İlk Kurşun Gazetesi
Suay Karaman
07/09/2018
ÇOCUKLARIMIZ
Ülkemizin aydınlık geleceği olan çocuklarımıza karşı her geçen gün artan istismar, taciz, tecavüz ve ölüm olayları, toplumumuzu dehşete düşürmekte ve onulmaz yaralar açmaktadır. Hemen hemen her gün çocuklarımızla ilgili kötü haberler duyar olduk. Toplum olarak küçük bir kız çocuğunun öldürüldüğünü duyunca, “dilerim tecavüz etmemişlerdir” denilen bir ülke konumuna geldik. Bu korkunç durumdan kurtulmak için, ülkeyi yönetenlerin hiçbir şey yapmadıklarını görmekteyiz.
Ülkemizde son on yılda kayıp çocuk sayısı 150 bine ulaşmıştır. Çocuk istismarı olaylarının son on yılda yedi kat arttığı ve istismara uğramış çocuk oranının %33 olduğu bilinmesine karşın, siyasi iktidar sadece söz üretmektedir. Çocuk tecavüzcülerin yaklaşık %5’i ortaya çıkarken, %95’i gizli kalmaktadır. Ensest ilişkilerin ise sadece binde biri ortaya çıkarılmaktadır. Çocuklara cinsel saldırı ve şiddet ile ilgili muhalefet partilerinin bugüne kadar birçok araştırma ve soru önergesi verdiği bilinmektedir. Ancak çocuğa, kadına, hayvana, şiddet ve cinsel saldırı ile ilgili araştırma önergelerinin hepsi AKP oylarıyla reddedilmiştir.
Müslüman olmakla övünülen bir ülkede yeni doğmuş bebeğe bile tecavüz olayı yaşanılmaktadır. Din adına otorite olarak konuşanların söylemleri ürkütücü olduğu kadar tiksindiricidir de: 3 yaşındaki çocuk babanın yanında külotla dolaştırılmamalı; Bir baba kızına şehvet duyabilir; 9 yaşındaki kız çocukları evlendirilebilir; Annelerin dizinden tahrik olunabilir; Kaynanaya şehvetli duygular beslenebilir; Beden dersinde eşofman giymek zina yapmaktır; Mini etek giyince tecavüze uğramak olağandır; Çocuğun rızası var gibi söylemler, toplumda çocuklara karşı yapılan saldırıları lanetlemek yerine, teşvik etmektedir. Kadın eli sıkmayıp, erkek çocuklara tecavüz edenler için “Bir kereden bir şey olmaz” diyen karanlık ve sapık zihniyet, çocuk istismarı olaylarının baş sorumlularındandır.
“Bacımın türbanına (başörtüsü değil, türban) uzanıyorlar” diyenlere sormak gerek, çocukların donlarına uzanıyorlar; bu suskunluk nedendir? Dindar ve kindar yetiştirilen nesiller, din kisvesi altında sapıklığın simgesi haline gelmiştir ve bunları koruyanlar bugünkü çocuk istismarı olaylarının savunucularıdır.
Şimdi bazı kişilerin çocuklarımızın minik bedenleri ve ailelerinin acıları üzerinden çocuklara tecavüz konusunun çözümü için idam tartışmalarına başladıkları görülmektedir. Oysa idam böylelerinin kurtuluşu olur, bu tür suçlara ömür boyu hücre cezası verilmelidir. Ancak asla af uygulanmamalı, iyi hal ya da saygın tutum gibi saçma indirimlere gidilmemelidir. Eğitim yerine idamı konuşmak, cahilliğe devam anlamına gelmektedir.
Ailelerinin göz bebeği minik çocuklar, hepinizden özür dileriz, sizleri koruyamadık. Sakın affetmeyin bizi, sizlerin pembe hayallerinizi yıktık, geleceğinizi çaldık. İnsanlık adına çok üzgünüz ama neye yarar? 80 milyonluk bu güzel ülkeyi utanç içinde bıraktık. ‘Dindarlaştıracağız’ söylemi adına, toplumu soysuzlaştıran, ahlak yoksunu canavarlar yetiştiren bir toplum olduk. Bu sapık zihniyete ve bunu destekleyenlere yazıklar olsun.
Siyasi iktidar, demokratik ve laik cumhuriyetin değerleri ile laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştıkça, çocukların mağduriyetinin arttığı görülmektedir. Bu mağduriyetin önlenmesinde aydın düşünceli insanlara çok büyük görev düşmektedir. Çünkü çocuk sevgidir, coşkudur, emektir. Çocuklar ailelerinin neşesidir, toplumun geleceğidir. Yaşamın akıl ve bilime uygun olarak düzenlendiği çağdaş bir toplum mücadelesinde, çocuklarımıza mutlu ve aydınlık bir gelecek kurmak için aydın insanlarımıza büyük sorumluluklar düşmektedir.
http://www.ilk-kursun.com/haber/363124/suay-karaman-17/