanlış mı biliyoruz? Marjinaller, aykırı olan, azınlıkta olan kişilerdir. Halbuki, Türkiye’de son yapılan anketler ve istatistikler, artık AB’ye karşı olanların sayısının yüzde 70’e ulaştığını gösteriyor. Demek ki bu grup marjinal, geri kalan ya fikirsiz ya da marjinal değil. 40 yıldır AB Türkiye üzerinde oyunlar oynuyorsa, AB, üçüncü ülkelerle olan ticari ilişkilerimize müdahale ediyor, düzenliyor ve bize izin vermiyorsa, ikiyüzlü davranıyorsa, Türk insanını onurla bağdaşmayacak duruma düşürmeye çalışıyorsa, bizim boğazlarımız, nehirlerimiz konusunda söz sahibi olmak istiyorsa, içimizdeki hainleri koruyor ve kolluyorsa biz Türk milliyetçileri olarak bunun karşısındayız.
Anketler ortada halk da ‘hayır’ diyor
Cumhurbaşkanı Gül’ün “Avrupa Birliği’ni halk da destekliyor” sözlerini yapılan anketler de yalanlıyor. Avrupa Birliği’nin kamuoyu yoklamalarını yürüten Eurobarometre’nin anketinde bile bu açıkça ortaya çıkıyor. Kurumun yaptığı son ankete katılanların yaklaşık yüzde 52’si AB üyeliğini desteklerken yüzde 48’i sürece karşı. Diğer kurumların yaptığı ankette ise karşıt olanların oranları yüzde 70’e kadar çıkıyor. Dünyaca ünlü Marshall Fonu tarafından yapılana araştırmaya göre, Türklerin AB’ye karşı sıcaklıkları 19 derece soğudu. Türkiye’nin AB’ye beslediği duygular 2004’de 52 dereceyken, 2006’da 45 dereceye, 2007’de ise 26 dereceye düştü. AB’ye girileceğine beslenen umut 2006’da yüzde 54’ken 2007’de yüzde 40 oldu.
11.10.2008 – http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haberdetay.php?hit=10033
This entry was posted in DIŞ POLİTİKA, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, SİYASİ TARİH, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *