DEĞERLİ TARİHÇİ TURGUT ÖZAKMAN’dan * Ecel teknesi * YÜZBAŞI FAZIL

Ecel teknesi


YUNANLILAR denize dökülmüş, Mudanya’da mütareke görüşmeleri sürüyor. İngilizler, Türklerin Trakya’ya asker çıkarmalarından kuşkulanıyorlar. Bu nedenle İngiliz muhripleri, Boğaz ağzında ve Trakya kıyısında sürekli devriye geziyor.
Gazal gemisi küçük, eski, özürlü romorkörden bozma bir gemicik. Denizciler arasındaki adı “ecel teknesi”. Çünkü iki saat geçince makineleri stop ediyor, yeniden istim tutmak gerekiyor. Ama usta denizcilerin elinde o güne kadar birçok inanılmaz görevler başarmış, yine tehlikeli bir göreve seçilmiş. Bilgi toplamak için o da yakalanmamaya çalışarak Boğaz ağzında dolaşıyor. Boyundan büyük bir görevi daha var: Bir Yunan gemisi görürse batıracak ya da el koyacak.
FORA TOP
7 Ekim 1922 sabahı kuzeyden gelen büyük bir şilep göründü. Komutan Yüzbaşı Nazmi, Gazal’ı şilebe yaklaştırdı. Geminin adı Oranya idi. Şilebin kaptanına “hangi milletten olduklarını” sordular. Yunanlı kaptan, bu tehlikeli sularda bir Türk gemisine rastlayacağını hiç düşünmediği için iç rahatlığıyla “Grek!” diye bağırdı. Zaten yolunu kesip kimlik soran gemi de küçük, köhne bir gemiydi. Neşe içinde bandıra direğine Yunan bandırasını çektirdi.
Yüzbaşı Nazmi de Türk bandırasını toka ettirdi ve bağırdı:
“Fora top!”
Gemiciğin kıç tarafında bir top vardı. Görevliler topun meşin kılıfını hızla çekip aldılar, namlusunu şilebe çevirdiler. Top başındaki denizcilerin kararlı duruşlarının şilep kaptanı ile tayfalarının ödünü koparttığı anlaşılıyordu.
Top, çelik bir canavar gibi ışıldamaktaydı.
Yüzbaşı Nazmi, işin cılkı çıkmadan hemen bir filika indirterek Oranya’ya Üstteğmen Sabri ile üç silahlı denizci yolladı. Üsteğmen Sabri ve silahlı denizciler, şilebin köprü üstünü ve makine dairelerini şimşek gibi denetim altına aldılar. Filika dönerken kaptan ile başçarkçıyı Gazal’a taşıdı.
Küçük Gazal, 2000 tonluk Oranya şilebini ele geçirmişti.
İngiliz muhriplerine yakalanmamak için geniş bir kavis alarak Ereğli’ye doğru yola çıktılar.  Oranya’ya Samsun adı verilecek, Türk bandırasının gölgesinde birçok sefer yapacaktı.
Bu öykünün püf noktası şudur: Gazal gemiciğinin baş tarafındaki top bozuktu, çalışmıyordu. Şilep dirense Gazal bir şey yapacak durumda ve güçte değildi. (Erol Mütercimler, Bu Vatan Böyle Kurtuldu.)

Gazal, Türk Kurtuluş Savaşı’nda savaş gemisine dönüştürülerek kullanılan römorkör. Römorköre 6 Eylül 1920 tarihinde Ankara Hükümetince el konularak Karadeniz’de kullanılmaya başlandı. Römorkör 50 grostonluktu ve 8 mil sürate ulaşabiliyordu. Römorkörün kıç tarafına 3.7 cm lik bir top monte edildi. Savaş süresince yedeğindeki teknelerle birlikte Batum’dan Karadeniz’in birçok yerine silah ve cephane taşıdı. 3. Kafkas Tümeni’ni Anadolu limanlarına başarılı bir şekilde ulaştırdı. 1922’de Gazal mürettebatı Urania adlı Yunan yük gemisini ele geçirerek Trabzon’a teslim etti.
Wikipedia

YÜZBAŞI FAZIL BEY

İstanbul’u tek başına koruyan Yüzbaşı Fazıl Bey
Yüzbaşı Fazıl Bey kimdir? Yüzbaşı Fazıl Bey 1889 yılında Dünya’ya geldi. Babası Kadı Abdurrahman Bey’dir. 1907 yılında girdiği Harp Okulundan 1910 yılında piyade subayı olarak çıkan 21 yaşındaki bu genç subay 8 sene sonra Türk havacılık tarihine ve türk silahlı kuvvetleri tarihine ilk büyük hava zaferini kazandıran pilot ve asker olarak geçecektir.
25 ekim 1918’de İngilizler savaşın sonuna doğru son iki yılda olduğu gibi İstanbul üzerinde halka baskı yapmak, askerî tesisleri bombalamak ve Türk hava kuvvetlerini etkisiz hale getirebilmek için bir filo gönderilirler. 5 İngiliz savaş uçağının Çanakkale boğazını geçerek İstanbul üzerine doğru geldiği haberiyle “gerekirse hayatlarınızı da feda ederek düşman uçaklarını düşürün” emrini alan pilotlar saat 13:30’da havalanırlar.
Osmanlı’nın İstanbul’u koruyan filosunu oluşturan 5 savaş uçağının 2 pilotu alman 1 pilotu ise Avusturyalıydı. Bununla birlikte geriye kalan 2 uçak ise yavaş ve sık arıza veren uçağı kullanan pilotlardan biri sonradan hürkuş soyadını alacak olan Vecihi bey diğeri ise hava grup komutanı İşkodralı Fazıl Bey’dir.
Ardı ardına havalanan 5 uçaktan en modern ve hızlı iki uçağı kullanan Alman pilotlar hiçbir uyarı yapmadan İstanbul’un kuzeyine yönelerek gözden kaybolmuşlar ve savaştan kaçmışlardır. Avusturyalı pilot ise motor arızası sebebi ile hava alanına geri dönmüş. Yüzbaşı Fazıl’ı takip eden Vecihi bey’in uçağının motoru teklemeye başlamış sonrasında ise makineli tüfeği bozulmuştur.
Artık Yüzbaşı Fazıl bey sürekli arıza veren eski uçağıyla karşısındaki modern 5 ingiliz savaş uçağıyla başbaşa kalmıştır. Fazıl bey adalar üzerinden Üsküdar’a doğru yaklaşmakta olan düşman uçaklarına karşı Kızkulesi üzerinden ve yaklaşık 200 metre irtifadan taarruza geçmiştir.
5 düşman uçağının üstüne kararlı bir şekilde saldıran Fazıl Bey 2 makineli tüfeği ile öyle isabetli atışlar yapmıştır ki tüm İngiliz uçakları asıl görevleri olan bombardımanı unutmuş toplamda 10 makinalı tüfek bulunan 5 uçakla Fazıl bey’in zayıf motorlu, yavaş ve eski model uçağını düşürmeye çalışmışlardır.
5 savaş uçağına karşı tek kişi
Fazıl bey kıvrak manevralarla ardı ardına isabetli atışlar yaparak filo komutanı İngiliz albayı öldürmüş, bir diğer pilotu da çok ağır şekilde yaralamıştır. Uyduruk bir uçakla sadece tek bir modern İngiliz uçağında 37 kurşun deliği açan yüzbaşı fazılın kurşunlarına o gün tüm İngiliz uçakları hedef olmuştur. Bir türlü durduramadıkları bu uçak karşısında dehşete düşen İngilizler bombalarını denize bırakarak hızlı bir şekilde İstanbul semalarını terk edip kaçmışlardır.
Yüzbaşı Fazıl Bey ise son kurşununa kadar savaşmış akciğeri, karaciğeri, kolları, parmakları ve bacaklarındaki kurşun yaraları olduğu halde motoru teklemeye başlayan uçağıyla yarı baygın halde üssüne başarılı bir şekilde inmiştir. Bu hava savaşından bir hafta sonra mütareke imzalanmış ve Osmanlı Devleti teslim olmuştur.
Yüzbaşı Fazıl’ın püskürttüğü İngiliz pilotları ise İstanbul’a gelmiştir ve ilk iş olarak filolarını dağıtan kahraman pilotu araştırırlar. Yüzbaşı Fazıl beyin hastanede olduğunu duyunca çok şaşıran pilotlar hediyeler ile birlikte hastaneye giderek Yüzbaşı Fazıl bey’i tebrik ederler. Yüzbaşı Fazıl 25 ekim 1918 tarihinde türk hava kuvvetlerinin ilk bariz hava zaferini kazanmış ve İstanbul’u tek başına korumuştur.

Makineli tüfeğini tamir edip 3 Yunan uçağını kovaladı

21 Haziran 1921 günü, 7 uçaktan oluşan bir Yunan filosunun Kütahya’ya yaklaştığı bildirilmişti.
Bu uçakları karşılamak üzere Yüzbaşı Fazıl, Albatros D-III av uçağı ile havalandı. Yunan uçakları ile Altıntaş üzerinde karşılaştılar. Yunan havacıları genellikle Türklerle çatışmaktan kaçınırlardı. Ama bu kez Yüzbaşı Fazıl’ı tek başına yakalamışlardı. Üçü, Yüzbaşı Fazıl’a saldırdı. Türk havacılığının ilk kahramanlarından Yüzbaşı Fazıl, bu saldırıları boşa çıkardı. İki makineli tüfeği vardı uçağın, onları ateşleyerek karşı saldırıya geçti. Ama makineli tüfekler birbiri ardına tutukluk yaptı. Yüzbaşı Fazıl savaşı kesip kaçmadı. Bir yandan türlü manevralarla Yunanlıları oyaladı, onlarla adeta oynadı, bir yandan da makinelileri onarmaya çalıştı. Sonunda başardı.
İki makinelisini birden çalıştırarak Yunan uçaklarının arasına daldı. Yunan havacıları savaşmayı göze alamayıp hızları sayesinde yükselip uzaklaştılar. Albatros D-III’ün hızı bu kaçaklara yetişmeye elverişli değildi.
Yüzbaşı Fazıl, bir şey olmamış gibi sükûnet ve tevazu içinde havaalanına döndü. (www.tayyareci.com)

Naci Kaptan / 23.02.2021
This entry was posted in GEÇMİŞİN İÇİNDEN, Tarih, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *