Adnan Pelvanlar
adnanpelvanlar@gmail.com
ÇATALCA ÇAKIL KÖYLÜLERİNİN
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’LE
İLGİLİ ANILARI
1919’da Anadolu ve Trakya’yı işgal eden Yunan, ırk ve dine dayalı ulus devletinin sınırlarını genişletme peşinde idi. Yunan’ın bu ırk ve dine dayalı savaşının temelinde de Türk-Müslüman kitlelere düşmanlık vardı. Halklar arasında hoşgörü yerini düşmanlığa bırakmıştı.
Ortaya çıkan bu durum üzerine, Milletler Cemiyeti’nin görevlendirdiği Norveç’li Dr. Fridtjof Nansen, her iki ülkeyi ziyaret ederek incelemelerde bulundu, görüşmeler yaptı. Bu ziyaretler sonrasında nansen, düzenlediği raporunda her iki ülkedeki Türk-Müslüman ve Rumların değişimini önerdi. Nansen, bu değişimi gerekli görüyordu. Nansen’in raporu Milletler Cemiyeti önerisi olarak, 30 Ocak 1923’te Lozan Antlaşması’na ek bir sözleşme şeklinde imzalandı.
24 Temmuz 1923’de imzalanan Lozan Antlaşmasındaki bu ek sözleşme gereği karşılıklı göç, 1923’ten 1930’a kadar sürdü. Yunanistan’dan 456.720 göçmen Türkiye’ye getirildi.
Çatalca’nın Çakıl köyü halkı da bu karşılıklı göç sırasında Selanik tarafından gönderildikten sonra bu köye yerleştirilmiş insanlarımızdır.
Çakıl Köyü tarım arazileri, meraları, ormanları, balıklı dereleri, göleti bulunan, yer altı suları zengin, çeşmeleri 365 gün 24 saat akan bir köyümüz(idi).
1930’lu yıllarda Çakıl Köyü çiftçilerinden Mazlum Eteke, Recep Eteke, Musa Oruç, (adı hatırlanamayan 4. kişi), yetiştirdikleri ürünleri İstanbul’da satmak için sabah erkenden at arabalarıyla yola çıkarlar.
Avcılar’a geldiklerinde M. Kemal Atatürk ve yanındaki asker ve sivil kurmaylarıyla karşılaşırlar. Bu karşılaşmada Çakıl Köylüleri, Atatürk’ü tanıyamazlar, bu grup karşısında tedirgin olurlar. Fakat, M. K. Atatürk onlara yaklaşarak hatırlarını sorar, nereye gittiklerini sorar. Çakıl Köylüleri; Mazlum Eteke, Recep Eteke, Musa Oruç, (ve 4. Kişi), sebze ve meyvelerini satmak için İstanbul’a gittiklerini söyleyince aralarında şu konuşma geçer:
M. K. Atatürk: “Peki, … lira vereyim, bunları ben alayım…!”.
Çakıl Köylü: “O para az…!”.
Çakıl köylüsünün pazarlık yapması, M. K. Atatürk’ü memnun etmişti, gülümsüyordu….
M. K. Atatürk: “Tüm mallarınızı Dolmabahçe Sarayı’na götürün, orada satın alsınlar…” der ve bir kağıda bu malların satın alınmasını yazar, kağıdı Çakıl Köylülerine verir.
M. K. Atatürk: “Siz mübadeleden misiniz? Atatürk’ü tanır mısınız, resmini gördünüz mü?”.
Çakıl Köylüsü: “Evet mübadeledeniz, ama Atatürk’ü hiç görmedik, resmini de görmedik…!”.
Bu sırada Atatürk’ün yanındakilerden biri parmaklarını rütbe anlamında omuzuna koymuştur. Bu işaret üzerine Çakıl Köylü Recep Eteke: “Bu galiba Atatürk…!” der.
Çakıl Köyü çiftçileri, Dolmabahçe Sarayı’na geldiklerinde M. K. Atatürk, dışarı çıkıp onları karşılar ve içeri geçmelerini söyler. Çiftçiler, halı serili merdivenlerin başına gelince dururlar. Çünkü çamurlu ayakkabıları ile halılara basmak istememişlerdir.
M. K. Atatürk, merdiven başında durup kalan Çakıl Köyü çiftçilerine şöyle der: “Basın, basın geçin, bunlar sizin malınız…!”.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Köylü milletin efendisidir” ve “Yurtta Barış-Dünyada Barış” ilkeleri ile siyasetini belirlerken, köylünün ürününden alınan yüzde 10 aşar vergisini kaldırdı.
M.K. Atatürk, Cumhuriyet’le birlikte bir kırsal dönüşüm gerçekleştirmeyi hedefledi. Köylüyü cumhuriyet rejiminin sahibi haline getirmeye yönelik olarak sırasıyla, toprak reformu uygulaması, kamusal üretim çiftlikleri; devlet ziraat işletmeleri, devlet üretme çiftlikleri, tarım işletmeleri zinciri, kooperatifler kuruldu ve köy enstitüleri hedeflendi. Gerçekleştirilen bu çabalar sonucunda; tüm ürünlerde verim ve üretim artışları sağlanmış, artan nüfus doyurulmuş, ekonomiye katkı sağlanmıştı.
Böylece 1924 – 1929 yılları aralığında tarımda altın yıllar yaşanmış milli gelir ortalama %8,6 artmıştı.
—/—
Erdoğan, 2006 yılında Anayasal hak olarak Devlet desteği isteyen Mersinli çiftçiye neler demişti: “ARTİSTLİK YAPMA LAN…! TERBİYESİZLİK YAPMA ULAN…! ANANI DA AL GİT…!”.
Adnan PELVANLAR