SURİYE İLE SAVAŞ TÜRK HALKININ DEĞİL EMPERYALİZMİN VE BOP EŞBAŞKANININ EMPERYALİZME BİAT SAVAŞIDIR *** Erdoğan’ın gözü Suriye’de, asker yine rahatsız!

www.Diken.com
Kadri Gürsel
13 Subat 2016 Cumartesi

Erdoğan’ın gözü Suriye’de, asker yine rahatsız!

1 Mart tezkeresinden üç gün önce, 26 Şubat 2003 tarihli Milliyet’in ‘Asker rahatsız’ manşeti unutulur mu hiç?

O dönemde gazetenin Ankara temsilcisi olan Fikret Bila’nın imzasıyla yayınlanan haberde, ABD birliklerine Irak’ı kuzeyden işgal etmek üzere Türkiye’den geçiş izni verilmesine askerin kuşkuyla yaklaştığı yazılmıştı. Adı açıklanmamak koşuluyla Bila’ya konuşan yüksek rütbeli bir asker, tezkere çerçevesinde varılan anlaşma gereği Amerikan birliklerinin yanı sıra Irak’a girecek Türk birliklerine karşı Iraklı Kürt güçlerinden yönelebilecek tehditler hususunda ABD’den yeterli güvence alınmadığı sürece tezkerenin parlamentodan geçmesini istemediklerini söylüyordu.

Bila’ya konuşan bu askerin dönemin kara kuvvetleri komutanı Orgeneral Aytaç Yalman olduğunu 2015’te, aradan 12 küsur yıl geçtikten sonra gazetenin eski yayın yönetmeni Derya Sazak açıklamıştı.

Asker o kadar rahatsız ki konuşmaya mecbur

13 yıl sonra görülüyor ki asker yine rahatsız.  Bu kez nedeni Suriye. Lakin 2016’daki asker, rahatsızlığını 2003’deki asker gibi dile getiremiyor.

2003’ün ‘rahatsız asker’i Milliyet’e o manşeti kimliği ve rütbesi saklı tutulmak koşuluyla vermiş, yazıda kendisinden ‘askeri uzmanlar’ ve ‘askerler’ diye çoğul olarak bahsedilmişti.

2016’nın ‘rahatsız asker’i ise medyaya konuştuğu zaman asker olduğunun dahi gizli kalmasını istiyor. Nedeni belli, asker artık iç ve dış siyasete müdahil olduğu görüntüsünü vermek istemiyor. Çünkü askeri vesayet Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla yıkıldı. Ama o kadar rahatsız ki kendisini konuşmaya mecbur hissediyor.

Diğer taraftan 2016’nın Türkiye’sinde, 2003’teki medya özgürlüğünün kırıntısı bile kalmadı. Ana akımdaki yazıişleri masası maalesef endişe içinde. Kritik haberi bihakkın, doğru başlıkla gösterip otokratın gazabını üzerlerine çekmek istemiyorlar. Bazen tam tersini yapıp haberi satır aralarına saklamak için kafa çalıştırıyorlar.

O manşetin başlığı ‘Asker rahatsız’ olmalıydı

İşte 2016’nın çekingen askeriyle gazetecisinin buluştuğu bir örnek: 10 Şubat 2016 tarihli Hürriyet’in manşet haberi…  Başlık: Suudilerle tatbikat.

Bu başlığa göre yazılmış haberi okumaya başlayınca, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın 30 Ocak-1 Şubat tarihlerinde Suudi Arabistan’da yaptığı temaslar neticesinde beliren algıların doğru olmadığı anlaşılıyor.

Orgeneral Akar’ın görüşmeleri, öyle bazılarının sandığı gibi mutasavver Sünni ‘İslam Ordusu’nun tevhit bayrağı altında ittifak kuracak Türk ve Suudi ordularının Suriye’yi birlikte işgalinin planlanmasını içermemiş. TSK ve Suudi ordusu arasındaki işbirliğinin gündemi şimdilik ‘ortak tatbikat’ yapmakla sınırlı.

Bu da bir haber nitekim. Dolayısıyla hem birinci sayfa, hem de iç sayfadaki manşet başlıkları ‘Suudilerle tatbikat’ diye atılmış. Ama asıl manşete çıkarılacak haber, metnin sonuna doğru satır aralarına ustalıkla gizlenmiş.

O da şu: ‘Uluslararası toplumun Suriye’ye asker göndermesi konusunda Genelkurmay’ın iki önemli kararı var: Bir: ABD, Rusya’nın tavrı nedeniyle BM’den karar çıkarılamayacağının farkında ve dolayısıyla böyle bir hazırlık yapmıyor. İki: Türk Silahlı Kuvvetleri BM Güvenlik Konseyi’nden bir karar alınmadıkça Suriye topraklarına ayak basmayacak.’

Haberin bu bölümü, Suriye’yi işgal konusunda Genelkurmay’ın ‘Saray’la taban tabana zıt bir tutum ve düşünce içinde olduğunu ortaya koyduğu için manşete çıkarılmayı hak ediyordu. Manşetin başlığı da ‘Asker rahatsız’ olmalıydı.

Bir ifşaat, bir itiraf

Bu haberden üç gün önce, aynı gazetede Erdoğan’ın, ‘1 Mart Tezkeresi geçseydi Türkiye masada olacaktı. Tezkerenin reddedilmesi sonucu Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyoruz’ şeklindeki açıklamalarını okuduk. Erdoğan bu sözleriyle bir ifşaat, bir de itirafta bulunmuştu.

İfşaat, Erdoğan’ın bugüne kadar yapmadığını yapıp sonunda artık Türkiye’yi Suriye’de doğrudan savaşa sokmak istediğiydi… Çünkü malum, tezkere kabul edilseydi Irak’a Türk askeri de girecekti.

Bugün ise Erdoğan’ın aslında bahsettiği, Batılı müttefiklerinin desteğini alması mümkün olmayan, tek taraflı ve buna mukabil TSK’nın aynı anda birden çok düşmanla savaşmasına neden olacak, nerede ve nasıl sonuçlanacağı belirsiz bir savaş.

TSK’nın, askeri ve siyasi hedefiyle çıkış planı muğlak bir maceraya atılmak istememesi kadar doğal bir tutum olamaz.

İtiraf da Erdoğan ve Davutoğlu ikilisinin 2011’den beri izleyegeldikleri Suriye politikalarında arta kalan yegane varlık zeminlerinin Türkiye’yi doğrudan savaşa sürüklemek olduğuydu.

Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek imzalı, ‘Asker rahatsız’ başlığıyla verilmesi gereken habere ‘askerler’ değil, ‘üst düzey yetkililer’ kaynak gösterilmiş.

Haberin kaynağının Genelkurmay olduğundan en ufak bir şüphem yok. Bu haber içeriği başka yerden çıkamaz.

Ayrıca zaten bu rejimde devletin Genelkurmay dışındaki herhangi bir üst düzey makamında, Erdoğan’ın savaş niyetini ifşa etmesinden sadece üç gün sonra, adeta onun iradesine meydan okurcasına bu habere kaynaklık edecek bir ‘sivil bürokrat’ bulunmadığını biliyoruz.

Asker rahatsız olmasına rahatsız da, bakalım ülkenin ateşe atılmasına mani olabilecek mi?

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, Bölücü KÜRTÇÜLÜK, DIŞ POLİTİKA, FAŞİZM, ORTADOĞU ÜLKELERİ, PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem, RADİKAL İSLAM, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *