HAYATIN İÇİNDEN * 17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİNİ FIRSATA ÇEVİRENLER

Ali ihsan Hasircioglu’ / 18.08.2019

17 AĞUSTOS 1999
DEPREMİNİ FIRSATA ÇEVİRENLER


17 Ağustos depreminde, yurt dışında bir Türk bankasının müdürü olarak görevliydim. Depremin boyutları ortaya çıktıktan sonra, burada yaşayan Türkler bankalara hücum etmiş, deprem yaralarının sarılmasına yardımcı olmak için Türkiye’ye para gönderme yarışına girmişlerdi. Bankamız önündeki kuyruklar uzayıp gidiyordu. Sırada, elinde kumbarası ile bekleyen çocuk bile vardı.

Para gönderenlerin tek kaygısı, paraların amaca uygun sarfedilmemesiydi. Bu konuda kuşkuları vardı ama, buna rağmen gönderiyorlardı.

19 Perşembe günü başlayan havale trafiği, hızını kaybetmeden sürüyordu. Haftasonu tatilinden sonra, Pazartesi günü bankanın önünde yeniden kuyruklar oluştu. Bankodaki arkadaşlar, tuvalete bile gidemiyorlardı. Bu gözyaşartıcı tabloya bir Alman firması da 100 bin Marklık bağışıyla katkıda bulunmuştu.

Herşey çok güzeldi. Bankanın giriş katındaki veznelerin önündeki bir gürültü üzerine aşağıya indim. Uzun süre sırada beklemenin sinirleri gerdiği bir ortam vardı. Orta yaşlı bir adam, elindeki bir kağıt parçasını göstererek kasadaki arkadaştan havale dekontunu istiyordu. Ne olduğunu sordum, havale göndermediği halde, havale dekontu istediğini söylediler. Sinirli adamı yukarıya davet ettim. Kendisine kahve ikram ettim, sakinleşti. Ne olduğunu sordum, anlattı:

“Müdür bey, hafta içi çalışıyorum. Deprem nedeniyle para göndermek istedim ama vaktim yoktu. Bir arkadaş, yahu “… bankası cumartesi günü de açıkmış, hatta kendisi de para göndermiş deyince buraya geldim. Banka kapalıydı ama, bankanın önüne bir masa konmuş birkaç görevli de işlem yapıyordu. Hafta sonu olduğu için yasal olarak bankayı açamadıklarını ancak vatandaşa hizmet için seyyar kasa açıp havale işlem yaptıklarını, para gönderenlerin, Pazartesi günü bankaya gelip havale dekontlarını alabileceklerini söylediler. Parayı kendilerine teslim ettim, bu kağıdı verdiler. Ben de bu gün havale dekontunu almaya geldim. Ama arkadaşlar vermiyor.”

Vatandaşı aşağıya indirdim, kasada işlem yapan arkadaşları gösterdim. Bunların arasında Cumartesi günü kendisinden para alanlardan herhangi birisinin olup olmadığını sordum. “Hayır bunlar değildi, başkalarıydı.” Dedi.

Bunlardan başka personelimiz olmadığını öğrenince dolandıldığını anladı. Bu vatandaşımızdan başka bize başvuran olmadığından o gün kaç kişinin ne kadar dolandırıldığını öğrenemedik.

Bi yanda elinde kumbarası ile yardıma koşan çocuk, bir yanda deprem acılarından para kazanmaya çalışan bir zihniyet.

This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *