Bana mı sordunuz! * Mossad başkanını çağırdı. “Hallet” dedi. Ve ekledi… “Bizim adımız geçmeyecek, işin şöhreti Türkiye’ye bırakılacak.” / Bana mı sordun cumhuriyetinin başbakanı * Henüz 22 yaşındaki oğlunun zeka küpü olduğu, 445 bin euroya gemi aldığı ortaya çıktı. Babasının maaşı iki bin euro bile etmiyordu, oğlu 445 bin euroya gemi alıyordu.


sozcu.com.tr
Yılmaz Özdil
1 Temmuz 2016

Bana mı sordunuz!

Apo, İtalya’ya sığınmıştı.
Roma’da bir villadaydı.

Adresi?
Quartiere Inferno.
Via Male.

Türkçesi…
Cehennem mahallesi.
Kötülük sokak.

Cuk oturmuştu yani.

Türkiye başbakanı, İtalya başbakanına telefon etmenin manası olmadığını biliyordu, İsrail başbakanına telefon etti! “Yakalanması için yardımcı olur musunuz?” diye sordu. İsrail başbakanı gülümsedi, bu telefonun geleceğini biliyordu.

Mossad başkanını çağırdı.
“Hallet” dedi.
Ve ekledi…
“Bizim adımız geçmeyecek,
işin şöhreti Türkiye’ye bırakılacak.”

Bu operasyonun kod adı “uyanık”tı.

Biri kadın, altı ajan, Roma’ya uçtu. Ama… Temas sağlanamadan, Apo buhar oldu. Arandı tarandı, İtalya’yı terkettiği, Hollanda’ya girmeye çalıştığı tespit edildi. Hollanda “ben başıma dert almam” demiş, kapıdan çevirmişti. Öğrenildi ki, Amsterdam Schiphol havalimanından KLM uçağıyla Kenya’ya gidiyor. Mossad peşinden… Apo, Yunan elçiliğine kapağı attı. Kusursuz Kürtçe bilen ve kendisini Kürt işadamı olarak tanıtan bir Mossad ajanı, Nairobi’deki Norfolk oteli’nde Apo’nun mutemet adamıyla buluştu, “hiçbir Afrika ülkesi vize vermeyecek, Yunanistan da sığınma hakkı vermeyecek, tek çare Kuzey Irak’a gitmeniz” dedi. Mossad, Yunanistan’ın sığınma vermeyeceğini gayet net biliyordu, çünkü, elçiliğin telefonlarını dinliyorlardı! Kenya istihbaratı da Yunan elçiliğine “sepetleyin şu herifi” diye baskı yapmaya başlayınca, Apo sıkıştı, Kuzey Irak fikri aklına yattı. Tam o sırada Nairobi’ye Falcon 900 tipi özel bir uçak indi. Pilot, Atina’daki konferansa götürmek için bir grup işadamını almaya geldiğini bildirdi. Önce Atina’ya, oradan Kuzey Irak’a uçacağını zanneden Apo, elçilikten çıktı, Kenyalı istihbarat elemanlarının eskortluğunda havalimanına geldi. Geliş o geliş…

Memlekete hoşgeldin!

Bir kitap bu…
İsmi, Gideon’un Casusları.
Yazarı, Gordon Thomas.
30 dile çevrildi.
İngiltere’de belgesel oldu.
Türkiye’de satılıyor.
Asla yalanlanmadı!

İsrail’den yardım isteyip, sonra da “Apo’yu niye portakal kasası gibi ambalajlayıp bize verdiler, vallahi bilmiyorum” diyen Türkiye başbakanı, rahmetli Ecevit’ti.

Ecevit’in yardım istediği İsrail başbakanı kimdi yahu?
Şu anki İsrail başbakanı Netanyahu’ydu!

Tayyip Erdoğan’a dindar deyip, namuslu gazetecilere İsrail uşağı diyen sayın ahalimizin suratını ekşitmek istemem ama… Bizim dış politikamız daima o bahsedilen “portakal” gibidir.

Bu mümbit topraklarda yetişir ama, kökü dışardandır.

Yafa portakalı…
İsrail’den.
Washington portakalı…
ABD’den.

Sorosçuların marifetiyle bu memlekette hasadı istenen karşı devrimin rengi ne?
Turuncu.

Pekiii…

Bugün çıkıp “bana mı sordunuz” diye kestirip atan Davos Fatihi’nin senelerdir oynadığı “van münüts” filmindeki rolüne ne verilir?

En iyi yardımcı erkek oyuncu dalında, Altın Portakal!

sozcu.com.tr
Yılmaz Özdil
2 Temmuz 2016

Bana mı sordun cumhuriyetinin başbakanı…

Bakanlık kariyerine 41 cenazeyle başladı.

Balkan harbinden kalma ilkel vagonlara 160 kilometre hız yaptırdılar, ilk virajda 41 vatandaşımız sizlere ömür… İstifa edecek misiniz diye sordular. “Niye istifa edeyim, treni ben mi kullanıyorum” dedi.

Bu faciadan 20 gün sonra Ankara’dan İstanbul’a gelen trenle, İstanbul’dan Ankara’ya giden tren, Kocaeli’de kafa kafaya tokuştu, altı vatandaşımız daha sizlere ömür… “İstifa edecek bir şey görmüyorum, her sene karayollarında beş bin kişi ölüyor” dedi.

Henüz 22 yaşındaki oğlunun zeka küpü olduğu, 445 bin euroya gemi aldığı ortaya çıktı. Babasının maaşı iki bin euro bile etmiyordu, oğlu 445 bin euroya gemi alıyordu. Babasına sordular, “ne var bunda, 445 bin euro çok büyük para sayılmaz” dedi.

Türkiye’de herkesin telefonunun yasadışı yollarla dinlendiği ortaya çıktı. Telekulak skandalını önlemek için ne yapıyorsunuz diye sordular. “Dinlenmek istemiyorsanız, konuşmayın” dedi.

Konya isimli THY uçağı, Diyarbakır’da düştü, 75 kişi hayatını kaybetti, “uçakta teknik kusur bulunmuyor” dedi.Atlasjet uçağı Isparta’da düştü, 57 kişi hayatını kaybetti, “uçakta teknik kusur bulunmuyor” dedi.Tekirdağ isimli THY uçağı, Amsterdam’da düştü, dokuz kişi hayatını kaybetti, “uçakta teknik kusur bulunmuyor” dedi.

Karaköy iskelesi bakımsızlıktan battı, “ekiplerimiz sabaha kadar çalışıp batığı emniyete aldı” dedi.

Haydarpaşa garı ihmalden yandı, “kusur görünmüyor” dedi.

Ankara metro inşaatında göçük oldu, kaldırımda yürüyen bir vatandaş hayatını kaybetti. “Normaldir, dünyada da böyle” dedi.

2010’da… Avrasya maratonu koşuldu, 30 bin kişi Boğaz Köprüsü üzerindeyken titreşim başladı, adeta beşik gibi sallandı, elektrik direkleri otomobillerin cam sileceği gibi sağa sola hareket ediyordu, tarihi felaketin eşiğinden dönüldü. Eleştirilere kızdı… “Asma köprü olur da sallanmaz mı, köprünün işi zaten sallanmak, köprü eğer sallanmazsa korkmak lazım, neymiş, elektrik direkleri sağa sola yaylanıyormuş, elektrik direkleri aksesuvardır, mesela saçın rüzgarda savrulması gibi bir şey, kökü orada direğin, bilip bilmeden milleti paniğe sevketmeyin” dedi. Bravo diye alkışladılar.

Üç sene sonra, 2013’te… “Avrasya maratonunda köprüden artık koşarak değil, yürüyüş şeklinde geçilecek, grup grup alınacak, bir grup köprüyü terkedecek, ondan sonra öbür grup geçecek, çünkü Boğaziçi Köprüsü asma bir köprü, asma köprü olunca toplu halde geçmenin rezonans riski var, rezonans olunca ne oluyor, köprüdeki salınımlar artıyor, salınımlar eğer köprünün özgün frekansıyla aynı değere ulaşırsa, artık sönümlenmiyor, köprü yıkılıncaya kadar devam ediyor, aynen deprem gibi, işin fiziği bu” dedi. Bravo diye alkışladılar.

Üniversite sınav sorularının çalındığı ortaya çıktı. “Hile hurda işi yeni değil, bizim zamanımızda da vardı” dedi.

Pkk’yla masaya oturduklarında, açılım’ı şöyle savundu: “Terör örgütünün ortaya çıktığı zamanki Türkiye topraklarıyla bugünkü Türkiye toprakları arasında ne fark var? Eksilme var mı? Yok. Artma var mı? Var. Dolgular yapmışız. Deniz dolguları. Türkiye 12 bin kilometre büyümüş. Neresi bölünüyor? Koca bir yalan. Bölünme yok.”

Üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim’den başka isim bulamadınız mı diye sordular. “Yavuz Sultan Selim’in Alevi katliamı yaptığına dair iddialar soyut iddialardır, Alevi katliamı efsanedir, gerçeklikle alakası yoktur” dedi.

17/25’te, İzmir limanındaki yolsuzluk operasyonunda bacanağını enselediler. “Haberim yok, benimle ne alakası var” dedi.

Havuzcu müteahhit gevrek gevrek gülerek, “Binali kalırsa yaşadık, milletin orasına koyacağız” dedi, tüm Türkiye kendi kulağıyla dinledi. “Ciddiyetten uzak, asparagas bir haber” dedi.

50 milyon vatandaşın kimlik bilgileri çalındı, internette şakır şakır yayınlanıyor. “Yok öyle bir şey, geçmişte yaşanmış bir hadise” dedi.

Oğlu kumarhanede rulet oynarken yakalandı. “Hiç umuruma gelmez, şerbetliyim, ekşi ayran içmedim ki karnım ağrısın” dedi.

Başbakanlık kariyerine 44 cenazeyle başladı… Atatürk havalimanı canlı bombalarla basıldı. “Güvenlik zafiyeti var mı yok mu tarzında muhabbetler oluyor, güvenlik zafiyeti yok, işin özü budur” dedi.

Havalimanında hayatını kaybeden insanlarımız henüz toprağa bile verilmemişken, aynı gün şehit düşen uzman çavuşlarımız henüz morgda yatarken… Köprü açılışında konfeti yağdırıp, balonlar uçurdu, “bayram öncesi bayram yaşıyoruz” dedi.

Bana mı sordun cumhuriyetinin başbakanı.

En düşük profil sanılıyordu ama…
En yüksek pişkin o.

This entry was posted in SİYASİ TARİH, Yılmaz Özdil, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *