Sayın Uğur DÜNDAR’ın aşağıya aldığım “..Köy enstitüleri yaşıyor!..” başlıklı bu günkü yazısında gülen çocuklarla birlikteki resim bende 70 yıl önce Köy Enistitülerine başlayan çocukların “Güleç ve sevinçli” benzeri görüntülerini çağrıştırdı.
“Köy Enstitüleri”ni kapatan zihniyetin Türk toplumuna ve ülkesine verdiği zararı kınayan 2,5 yıl önce yazdığım “BU TOPRAKLARDAKİ EN BÜYÜK KIYIM; TÜRK BEYİN KIYIMI!” başlıklı yazımı Sn.Uğur DÜNDAR’ın yazısının sonuna ekleyerek ve yazıda kullandığım 70 yıl öncesinin “Köy Enistitüsü”ne başlayan çocuklarımızın aynı güleç ve neşeli duruşlarını yansıtan fotoğrafı Sn.DÜNDAR’ın resmiyle birlikte paylaşıyorum..
Aydoğan Kekevi 7.10.17
SÖZCÜ 7.10.17
Uğur DÜNDAR
Bir hayal gerçek oldu: Köy enstitüleri yaşıyor!..
Dün Halk Arenası için Adana’ya giderken, hâlâ geçen haftaki programı yaptığımız Bursa-Nilüfer’de gördüklerimin etkisi altındaydım.Çünkü belediye başkanlığında 18’inci yılını dolduran Mustafa Bozbey, tarihi dokusu ve yeşiliyle ünlü Bursa’nın içinde yepyeni, modern bir kent yaratmıştı. İlk kez karşılaşıp tanıştığım sevilen Başkan Bozbey’e, yolu buraya hiç düşmemiş kişilere bir cümle ile Nilüfer’i nasıl anlattığını sordum.
“İlçemiz örnek alınması gereken bir bilim, eğitim, kültür-sanat ve spor kentidir” dedi. Sonra da bu sözlerini doğrulayan, çarpıcı şehircilik uygulamalarını göstermeye başladı. Her şey, her görüntü öylesine etkileyiciydi ki, hiç abartmıyorum, bir ara rüya görüyorum sandım.O nedenle canlı yayın sırasında, “Eskişehir’den sonra Nilüfer’in de herkesin ölmeden mutlaka görmesi gereken kent olduğunu” söyledim.
Karşılaştığımda rüya etkisi yaratan Nilüfer gerçeklerinden biri de Köy Enstitüleri’nin günümüze uyarlaması olan Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin (ÇEK) imece ile kurup yaşattığı örnek çağdaş eğitim kurumlarıydı.
CHP’nin çok çalışkan, değerli vekillerinden Dr. Ceyhun İrgil’in daveti üzerine gittiğimiz, onun da kurucuları arasında yer aldığı eğitim kompleksini gezerken, gelecekten umutlanmamız için bu modelin mutlaka Türkiye geneline yayılması gerektiğine inandım.
Başkan Buğra Kayalar ve çalışma arkadaşlarının sıcak ilgisiyle karşılandığımız bu eğitim yuvası, 22 yıl önce, 23 Bursalı aydın tarafından, kapatılan köy enstitüleri ilham alınarak kurulmuş. Sonra da üye sayısı hızla artmış. Kırsal kesimde okuma olanağı bulamayan yoksul yavrularımızın ilkokuldan başlayarak liseyi bitirinceye kadar aynı çatı altında çağdaş eğitim almaları, bunun da imece geleneğiyle gerçekleşmesi, merkezdeki tüm siyasi eğilimleri temsil eden kurucuların ortak hedefi olmuş.
Bugün ÇEK’de, kırsaldan gelen yüzlerce “Kır Çiçeği” modern binalarda eğitiliyor. Ayrıca kız öğrenciler kurumun çiçek gibi bakımlı yurtlarında kalıyor.Kooperatif devletten hiç yardım almıyor. Gelirlerini üye aidatları ve bağışlarla sağlıyor. Kâr payları dağıtılmayıp, tüm kazanımlar, yeni yatırımlara yönlendiriliyor. Böylece imecenin nelere kadir olduğu kanıtlanıyor.
ÇEK’in yeni hedefi; üniversite kurmak…
Olmazsa olmazı ise; Cumhuriyet’e, Atatürk ilke ve devrimlerine yürekten bağlılık…Tesisleri gezdikçe, öğretmen ve öğrencilerle konuştukça, Cumhuriyet devriminin en büyük itici gücü olan köy enstitülerinin günümüzde de canlandırılıp yaşatılabileceğine yürekten inandım.Ve bu inançla anı defterine şunları yazdım:
“Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin çatısı altında Köy Enstitüleri’nin kuruluş felsefesinin yaşadığını görmekten büyük bir mutluluk duydum. Değerli kurucularına, maddi-manevi katkıda bulunanlara ve özveriyle çalışıp yavrularımıza çağdaş eğitim veren herkese minnet dolu teşekkürler… ‘Kır Çiçekleri’ hiç solmasın, daha da çoğalarak dünya durdukça yaşasınlar…”
Nilüfer’den “Kır Çiçekleri”nin tüm Türkiye’ye yayılarak, içine sürüklendiğimiz karanlığı aydınlatacakları günü yeniden görme hayali ve dileğiyle ayrıldım…
Aydoğan KEKEVİ
BU TOPRAKLARDAKİ EN BÜYÜK KIYIM:
19 yy. 2.yarısında başlatılıp süregetirilen;
“TÜRK BEYİN KIYIMI!”
Önce “Türk”ün adı verilerek resmen fiziksel “Türk kıyımı” başlatıldı; bu saldırı 20.yy ilk yarısında “Kurtuluş Savaşı” karşısında başarısız kalıp püskürtülünce 20.yy 2.yarısına doğru “Marshall Planı”, “Marshall Yardımı”, “Süt Tozu” yöntemlerine yöneldiler; yetmedi: Dünyayı kana bulayanlar birden bire “humanist” kesilip; “insan hakları”ndan “demokrasi”ye “yaşam hakkı”na “inanç”a kadar her “kutsal”ı “siyasal” ve “ekonomik” çıkarları doğrultusunda, yer yer de devşirdikleri yerli işbirlikçileriyle birlikte çıkar ve siyasal baskı aracı olarak kullanmaya başladılar. A.K.
Şu güzel, şu çoşkulu, şu içtenlikli kızlı erkekli, gençli yaşlı insanlara bir bakın; bir de şu “demokrasi” “insan hakları” “fikir özgürlüğü” diyerek bu güzel, bu temiz insanların kimlerin, hangi zihniyetin eline teslim edildiklerine bakın.
Bu yapılan en başta bir “İnsan Kıyımı”dır; bu “zeka, zihin, mantık” kıyımıdır; eşittir “Beyin Kıyımı”dır ve özetlemesinde bu bir “Türk Beyin (ve ruh) Kıyımı”dır!.Özetlemenin özeti ise kısaca “Türk Soykırımı”dır, nokta!.
Bu insanı insan yapabilecek en değerli uzvunun “KIYIMI”nın adı DEMOKRASİ(!)”dir bu iç ve dış menşeli kıyımcıların dilinde.
Bu “insan aklı”nı; “insan beyni”ni uyuşturmak; “kişiliksizleştirmek” insanların düşüncesini ufkunu geleceğini karartmak “insan hakları”dır “fikir özgürlüğü”dür bu tecavüzcülere göre.
Bu toplu kıyımı yıllardır “demokrasi” diye yutturanlara; milyonlarca insanın “katiller”ine lanet olsun..
Aydoğan KEKEVİ 20/23.5.15
Ayrıntılar ve resimler aşağıdadır; verilen örnekleri sınırsızca çoğaltmak mümkündür:
Daha “Karıncalarla konuşanlar”ından “Kuran’ı başının üstüne koyarak öğretenler”ine kadar sayısız örnekler vardır.Yer tutmaması için sadece üç örnekle yetindim.
https://www.youtube.com/watch?v=HL6j4ECHvP4
https://www.youtube.com/watch?v=Kodjw-o7YS4
(Bunu da bugün 1.6.15 tarihinde ekledim)
* * * * ***** * * * *
Bu birlik, bu dirlik, bu güzellik, bu kaynaşma kimlere battı acaba?
ACIYI BAL EYLEDİK!
«pir sultan ölür dirilir»
bak şu bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde
kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni
damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüz
hor baktık mı karıncaya
kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana
sen olmasan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
işsiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne
kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni
kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne
ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne
ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu
kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni
Hasan Hüseyin Korkmazgil