Sözcü
Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
25 Eylül 2015
Farkı fark edelim!
Bayram günü sergileme olsun, okurlar üzerinde düşünsünler diye yazıyorum. İkisinin de siyasi hayatı; “İstanbul gibi büyük bir dünya kentine belediye başkanlığı yapmış olmalarıyla” benziyor.
Erdoğan hapis yattı.
Dalan kumpasa geldi.
Kaçmasaydı.
O da hapis yatacaktı.
Erdoğan parti kurdu.
Başbakan oldu.
Cumhurbaşkanı seçildi.
Saray yaptırdı.
Bedrettin Dalan da Başbakan olmayı denedi.
Başarsaydı önce başbakan
sonra da cumhurbaşkanı olabilirdi.
İkisi de vakıf kurdu.
Dalan’ın İstek Vakfı.
Erdoğan’ın TÜRGEV.
İkisi de Üniversite yaptı.
Dalan’ın üniversitesinin adına İstanbul’u hatırlatan “Yeditepe” denildi. Erdoğan’ın üniversitesine doğrudan “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi“ adı kondu. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden ayrılıp eski adı “Rize Üniversitesi” olan bu okulun adı 2006 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile değiştirilip “Recep Tayyip Erdoğan” yapıldı.
Devlet ne yaptı?
Kimi kayırdı?
Kimi çelmeledi.
Devletten Dalan’ın üniversitesi mi, Erdoğan’ın üniversitesi mi daha fazla fırsat, destek, arsa, bina, para, akademik kaydırma imkanı gördü? Kıyaslayacak değilim.
Biliyorsunuz.
Bal tutan parmak!
Kıyaslamayı reklam, böbürlenme, övünme, halkın algısını avlama sahteciliği kokmayan “bilimsel buluşla” yapacağım. Rize Üniversitesi’nin adı değiştirilince Erzurum Atatürk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halis Süleyman isimli bir bilim insanı jet hızıyla Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ne geçti. Bu bilim insanı Erzurum Üniversitesi’ndeyken “kanser üzerine araştırmalar” yapıyormuş. Ve Recep Tayyip Üniversitesi’ne geçer geçmez;
“Kansere yüzde 100 çare olacak ilacı, bir bitkinin ekstresinden bulduğunu” açıkladı, dünyaya duyurdu. Recep Tayyip Erdoğan o sıralarda ülkenin Başbakanı idi ve hemen ertesi günün gazetelerinde “Kendi üniversitesinin profesörünü telefonla arayarak tebrik etti” başlığıyla büyük puntolu haberler çıktı.Algı avlama makinesi çalıştı.Dünya’nın arayıp arayıp da bulamadığı “kansere kesin çare olacak ilacı Recep Tayyip Üniversitesi Farmakoloji Ana Bilim Dalı profesörü buldu” diye içe propaganda yapıldı.
Fakat buluş fos çıktı.
Ortada buluş yoktu.
Buluşçu profesöre “konuşma yasağı“ kondu. Ayrı üniversitenin diğer bilim adamları “açıklamanın abartılı olduğunu” nazik ve kibar cümlelerle ifade ettiler.
Bedrettin Dalan’ın üniversitesi “Yeditepe” ise bilimsel araştırmalarını “biyo- mühendislik” alanında yoğunlaştırdı. Yeditepe’nin Genetik ve Biyomühendislik Bölümü uzmanları; bilgisiz kullanımdan ötürü verimi düşmüş çorak toprakları eski verimine ulaştıracak “Bactogen” adlı organik gübre ve toprağın aşırı soğukta donarak ekili ürüne zarar vermesini önleyecek “Dona Son” adlı ilaç geliştirdiler. Bu iki buluş dünyanın 13 ülkesinde 20 üniversitede denendi ve hiçbir yan etkisinin olmadığı ispat edildi. Bu iki buluş özellikle Rize’de çay tarımında yüzde 30 ile yüzde 72 arasında randıman artırıyor. Maliyet de yüzde 20 oranında ucuz.
Buluş liginde 58. sıraya düştük!
Küresel İnovasyon (Buluş) Endeksi raporu yayınlandı. Yeni rapora göre Türkiye 141 ülke arasında 54’üncü sıradan 58’inci sıraya indi. Türkiye; dünyanın en buluşçu (en inovatif) ülkeleri İsviçre, İngiltere, İsveç, Hollanda, ABD’nin çok gerisinde yer aldığı gibi Ortadoğu ve Kuzey Afrika sıralamasında dahi gerilerde yer aldı. Türkiye buluşçulukta geri kaldıkça cari açığı yüksek ülke olmaktan kurtulamayacak.
http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/necati-dogru/farki-fark-edelim-943327/