Sayın Poyraz’ın aşağıda paylaştığı ŞEHİTLER HAKKINDAKİ
“LAFLAR VE ADAMLAR” başlıklı yazısına katkıdır
Türkiye Suriye ve Libya’da milli gerek ve yararı olmayan adı konmamış bir savaş içindedir. Bu savaşın nedeni radikal islamist, cihatçı ve Türkiye’deki laik cumhuriyet’e ve Atatürk’e düşman olan “Müslüman kardeşler”i desteklemek ve korumak içindir. Bu nedenle askerimiz tek karar verici Erdoğan ve AKP iktidarı tarafından TBMM’nin SAVAŞ kararı olmadan bu ülkelere çatışmalara gönderilmiştir. Hem Suriye hem de Libya’da bize ait olmayan isimsiz savaşlarda şehitler veriyoruz.
Suriye İdlip’te kurulmuş olan askeri gözlem noktalarımız Rusya destekli Suriye ordusu tarafından kuşatılmış ve TSK bu gözlem noktalarından birisini imha ederek çekilmek zorunda kalmıştır. Diğer gözlem noktalarına giden tüm ikmal destek hatları da Rusya/Suriye ordusu tarafından kesilmiş ve bu noktalardaki askerimiz zor durumdadır. Askeri birliklerimiz bu noktalarda Rus savaş uçakları tarafından vurulmuş ve şehitler verilmiştir.
Libya’da verilen şehitlerimiz Gen.Kur.Başkanlığı ve M.S.B. tarafından toplumdan saklanmıştır. Libya şehitlerimiz gizlice ülkeye getirilerek törensiz olarak vatan toprağına verilmiştir. Erdoğan yanlış politikalarının sonuçlarını toplumdan saklama yoluna gitmektedir.
Ayrıca üzücü olan; İzmir’in Kınık ilçesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Lejyoner Hafter’e karşı biz orada yönetici kahraman askerlerimiz ve Suriye Milli Ordusu’ndan ekiplerimizle beraber oradayız. Mücadeleyi orada sürdürüyorlar. Tabi bir kaç tane şehidimiz var. Bir kaç tane şehidimizin karşılığında yüze yakın orada lejyonerlerden etkisiz hale getirdik. Şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak.” açıklaması yapmıştır. [22.02.2020]
“BİR KAÇ ŞEHİDİMİZ VAR ŞEHİTLER TEPESİ BOŞ KALMAYACAKTIR” açıklaması şehitlere saygı duymayan bir ifadedir. ŞEHİTLER TEPESİ’nin BOŞ KALMASI gönülden dileğimiz iken iktidarda olup da Türkiye’yi yönetemeyenlerin böyle bir kaygısı yoktur. Onlara göre ŞEHİTLER TEPESİ dolu olmalıdır!!!
Tıpkı geçmişte yine Erdoğan tarafından şehitlerimiz için söylenmiş olan KELLE sözcüğü gibi. Erdoğan’ın mezhep temelli bağları ve kişisel nedenlerle şehit olan askerlerimiz Erdoğan tarafından KELLE olarak tanımlanıyor.
ÜÇ KURUŞLUK DAVA, ŞEHİTLERE KELLE, ÖCALAN’a SAYIN!!!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı 2000 yılında Avustralya SBS Radyosuna verdiği demeçte terörist başı Abdullah Öcalan’a ’sayın’, şehit askerlere hitaben ise ’kelle’ dedi…
Ergenekon davasının tutuklu sanığı avukat Kemal Kerinçsiz’in 20 şehit annesi adına açtığı davada, Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin şehitler için “kelle”, Abdullah Öcalan için “sayın” dediği gerekçesiyle Başbakan Erdoğan’ı “3 kuruş” ödemeye mahkum etti.
Kararı veren hakim, gerekçeli kararında bu sözcüklerin dil sürçmesi sayılamayacağını belirtti. Hakim kararda şunları yazdı:
“Bu konuşmada “kelleler” olarak tabir edilen insanlar bu vatan için ölen şehitlerimizdir. Şehitlik manevi açıdan kutsaldır. Korunması gereken değerlerin başında gelir. Şehitlik bu toplum için bu kadar önem arz ederken toplumu yönetme iddiasıyla ortaya çıkan insanların bu vatanın şehitlerinden “kelle” olarak bahsetmesi toplumda büyük infiale yol açtığı anlaşılmaktadır. Bir siyasetçinin ülkemizin şehitlerinden bahsederken daha itinalı konuşması gerekirken ve aynı konuşma bütünü içinde terörist başı Abdullah Öcalan’dan bahsederken sürekli “Sayın Abdullah Öcalan” derken Türkiye Cumhuriyeti’nin devamı için can veren ve artık Türk halkından sadece saygı bekleyen vatan şehitleri için toplum içinde hakaret içeren bir söz olarak nitelenen “kelle” tabirinin kullanılması dil sürçmesi olarak kabul edilemez. Şehit yakınlarının devlet ve devlet adamlarından tek beklentisi şehitlerine saygı gösterilmesidir. Şehit yakınları ölen evlatlarına “kelle” denmesinden ötürü manevi olarak çöker, ağır bir bunalıma girer. Bu hayatın olağan akışına uygundur.”
16 Ağustos 2008
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Avustralya’da katıldığı radyo programında, terörist başından “sayın”, şehitlerden de “kelle” olarak sözeden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında verilen “3 kuruşluk” tazminat kararını onadı.
Türkiye ABD/İSRAİL’in işbirliği tuzağında, BOP eşbaşkan Tayyip Erdoğan tarafından BOP SARMALINA düşürüldü ve gittikçe güç kaybediyor.
Naci Kaptan / 23.02.2020
LAFLAR VE ADAMLAR
Henry kissinger: “Military men are just dumb stupid animals to be used as pawns in foreign policy” yani “askerler bizim dış politikada sadece piyon olarak kullandığımız ahmak ve salak hayvanlardır” demiş.
RTE: “Tabii birkaç tane şehidimiz var. Ama birkaç tane şehidimizin karşılığında 100’e yakın o lejyonerlerden etkisiz hale getirdik. Şehitler tepesi boş kalmayacak. ” demiş.
KEMALİST BİR SUBAY: Ben “”Barışta ve savaşta karada denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağının şânını canımdan aziz bilip İCABINDA vatan cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyliyeceğime namusum üzerine andiçerim. ” dedikten sonra İCABEDEN ŞARTLAR OLUŞANA KADAR hem maiyetimin hem şahsımın hayatta kalması için harp sanatını öğrenir ve öğretirim.
Çünki bilirim ki Cumhuriyet; fikren ilmen ve BEDENEN KUVVETLİ ve YÜKSEK KARAKTERLİ muhafızlar ister. Başucumda birinci vazifemi gösteren ve “Ey Türk Gençliği” diye başlayan “HİTABI” tutarak burada tanımlanan vatanın işgal durumu ile dahili ve harici düşmanların niteliklerini daima gözlerim. Benim askerimin canı düsmanın zayiatı ile mukayese edilen ve ”surkontur” yapılacak bir metâ değildir. Çünki ONUN CANI ailesinin ve milletimin “BANA EMANETİDİR”. Eğer düşman askerimin sayısını “how much” diye telaffuz ederse “kardeşim o dolmalık pirinç değil ona göre diline sahip çık” derim. Vee…. TEPE benim için gömülünecek yer değil taarruz edilecek yerdir” demiş.
Ben icap ettigi zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk Milletine canımı vereceğim.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Oraj Poyraz