ERDOĞAN BAYRAM NAMAZINDA NEDEN BAYILDI??
Erdoğan, 25 Haziran 2017 günü bayram namazı için gittiği İstanbul Ataşehir Mimar Sinan camisinde, basından öğrendiğimize göre “kısa süreli” (ne kadar, kaç dakika??) baygınlık geçirdi….
Kendine geldiğinde de aşağıdaki açıklamayı yaptı :
- “.. şekerden kaynaklanan tansiyon problemi..”
Tıbben geçerli, tanımlı böyle bir tablo yoktur.
Şeker “diyabet” hastalığıdır.. Tansiyon da kan basıncının yükselmesidir ve bu ikisi ayrı ayrı hastalıklardır. Birlikte olmaları kimi komplikasyonları kolaylaştırır, artırır, sağaltımı zorlaştırır. Erdoğan’da her ikisi de vardır. Ayrıca Epilepsi (sara) hastalığı da vardır ve kolon (kalın bağırsak) kanseri nedeniyle bir bölüm kalın bağırsağı ameliyatla alınmış, epey tedavi görmüştür…
Aşırı sinirliliği, yorgunluğu, ağır iş yükü, narsisistik kişiliği nedeniyle destek sağaltımı (tedavisi) alıyor olması çok yüksek olasılıklıdır, hatta kesindir.
Yani Erdoğan “epey medikasyon” (ilaç) alıyor epey bir süredir…
Camide erken sabah saatlerinde bayılmasını hipoglisemi (kan şekeri düşmesi) olarak değerlendirmek pek olası değil. Oruç bitmiş, sabah birşeyler yenmiş – içilmiştir. Zaten kendisi de “.. şekerden kaynaklanan tansiyon problemi..” açıklaması yapmıştır. Neyden kaynaklandığı bir yana, sorun bir tansiyon sorunudur açıklamaya göre. Ya çıkmış ya inmiştir??
“Olasılıklıdır” diye yazıyoruz, çünkü bilmiyoruz! Oysa bilme hakkımız var!
Erdoğan’ın sağlık durumu kişisel veri değildir (Anayasa md. 20 ve ilgili 6698 sayılı yasa).
80 milyonun geleceği 2 dudağının arasında olan adamın TAM SAĞLIKLI olduğunu geçerli resmi kurul raporu ile HER YIL belgelemesi zo-run-lu-dur!
Bu zorunluk hem yasal, etik hem de demokrasinin gelenekleri (teamülleri) gereğidir.
Meslekte 40 yılını aşan bir hekim olarak, Erdoğan’ın açıklamasını da dikkate alıp epileptik atağı (sara nöbetini) dışlayarak, yaşanan sorunun çok yüksek olasılıkla “TIA (Transient Ischemic Attack)” olabileceğini düşünüyoruz? Türkçesi “geçici iskemik atak” tır. Kan basıncı çıksa da, düşse de beyin dolaşımı “bir süre” çok yetersizleşmiş ve Erdoğan bilincini yitirmiştir (halk arasında bayılma..) “Geçici iskemik atak” bir semptomdur (belirtidir) ve neden(ler)inin mutlaka aydınlatılması gerekir.
Bu çok ciddi bir tablo ve hastalıktır. Daha açıkçası, Erdoğan’ın beynine kan akımı “bir süre”, “geçici” olarak O’nu bayıltacak ve bilincinin yok olmasına neden olacak ölçüde çok azalmış – durmuştur! Bu süre uzarsa beyin infarktüsleri oluşabilir ve klinik tablo felçlere, konuşamamaya, görememeye, yürüyememeye… dek uzanır.
Olası “Serebral dolaşım yetmezliği”nin nedenlerini hızla bulmak ve serebral kontrast anjiyoda beyin atardamarlarında olabilecek darlık – anevrizma (baloncuk) gibi sorunların stent vd. yöntemlerle denetim altına alınması (yok edilmesi diyemiyoruz..) zorunludur.
Tersi durumda, her an yaşamsal tehlike söz konusudur.
TIA atakları geriye doğru bellek boşlukları (retrograde amnesia) bırakır. Bayılma öncesi ve sonrası belli bir süre bellekte kayıt oluşmaz, o süre yaşantıları anımsanamaz. Bu ataklar bayıltmayacak ölçüde hafif ama sık – sürekli olabilir ki, bu durumda entellektüel melekeler ciddi derecede geriler.. Sürekli dikkat toplayamama, anımsama zorlukları, muhakeme güçlüğü ve kopuklukları, uyuklama, unutkanlık, sinirlilik, irritabilite, ajitasyon, agresyon, dürtü denetim zorluğu, duygusallık, emosyonel labilite.. gibi bulgular tabloya değişik derecelerde çoklu olarak ve sıklıkla eklenirler. (Tıbbi ayrıntılara girmiyoruz..)
Bu sorunu olan insanların yaşamları ve işleri oldukça kısıtlanır.
– Herhangi bir yer ve zamanda yaşanacak atak ile denetimsiz biçimde yığılıp düşebilirler ve tehlikeli yaralanmalar oluşabilir.
– Otomobil kullanmaları, ağır – tehlikeli işler yapmaları,
– yalnız kalmaları, motosiklet – bisiklete binmeleri, ağır spor vb. birçok etkinliğe,
– yükseklere çıkmalarına, uzun süre ayakta kalmalarına,
– oruç tutmalarına, namaz kılmalarına sınırlama getirilmesi gerekebilir.
Örn. beyin içi bir tümör, anevrizma, kitle, namazda secdeye engel oluşturabilir, yaşamsal tehlike doğurabilir.. Diyabetikler, epileptikler, hipetransifler.. oruç tutamaz..
- Bu sorun giderilene – ciddi ölçüde denetim altına alınana dek
böyle bir insan BİR ÜLKEYİ YÖNETEMEZ!
AKP = Erdoğan kendini hızla tüketmektedir; Ülkemizi de!
Sağlık sorunları ağır ve ciddidir kanımıza göre..
Günde birkaç kez tazelenen yoğun – özel makyajlar da artık çok etkili olamıyor..
Ağır çalışma temposu, bu hastalıklarla birlikte dengede kalmayı neredeyse olanaksız kılıyor.
Böyle değilse elbette seviniriz ama bunun için yetkin bir Üniversite Hastanesinden, TTB (Türk Tabipleri Birliği) temsilcisi uzman hekimlerin de katıldığı bir kurul eliyle sağlık durumunu resmen belgelemelidir.
Spekülasyonları, şehir efsanelerini, dedikoduları, fısıltı gazetesini, sosyal medyayı.. düşünerek HALKIN BİLME HAKKININ ve Erdoğan’ın da yasal – etik yükümlülüğünün gereği gecikmeden yerine getirilmelidir. Bu bağlamda sitemizde önceleri de epey yazı yazılmıştır, taranmalıdır. Konuya ilişkin öbür yazılar ve Prof. Yalçın Küçük‘ün kitapları önemlidir..
Prof. Küçük, Erdoğan’ın hastalığını irdeleyen “Epilepsi ile Orgazm” (2008) ve “Hasta Despot” (2010), “Caligula: Saralı Cumhur” (2007) adlı kitapları yazdı. Erdoğan dava açtı. Mahkeme ve Yargıtay reddetti.
Ve yalanlanamayan şu önemli dosya özellikle okunmalıdır :
- “İsviçreli Doktor Açıkalın : Erdoğan epilepsi hastasıdır”
(Erdoğan’a ilk müdahaleyi Nöroloji Uzmanı Dr. Fethiye Sümer Güllap’ın sır ölümü?!)
Soner YALÇIN’ın “Erdoğan’ın hastalığı” başlıklı yazısı da okunmalıdır dikkatle.
(SÖZCÜ, 30 Nisan 2014, http://www.sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/erdoganin-hastaligi-498774/)
Bu yazdıklarımız tıbbın genel bilgileridir, belli bir dalda uzman hekim olmayı bile gerektirmez. Erdoğan ile yakın çalışanlar ve aile, yazdıklarımızın üzerinde dikkatle durmalı, düşünmeli ve hem Erdoğan’ın hem de ülkemizin selameti bakımından gereken sorumlulukları üstlenmelidir.
Erdoğan’ın hastalıklarını (sağlık durumunu!) açıklamaktan aile neden gocunmaktadır?
Kendi jargonlarıyla soralım :
- “Allahın bildiğini kuldan saklamak caiz midir?” Bu davranış halka, hukuka, demokrasiye ve etiğe ve Hakka açık ve ağır saygı kusurudur, günahtır.Bilmiyoruz bu 4 boyutlu ağır saygı kusuru ve günah ilgililer için bir anlam – değer taşıyor mu??
2016’da Erdoğan’a hakaret konulu 46 bin dolayında dava açılması….. olağan mıdır?
Bunun Dünyada eşi – benzeri var mıdır? Bu normal değilse ilgililer bundan ne ders çıkarıyor??
Eski Sağlık Bakanımız Sn. Rifat Serdaroğlu‘na konuyu gündeme taşıdığı ve bizim de bu notları yazmamıza vesile olduğu için (lütfen tıklayınız : Rifat Serdaroğlu : GERÇEK NEDİR BİLMEMİZ ŞART) teşekkür eder, TTB (Türk Tabipleri Birliği), TPD’ni (Türk Psikiyatri Derneği) ve TND’ni (Türk Nöroloji Derneği)…. göreve çağırır, Erdoğan’a da şifa(lar) dileriz.
Sevgi, saygı ve kaygı ile. 29 Haziran 2017, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı – AÜTF Halk Sağlığı AbD
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com