Suay Karaman
8.10.2018
“YERLİ VE MİLLİ” ÇÖKÜŞ
Osmanlı Devleti, özellikle 1850’li yıllardan sonra ekonomik olarak büyük bir çöküntü içine girdi ve bu durum karşısında borç aldığı ülkelerin yaptırımlarıyla sarsılmaya başladı. Bazılarının ulu hakan dediği 2. Abdülhamit döneminde 20 Aralık 1881 tarihinde, Osmanlı Devleti’nin dış borçlarını denetlemek için Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar) İdaresi kurulmuştu. Birçok gelirini bu kuruluşa bırakan Osmanlı Devleti, hem ekonomik, hem de siyasal olarak büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldı.
“Dünyanın en büyük 17 ekonomisi arasındayız” diye göz boyayarak 17 yıldır ülkeyi yöneten siyasi iktidar, bütün uyarılara karşın, sonunda ekonomik iflasa sürüklendi. “Yerli ve milli” sözünü unutarak, ekonominin yönetimini McKinsey adlı ABD’li bir kuruluşa teslim etti. McKinsey, bağımsız bir kuruluş değildir, uluslararası tekellerin aygıtıdır, ABD’dir, İMF’dir. Gelinen durumun Düyun-u Umumiye’den de farkı yoktur.
12 Eylül 1980 darbesinin ardından yapılan seçimlerde Turgut Özal’ın seçim kampanyasını hazırlayan, konuşmalarından, kıyafetlerine ve gözlüklerine kadar tüm imajını McKinsey firması organize etmiştir. 1985-1987 yılları arasında Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na tam üyelik başvurusunun danışmanı olan McKinsey firması, 14 Nisan 1987 tarihli başvurunun altına imzasını atmıştır. 2001 yılındaki ekonomik krizde kurtarıcı olarak çağrılan Kemal Derviş, çöken bankacılık sistemimizi düzeltmek için McKinsey firmasını ülkemize davet etmiştir.
Ulusal egemenliğe dair bir yetki, uluslararası bir şirkete aktarılmaktadır. Anayasanın 160. maddesine göre ülkemizde kamunun harcamalarını, gelir ve giderlerini Sayıştay denetler. Ancak son yıllarda Sayıştay etkisizleştirilerek yetkileri azaltıldı. Sürekli “yerli ve milli” olmakla övünen siyasi iktidarın, “yerli ve milli” olmaktan ne anladığı, McKinsey ile bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Adında İMF geçmese de McKinsey’in görevi, Türkiye’ye bir İMF programı uygulatmaktır. Ülkemize borç veren kapitalist ülkelerin alacaklarının tahsilini güvence altına almaktır. Varlık Fonundaki kuruluşların elden çıkarılmalarını sağlamaktır. Emekçilere ve emeklilere daha fazla kemer sıktırılarak, iyice yoksullaştırmaktır. Yoksa McKinsey, günde 1.8 milyon TL harcanan kaçak sarayın tasarrufa gitmesi için önlem almayacaktır. “Örtülü ödeneği kısın, yeni saraylar yapmayın, makam araçlarını ve uçaklarını satın” gibi önerilerde bulunmayacaktır. Üstelik zor durumda olan ekonomimiz, bu yabancı firmaya dolar üzerinden yüklü miktarda ücret ödeyecektir.
McKinsey’e yapılan eleştiriler için Hazine ve Maliye Bakanı damat; “yapılan yorumlar cehaletten değilse, ihanettir” demişti. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, 6 Ekim 2018 tarihinde partisinin Kızılcahamam’daki toplantısında, McKinsey ile ilgili olarak şunları söyledi: “bütün bakan arkadaşlarıma ‘bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız’ dedim. Hiç gerek yok, biz bize yeteriz.” Bu durumda ihanet içinde olanlar kimdir diye sormak gerekir.
Şimdi McKinsey ile yapılan sözleşmenin durumu da merak konusudur ve akıllara şu sorular gelmektedir: McKinsey ile sözleşme neden yapıldı ve neden vazgeçildi? McKinsey ile yapılan sözleşmenin tutarı ne kadardır? Sözleşmede tek taraflı fesih halinde, fesih işlemini gerçekleştiren tarafın ceza ödeyeceğine dair bir hüküm var mıdır? Var ise bu cezanın tutarı nedir? Bu cezayı kimler ödeyecektir? Bu olayın siyasi bedeli ödenecek midir? Artan tepkiler nedeniyle “McKinsey ile sözleşme iptal edildi” denilerek, etkinlikler kamuoyundan gizli olarak yürütülebilir mi?
2013 yılında siyasi iktidarın hazırladığı 10. Beş Yıllık Kalkınma Programı’nda, 2018 yılında dolar kurunun 1.97 TL olması öngörülüyordu. Ancak bugün dolar 6 TL’nin üzerindedir. Enflasyon tek haneye inecekti ama bugün %20’lerin üzerindedir. Ekonomik öngörülerde bu derece yanılan bu siyasi iktidar, güvenirliliğini yitirmiştir. Bu iktidarın en büyük şansı, muhalefetin olmamasıdır. Bu çöküş hep birlikte hazırlanmıştır. Bu çöküşten kurtulmanın yolu, Kemalizm’in Altı Oku’dur.
İlk Kurşun Gazetesi, 8 Ekim 2018.
http://www.ilk-kursun.com/haber/369289/suay-karaman-yerli-ve-milli-cokus/