Orhan Bursalı 10 Aralık 2018 Pazartesi
obursali@cumhuriyet.com.tr
Ömrünüzü şeytanla uğraşmakla
tüketmeyin, şeytan çarpar
Yanılmışım, bu “çok önemli konu”, aslında Diyanet’in ana meselelerinden biriymiş, nereden bileceğim!
Diyanet İşleri Başkanlığı’nda oturan Ali Erbaş Bey geçen gün Mardin’de verdiği vaazda ve okul gezisinde “Kuran ile birlikte olmayan çocukların şeytan veya şeytani insanlarla birlikte olacağını” söylemiş. Böylece aslında doktora tezinin ülkemizin ve de Diyanet’in bütünsel ve çok ciddi bir “şeytan sorunu” ile ilgili olduğu anlaşılmış oldu. Doktora tezi ile bu sorun umarım çözülecek. Ülkemizin üzerinde dolaşan şeytanı yendiklerinde, yol açılacak herhalde..
Neden çocuklar?
Büyüklerin pek çoğuna “kayıp”, “şeytanlaşmış insanlar” gözüyle bakıyor anlaşılan.
Kuran ile birlikte olmazlarca, çocuklar da şeytanlaşacak! Böylece ülkemiz tamamen şeytanların cirit attığı, şeytanın ülkeyi ele geçirdiği, şeytanın adamlarından oluşacak.. neme lazım! İşte o tez de “ilmi çözümler” arayışının ta kendisiymiş!
Psikolojik büyük baskı
Bu aslında en tepeden ilan edilen “dindar ve kindar nesil yetiştirme” projesinin bir ayağı. Bu nedenle iktidar Diyanet’e yıllarca giderek artan bir bütçe ayırarak, bu projeyi genişletiyor ve destekliyor.
Çocuklara henüz ne olup olmadığını anlayamayacak yaştayken “şeytanlaş-mamaları” bahanesi ile bu tür bir yaklaşım, köktendinci bir terörizm kaynağını yaratacak ve besleyecek bir eğitim iklimi oluşturuyor. Aslında bu “laik eğitimin” yıllardır kazılan çukurunu giderek derinleştirme projesidir. “Eyvah şeytan beni ele geçirecek” korkusunun çocuklarda yaratacağı derin psikolojik travma umurlarında değil tabii ki.
Hele, çocuklar arasında “şeytanın ele geçirdiği” ve “şeytandan uzak duran” düşman nesiller yaratılacağı da umurlarında değil. Diyanet ve başındaki zat ve arkasındaki siyasi destek, ülkeye kötülük yapıyor. 6 yıl kadar önce Diyanet’in bu projesinin temelleri atılmış, imam hatip okullarının dayatılarak genişletilmesi ve 4+4+4 projesi ile eğitim toptan buna uygun hale getirilmeye çalışılmıştı. Ülkenin her yerinde, başta kız çocukları olmak üzere, çocuklara en hafifinden “psikolojik saldırı” var.
***
İKİ KİTAP
“Önce Kadınlar – İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları”.. Özlem Özdemir, özellikle çocuklara – gençlere ilham vermesi amacıyla kaleme aldığı kitabında, Cumhuriyet’in ayakları üzerine basmasına ve aydınlanmaya hizmet eden kadınlarımızdan bir seçki sunuyor. Arkeoloğu (Halet Çambel), seramikçisi (Füreya Koral), sahne sanatçısı (Bedia Muvahhit), öğretmeni (Refet Angın), kadın savaş pilotu (Sabiha Gökçen), ilk kadın doktoru (Safiye Ali) hemen hepsi var. 25 başarılı ve öncü kadın.. Elin sağlık. Kırmızı Kedi’den çıktı.
“Adnan’ın Tek Taşı”.. Mine Kırıkkanat’ın Adnan Oktar ve adamlarıyla öncelikle yaşadıklarını sonra da bu mafya örgütlenmesini ve ilişkilerini anlattığı kitabı.. Bu çeteyle hakkıyla mücadeleyi başarmış ender kişilerdendir Mine.Özellikle mahkemeleri manipülasyon konusunda usta olan Oktar ve adamlarının üstesinden gelmeyi, ancak Mine gibi dirençli, boyun eğmez kişilikler başarır.
Mine diyor ki: “Kötülük, üstüne ışık tutularak aydınlatılarak yenilebilirdi. Zamanın yarısında kötü karanlık, yarısında iyi aydınlık galip gelecekti… Ama dövüşmeye değerdi.” Yazılmayı hak eden bir kitap. Bu da Kırmızı Kedi yayını.