ERMENİ SORUNU * Alman ırkçılığı nazi ermeni işbirliği


Aydınlık
Ali Erdinç / General (E.)

28.06.2016

Alman ırkçılığı nazi ermeni işbirliği

Ermenileri 1933’e kadar Yahudiler gibi bir alt ırktan gören Naziler, daha sonra keskin bir dönüşle Ari ırktan saydılar. 1940’lara gelindiğinde Alman Nazi ordusunda toplam asker sayısı 100 bine yaklaşan Ermeni lejyonları kurulmuştu

Almanya’da ırkçılığın ve Antisemitizmin (Yahudi düşmanlığı) tarihi 1880’lere kadar gider. Bu konuda ilk bilinen eser Hans. F. Günther tarafından 1887 yılında hazırlanan (Catechismofthe Anti-Semites / Antisemitizmin rehberi) adlı kitaptır. Bu şahıs daha sonraki yıllarda (1920) Nazilere temel kaynak ve doküman olan (Racial Handbook of the German People -Alman Ari ırkının el kitabı) adlı kitabı da yazmıştır. Dolayısıyla 1880’li yıllardan itibaren Alman toplumunda yeşermeye başlayan Irkçılık müteakip yıllarda sistemli ve düzenli olarak gelişmiş ve Hitler döneminde ise en agresif ve en saldırgan seviyeye ulaşmıştır. Irkçı Aryan Teorisi’ne göre Ermeniler de Yahudiler gibi bir alt ırk grubunda mütalaa edilmekteydiler.

Hitler 1933’ten önce yaptığı birçok konuşmada (1927 – 1930) Ermenileri de Yahudiler gibi aşağılamakta ve nefretini dile getirmekteydi. Ancak 1930’dan sonra ne olduysa Hitler bu siyasetinden keskin bir dönüş yapmış ve Ermeniler birden Alman ari ırkı ile akraba ve Arian ırkının güzide bir üyesi olarak mütalaa edilmeye başlanmıştır. Dolayısı ile Naziler ve Ermeniler 1930 -1945 yılları arasında yakın birer dost ve müttefik iki ulustur.

NAZİ-ERMENİ İŞBİRLİĞİNİN İDEOLOJİK ZEMİNİ

Nazilerle Ermeniler (Taşnaklar) arasındaki işbirliğinin ideolojik zemini 1930’larda döşenmeye başlanmıştır. Öncelikle Goebbels 1933 yılında Ermenileri Aryan olarak tanımlamıştır. Almanların İşgal Edilmiş Doğu Bölgeleri Bakanı Alfred Rosenberg, 1926-1936 yılları arasında Şarkiyat Enstitüsü’nün başında bulunan Dr. Artaşes Abegyan’ı Ermenilerin antropolojisini ve tarihini incelemek üzere bir komite kurmakla görevlendirmiştir. Artaşes Abegyan ve Paul Rohrbach 1934 yılında “Aryan Ermenilerin Nazi entelektüelleri ile işbirliği” adında kitap yayınladılar. Bu kitapta Ermenilerin ve Ermeni dilinin Aryan kökenli olduğu dile getirildi. Komitenin 1934’te kurulmasından beş ay sonra Rosenberg, Hitler’e Ermenilerin arî ırktan geldiğini gösteren bir rapor sunmuştur. Bu dönemden itibaren savaş sonuna kadar Almanya’da Ermeniler, antik tarihleri, arî ırka aidiyetleri ve “1915-Ermeni kırımı” üzerine onlarca kitap yayımlanmıştır. “Ermenilik-Arîlik”, “Zeytun”, “Ermeniler ve Almanların Tarihi Dostluğu”, “Arîler Sana Bakıyor”, “Gönüllülerimizin Tarihi Rolü” bunlardan bazılarıdır.

TÜRK KASABI VE YAHUDİ AVCISI

Taşnakların Nazi Almanya’sının yanında yer almasında başrolü oynayan isim, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Müslüman Türk ve Azeri nüfusa yönelik katliamlarıyla nam salmış olan “Türk Kasabı ve Yahudi avcısı lakaplı” Drastamat Kanayan (Dro) Dro’dur. Bu şahıs 1918 yılında kurulan ve daha sonra Bolşeviklerce işgal edilen kısa ömürlü Bağımsız Ermenistan devletinin ilk savunma bakanı olmuştur. Bu şahısın 1919-1921 yıllarında Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya da yaptığı katliamlar olayların bizzat görgü tanığı olan (o dönemde Türkiye’de de fakto ABD elçisi ve yüksek komiseri olan Amiral Mark L.Bristol’un İstihbarat subayı) Robert Steed Dunn tarafından tespit edilmiş ve daha sonra hazırladığı kitapta “World Alive” açıkça belgelenmiştir.

8 BİN KİŞİLİK ERMENİ LEJYONU

Bu arada 30 Aralık 1941’de General Dro komutasında 812’nci Ermeni lejyonu (8000 kişi) ve Ermeni taburları kurulmuştur. Bu birlik yavaş yavaş büyüyerek 20 bin kişilik bir askeri güce ulaşmış ve Kırım’da, Kuzey Kafkasya’da ve Hollanda’da Almanların yanında Müttefiklere karşı savaşmıştır. Ayrıca Fransa ve Almanya’da yaşayan Ermeniler, 58. Panzer Kolordusu ile Alman ordusu Wehrmacht’ın Doğu lejyonu olan 19. Ordu’ya katılmışlardır. Böylece Alman ordusundaki Ermeni nüfusu giderek 100 bine kadar ulaşmıştır. Dro savaştan sonra savaş suçlusu olarak yargılanma korkusu ile ABD’ye kaçmış (Ermeni diasporasının yardımı ile) ve burada ölmüştür. Nazi artığı bu kanlı katil bugün Ermenistan’da bir ulusal kahraman olarak anılmaktadır.

1944 Şubat’ında Rosenberg’in emriyle Birleşik Ermeni Karargâhı da kurulmuştur. Başında Vartan Sarkisyan’ın bulunduğu bu kurum, Alman silahlı kuvvetleri Wehrmacht ve askeri istihbaratı olan Abwehr bünyesindeki bütün Ermeni askeri ve istihbarat gruplarının faaliyetlerini koordine etmiştir. Ayrıca Ermeniler Alman askeri istihbaratının başkanı olan Amiral Canaris’e yakın çalışmışlardır. Bu maksatla İstanbul’da teşkil edilen (Kraiegs organisation Naher Osten) Ortadoğu istihbarat network teşkilatında ajan olarak görev almışlardır. Bu dönemde İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Londra’ya gönderdiği tekstlerde Türkiye’deki Ermenilerin Alman haber alma faaliyetleri için uygun bir kaynak haline geldiklerini belirtmiştir. (Public Record Office, Foreign Office document: F.O 371/ 30031/ R5337)

HİTLER’İN KONUŞMASINA ERMENİLERİN TAHRİFATI

Görüldüğü gibi Ermeniler 1930-1945’li yıllarda Nazilerle yakın işbirliği ve dayanışma içinde çalıştılar. Ayrıca burada yeri gelmişken bugün Ermeni iddialarını destekleyen çevreler tarafından sıkça gündeme getirilen ve Hitler’in 22 Ağustos 1939 tarihinde Bavaria Alplerindeki Obersalzberg’de Polonya’nın işgali emrini verirken “Türkiye’de katledilen Ermenilerden şimdi kim hala bahsediyor?” şeklinde bir ifade kullanıp kullanmadığı konusuna değinmek istiyorum. Yapılan araştırmalar sonunda Hitler’e izafe edilen cümlenin hiç bir zaman kullanıl≠madığı ve Obersalzberg toplantısı tutana≠ğı üzerinde tahrifat yapılarak bu cümlenin sonradan eklendiği ortaya çıkmıştır. Zira Ermeniler ve Ermeni yanlısı çevreler “Ho≠lokost eşittir tehcir” şeklindeki iddialarını kanıtlayabilmek için en çok bu cümleyi kullanmaktadırlar. Amerikan Kongresi’nde 24 Nisan Ermeni günü münasebetiyle yapılan konuşmalarda hep bu cümle sarf edilmektedir. Nitekim bu sözleri ihtiva eden ve sahte olduğu sonradan ispat edilen bir belge Nüremberg Mahkemelerinde Alman Savaş Suçlularının Yargılanması sırasında delil olarak kullanılmak üzere mahkemeye sunulmuş ancak savcılık tarafından doğruluğu kabul edilmemiş ve kullanılması reddedilmiştir. Buna rağmen anı≠lan iddia halen bazı ülkelerde Ermeniler ve işbirlikçileri tarafından her ortam ve fırsatta dile getirilmektedir. Ancak birçok tarihçi de bu ifadenin gerçekliğini kabul etmemektedir.

This entry was posted in ERMENİ SORUNU. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *