LAİKLİK DÜŞMANLIĞI * Laiklik ilkesinin ortadan kalkması cehalete yol açacağı gibi emperyalizme de hizmet eder. Emperyalizm o nedenle, aydınlanma devrimlerini yaşamamış veya tamamlayamamış ülkelerde, laiklik karşıtı dinci ve teokratik hareketleri destekler.

Cumhuriyet / Örsan K. Öymen / 07 Aralık 2020

Türkiye’nin ekonomi, yargı, medya, insan hakları, demokrasi, eğitim, liyakatsiz kadrolaşma, dış politika gibi birçok alanda sorunları var. Ancak AKP iktidarında bu sorunların derinleşmesinin temel nedeni laiklik karşıtı hareketlerin yaygınlaşmasıdır. AKP’nin laiklik karşıtı politikaları, Türkiye’nin içinde bulunduğu kısırdöngüden çıkması önündeki en büyük engeldir.
Türkiye’de yargı bağımsızlığının ortadan kalkması, yasama, yürütme, yargı arasında güçler ayrılığının bertaraf edilmesi, medyanın hükümetin propaganda mekanizmasına dönüşmesi, gazetecilerin, yazarların, vatandaşların haksız yere hapiste yatmaları, AKP’nin teokratik bir din devleti kurma amacının sonuçlarıdır. AKP’nin temel amacı laiklik ilkesini ortadan kaldırmaktır. AKP bu amaçla sivil bir dikta rejimi kurmuştur. Türkiye’nin demokrasi, hukuk ve adalet sorunu laiklik konusundan bağımsız olarak ele alınamaz.
Demokrasi, hukuk ve adalet alanlarında yaşanan sorunlar, ekonomik dengeyi de altüst etmiştir. Demokrasi, hukuk ve adalet ile ilgili sorunlar çözülmeden ekonomik krizden çıkmak olanaksızdır. Bu anlamda Türkiye’deki ekonomik sorunların temelinde de dolaylı olarak laiklik karşıtlığı bulunmaktadır. Çünkü sivil dikta rejiminin kurulma amacı laikliği ortadan kaldırmaktır.
Eğitim alanındaki temel sorunlar AKP’nin laiklik düşmanlığından kaynaklanmaktadır. Camiye imam yetiştirme ihtiyacının ötesinde binlerce imam hatip okulunun açılması, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde olmadığı kadar çok sayıda ilahiyat fakültesinin kurulması, “4+4+4” olarak bilinen eğitim modeliyle imam hatip okullarının dışında kalan okullarda da eğitimin dinselleşmesi, laiklik karşıtlığının sonuçlarıdır. Böyle bir eğitim modeliyle Türkiye’nin ileri uygarlık seviyesini yakalayamayacağı ve dünya ile rekabet edemeyeceği açıktır.
Devlet kurumlarında liyakate aykırı kadrolaşmanın temel nedeni yine laiklik karşıtlığıdır. Söz konusu kurumlarda kadrolara, işin uzmanları yerine, imam hatip okulu ve ilahiyat fakültesi mezunlarının alınması, laiklik düşmanlığının bir sonucudur. İmam hatip okulları ve ilahiyat fakülteleri, ülkeye imam, hatip ve ilahiyatçı yetiştirmek amacıyla değil, devlet kadrolarında ve yönetim kademelerinde, herkesi imam, hatip ve ilahiyatçı yapmak amacıyla varlıklarını sürdürmektedirler.
Dış politikadaki çıkmazlar yine laiklik karşıtlığının sonuçlarıdır. Kurulan sivil dikta rejimiyle birlikte Avrupa Birliği ile ilişkilerin kopması, Suriye, Mısır, Libya ve Filistin’deki laiklik karşıtı dinci hareketlerin desteklenmesi ve bunun sonucunda bu ülkelerle yaşanan sorunlar, İsrail ile ilişkilerin zarar görmesi, laiklik karşıtı politikaların bir sonucudur. AKP din ve mezhep temelli dinci bir iç ve dış politika izlemeseydi, Türkiye bu ülkelerle ilişkilerde daha iyi bir noktada olacaktı.
Durum böyleyken, Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik ilkesini unutturmaya çalışması ve laiklikle ilgili bir sorun yokmuş gibi davranması, kendisini aydın ve solcu sanan bazı kesimlerin de benzer davranışlar içine girmesi, kabul edilebilir bir durum değildir.
Laiklik, Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlanma devrimlerinin temelindeki ilkedir ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taşıyıcı direklerinden birisidir. Onun yıkılması durumunda Türkiye Cumhuriyeti’nin de yıkılacağı açıktır.
Laiklik ilkesinin ortadan kalkması cehalete yol açacağı gibi emperyalizme de hizmet eder. Emperyalizm o nedenle, aydınlanma devrimlerini yaşamamış veya tamamlayamamış ülkelerde, laiklik karşıtı dinci ve teokratik hareketleri destekler. AKP’nin 18 yıllık iktidarı ve Fethullah Gülen örgütlenmesi, bu bağlamda anlaşılmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesi Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu açıkça belirtir. Anayasanın 24. maddesinde de şu yazar: “Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini, kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla, her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
Laiklik düşmanları, Türkiye’nin de düşmanıdırlar.

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/orsan-k-oymen/laiklik-dusmanligi-1796728
This entry was posted in ATATURK, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *