ELİNDE KILIÇLA ATATÜRK’e LANET OKUYAN DİYANET BAŞKANI

Oraj Poyraz 25.07.2020
oraj.poyraz@openmail.com
Ben Ateist, Agnostik, ya da Deist olup olmadığına tam olarak emin olmayan birisiyim.Hristiyan değilim. Hristiyan kutsallarını yalnızca temel insanlık değerleri açısından önemserim. Aya Sofya’da namaz kılınırsa gücüme gitmez. Kılınmasa da üzülmem. Aya Sofya konusu bağlamı dışına taşmış anlamsız ve değersiz bir tartışma alanı haline sokulmuştur.
Tarihi eser olarak kıymet veririm. Ve bugüne kadar üç dört kez gittim.Büyük ihtimal birkaç kez daha gider gezerim. Aya Sofya cami olduktan sonra da gezilebilecek. Elbette namaz kılmak için yapılan düzenlemeler büyük ihtimalle oranın ortamını, atmosferini bozacak. Ama bunlar benim için sorun değil.
Ve şunu da belirteyim, ister cami olarak, ister müze olarak gezin. Gidin, Aya Sofyayı dolaşın. Hatta gitmeden önce okuyun, ders çalışın. Çünkü büyük ihtimal bugünler Aya Sofya’nın son günleri. Önümüzde büyük deprem var. Camiydi, müzeydi derken herkesin ıskaladığı bir şey. Büyük ihtimal bu yaşlı ve yorgun yapı önümüzdeki Büyük Marmara Depreminden hasar almadan çıkamayacak. Bu nedenle siz bu tarihi eserden ne alıyor ve anlıyorsanız, onu alın. Çünkü zaman az kaldı.
Aya Sofya’nın müze yapılması da, cami yapılması da idari yetki sınırları içinde olan bir şeydir. Nasıl ki, geçmişte bir bakanlar kurulu kararnamesi ile müzeye dönüştürüldüyse, şimdi de basitçe yeni bir bakanlar kurulu kararnamesi, hatta daha basiti başkanlık kararnamesi ile bu iş halledilebilirdi.
Şimdi yapılan Aya Sofya üzerinden rejim, onun dayandığı değerler, cumhuriyet ve onun temel ilkeleri, kurucu babalara yönelik bir mücadele, tartışma, aşağılama kampanyası olmuştur.
Devlet başkanı olduğunu iddia eden diktatör ise bu yeni siyasi cepheleşmelerle iktidar ömrünü birkaç gün daha uzatmayı tercih etmiştir.Bu ayıptır. Bu işe alet olan seçmenler ise şuursuz bir kitledir. Bu işlerin gerçek anlam ve önemini anlama kabiliyeti yoktur.
İşi KURMACA bir Danıştay mahkemesine götürmek başka yan etkiler yarattı.
Artık ülkemizde Danıştay marifetiyle Osmanlı hukuku Cumhuriyet hukukunun içine sızmıştır.
Artık ülkemizde Osmanlı hanedanını yeni taleplerle karşımıza çıkması için bir zemin oluşturulmuştur. Artık ülkemizde Mecelleye ya da daha elim ve vahim olmak üzere şeriat hukukuna referans gösteren mahkeme kararlarının alınması imkanı doğmuştur. Artık ülkemizde Osmanoğullarının özel mülk taleplerine yol açılmıştır.
Şunu belirtelim, vakıflar tamamıyla Türkiye Cumhuriyetinin iç hukukun bir parçasıdır. Osmanlı hukuku, Osman oğullarının hukuku, ve Osmanlı’dan bakiye vakıfların hukuku kesinlikle TC hukukundan üstün değildir.
Vakıfların hukukunun ne olacağı tamamıyla TBMM’nin yetkisi dahilindedir. TBMM isterse bu hukukları lağv eder, isterse milli emlağa dahil eder, ya da tam tersine vakıfların hukukunu korumayı da tercih edebilir. Vakıflar ve vakfiyeleri kesinlikle milli egemenliği temsil eden en büyük meclisin iradesinden üstün değildir.
Yarın birileri çıkar, hukuki ve siyasi çerçevede, bu vakıfları yok edebilir, mallarını hazineye katabilir, vakıf hukukuna konu olan yasaları toptan değiştirebilir. Türkiye Cumhuriyetinin vakıflar ve onların hukukuna özen göstermesi tamamıyla bir siyasi tercihtir. Tıpkı evlatların atalarının vasiyetlerine saygı göstermeleri gibidir.
Ama nasıl ki, bazen hatta çoğu zaman evlatlar akıllarına uymayan, işlerine gelmeyen ata vasiyetlerine itibar etmiyorsa, benzer şekilde TC’de Osman’lıdan miras vakıfların tek tek, kategorik olarak, ya da tamamıyla tanıdığı hukuk sisteminin dışına itebilir.
Vakıflar ve onların hukuku kesinlikle milli hukuk sistemimizden, milli iradeden üstün değildir. Bunu herkes bilmeli. Ayrıca bir ek olarak Osmanoğullarının ek taleplerle karşımıza çıktığını görüyoruz. Bu yeni ve tehlikeli bir fay hattı oluşturmaktadır.
Ülkemiz sürekli olarak olağanüstü şartlara doğru ilerlemektedir. Bu şartlarda ülkemizin iç siyasetinin ne yöne doğru evrileceğini tam olarak bilmek imkanı yoktur. Dolayısıyla Osman oğullarına bir uyarı vermek isterim. Vatandaşlık hukukları son bulabilir.
Siyasi mücadele ne kadar şiddetlenirse, hanedan üyelerinin başlarına o şiddette kötülükler gelebilir. Hanedanın aklı başında olan üyelerini ailelerine sahip çıkma konusunda uyarmak isterim.
Bugün kendi ailesine hakim olamayan bir hanedan toplu yaptırımlar ile karşılaştığında şaşırmamalı. Unutmayın ki, onlar hanedanlık iddiası içindeler. Bunu ben iddia etmiyorum
This entry was posted in DİN-İNANÇ, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, İrtica, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *