”Anıt mezar”
Selcan TAŞÇI
Çorum Valisi, Belediye Başkanı, şehrin AK Partili Milletvekili, aynı zamanda TRT Yönetim Kurulu Üyesi de olan Hitit Üniversitesi Rektörü ve Atıf-Der Başkanı, “vatana ihanet suçu”ndan idam edilen İskilipli Atıf’ı andı; “anıt mezar”ında!
Hayatın olağan akışına bu kadar aykırı cümle olur mu?
Türkiye Cumhuriyeti’nin Valisi, Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanet içinde olduğuna hükmedilmiş bir “hain”i nasıl anabilir; aklen nasıl? Mantıken nasıl? Vicdanen nasıl? İdari ve hukuki olarak nasıl?
İskilipli Atıf’ın, “devlet” nezdinde “hain”liğini sonlandıran bir karar, hüküm, kanun var da biz mi bilmiyoruz?
İskilipli Atıf’ın “teknik” olarak Şeyh Sait’ten ne farkı var? Seyit Rıza’dan ne farkı var?
Hatta…
“Devlete karşı işlediği suçlar”, teşvik ettiği isyanlar bakımından İmralı’daki caniden ne farkı var?
Kellesine göz koyduğu vatanperver subaylar bakımından, Pensilvanya’daki FETÖ ele başından ne farkı var?
Cumhuriyet Devleti’ni temsil makamındakiler, Türkiye Cumhuriyeti’nin, “resmî olarak” kendi varlığı için “tehdit” olarak tescillediği bir hainin, isyankârın yahut teröristin “rahmetle” anılıp anılamayacağına, -tarihî belge ve hükümleri görmezden gelerek- yalnız ve sadece ideolojilerine yahut inançlarına göre karar verme hak/yetkisine sahip midirler?
Cumhuriyet mahkemelerinin kararları, kişiler yahut iktidarların inançları, ideolojileri, siyasi aidiyetleri, öfkeleri vesair doğrultusunda “yok sayılabilir” mi? Bunun “yol olması” durumunda olabilecekleri tahayyül edebiliyor musunuz?
Bu “emsal”den yola çıkarak, yarın bir Diyarbakır Valisi de, tutar da Şeyh Sait’i anmaya kalkarsa neler olur?
Ölümlü dünya; bugün olmazsa yarın… Bir Erzurum Valisi de çıkıp, “vatanında bir mezar taşı bile çok görüldü” filan diyerek Fetullah Gülen’i anmaya kalkarsa neler olur?..
Olur mu!
“Devlet”, üzerinde inşa edildiği ilkeler, kurallar, kanunlarla vardır.
Türkiye Cumhuriyeti’nde, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı faaliyetlerinden dolayı bir “hain” olarak idam edilmiş, bu devletin kuruluşuyla taçlanan millî mücadeleye karşıtlığı aşikâr biri adına, nasıl “anıt mezar” inşa edilir?
Bunun izni neye dayanarak verilir, verilebilir?
Devleti siyaseten ve idareten yönetenler, “Rahmetle andık” diyorlar İskilipli için; “resmî twitter hesaplarından” paylaştıkları mesajlarında;
“Devlet”in parçası olan herhangi birinin “Mustafa Kemal eşkıyadır ve öldürülmesi farzdır” diyen biri için rahmet isteme hakkı var mıdır? Olabilir mi? Nasıl olabilir?
İskilipli Atıf ve türdeşleri konusunda, işin esasına yani tarihî gerçeklere dayalı bir toplumsal uzlaşı oluşturabilmek ne kadar önemliyse, bu tip faaliyetlerle esnetilen usul üzerinde durmak da o kadar önemli.
İskilip Atıf hakkında açılmış bir iade-i itibar davası var mıdır?
Varsa sonuçlanmış mıdır?
Hukuken iade-i itibarı verilmediği sürece İskilipli “devlet” için resmen hain ise onu “kahramanlaştırmak”, bütün tarihî, ideolojik tartışmaların ötesinde “suç” da değil midir?
Cumhuriyet rejimince “suçu” sabit görülmüş bir “suçlu”yu överek asıl Fatiha kimin ve neyin “anıt mezarı” başında okunmuş oluyor acaba?