Londra’dan gelen şifreli mesajlar * Beşinci Senfoni’nin müzik ölçüsü, Mors Alfabesi’nde “zafer” anlamına gelen V işaretiydi! * Zaferin V’si, Türkiye’nin şifresi

Illustration by Ed Vebell/Getty Images


Mine G. Kırıkkanat / 30.06.2019
kirikkanat@mgkmedya.com

Zaferin V’si, Türkiye’nin şifresi


11 Haziran 1940 günü, işgal altındaki Fransa’dan dinlenebilen İngiliz BBC radyosundan bir ses yükseldi: “Burası Londra, Fransızlar Fransızlara sesleniyor…”  Söylev tarihsel ve ses, General Charles de Gaulle’ün sesiydi. 

Yüzbaşı Georges Begue

Fransa’da Alman işgal kuvvetlerine karşı direniş, bu çağrıyla başladı. O günü izleyen 4 yılda, daha sonra “gölgeler ordusu” diye anılacak kent ve kır gerillaları, Londra’dan yayın yapan BBC’den aldıkları şifreli mesajlarla yönlendirildiler. Hatta yönetildiler. Dağlara yiyecek, silah tedariki, Normandiya Çıkarması’na hazırlık, büyük suikastlar, dağınık direnişçi birliklerinin iletişimi, hep bu mesajlarla yapıldı. BBC radyosu, komutanı Londra’da olan bir ordunun irtibat aracıydı. BBC’nin şifreli radyo mesajları, zamanın İngiliz istihbarat servisi SOE’deki Fransız subay Georges Begue’nin eseriydi ve hem komik, hem şairane kalıplarıyla sonradan pek çok kitaba konu oldular.

‘Victory’nin V’si
BBC’nin Fransa’daki gölgeler ordusuna şifreli yayınları, “Önce kişiselmesajlardan oluşan bir demet” tanıtımıyla başlıyor ve cıngılın Ludwig van   Beethoven’in Beşinci Senfoni’sinden seçilmesi, raslantı değildi.  Beşinci Senfoninin müzik ölçüsü, Mors Alfabesi’nde “zafer” anlamına gelen işaretiydi! 

Şifreli mesajlar ise şu tattaydı:
Kuyruklu yıldız yeniden geçecek
Bahçıvanın köpeği ağlıyor
Kitaplık yanıyor. Tekrarlıyoruz: Kitaplık yanıyor…

İnleyen nağmeler
1944 yılında, müttefik orduları son savaşa girişmek üzere tarihin en büyük donanmasını yığdılar, Manş Denizi’ne. Almanlar bir amfibik çıkarma bekliyor, ancak nereye yapılacağını bilmiyorlardı.  Georges Begue, yaklaşan Normandiya Çıkarması’na dair istihbarat vermek için tabii ki edebi bir eseri “parçalamıştı”. 

Fransız ozan Paul Verlaine’in “Sonbahar Şarkıları”, 6 Haziran’da sayısı 200’ü bulan şifreli mesajın yerleştirildiği çerçeve oldu. “Overlord Harekâtı” diye bilinen muazzam çıkarmanın Normandiya kıyılarına yapılacağı, BBC radyosundan şu dizelerle haber verildi, Fransız direnişçilere: 

Sonbahar / Kemanlarının / Uzun hıçkırıkları / Yeknesak ninnileriyle / Kalbimi sallar…

Sansür bahane, şifreleme şahane!
Türkiye de son yıllarda şifreli haberleşmede epeyce ustalaştı. Örneğin telefon sohbetlerine, şöyle şifreler yerleştiriliyor: 

N’aber, n’apıyosun?
İyiyim valla, sen n’apıyosun?
Valla ben İmamoğ… Kapat, kapat, seni WhatsApp’tan arıycam!
Zaten WhatsApp’ı açtığınızda, ekranda “Bu sohbete gönderdiğiniz mesajlar veyaptığınız aramalar artık uçtan uca şifreleme ile korunmaktadır. Daha fazlabilgi için dokunun” yazısı beliriyor. Dokununca, şifreleme dünyasına giriyorsunuz.  Ancak bir süre sonra, kullandığınız ağ şifrelerinin kırıldığı ve sistemin güvenilir olmadığı ortaya çıkıyor. Ama insanlar da artık organize. Hemen uyarı mesajı geliyor: 

“Şekercim Google satmış bizi, şakkadanak veriyormuş konuşmaları. Icloud direniyor, Facetime’a geç, artık oradan konuşalım…

Gözünün üstünde kaşın var diyeni götürüyorlar
Can havliyle hepimiz, acemi macemi, ama iletişim teknolojilerinde çırak çıktık. Boru değil, hayat memat meselesi!  Çünkü gözünün üstünde kaşın var diyeni, götürüyorlar!
Ama sade yurttaş hayatının bir parçası haline gelen şifreleme, nedendir bilinmez, kimseye hesap vermek zorunda olmayan muktedirler arasında da yaygınlaştı!  Ne var ki ya onlar beceriksiz, ya da biz çok ustalaştık; hazretlerin şifrelerini çözmekte hiç zorlanmadık!

Devletin bekası, dediler orduyu terhis ettiler
Ordunun yarısının terhis edileceğini, “En büyük sorunumuz beka!” şifresiyle haber verdiler.  “Çünkü çaldılar” sloganı, “Yav bunlar niye bu sefer çaldırmadı” sorunsalına dikkat çekiyordu.

İstanbul’u Pontus’lu Yunana vermeyiz!” ifadesi, Trabzon ve çevre ahalisine “Ekrem İmamoğlu’na oy verin” gizli mesajını içeriyordu.  Muhalefet kanadına yönelik “PKK işbirlikçisi, terörist” şifresi, Abdullah Öcalan yeniden “sayın” diye anılacak ve iktidara destek mektubu yazacak anlamına geliyordu.

Kandil de İmamoğlu diyor” demek, Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılacağını müjdeliyordu, vs.  Örnekleri katmerlemek çook uzun sürer.

İktidara açık, net, şifresiz mesaj: Yetti gari!
Ama sonuçta iktidarın gizli mesajları hedef kitleye ulaştı ve İstanbul halkı, “13 bin fark yetmez” şifresine Ekrem İmamoğlu’nun lehine oy farkını 854 bine çıkararak açık, net, şifresiz yanıt verdi. 

Baş Muktedir ve Cumhur İttifakı, böylesine özenle hazırladıkları şifrelerin İstanbul halkı tarafından kolayca çözülüp her şeyin çok güzel olmasından, herhalde mutludurlar.
Şimdi top, Baş Muktedir’de.  Halkın şifresiz verdiği mesaja mı kulak verecek, yoksa yine dâhiyane şifreler mi dizip dizdirecek?

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1463381/Zaferin_V_si__Turkiye_nin_sifresi.html
This entry was posted in GEÇMİŞİN İÇİNDEN, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *