Dünya Savaş Atıkları…

Dünya Savaş Atıkları…

Orhan Özkaya (Yazar)


Savaş baltaları hâlâ toprağa gömülmedi


İki dünya savaşında kullanılan ya da kaybolan sayısı bilinemeyen cephane parçası dünya topraklarını ve denizlerini kirletmeye devam ediyor. Bu cephane parçalarının kaybolması ya da kasıtlı olarak Avrupa kıyı şeridi boyunca deniz tabanına atılması vicdanları kanatmayı sürdürüyor. 1975’e kadar, dünya üzerindeki çeşitli ülkeler kullanılmayan eski ve yeni mühimmatlarını deniz tabanına atmaya devam ettiler. İşin en kötü yanı da, bu atıklarla kirletilen alanların yetersiz şekilde kayıt altına alınması… Bu atıklar paslandıkları takdirde deniz suyunu kirleterek zehirli kimyasallar açığa çıkarıyor. Bilim insanları bu durumun deniz yaşamı ve insan sağlığı açısından ne kadar tehlike arz ettiğini açıklamış değiller. Sadece Baltık Denizi’ndeki Alman mevzilerinde bulunan 1,8 milyon metrik ton konvansiyonel ve kimyasal silah alanlarının varlığı tahmin edilebiliyor.

Yunanistan’ın Aegina adasının kıyılarına yakın eski İkinci Dünya Savaşı deniz mayını. Resim: Shutterstock

        Bilim çevreleri konuyu bırakmıyor

Bu cephanelerin paslı parçalarının kontrollü patlatılarak bertaraf edilmesi güvenli sayılıyor… Euronews uzmanlarından Denis Loctier’ in verdiği bilgiler çerçevesinde, “İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Baltık Denizi’ne 50 bin ton kimyasal silahın atıldığı tahmin ediliyor. Hardal, göz yaşartıcı gaz, sinir ve boğucu kimyasal silahların Baltık Denizi’ne sızdığını biliyoruz. Baltık Denizi, ekosistem yönünden en kirli deniz kabul ediliyor” Yine Almanya’nın Kiel şehrinde bulunan “Helmholtz Okyanus Araştırma Merkezi- GEOMAR” yetkililerinden Aaron Beck, merkezin yakınlarında bulunan bir çöp sahası inceleme ve araştırmasına katılarak, “TNT gibi geleneksel patlayıcıların ve kimyasal silahların karması burada bulunuyor. Bu alanda muazzam miktarda patlayıcı madde var. Bunlar genotoksik, sitotoksik ve kanserojen tehlike arz ediyor. Tüm bu bileşikler yeterince yüksek seviyede toksiktir ve korkulması gereken de budur” diye görüşlerini paylaşıyor.

Denize atılmış kimyasal ve klasik mühimmat

        Toksik alanların haritası çıkartılmalı

Aaron Beck devamla, “Kimyasalların cephanelerden çıktığını ve organizmalara girdiğini biliyoruz. Yani deniz ürünlerine karışması mümkün ve insanlarda buna maruz kalıyorlar. Ancak bizler bu konuda yeterli bilgiye sahip değiliz” diyor ve deniz tabanına yayılmış 30 bin ton paslanmış deniz mayını, hava bombası, torpido kafası ve diğer başka mühimmat dağılmış vaziyette. Bütün bu durumlar karşısında bilim çevreleri, “gelecekte toksik çöp alanlarının haritalarının çıkartılmasıyla tehdidi hafifletmek mümkündür” demek suretiyle olumlu bir yol çizmeye çalışıyorlar.* İnsanlık, köleci toplum düzenini terk edeli yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen, henüz ekonomik düzen arayışını rayına oturtmuş değil. Hâlâ feodal kalıntıları, kilise ve krallık ortaklığını, monarşi, mutlakıyet çemberini kırıp atabilmiş görünmüyor.

Tehlikeli dalış: Kiel kıyılarında mühimmat kalıntıları

        Dünyayı hızla tüketiyoruz

Son olarak hayli uzun süre takılıp kaldığı kapitalist emperyalist sömürü düzenini, milyonlarca insanoğlunun telef olup gitmesi uğruna, trilyonlarca bütçe ayırarak silah depolarını, nükleer canavar yok edici silahlarla donatmaktan geri durmuyor. Sözde barış arayışları, bu ince tel üzerinde, çıplak ayakla yürümeye benziyor. Siu Kızılderilileri’ nin baltalarını toprağa gömdürmüş, topraklarını ellerinden gasp ederek almış, onları asimile etmiş olması kendisine ne bir gelişmişlik, ne de bir olgunluk doktorası kazandırmış. Dünya savaşlarında kullandığı silah atıklarını tertemiz denizlere, okyanuslara boca ederek, insanlığın yok oluşunu hızlandırıyor. Başka gezegenlerde arayışlara girerek, yeni oluşumlar peşinde koşmak yine finans sermayesinin küresel göz boyamasından başka bir şey değildir. Ay ve Mars’ı delik deşik etmek, milyarlarca dolara bilet keserek dolmuş taksicilik oynamak…

Denetimsiz Laboratuvarlar teröre açık hedef

Covid-19 salgını dünya nüfusunun 8 milyonluk bir potansiyelini etkilemiş ve 3,4 milyon cana mal olmuştur. “Dünya Sağlık Örgütü- WHO”, salgının Çin’in Vuhan eyaletindeki bir laboratuvardan sızıp sızmadığını hâlâ araştırdıklarını belirtiyor. Konu hakkında terör uzmanları bu tür yapıların terör saldırılarına açık olduğunu belirterek, denetimsizliğin son bulmasını ve sıkı önlem alınmasını öneriyorlar. Kimyasal ve biyolojik silah üzerinde çalışan laboratuvarların açık hedef olduğunu belirtiyorlar. ABD’de ırkçı faşist Trump’ın devrilmesine rağmen Joe Biden’ le gelen dönem yine Çin, Rusya üzerinde yoğunlaştırılan kuşatma hâlâ soğuk savaş izlerini anımsatırken, barışı beklemek kapitalizmin yıkılmasını beklemekten daha uzun süreceğe benziyor. Aslında işin kökeni sınıf üstünlüğü ve küresel finansın yoğun bakım sürecini az zararla kapatması…

*Turque Diplomatique Haziran 2012

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, FAŞİZM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *