Süleyman Çelik
scelik44@gmail.com
1 Şubat 2019 Cuma
PROF.DR.MUAMMER AKSOY’U
NEDEN ÖLDÜRDÜLER?
En demokratik/ en özgürlükçü anayasamız olan 1961 Anayasası, baştan beri Türkiye’yi ve halkımızı sömürmek isteyen iç ve dış egemen güçlerin saldırısına uğradı.
Bu anayasanın mimarlarından olan Hocamız Prof. Dr. Muammer Aksoy, 18 Şubat 1963’te Cumhuriyet’te yayımlanan yazısında, bu saldırılara karşı “kuvvetler ayrılığını” savunuyor ve şöyle diyordu:
“Sınırsız bir egemenlik -kime ait olursa olsun ve kimin tarafından kullanılırsa kullanılsın- diktatörlük ve zorbalığa götürür. Mutlak olan her güç, özgürlüğün ve dolayısıyla insan mutluluğunun düşmanıdır… Yüzde 51’in istibdadına demokrasi denilemez…”
Ne yazık ki demokrasi ve halk düşmanı egemen güçler sürekli olarak saldırılarını sürdürdüler; bunların iktidara getirdiği Süleyman Demirel, “bu anayasa ile devlet yönetilemez” diyordu.
Sonunda ABD’nin buyruğu ile 12 Mart darbesini yapan NATO’cu generaller, “sosyal uyanışın çok ileri gittiğini” bildirerek Anayasa’nın değiştirilmesini buyurdular ve dedikleri yapıldı.
Ardından, 12 Eylül 1980’de aynı şekilde yapılan bir darbe ile ülkeye el koyan, aynı kafadaki generallerin yaptıkları, demokrasi karşıtı 1982 Anayasası, teokrasinin önünü açtı.
Türk Ceza Yasasında, komünizme karşı 141 ve 142, Şeriat devleti kurulmasına karşı da 163. Madde vardı. 141 ve 142 maddeler, solcuların başında demokles’in kılıcı gibi sallanır; solcu yazar ve düşünürler sık sık bu maddeden dolayı yargılanırlardı. Oysa 163. Madde kişilere karşı pek kullanılmazdı. Ancak AKP’nin içinden çıktığı Erbakan’ın kurduğu Milli Nizam, Milli Selamet, Refah vd. partiler bu maddeye göre kapatıldılar. O da birisi kapatılınca yenisini kuruyor, bu böyle gidiyordu…
1989 yılında Sovyetlerin dağılmasıyla komünizm tehlike olmaktan çıktı. İktidarda olan, Nakşibendi tarikatı müridi Turgut Özal bu fırsattan yararlanarak Şeriatın önünü açmak istedi ve güya, demokrat ayaklarında, “Türk Ceza yasasında bulunan demokrasi ile bağdaşmayan bu yasaları kaldırıp sınırsız düşünce özgürlüğü sağlayalım” dedi.
Yıllardır 141 ve 142. maddelere karşı suç işlemekten korkarak yaşamış olan solcular, Özal’ı bu kararından dolayı alkışladılar. Ancak ileriyi gören Muammer Aksoy buna karşı çıktı;
“komünizm zaten tehlike olmaktan çıktı. Ama Şeriat, Türkiye Cumhuriyeti için en büyük tehlike olma niteliğini koruyor. Çünkü Türkiye’yi daha rahat sömürmek isteyen emperyalist ülkeler de demokrasi değil şeriat devleti istiyor. İktidarın asıl niyeti fikir özgürlüğü değil, Şeriatın önünü açmaktır. Fikir özgürlüğü isteyecek olsalar, anayasada bunlardan önce değiştirilmesi gereken birçok madde var, onların değiştirerek işe başlarlar” dedi.
Muammer Aksoy Hocamız bu görüşlerini her platformda dile getirdi. Yazı yazdı, konferanslar verdi, ama güya laikliği savunan partilerden de destek bulamadı.
O zaman “demek ki Atatürk’ün düşünceleri unutulmuş” diye düşündü ve Atatürk’ün düşüncelerini canlandırmak/ halka ve özellikle gençlere anlatmak için, 19 Mayıs 1989’da Atatürkçü Düşünce Derneği’ni kurdu.
Atatürkçü düşünceyi kendileri için hep en büyük tehlike olarak görmüş olan emperyalistler, bitmez- tükenmez enerjisi ile dernek çalışmalarını sürdüren ak saçlı genç Hocamız Muammer Aksoy için, “artık bu çok oluyor” dediler ve ölüm emrini verdiler. Emir bir tetikçi tarafından yerine getirildi.
Geldiğimiz nokta Hocamızın ne kadar ileri görüşlü olduğunu göstermektedir. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum, ışıklar içinde uyusun…