ANTİK ÇAĞDAN BUGÜNE * Demokles’in Kılıcı

Demokles’in Kılıcı

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 1 Mart 2021

Geçmişi antik çağlara kadar uzanan bu deyim; her an korkunç ve arzu edilmeyen bir şeyin gerçekleşebileceği olasılığından ziyade kıskanılan, zenginlik, güç ve şatafatla dolu bir hayatın, aslında kaygı, korku ve muhtemelen ölüm ile dolu olduğunu ifade etmektedir. [Profesör Daniel Mendelsohn]

Ünlü ‘‘Demokles’in Kılıcı’’ terimi, Romalı filozof Cicero’nun MÖ 45 yılında kaleme aldığı ‘‘Tusculan Tartışmaları’’ adlı kitabında popüler hale getirdiği antik bir ahlaki hikâyeye kadar uzanmaktadır. Cicero’nun hikâyesinin versiyonu; milattan önce dördüncü ve beşinci asırlarda bir zamanlar Sicilya’nın Syracuse kentini yöneten zalim kral Dionysius II üzerinde odaklanmaktadır. Zengin ve muktedir olmasına Dionysius inanılmaz derecede mutsuzdur.
Zalim kralın demir yumruklu yönetim tarzı ona birçok düşman kazandırmıştır ve devamlı olarak bir suikasta kurban gideceği korkusuyla yaşamaktadır. Öldürülme korkusu öyle bir hale gelmiştir ki hendeklerle çevrili bir yatak odasında uyumakta ve sakalını sadece kız kardeşleri bir ustura ile tıraş edebilmektedir.
Cicero’nun anlattıklarına göre zalim kralın tatminsizliği, Demokles adındaki bir saray dalkavuğunun ona iltifatlar yağdırdığı ve hayatının ne kadar mutlu olması gerektiğini söylediği bir gün doruğa çıkar. Canı sıkılan Dionysius; ‘‘Madem bu hayat hoşuna gidiyor, kendin tatmak ve benim iyi talihimi denemek ister misin?’’ diye sorar. Demokles’in teklifini kabul etmesi üzerine onu altın bir tahta oturtur ve uşaklarına ona hizmet etmeleri emrini verir. Demokles’e en lezzetli etler servis edilir ve kokulu parfüm ve yağlar sürülür. Demokles bu kadar şanslı olmasına inanamıyordur, fakat tam bir kral hayatının tadını çıkarmaya başlamışken, Dionysius’un tavana, başının tam üzerine ustura gibi keskin bir kılıç asmış olduğunu fark eder.
Parıldayan keskin kılıç, altın tahtta oturan Demokles’in tam başının üzerindedir ve sadece tek bir at kılı ile tavana asılmıştır. O andan sonra sarayın soytarısının yaşadığı ölüm korkusu, kendisine sunulan zenginliklerin ve hizmetkârların tadını çıkarmasını imkânsız hale getirir. Başının üzerinde asılı duran keskin kılıca birkaç gergin bakış attıktan sonra, artık bu kadar şanslı olmak istemediğini ve fakir hayatına geri dönmek istediğini söyleyerek affedilmesini ister.
Cicero için Dionysius ve Demokles’in hikâyesi; iktidarı elinde tutanların her zaman kaygı ve ölümün gölgesi altında olduklarını ve sürekli bir korkuyla yaşayan biri için de mutluluğun olamayacağı düşüncesini temsil etmektedir. Bu hikâye daha sonra ortaçağ edebiyatında yaygın bir motif haline gelmiş ve ‘‘Demokles’in Kılıcı’’ terimi de günümüz dünyasında yaklaşmakta olan bir tehlikeyi tanımlamakta kullanılan yaygın bir deyim olmuştur.
Benzer şekilde ‘‘pamuk ipliğine bağlı’’ terimi de endişe verici veya hassas durumları nitelendirmede kullanılan bir ifade halini almıştır. Bu deyimin en bilinen ve en çok akıllarda kalan kullanımı, Soğuk Savaş esnasında, 1961 yılında Birleşik Devletler Başkanı John F. Kennedy tarafından Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada olmuştur. Başkan Kennedy dünyayı saran nükleer savaş tehlikesini vurgulamak maksadıyla; ‘‘Her erkek, kadın ve çocuk, kaza, yanlış hesap veya çılgınlık nedeniyle her an kopabilecek incecik bir pamuk ipliğine bağlı Demokles’in nükleer kılıcı altında yaşamaktadır. Savaş silahları bizi yok etmeden yok edilmelidir.’’ ifadelerini kullanmıştır.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir, orijinal metne aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
https://www.history.com/news/what-was-the-sword-of-damocles
https://www.sunsavunma.net/demoklesin-kilici/
This entry was posted in GEÇMİŞİN İÇİNDEN, KÜLTÜR - EĞİTİM - ÇAĞDAŞLIK, MİTOLOJİ, SUN SAVUNMA NET. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *