DÜNYA MEDENİYETLERİ * ORTA ÇAĞ * UYGARLIKLAR, AVRUPA, ASYA VE İSLAM DÜNYASI…

UYGARLIKLAR, AVRUPA, ASYA VE İSLAM DÜNYASI…

Süleyman Çelik (scelik44@gmail.com)
Yaşam savaşımı için insanın tek silahı aklıdır. İnsan dünyaya adım attıktan sonra, karşılaştığı güçlükleri yenmek amacıyla aklını kullandıkça zekasını geliştirdi. İnsanlık bu şekilde, bazen devrimci sıçramalar da yapmakla birlikte, genellikle evrimleşerek sosyal, kültürel ve bilimsel olarak kendini geliştirdi, yeni buluşlar yaptı, yaşamak için daha iyi, daha rahat koşullar oluşturdu, kısaca  uygarlıklar yarattı.

Sonraki uygarlıklar, önceki uygarlıkların buluşları/ yarattıkları üzerinden yükselmiştir. Bu nedenle uygarlıklar, insanlığın ortak kültürel kalıtıdır.
Çin, Hint, Sümer ve Mısır’da ilk uygarlıkları yaratan insanlar, yaşamak için daha güzel iklim ve daha iyi koşullar aradıkça Yukarı Mezopotamya’ya doğru çıktı; sonunda dünyada yaşamaya en uygun, en elverişli ve bereketli topraklara, Anadolu’ya geldi. Böylece genelde Ortadoğu, özelde Anadolu, uygarlıkların beşiği oldu. Yalnız Anadolu, 50’ye yakın uygarlığa ev sahipliği yaptı…
Persler Anadolu’yu işgal edince adalara kaçan bilim ve sanat insanları, uygarlığı Ege adaları üzerinden Yunanistan, Sicilya ve Sardinya adaları üzerinden de İtalya’ya taşıdılar. Böylece ilk Avrupa uygarlıkları olan Yunan ve Roma uygarlıkları ortaya çıktı. Yunanistan’ın Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmesiyle, egemen uygarlık Roma Uygarlığı oldu. Tarihteki ilk Avrupa imparatorluğu Roma İmparatorluğu’dur.
İlk uygarlıkları ve ilk İmparatorlukları olması nedeniyle, Avrupalılar Roma İmparatorluğu’nu tarihlerinin km taşı kabul ederler. Roma İmparatorluğu dönemini Avrupa’nın parlak ve dünyaya egemen olduğu bir dönem olduğunu düşünür; parçalanması ve Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılması ile de Orta Çağ’ı başlatırlar.
Avrupalılar Orta Çağ’ı onlar için “yaşanmamış, karanlıkölü bir dönem” olarak tanımlar ve bu dönemden, adeta Ashâb-ı Kehf’in 7 Uyurları’nın uykularından uyanması gibi, “Yeniden Doğuş” (Rönesans) ile çıktıklarını ve yeni bir uygarlık, Avrupa uygarlığını yarattıklarına, inanırlar…
Oysa Roma Uygarlığı ile Avrupa Uygarlığı arasında yaşanmış bir uygarlık daha vardır: İslam Uygarlığı. Ve Avrupa Uygarlığı, İslam Uygarlığının kalıtları üzerinden yükselmiştir.
Zaten Roma İmparatorluğu’nun bir Avrupa imparatorluğu olduğu bile tartışmalıdır. Öyle ki bazı imparatorlar Romalı değil, Ortadoğuludur. “Gücünü ve zenginliğini, esas olarak Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar’dan sağlıyordu. Batı Avrupa eyaletleri yoksul bir Vahşi Batı’ydı; maden ve köle dışında imparatorluğa çok az katkısı vardı. Kuzey Avrupa o kadar ıssız ve barbardı ki, fethetmeye bile değmezdi (Y N HarariSapiens– İnsan türünün kısa bir tarihi, Kolektif Kitap, 2015, s.278)”. Çünkü bu bölgeler, tarıma elverişli iklim ve toprağa sahip değildi; zamanın tek zenginlik kaynağı ise tarımdı. Bu nedenle zenginlik, “Bereketli Üçgen”in bulunduğu Ortadoğu’daydı. Bu dönemde “Ortadoğu’da nüfusu 30 binden fazla 12 kent var iken, Avrupa’da yalnız Roma’nın nüfusunun 30 bin kadar olması da bunu göstermektedir (Bernard LewisOrtadoğu, İki Bin Yıllık Ortadoğu Tarihi, Arkadaş Yayınevi, 2017).”
“Avrupa’da modernizm başlarken Akdeniz’de Osmanlı İmparatorluğu, İran’da Safavi İmparatorluğu, Hindistan’da Babür İmparatorluğu ve Çin’de Ming ve King hanedanları altın çağlarını yaşıyorlardı. Bu devletler hem yönettikleri ülkeleri büyük oranda genişlettiler, hem de öncesinde görülmemiş ekonomik ve demografik büyümeye tanık oldular. 1775 yılında Asya dünya ekonomisinin yüzde 80’i demekti. Hindistan ve Çin’in ekonomileri tüm dünya üretiminin üçte ikisini karşılıyordu; dünyayı sömürmeye başlamış olmalarına karşın, Avrupa ekonomisi bir cüceydi (Y N Harari, a.g.e.).”
Durum böyle iken, kısa bir süre sonra Asya nasıl geriledi, Avrupa nasıl dünyanın efendisi oldu? Günümüzde bazı Asya ülkeleri kendilerini toparlayıp yeniden eski parlak günlerine dönmeye başlamış iken İslam Dünyası neden hala, Avrupa’nın Orta Çağı’na benzer, karanlık bir dünyada yaşıyor? Parlak bir uygarlık geçmişleri olan Müslümanların büyük çoğunluğu, günümüzde neden yerlerde sürünüyor?
Bu soruların yanıtları ayrı yazılarda incelenecektir…
This entry was posted in AKIL FİKİR YAZILARI, KÜLTÜR - EĞİTİM - ÇAĞDAŞLIK, SÜLEYMAN ÇELİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *