Otonom sistemler yapay zeka ile boyut atladı
Savunma Sanayii Dergilik / 10/02/2020
Otonom teknolojisi, yapay zeka, otonom kontrol sistemleri, ileri bilgi-işlem, büyük veri ve öğrenen makineler, makine-makine iş birliğine doğru gidiyor.
Otonom teknoloji dendiğinde, ilk akla sürücüsüz araçlar geliyor olsa da otonom, en küçük fabrikalardan füze ve uzay araçlarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Yapay zeka teknolojisinin gelişmesiyle birlikte otonom sistemler, son yıllarda savunma ve havacılık sanayisinde de oldukça fazla kullanım alanı bulmaya başladı. Analistlerin öngörülerine göre, otonom ve insansız sistemler, gelecek 10-15 yıl içerisinde en hızlı gelişme sağlayacak teknoloji alanlarından biri olacak.
Sürücüsüz yani insansız işlem yapabilen teknolojiyi ifade eden otonom, birçok sektörde dönüşümü beraberinde getirdi. Üretim verimliliği açısından çok önemli bir yere sahip olan otonom teknolojisi, sürekli güncellendiği ve daha iyisini sunduğu için devamlı takip edilmesi gereken bir sistem olarak öne çıkıyor. Otomobiller, robotlar, uçaklar, gemiler gibi birçok alanda sürücüsüz yani insansız işlem yapılabilir hale geldi. Son yıllarda üretim sanayisi başta olmak üzere her sektörün gündeminde olan Endüstri 4.0’ın temelinde yatan teknolojinin de otonom ve yapay zeka olduğu belirtiliyor. İmalat sanayisinde otonom denildiği zaman ilk akla fabrikalar içerisindeki birbirleriyle iletişim kuran robotik cihazlar gelir. Hızlı ve yüksek, en doğru anlık karar analizleri sayesinde insan hatalarını ortadan kaldıran farklı özelliklere sahip bu robotlar, günümüzde artık oldukça yaygın şekilde kullanılmaya başlandı. Endüstri 4.0’ın gelişimiyle otonom robotlar arasındaki etkileşim de artıyor. Gelişimini sürdüren otonom robotlar, yakın zamanda herhangi bir insan kaynaklı komut almadan, kendi analiz ve öngörüleri kapsamında gözlem yaparak tüm işlemleri sorunsuz yerine getirebilecek. Yapay zeka ile doğru orantılı bir şekilde gelişecek olan bu teknoloji sayesinde; kendiliğinden öğrenen ve direkt iletişim kuran otonom robotlar ortaya çıkacak.
OTONOMDA ÖNCÜLÜĞÜ OTOMOTİV YAPTI
1930’lu yıllarda otomotiv sektöründe geliştirilen teknoloji ve denemeler, bugünkü otonom sistemlerinin temelini oluşturuyor. Otonom araçlar, içerisinde bulundurdukları otomatik kontrol sistemleri sayesinde sürücüye ihtiyaç duymadan, yolu, trafik akışını ve çevresini algılayarak seyir halinde gidebilen otomobillerdir. Sürücüsüz (otonom) otomobillerin yakın gelecekte eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik, sosyal ve çevresel bir değişime de yol açacakları düşünülüyor. Sürücüsüz araç teknoloji endüstrisi şu an için yılda ortalama yüzde 16 büyüyor. Yapılan araştırmalar, sürücüsüz araç teknoloji endüstrisinin 2025 yılında 900 milyar sterlinlik bir pazar değerine ulaşabileceğini gösteriyor.
Otonom araçlarda ilk akla gelen firma Tesla olsa da Silikon Vadisi’ndeki BMW, Toyota, General Motors gibi diğer şirketlerin kurduğu üreticiler de bu alanda iddialı gelişmelere imza atıyor. Bunun yanında ağır vasıta üreticileri de nakliye sektörünü dönüşüme uğratacak otonom TIR ve kamyonlarının tanıtımını yapmaya başladı. Bazı ülkelerde trafiğe çıkmaya başlayan araçlarla yakın zamanda trafik ışıklarında karşılaşmak mümkün olacak gibi görünüyor.
KAPTANSIZ GEMİLER!
Otonom teknolojisi, son beş yıldır denizcilik sektörünün gündemini oldukça meşgul ediyor. Rolls Royce’un personelsiz gemi projesini açıklamasının ardından Japon denizcilik şirketi Nippon Yusen de benzer proje için çalışmaya başladığını açıklamıştı. Her iki projenin de 2020’de deneme seyirlerine başlaması beklenirken; Japonya, hem otonom gemi hem de regülasyonlar açısından 2025 yılı için önemli hedefler belirledi. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) de insansız gemi teknolojisini oldukça yakından takip ediyor. Gelecek yıl, Norveç ve G. Kore’de kaptan ve personeli olmayan gemilerin çalıştığını görebiliriz.
Türkiye’de ise OBBS Yazılım, PiriBot projesiyle milli bir otonom deniz aracı üzerinde çalışıyor. (Şirketin bu konudaki çalışmaları, dergimizin 66’ncı sayfasında oldukça geniş yer bulmuş.)
SAVUNMA SANAYİSİ DE OTONOM SİSTEMLERİ ÖNCELİĞE ALDI
Otonom teknolojisi gelişimini en hızlı havacılık sektöründe gösteriyor. Google, güneş enerjili uçağıyla, interneti tüm dünyaya yaymayı hedefliyor.
Otonom uçan taksi projesi üzerinde çalışan Airbus’ın Zephyr S aracı, güneş enerjisiyle 26 gün boyunca kesintisiz uçarak bir önceki versiyonu olan Zephyr modelinin 14 günlük uçuşunu geçti. UBER ise insansız uçan taksilerin, 2020’de hazır olacağı ve 2023’te belirlenen kentlerde uçmaya başlayacağını açıkladı. Pilotsuz uçaklarla seyahat etmeye biraz daha vakit var gibi görünse de İnsanız Hava Araçları (İHA) yapay zeka ile birlikte oldukça hızlı bir gelişim gösteriyor. Dünyanın en güçlü ülkeleri kadar en küçük ülkelerin savunma sanayileri de, otonom sistemlerini önceliğine aldı.
İHA ve silahlı İHA’lar, son yıllarda Ar-Ge yatırımlarının artırıldığı bir alan oldu. Yapay zekanın gelişimiyle, İHA’ların makine öğrenimi ve komutsuz hareket kabiliyeti de artıyor. Diğer yandan yapay zekanın kullanım alanları geliştikçe, çeşitli tartışmalar da beraberinde geliyor. Kimi uzmanlara göre; yapay zeka henüz emekleme aşamasında fakat kısa sürede gelişerek insanoğlunu kontrol edecek tehdit haline gelebilir.
Amazon, Microsoft ve Intel’in de aralarında bulunduğu dev teknoloji şirketlerin, yapay zeka sistemli ve otonom olarak hedefe saldırı düzenleyen katil robotlar üzerine çalıştığı iddia edildi. Bu iddia henüz ispatlanmış olmasa da ABD ordusu, küçük insansız hava araçlarının yaratabileceği tehditle baş edebilmeye yönelik Ar-Ge çalışmalarını hızlandırdı.
OTONOM SİSTEMLER, SSB’NİN DE ÖNCELİĞİNDE
Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) da otonom sistemlerin artan önemini fark ederek, son birkaç yıldır milli sistemlerin gelişimini destekliyor. SSB Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, konuyla ilgili bir panelde yaptığı konuşmada, insanlığı bekleyen en önemli ve çalışma hayatı açısından en etkili konu olan otonom teknolojilerin hızla yayılması ve dijital çağda bunların birbirleriyle etkileşimi olacağının altını çizmişti. Savunma Sanayii Başkanlığı bundan hareketle, Türkiye’nin askeri ve sivil teknolojilerle gelişmesine katkı sağlamak hedefiyle 2017 yılından itibaren robotik yarışmalar düzenlemeye başladı. ROBOİK çatısı altında 2018 yılı içerisinde gerçekleştirilen İnsansız/Otonom Deniz Sistemleri Endüstriyel Tasarım Yarışması’na da ilgi oldukça yüksek olmuştu.
SÜRÜ DRONE’LAR (SWARM)
STM’nin ThinkTech biriminin hazırladığı Sürü İHA sistemlerine yönelik yayımladığı rapor; swarm teknolojisini en ince detayına kadar anlatıyor. Swarm olarak adlandırılan Sürü İHA’lar, belirli bir işi veya görevi gerçekleştirmek üzere iş birliği yapan çok sayıda İHA’dan oluşuyor. İHA’lar kısıtlı bir kapsama alanında tek bir merkezden, baz istasyonu olmaksızın doğrudan haberleşebiliyorlar. Birden fazla sayıda hava aracından oluşan sürü, belirli bir düzen içinde uçarak pek çok askeri ve sivil görevi yerine getirebiliyor. Sürü teknolojisinin en önemli özelliği “kendi-kendine organizasyon” davranışına dayanıyor. Drone sürüleri ileride istihbarat toplamak, düşman iletişim sistemlerini karıştırmak ve engellemek, geniş çaplı bir uçuş iletişim ağı oluşturmak, büyük bir uçak gibi hareket ederek düşman radarlarını aldatmak gibi amaçlarla kullanılabilecek.
Rapor; otonom teknolojisinin yapay zeka, otonom kontrol sistemleri, ileri bilgi işlem, büyük veri, öğrenen makineler, akıllı grafik görselleştirme araçları, meta materyaller, minyatürleştirme gibi alanların, muazzam bir insanmakine iş birliği dönemine doğru gittiğine vurgu yapıyor.
Geliştirdiği kritik teknolojiler ile savunma sanayisinde öncü bir görev üstlenen STM, otonom sistemler alanında önemli yatırımlara imza atıyor. STM, Türkiye’de bir ilk olan kamikaze drone sistemlerine yeni ve gelişmiş özellikler ilave ederken, bu sistemleri, yine kendilerinin geliştirmiş olduğu keşif-gözetleme maksatlı otonom drone sistemleriyle koordineli kullanmak üzere çalışmalarını yoğun şekilde sürdürüyor. STM ayrıca yapay zeka destekli sürü teknolojilerini, geliştirdiği platformlara uygulama konusundaki çalışmalarına da hız vermiş durumda.