TEKALİF-İ MİLLİYE

TEKALİF-İ MİLLİYE

Süleyman YÜKSEL / E.Tuğgeneral

Cumhurbaşkanı, bu akşam, Koronavirüs nedeniyle düzenlenen bağış kampanyası ile ilgili olarak;

“Kurtuluş Savaşı başlarken Gazi Mustafa Kemal Atatürk Tekalifi Milliye diye 10 maddelik emir yayınlamıştır. Burada, savaşta ihtiyaç duyulan hemen her malzemenin belirli bir oranı talep edilmiştir. Milletimiz bu dayanışma çağrısına gönüllülükle iştirak ederek kendisinin ve evlatlarının geleceği için varını yoğunu vermekten çekinmemiştir” dedi…

Ancak şöyle bir fark var;

Ülke işgal altındayken tükenmiş bir Osmanlı nedeniyle Milli Mücadele’ye destek için Tekalif-i Milliye Kanunu ile halktan toplanan tüm maddi ve ayni yardımın tek tek kayda geçirildiği, Cumhuriyet kurulduktan sonra da hepsinin halka tek tek iade edildiği biliniyor mu acaba?

Bu kanuna göre millet faniladan çarığa,tel çivisinden nal çivisine,öküzünden buğdaya kadar malının %40’ını verdi. Hepsinin ilçelerde kurulan komitelerce tutanakları tutuldu ve savaştan sonra hepsinin parası kuruluna kadar ödendi…

Yalnız 2 kişinin parası ödenemedi…

Biri; Ankara müftüsü Rıfat Börekçi…İlk Diyanet işleri başkanı. Rıfat Börekçi 1 kese altın vermıştı. Savaştan sonra karşılığı kendisine götürüldü. Rahmetli Börekçi;

“Ben bu parayı kara gün için biriktirmiştim, kara gün geldi kullanıldı. “Bu parayı istemiyorum” dedi. Atatürk her bayram Rıfat Börekçi Hoca’ya hediyeler gönderirdi.

İkincisi ise; Polatlı-Kargı’lı Hüseyin Ağa. O da çok zengin bir ağa idi. Sürü sürü koyunları, ambar dolusu buğdayı, arpası vardı. Savaş sırasında sayısız koyun ve zahire verdi. Savaştan sonra Maliye memurları kendisine 500 TL. götürdüler;

“Ağa. Bu, savaşta verdiğin malın ilk taksidi, diğerini de getireceğiz” dediler. Hüseyin Ağa;

“Ne parası bu? Siz buraya gelen Yunan’ı kovdunuz, siz olmasaydınız ben burada Yunan’ın ırgatı olacaktım. Bana borcunuz yok” dedi ve almadı.

Bir de Tarsus’ta bir atölye, askerin elbisesini dikmiş, ona da para göndermişler almamış.

Bu millet çarığını fanilesini, atını,nal mıhını, ekmeğini Atatürk’e vererek bu vatanı kazandı. Atatürk kuruşuna kadar aldıklarını ödedi… O zamanın şartları ile bu günkü olguyu mukayese etmek ne kadar uygun ki?

Dün de AKP Genel Başkanı olarak sadece AKP’li Belediye Başkanlarını toplayarak diğer illerin Belediye Başkanlarını dışlayıcı konuşmalar yaptı… Şöyle yapsa hak verirdim;

Her gün ölü sayısının arttığı ve Halk Sağlığının söz konusu olduğu bir olağanüstü durumda, tüm İllerin Belediye Başkanlarını toplayıp;

“ Gelin bakalım arkadaşlar. Bu bir topyekün mücadeledir. Merkez-i Hükümetin yapacağı bağış dışında bölgesel/münferit kampanyalar istemiyorum. Ben halkımıza güveniyorum. Bağışı ben Devlet olarak toplayıp tamamınızın ihtiyaçlarını nüfus oranına göre paylaştıracağım, ihtiyaçlar merkezden karşılanacak” deseydi bir maaşımı da ben bağışlardım.

Mukayese hiç orantılı, anlamlı ve yerinde olmadı… Bağışlarla neler yapılacak onu da gerçekten merak ediyoruz. Maske bulamıyor insanlar. Solunum cihazı, yoğun bakım ünitesi ihtiyacı çok önemli.

Mesela. Bu yıl turizm beklentisi içinde olmayalım. Bu nedenle şimdiden hastane ihtiyacını karşılamak amacıyla, bir kısım turistik otellerin hastane olarak kullanılması planlanmalıdır…

Mars’a gitmeye çalışan ABD bile böyle bir felakete hazırlıksız yakalandı.
Planlama yeteneğiniz yoksa, paranız olsa da fayda etmiyor.

This entry was posted in ATATURK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *