ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK SAVAŞÇILARI DENİZ’giller * Bugün 6 mayıs, katledilmelerinin 49. yılı

DENİZ’giller

Naci Kaptan – 06. Mayıs. 2021

Bugün 6 Mayıs. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilmelerinin tam 49. yıldönümü yani  diyelim ki yarım asır.  Bunca yıla rağmen hiç unutulmadılar. Özgürlük ve bağımsızlık savaşları 68 KUŞAĞI’nı doğurdu. İsim babası oldular.
Deniz Gezmiş ve devrimci öğrenci arkadaşları İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi işgalini başlattıkları zaman, daha sonra efsaneleşecek olan bir kuşağın temellerini attıklarını bilemezlerdi.
Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma
Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma*
—– Melih Cevdet Anday
Demografik bir terim olan “kuşak”, bu işgal hareketiyle sosyolojik bir terime dönüştü. 1968 yılında 18’li-20’li yıllarını yaşayan özgün gençlik katmanları, kendi akranlarından koparak devrimci eyleme yöneldiler. Demografik bir anlamı olmayan, ama çok derin sosyolojik ve tarihsel bir anlama sahip olan “68 kuşağı”nı oluşturdular.
“68 kuşağı”nı bilmeyenimiz yoktur.
68 kuşağının önde gelen bütün isimleri hâlâ genç insanları esinlendiriyor. Her yılın birçok günü, ’71 hareketinden toprağa düşenleri anma günleri olarak akıllara geliyor. Denizler’in, Mahir’lerin, İbrahim’lerin anıldığı kimi zaman görkemli, kimi zaman mütevazı toplantılarda bütün devrimci kuşakların yaşayan temsilcileri yan yana geliyor.
MARE NOSTRUM
En uzun koşuysa elbet Türkiyede de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak…
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun…
——Can YÜCEL
Sen de çok iyi bilirsin ki fedakârlık olmazsa devrim de olmaz. Şairin dediği gibi. Sen yanmazsan/Ben yanmazsam/ nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. Ya vatan ya ölüm.  (Deniz Gezmiş.)
Onlar hakkında sayısız kitap, makale, araştırma yayımlandı. Biyografiler, anılar kitap vitrinlerini bugün de süslüyor. Son 30-40-50 yılın moda akımları ne olursa olsun, “devrim” sözcüğü ne denli gözden düşürülürse düşürülsün, sanki çok eski bir anıymış gibi kimi zaman alaylı, kimi zaman “nostaljik” edalarla sosyalizmden ne kadar söz edilirse edilsin;
kitapçı raflarının önünde duran genç kız ve erkekler, sağ elleri best seller bir kitaba gitse bile, sol elleriyle Deniz’leri, Mahir’leri, İbrahim’leri anlatan kitaplara uzanıyorlar.
Egemen oligarşi ve egemen ideoloji ve kültür aygıtları için “Ölü bir devrimci, yaşayan bir devrimciden her zaman daha iyidir.” Böyle olduğu için, 68 Kuşağı yalnız içtenlikli, dürüst gençliğin ilgi alanına girmekle kalmıyor. Artık tekelleşen medyanın magazin sayfaları, büyük holdinglerin eline geçmiş olan TV’lerin ekranları da 68 kuşağının “menkıbelerine” açılıyor. Yeni egemen sağ bile “dindar nesil” inşasında onların parıltılı etkisiyle yüksek meblağlarla “öykünmeci istismar” dizileri yaptırıyor.
Peki, 50 yıl öncesinin 68 Kuşağı nerede?
Egemen oligarşinin yöntemleri bu nedenle son derece kıyıcı oldu. Dünyanın hiçbir ülkesinin egemen sınıfı, gençliğine karşı bu denli düşmanlık gütmedi. Ülkeye ve halka bağlı, en yetenekli ve cesur devrimciler katledildi. Onların katli, toplumun ve halkın mahşeri vicdanında hâlâ kapanmayan derin yaralar açtı.

Ayrı şehirlerde doğdular, farklı kültürlerde büyüdüler ama aynı yolda birleşti hayatları, aynı sonda da. Öyle bir yoldu ki bu, onun için hayatlarını verdiler. 68 kuşağının önemli isimlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, tam 49 yıl önce bu güzel ülkenin geleceği için emperyalizme başkaldırdıkları için idam edildiler.
“Ölenler güneşe gömüldüler?”
Bu kadar mı?
Onların bıraktığı miras, halk için devrimcilikti,
gençliğin devrimcileşmesi, devrimcilerin gençleşmesiydi.
Emperyalizme, oligarşiye ve faşizme karşı başkaldırı ruhuydu!
Halkların kardeşlik ve eşitlik mücadelesiydi!
Devrimci saflık, romantizm ve “en güzel dünya mümkün” bilinciydi!
Son nefeslerinde haykırdıkları, “Tam Bağımsız Türkiye” ve “Türk toprağında yaşayanların kardeşliği” üzerinden ortak yaşam ideali idi.
kardeşi Hamdi Gezmiş kitap için kaleme aldığı önsözde özetle şunları yazdı: “Baharın en güzel ayı benim için de mayıs olabilirdi, eğer abim Deniz ve iki yiğit arkadaşı 72’nin 6 Mayıs’ında, kin ve intikam duygularıyla idam edilmeseydi. İzleyen yıllarda da içimizdeki acı küllenmedi, canlı kaldı hep ama geçen zaman içinde -yaşadığımız olumsuzluklara karşın her kesimden pek çok insanın abimlere daha çok sahip çıkması bizlere gurur verdi.
Denizler’e, Mahir’lere, İbrahim’lere ve de 68 KUŞAĞINA saygıyla selam olsun.

Naci Kaptan – 06 Mayıs 2021
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *