TÜRKİYE NEDEN TUZAĞA DÜŞÜRÜLDÜ?
Arslan Bulut / 29 Şubat 2020 Cumartesi
Mehmetçikler, Türkiye’yi yönetenlerin yanlış kararları sonucu uçmağa vardı. Artık ne desek boş ama yine de gerçekleri hatırlatalım.
İdlib’de, son hava saldırısından önce Suriye ordusunun topçu ateşi sonunda beş Türk askerinin şehit düşmesi üzerine ABD için strateji üreten kuruluşlardan Washington İnstitute’ye 2018 yılı başında çok ayrıntılı bir Suriye raporu hazırlayan Fransız akademisyen Fabrice Balanche’nin İdlib krizi hakkında yaptığı çalışmayı da tekrar tekrar gündeme getirmiştim.
Balanche, İdlib raporunun sonunda, “Moskova, Tahran ve Şam’ın bu bölgedeki El Kaide’yi ortadan kaldırma girişimi, askeri açıdan başarılı olabilir ve Türkiye destekli güçleri imha edebilir ama Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilere ciddi zararlar verir. Bu sebeple İdlib savaşında, Suriye veya Rus kuvvetlerinin, Türk gözlemci noktalarını hedef alması, ABD’nin Ankara ile yakınlaşması için bir fırsat teşkil edebilir.” demişti.
Adam neredeyse koordinat vererek, İdlib’de neler olacağını rapor olarak yazmıştı…
Biz de 2019 yılı Ağustos ayında “Ankara, İdlib’deki apsenin deşilmesi sırasında cerahatin Türkiye’nin yüzüne sıçramaması için çalışmalıydı. Türkiye, kendi başına belâ olacak bir örgüte bu kadar ılımlı yaklaşmamalıydı. Sivillerin korunması için de teröristlerin İdlib’den tasfiye edilmesi gerekirdi. Türkiye’yi yönetenlerin bu tutumu, ileride daha büyük sorunlara yol açacaktır.” diye uyarmıştık!
Türkiye, milli devlet aklı ile yönetilse, tek bir uçak uçuramadığı bölgede kara harekâtına girişir miydi? Böyle bir harekatın Türk askerini ölüme göndermek olduğunu komutanlar neden gündeme getirmedi? Mehmetçik göz göre göre tuzağa düşürülmüş olmadı mı?
Biz defalarca “HTŞ’yi koruma çabası, Türkiye’nin başına bela olacak” diye uyarmadık mı? Son olarak, 11 Şubat’ta “Türkiye, Suriye politikasını acilen gözden geçirmelidir. Bu olayların sebebi, Mehmetçiğin teröristlerle Suriye ordusu arasına sokulmasıdır. Askeri gözlem noktaları uygulaması yanlıştır. Derhal son verilmesi gereken bu uygulamayla göz göre göre Türk askerinin hayatı hiçe sayılmıştır.” demedik mi?
Saldırıdan sonra ABD’den gelen açıklamalar da Türkiye’yi uyandırmaya yetmiyor!
ABD’nin NATO Büyükelçisi Kay Bailey Hutchison, Türk askerlerine yönelik hava saldırısından sonra, “Türklerin, kimin güvenilir ortak olduğunu; kimin güvenilir olmadığını görmesi gerekir. Umarım Cumhurbaşkanı Erdoğan bizim onların geçmişte ve gelecekte ortakları olduğumuzu görür… S-400’ten vazgeçmeleri gerekiyor” dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı “NATO müttefikimiz Türkiye’nin yanındayız” diye açıklama yaptı.
NATO’nun olağanüstü toplantısından sonra açıklama yapan Genel Sekreter Jens Stoltenberg de “NATO Türkiye’nin yanındadır. Hava savunması dahil Türkiye’ye destek veriyoruz” dedi.
Hava savunması için nasıl bir destek verecekler? Şimdi destek verseler bile bu tutum, Türkiye’yi Suriye batağında Rusya ile çatışmaya girmesi için teşvik etmek anlamına gelmiyor mu?
Türkiye, Rusya ile savaşa girecek olsaydı Boğazlar’ı kapatır, iki Rus firkateyninin geçişine izin vermezdi. Asıl maksat, NATO ordularını Türkiye’ye yerleştirmek olabilir!
Türk birliğine yönelik hava saldırısından itibaren, Twitter, Facebook ve Youtube’un engellenmesi, iyi bir algı oluşturmadı. İlk açıklamaların Hatay valisi tarafından yapılması da çok üzücü… İdlib operasyonunu Hatay valisi mi yönetti?
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalması için akılla yönetilmesi gerekir. Türkiye’de bir devlet aklı var ama, Amerikan aklının etkisine girmiş bulunuyor. Buna bir de ideolojik aklı ekleyin…
Yanlış emirleri uygulamaktansa istifa etmek Türkiye’yi daha büyük badirelere sürüklemekten koruyabilirdi. Meselâ Necip Torumtay olsa hava üstünlüğü sağlamadan kara harekâtı yapar mıydı?
Şimdi sorgulamamız gereken şudur: Türkiye göz göre göre neden tuzağa düşürüldü?