Birgün 27.11.2015
Taraf 27.11.2015
Sözcü
Necati Doğru
Kasım 26, 2015
Ne olur, ne olur!
Bundan sonra ne olur? Hafif bir çizik midir, yoksa derin bir yara mıdır?
Küçük pansumanla mı kapanır yoksa ciddi bir ameliyat mı gerektirir?
Olanlara bak.
Geleceği gör.
Rusya ilk ağızda turistini çekti, Türk tavuğunu da almayı durdurdu. Türkiye ise hemen yarın Saray’ın damadı yeni enerji bakanının ağzından; “sen benim tavuğumu almıyorsan ben de senin doğalgazını istemiyorum” diyebilir.
Diyebilir mi?
Demesi gerekir.
Bu iş kıvırtmaya gelmez.
Uçağını düşürmüşsün.
Gazımı kesme diye ağlayamaz, yalvar yakar olamazsın. 65 yıl öncesine geri döndük. 65 yıl önce 1950 yılı Kasım ayında ABD Başkanı Truman, Türkiye hakkındaki raporunu Amerikan Kongresi’ne sundu. Rusların düşmanca davranışlarına rağmen Türkiye’nin Batı devletlerine karşı gösterdiği ilgiden çok mutlu olduğunu söyledi. Türkiye’ye 100 milyon dolar Amerikan yardımı verildi. Gazetelerde Rusya’nın atom bombasına sahip olduğu haberi yer aldı. Atom bombasının Amerika’nın tekelinden çıkması, Ortadoğu’da keskin değişikliklere yol açıyordu. Bu durumda ABD’nin yabancı ülkelerde üsler edinmesi gerekiyordu ve böylelikle Türkiye’nin ve Sovyet Rusya’nın etrafındaki bütün ülkelerin durumu çok önem kazanıyordu.
65 yıl sonra 2015 yılı tesadüf yine kasım ayında Türkiye, Rus savaş uçağını düşürdü ve “Ne oluyoruz, biz iki iyi geçinen komşu niçin bu hale geldik” diye Rusya’ya sormadan anında ABD’ye ve NATO’ya koştu. ABD Başkanı Obama, “Türkiye’nin kendi sınırını koruma hakkı var” diyerek arka çıktı. Zaten Türkiye’deki İncirlik Üssü’ne son teknoloji savaş uçakları da yine 2015 yılının Kasım ayı başında yerleştirilmişti. Rusya ile ABD, petrolün kontrolü ve yönetimi için Ortadoğu’da yeni yandaş “butik devletler” inşa ediyorlar ve Türkiye de 65 yıl öncesi gibi ABD’nin yanında yer almaya zorlanıyor. 65 yıl önceki Türkiye Cumhurbaşkanı, “Küçük Amerika olacağız” diye halkı avutuyordu, 65 yıl sonra Türkiye Cumhurbaşkanı,“Dünyanın ilk 10’uncu büyüğü olacağız“ diye halka umut narkozu vuruyor.
Suriye’de ise “üçüncü dünya savaşı” patladı, sürüyor. Farklı güçler “başkasının adına (vekaleten)” savaş halindeler. Türkiye, Suriye’de “Esad’ı devirmeyi” ABD adına üstlendi. Rusya ise İran’ı yanına aldı ve “Esad’ı korumaya” koyuldu. ABD sonradan Esad’ı devirmekten vazgeçti “IŞİD’i bitirmeyi” birinci önceliğe aldı, PKK, PYD ve Barzani’yi kara ordusu yaptı. Onlar ise büyük Kürdistan’ı yaratmak peşindeler.
80 bin militanlı IŞİD, “Irak ve Suriye’de İslam Devleti” kurmaya soyundu. Putin’in IŞİD unsurları diye tanımladığı Kuzey Kafkasya’dan din maskeli terörist militanlar aylığı 150 dolar ile 400 dolar arasında parayı kim verirse onun için savaşmak üzere “Suriye Havuzu’na” doluştular. Fransa ve İngiltere ise ABD ne derse onu yapıyor. Çin kendi çıkarına bakıyor, Suriye ile Irak’ta petrol sahaları kapatıyor. Anlayacağınız! Türkiye yapayalnız kaldı.
ABD Başkanı Obama, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “arkandayım…” diye dolduruşa getiriyor ama Rusya, bir nükleer güç. Bir nükleer gücün uçağı düşürüldü. Ruslar deliye döndü. Her türlü kötülüğü yapacak, Türkiye’yi acıtmaya kalkışacaklardır ve o zaman Obama, “Ben, benden önceki Bush gibi yapmayacağım. Ortadoğu’ya kara askeri sokmayacağım” diyebilir. Türkiye’yi Rusya ile baş başa bırakabilir. Türkiye ile Rusya’nın bin bir zahmetle ördükleri ve karşılıklı ekonomik yatırımlar ve ticaretle kurdukları iyi komşuluğun üstüne ciddi gölge düştü.
Türkiye dış ticaretinde Rusya, Almanya’dan sonra ikinci sırada yer alıyordu. Bu yapıyı bozmak salaklığa girer. Nitekim dün Rusya, Suriye’de Lazkiye’ye S- 400 ve S- 300 bataryaları koyacağını açıkladı. Böylece Suriye’de “Uçuşa Yasak ve Uçuşa Güvenli Bölge” kurmanın önünü kesti. Nerdeyse nükleer güçle savaş halinde ülke olduk.
http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/necati-dogru/ne-olur-ne-olur-995252/