Şavşat Papart Deresi
Birgün – Çevre
08.04.2018
Demet Sargın
Ağaçları kesip suyu satacaklar
Artvin Şavşat’taki Meydancık ve Sebzeli köylerine açılacak olan kalker ocağı ile su regülatörü projesi için 25 bin ağaç kesilecek, halk deresindeki suya para ödeyecek. Üstelik iki ayrı proje için tek ÇED onayı yeterli görüldü!
Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı Meydancık ve Sebzeli köyü mevkiinde açılacak olan kalker ocağı ile sulama tesisi ve su regülatörü projesi bölge halkını tedirgin ediyor. Hukuki açmazların da yer aldığı proje hem doğayı talan edecek hem de Papart dere suyunu borularla yer altına çekecek. Madenin işletilmesinde de kullanılacak olan bu suyu halk, doğaya uyumlu ahşap malzemeler yoluyla çekiyordu. Şimdi ise bölge halkı nesillerdir kullandığı bu suya para ödeyeme tehlikesiyle karşı karşıya. Üstelik proje için en az 25 bin ağaç kesilecek.
»Tek ÇED’le iki talan!
Devlet Su İşleri (DSİ) 26. Bölge tarafından yapılan projedeki hukuki boşluklar hemen dikkat çekiyor. İki ayrı proje olan kalker ocağı ile sulama tesisi ve su regülatörü tek bir proje olarak Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) onayına sunuldu. ÇED gerekli değildir kararı verilen dosyada, sulama tesisi ÇED’den muaf tutuldu.
»Amaç dava açmanın önünü tıkamak
Şavşat Dernekleri Federasyon Başkanı ve köy halkının avukatı Halis Yıldırım, iki ayrı projenin tek proje gibi gösterilmesinin sebebinin su regülatörüne ayrıca bir dava açılmasını engellemek olduğunu söyledi. Yıldırım bunu göze alarak dava açtıklarını ve hukuki süreci şöyle anlattı: “Su regülatörüne dava açmak zordu. Biz yine de davamızı açtık. Madene yönelik açtığımız dava devam ediyor. Yakında keşif için çağrılacağız. Su regülatörüne ilişkin açtığımız dava da Rize idari mahkemesi tarafından reddedildi. Biz de kararın yeniden değerlendirilmesi için Samsun İdari Mahkemesi’ne istinaf yoluyla başvurduk. Şimdi buradan gelecek olan kararı bekliyoruz. Buranın, diğer mahkemeye bölgeyle ve projeyle ilgili sorular sorduğunu öğrendik. ‘Hukuki olarak yapacak bir şey yok’ gibi bir dosya hazırlamaya çalışmışlardı ama biz sonuna kadar hukuki mücadelemizi vereceğiz” diye konuştu.
»Dere tamamen kuruyabilir
Öte yandan söz konusu Papart deresi üzerinde çalışır durumda olan birden çok HES bulunuyor. Bu sebeple suyu azalan derenin bir de maden için kullanılıp bir kısmının da borulara taşınması derenin kuruma riskini büyütüyor.
»En az 25 bin ağaç!
Projenin en can alıcı kısımlarından biri de kesilmesi planlanan 25 bin ağaç. Bu ağaçların türü belirtilmezken sık bir orman olan araziden daha fazla ağaç kesilmesi muhtemel. Üstelik bu rakam malzemeleri taşımak için yapılacak olan orman içi yollar hesaba katılmadan verilmiş. Yol da yapılırsa sayı iki katına çıkabilir.
»Proje dosyası bilimsellikten uzak
ÇED onayı alınmak üzere bakanlığa sunulan proje tanıtım dosyası (PTD) da eksikliklerle dolu. Söz konusu proje sahası Karagöl Sahara Milli Parkı’nda yaklaşık 6, Camili Efeler Tabiat Koruma Alanı’na ise 16 kilometre mesafede bulunuyor. Toz oluşumuna, deprem etkisine, dair bir değerlendirme de yine PTD’de yer almıyor. İki proje arası mesafenin de belirtilmediği PTD’de malzemelerin taşınması için yol yapılıp yapılmayacağı, yapılacaksa o yolun güzergâhının neresi olacağı, ormanlık araziden geçip geçmemesi gibi konular da muallakta bırakılmış. Bölgenin heyelan alanı olması da görmezden gelinmiş.
»Ekosisteme büyük etki
PTD’de sulama tesisine ilişkin ‘su kayıpları önlenecek’ dense de açıkta olan dere suyunun doğal olmayan yöntemlerle kapatılması sonucunda yok olacak buharlaşmanın bölgenin ekosistemine nasıl etkide bulunacağının ucu açık.
»Projeye göre bölgede endemik tür yok
Yine PTD’ye göre proje bölgesinde bulunan florada hiçbir endemik tür ve endemik olmayan nadir bitki türleri bulunmuyor. Bölgedeki diğer projelerin bilirkişi raporlarıyla çelişen bu ifadeyi yakınında bulunan milli parklar da çürütür vaziyette. Öte yandan bölgenin florasında Uluslararası Bern Sözleşmesi ve IUCN kapsamında canlıların bulunması da PTD’yi yalanlıyor.
»Ormanlar ‘koruma alanı’ demektir
Avukat Halis Yıldırım, sulama tesisi projesinin maden ocağı projesi içine ‘saklanarak’ tek bir proje gibi gösterilmesini ‘yasal denetim dışına çıkarılma çabası’ olarak yorumladı. Yıldırım sözlerine şöyle devam etti: “Proje koruma bölgesinde değil diyorlar ama ormanlık alan içinde kaldığını atlıyorlar. Proje teknik olarak milli parklar dışında kalsa da anayasanın 169. maddesine göre ormanlar korunmak zorundadır. Devlet bu yönlü tedbirler almak zorundadır. Ayrıca bu bölgede halk tarımla geçiniyor. Dolayısıyla ‘sulama tesisi’ deyince sempatik görünüyorlar. Ama detayları anlatmıyorlar. Biz halka tek tek anlattık. Şimdi herkes karşı projeye. Zaten HES’lere satılmış derelerin ardında su kalmadı ki! Kalan neredeyse can suyu. Herhalde onu satacaklar. Bölgemiz, madencilik, taşocakları, HES’ler ve barajlarla yaşanmaz hale getiriliyor. Tarımsal üretim azalsın, bölge yaşanmaz hale gelsin ve terk edilsin istiyorlar. Bu talana karşı hukuki mücadelemizi sonuna dek vereceğimiz bilinmesini isteriz.”
»Halkın suyu halka satılacak
Yıldırım, halkın kendi suyuna para ödemek zorunda bırakılacağını ise şöyle anlatıyor: “ Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, ‘Tarlalara vana koyacağız, sayaç koyacağız. Vatandaş su verildiği zaman yağmurlama sulama yapacak. Biz dev yatırım yapıyoruz. Çiftçimiz de küçük bir yatırım yapmazsa kusura bakmasın’ sözleri, suyun satılacağının itirafıdır. Zaten ‘su paralı mı olacak’ dediğimizde hayır diyemiyorlar.”
Konuyla ilgili konuşan diğer bir isim de Şavşat Dernekleri Federasyonu Çevre Komisyonu Başkanı Alimerdan Aymelek oldu. Aymelek: “Bizler bu tür ‘sulama tesisi yapıyoruz’ aldatmacalarına kanmıyoruz. Mücadelemizi sürdüreceğiz.
Kazanan bölge halkı olacak” ifadelerini kaydetti. Meydancık Derneği Mey-Der yönetim kurulu üyesi İsmail Kamacı ise “Köyümüze karşı oynanan bu oyunların hep karşısında olacağız. Dedelerimizden bizlere miras bırakılan doğamızı gelecek kuşaklara aktarmak en kutsal görevimiz. Toprağımızı sömürüye ve talana teslim etmeye niyetimiz yok. Sadece bu projeye değil, bütün yağma ve talan projelerine karşı mücadele ediyoruz ve edeceğiz” dedi.