Not ; Resim sansürlenmiştir.
engin uçar
27.09.2017
KADIN DÜŞMANLIĞI OSMANLI’DAN KALAN BİR MİRAS MIDIR?
Bu yeni Osmanlıcılar başımıza musallat olalı, kadına düşmanlık bitmiyor. Kadın sokak ortasında kurşunlanıyor. Gülen kadın, hamileyken dışarı çıkan kadın aşağılanıyor. Çalışan kadının ahlaksız olduğu ima ediliyor. Kadın, doğumundan giyimine hedefe konarak taciz ediliyor.
Otobüsleri ayrılıyor. Okullarda haremlik-selamlık(!) sürecini başlatma eğilimi görülüyor. Hatta işsizliğin nedenini çalışan kadınlara bağlayan bakan bile gördük.Bu kepazelikleri yüzlerce soruyla izlerken, Rıza Zelyut’un “Osmanlı’da Oğlancılık” kitabını okumaya başladım. Bu kitap bütün yaşadıklarımıza bir cevap gibiydi.
Öncelikle şunu söylemeliyim. Anlı- Şanlı Osmanlı tarihçileri Türk Milletini kandırmış. Gerçekleri bu milletten saklamışlar. Oysa bilim insanı, tarihi gerçeklere sadık kaldığı kadar bilim insanıdır. Osmanlı gerçeklerini bilen tarihçiler, yalan bir tarih üzerinden T.C. Devletinin varlığına kast edilmesine göz yummuş. YAZIK!!.
*** *** ***
Gelelim Osmanlı’da Oğlancılığa;
Sizlere kitaptan bazı bölümler yazacağım.Osmanlı’da oğlancılığın temeli Yıldırım Bayezid zamanında atılır. Vezir Çandarlı Ali Paşa’nın mahbub oğlanları, içoğlanı şeklinde saraya soktuğu, bu işe padişahı da alıştırdığı kaynak gösterilerek yazılmıştır.
Oğlancılığı Kur’an yasaklamıştır. Lut kavmi oğlancılık nedeniyle helak olmuştur. Oysa Yıldırım Bayezid ile başlayan oğlancılık Osmanlı yıkılana kadar devam etmiş, bir yaşam şekli haline gelmiştir. Osmanlı padişahları Bizans ve Acem imparatorluklarıyla eşdeğerde olduklarını göstermek için, devlet protokolünü bu iki uygarlığın değerlerine dayamayı bir meziyet olarak görmüşlerdir. Bu yüzden eski saraylarda yer alan oğlancılığı da hiç düşünmeden içselleştirmişlerdir.
Osmanlı’da kölecilik oğlancılığı da beraberinde getirdi. Esir alınan oğlan çocukları zorla cinsel arzular için kullanıldı. Osmanlı konak, köşk ve saraylarında bulunan selamlık bölümü egemen erkeğin beğendiği oğlanla ilişkiye girdiği bölümdü.
Bu dönemde kadın hapis hayatı yaşamış, sosyal hayatın dışına itilerek aşağılanmıştır. Oğlancılık elit kesim için bir ayrıcalık olarak görülürken, kadınla ilişki aşağılanmıştır. “Lut Kavmine ne kadar benziyorlar değil mi?”
Osmanlı padişahları zamanla devşirmelerin bir parçası haline gelmiştir. İlk ikisi hariç, diğerlerinin anası devşirme kadınlardır. Bu kadınlar da çocuklarını Türk düşmanlığını temel alarak büyütmüştür. Saray için Türkler; “akılsız Türk, cahil eşek, sapkın/dinsiz “ olarak görülmektedir.
Oğlancılık saray ve devlet kadroları tarafından bir yaşam şekli haline geldiği halde, Türkler tarafından kabul görmemiştir.Saray şairleri de oğlancıdır. Bizlere Allah aşkı diye okutulan Divan Edebiyatı şiirleri, şarap ve oğlancılık güzellemesinden ibarettir. Oğlancılığın yaşandığı ortam içkili özel eğlencelerdir.
Osmanlı’da oğlancılık öyle olağan hale gelmiştir ki, oğlanlar saray ve devlet kadroları için bir gılman olarak görülmektedir. Enderun(Türkler alınmazdı), Yeniçeri Ocağı içinde bile yaygındır. Padişah, Vezirler, Şeyhülislam, okullarda hocalar, hatta tarikat şeyhleri bile oğlan kullanıyor. Şimdi yere göğe koyamadıkları, neredeyse kutsiyet atfettikleri medreselerde bile oğlancılık var.
Oğlancılık sisteminin temelini esir alınan çocuklar oluşturur. Esir alınan çocukların bir kısmı devlete ayrılır, kalanlar Esir Hanı’na götürülerek satışa hazırlanır. Satın alınan esir üzerinde sahibi her türlü hakka sahiptir. Rızasına bakılmaz. istediği gibi kullanır.
Meyhanelerin arka odaları, hamamlar, kaplıcalar, esnaf dükkanlarının arka bölümleri oğlancıların kullandığı mekanlardır.Osmanlı üst tabakasının kullandığı oğlanlar, bu işi isteyerek yapmıyordu. Bu işin başlangıcında bunlar esir alınmış kölelerdi. Köle oldukları için sahipleri bunları istediği gibi kullanıyordu.
Osmanlı’nın din adamları verdikleri fetvalarla oğlancılığı meşrulaştırmıştır. Osmanlı’nın din anlayışında kadın, her an günah işleyecek düzen dışı/ahlaksız bir nesne gibi görülmüştür. Bu nedenle erkek ile kadın arasına katı duvarlar örülmüş, kadın eve hapsedilmiştir.
Padişahlar ve saray şairleri erkek sevgililerine açık açık şiirler yazmıştır. O dönemde “şehrengiz” diye bilinen edebiyat türü, o şehirdeki erkek güzelleri(oğlanları) anlatmaktadır. Şehrengizlerdeki genç oğlanlar “güzel”, “dilber”, “hub”, “huban”, “mahabib”, “mahbub” gibi terimlerle anlatılmaktadır.
Osmanlı’da sapkınlık o hale geliyor ki, oğlancılar mektep çocuklarına kadar sarkıyor. Hatta okul kapılarında bekleyip, erkek çocukları kaçırarak tecavüz ediyorlar. İstanbul’un kuytu köşelerinde gündüz gözüne ilişkiye girildiği görülüyor.
Oğlancılık sadece Osmanlı’ya başkentlik yapan vilayetlerle sınırlı kalmıyor. Yönetim kadrosuyla birlikte Anadolu’ya da giriyor.Oğlancılık Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra;
Birilerinin kafir devlet dediği Cumhuriyet yönetimi, bu rezil hayat tarzını açık açık suç haline getirerek, oğlancılığı kökten yok edecek önlemler almıştır. Yani, Kuran’ın emrine uymuştur. Lutiliği suç haline getirmiştir.
Ben bu kitabı okuduğumda, yeni Osmanlıcıların kadın düşmanlığının nedenini anlayabildim. Kadını okullardan, sosyal hayattan, çalışma hayatından çıkarmak isteyenlerin hangi kültürden etkilendiğini gördüm.
Cumhuriyet kurulduğunda gulampare(oğlancılar oğlanları gılman olarak tanımladığı için, oğlancılara gulampare denmiştir) diye adlandırılan bu sapkın oğlancılar da ülkede kaldı. Bu oğlancı kişiler, esir alınan dönme-devşirmeler olduğuna göre;
Günümüzün Yeni Osmanlıcılarının Türklerden nefret etmesinin nedeni anlaşılır. Ve günümüzde kadın düşmanlığı yapanların, erkek çocuklarına tecavüz edenlerin yeni Osmanlıcıları desteklemesi tesadüf değildir.
Son bir yıl içinde Kuran Kursunda, İHL ve Ensar Vakfında 112 erkek çocuğa tecavüz edildi. Bu rakam bilinenlerdir. Üstü örtülenler ne olacak?
Kadını eve kapatmak isteyenler, Osmanlıda kurumsallaşan oğlancılığın neresindedir? Bu soruyu sormak zorundayız.
Makaleye 270 sayfalık bir kitap bu kadar sığdırılabiliyor. Bu kitabı mutlaka alarak okuyunuz. Nasıl kandırıldığımızı görün. Tehlikeyi bu boyutuyla da öğrenin.
Kitabı okurken, iğrendim. Yeni Osmanlıcılara sormak istiyorum;
Osmanlı’nın oğlancılığını da sahipleniyor musunuz?
Zahide UÇAR