Çözülmenin içyüzü çözüm/çözülme gerçeği -1-2-3

Yeniçağ
23.09.2015
Ahmet TAKAN
ahttakan@gmail.com

Çözülmenin içyüzü çözüm/çözülme gerçeği -1-

Saray ve AKP, artık Diyarbakır’da Şivan Perver ile sözde barış şarkılarını söylemeyi, çapulcu başı Barzani ile sarmaş dolaş olmayı, Dolmabahçe’de PKK uzantısı HDP/BDP’liler ile gülücükler satmayı, İmralı canisi Öcalan’a güzellemeler yapmayı bırakıp “teröre karşı” miting düzenlemeye başladı.

Devleti yönetenlerin görevi teröre karşı miting değil mücadele yapmaktır…

2013-2015 yılları arasında PKK’ya karşı mücadele yapmamayı kurumsallaştıran AKP-sarayın, sonu gelmekte olan terör örgütünden nasıl bir canavar yarattığını bu köşede sırasıyla sizlere anlatacağım… Hafızalarınızı tazeleyeceğim. Teröre karşı mücadele etmeyince oy kaybedenlerin ellerinde bayrak, mitinglerde şehitlerin kanları üzerinden nasıl bir oy avcılığına çıktıklarını artık milletimizin yüce takdirine bırakıyorum..

R. Erdoğan’ın başında bulunduğu Beşir Atalay, Hakan Fidan ve Yalçın Akdoğan önderliğinde terörist başı Abdullah Öcalan ile İmralı’da 2012 yılının Eylül-Ekim aylarında yapılan görüşmeler sonrasında başlatılan çözüm/çözülme süreci gerçekleri;

1 Ocak 2013, çözüm/çözülmenin İmralı anlaşmasıyla başlaması.

Çözüm-çözülmenin bilançosu;

12 Mart 2013’te Şırnak/Cizre’de korucu Mehmet Sait COŞKUN yakın mesafeden gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu şehit oldu.

21 Haziran 2013’te Şırnak/Silopi’de eski korucu Ramazan ERKAN  yakın mesafeden ensesine ateş edilmek suretiyle vurularak şehit düştü.

9 Ocak 2014’te Şırnak/merkezde korucu Hasan CANER ikameti önünde uzun namlulu silah ile vurularak ağır yaralandı, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybederek şehit oldu.

28 Mayıs 2014’te Mardin/Dargeçit’te emekli GKK-korucubaşı Mehmet UĞURTAY’a kimliği tespit edilemeyen motosikletli 2 kişi tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Saldırı sonucu başından vurulan Mehmet UGURTAY kaldırıldığı Dargeçit Devlet Hastanesi’nde şehit düştü.

10 Eylül 2014’te Van’da eski korucu Burhan İşim PKK’lılar tarafından ağır yaralandı.

12 Eylül 2014’te Bitlis-Hizan’da terör örgütü mensubu tarafından yol kesme eyleminde kaçırılan korucu Nihat ÇAPRAK’ın cesedi 26 Ekim 2014’te Bitlis/Merkez’de bir elektrik direğine bağlanmış ve ağzına para sıkıştırılmış vaziyette bulundu.

11 Ocak 2015’te ise Şırnak’ta korucu Lezgin SAK şehit edildi.

Bunların yanısıra süreç boyunca kronolojik olarak;

29 Nisan 2013’te Elazığ/Palu ilçesinde korucu başı Yüksel AKARSU  örgüt mensuplarınca kaçırıldı, 21 Mayıs 2013’te serbest bırakıldı.

13 Mayıs 2013’te Hakkâri/Şemdinli’de 2 Geçici Köy Korucusu kaçırıldı, 17 Mayıs 2013’te serbest bırakıldı.

10 Haziran 2013’te Hakkâri/Şemdinli’de Melhem TEKİN ve Bilal VERMEZ isimli Geçici Köy Korucuları terör örgütü mensupları tarafından kaçırıldı, 07 Ağustos 2013’te serbest bırakıldı.

14 Haziran 2013’te Hakkari/Yüksekova’da korucu başı Ömer KALAÇ  kaçırıldı, 15 Haziran 2013’te serbest bırakıldı. PKK tarafından tehdit edildiği için korucubaşılık görevinden istifa ederek BDP’ye katıldı.

23 Ağustos 2013’te Hakkâri/merkezde Enver ERİP isimli korucu kaçırıldı.

25 Ekim 2013’te Bitlis/merkez’de emekli GKK olan Mehmet Nuri DEMİR örgüt mensuplarınca 2.5 saat alıkonuldu sonra serbest bırakıldı.

21 Kasım 2013’te Şırnak/Cizre’de ikamet eden korucu başı Emin NEGİZ’in  ikametinin bahçesine örgüt mensuplarınca 1 Rus yapımı el bombası atıldı, patlama neticesinde herhangi bir can ve mal kaybı yaşanmadı. Bahçeye, sözde HPG Botan saha imzalı tehdit mektubu bırakıldı.

27 Aralık 2013’te GKK Hamdi GÜVEN’in Şırnak/Cizre’de bulunan ikametinin bahçesine 2 el yapımı patlayıcı madde atıldı.

06 Ocak 2014’te Şırnak/Silopi’de GKK Nihat TATAR’ın ikametinin bahçesine 1 el bombası atıldı.

17 Mart 2014’te Siirt/Kurtalan’da ikamet eden GKK Bilal KARATAŞ’ın evine taşlı saldırı yapıldı.

27 Mart 2014’te Mardin/Dargeçit’te ikamet eden GKK Mücahit ÇİÇEK’in ikametine örgüt mensuplarınca patlayıcı madde atıldı.

28 Mart 2014’te Mardin/Dargeçit’te ikamet eden emekli GKK olan bir şahsın evine el yapımı patlayıcı madde atıldı.

31 Mart 2014’te Mardin/Midyat’ta GKK olan bir şahsın evine taşlı ve molotof kokteyli saldırı yapıldı. Olayla ilgili yakalanan 3 şahıs 1 Nisan 2014’te serbest bırakıldı.

1 Nisan 2014’te Şırnak/İdil’de AKP İdil İlçe Başkanı ve Tepeköy Köyü Tepeli Mezrası Korucubaşına ait ekmek fırınına 2 molotof kokteyli atıldı.

06 Nisan 2014’te Şırnak/Güçlükonak’ta ikamet eden bir GKK, terör örgütü mensubu şahıslar tarafından kaçırıldı.

22 Nisan 2014’te Hakkari/merkez Yenimahalle’de ikamet eden GKK olan şahsın evine el bombası atıldı.

27 Mayıs 2014’te Diyarbakır/Lice’de bir GKK’ya ait pastaneye el yapımı patlayıcı atıldı.

21 Haziran 2014’te Şırnak/Uludere’de bir GKK, terör örgütü mensupları tarafından kaçırıldı, 25 Haziran 2014’te serbest bırakıldı.

02 Temmuz 2014 günü Hakkâri/Şemdinli’de eski Korucu Dernek Başkanı Mehmet Emin ÖZER, İsa EREN ve Ömer YÜCE isimli şahıslar bir grup örgüt mensubu tarafından kaçırıldı ve Kuzey Irak’a götürüldü.

07 Ağustos 2014 günü Şırnak/Beytüşşebap’ta bir GKK, terör örgütü mensubu 3 kişi tarafından alıkonuldu, silah ile tehdit edilerek darp edildi, aynı gün serbest bırakıldı.

28 Ağustos 2014 günü Siirt/Pervari’de Kazım ORAN isimli GKK, 2 örgüt mensubu tarafından alıkonularak kaçırıldı, sonra serbest bırakıldı.

14 Ekim 2014 günü Muş/Bulanık’ta ikamet eden emekli GKK Şamil YOLCU örgüt mensupları tarafından kaçırıldı.

Şimdii!..

Çözüm sürecine göz göre göre kurban edilen, PKK’ya teslim edilen köy korucularına iktidar 5 bin kadro verecekmiş!.. (Arkası yarın)

Yeniçağ
24.09.2015
Ahmet TAKAN
ahttakan@gmail.com

Çözüm/çözülme gerçeği – 2

Bölücü terör örgütü, İmralı ile aşık atan hükümete karşı masada psikolojik üstünlük kurdu. Bu üstünlüğü sayesinde 2013-2015 Haziran ayları arasında gücünü kat be kat artırdı.

PKK, 2013 yılı bahar ayları itibari ile 3 ana proje çerçevesinde faaliyet göstermeye başladı. Bunlar; sözde örgüt mezarlıkları inşa etme, örgüte katılımların artırılması ve şehir merkezlerinde gençlik yapılanmalarına eğitim verilmesi şeklinde oldu. AKP-İmralı arasında başlatılan çözüm/çözülme sürecinde PKK’lılar sözde yurdu terk ederken 1 Temmuz 2013’te PKK gençlerinden oluşan polis gücü YDGH kuruldu. Bunların Lice ve Cizre’deki faaliyetlerine göz yumuldu.

Örgüt propagandasının son derece etkili olduğu bölgede PKK’ya katılım yaşı ilk defa bu dönemde 12’ye düştü. Hükümetin güvenlik güçlerinden boşalttığı alanı örgüt doldurdu. Örgütün bir cazibe olarak sunulması katılım yaşını üst sınır 27’den 35’e yükseltti, alt sınırı 16’dan 12’ye düşürdü. Örgüt geniş bir katılım yaş aralığına ulaştı.

1984 yılında Şemdinli ve Eruh’ta gerçekleştirilen ilk eylemden sonra 1987-1988’de silahlı kırsal unsurların sayısı binin üzerindeydi.

Çözüm süreci öncesinde 2010, 2011 ve 2012 yılları örgüt mensubu sayılarına bakıldığında; söz konusu sayının 4 bin-4 bin 500 civarında olduğu, yine kırsal katılım sayısının ise 300-400 arasında değiştiği görülüyordu.

AKP’nin başlattığı çözüm-çözülme süreciyle birlikte örgüt, Türkiye’ye yönelik militan sayısını 4 bin 500’den 9 bin 500’e yükseltti. Bunun yanında örgütün Suriye yapılanması olan PYD’nin silahlı kanadı YPG içerisinde faaliyet gösteren örgüt mensubu sayısı ise 20 bine ulaştı.

Çözüm süreci öncesinde 300-400 arasında değişen ortalama katılım sayısı; 2013 yılında bin 525, 2014 yılında ise 2 bin 180’e ulaştı.

Ayrıca, sözde çözüm sürecini fırsat sürecine çeviren bölücü terör örgütünün çözüm sürecinin başından günümüze kadar örgüte toplamda yaklaşık 5 bin yeni katılım sağladığı, yeni katılımların yaklaşık bin civarının çocuk olduğu tespit edildi.

Terör örgütüne katılımların yoğun olarak Hakkâri, Şırnak ve Van illeri kırsalından yapılmakla birlikte son süreçte mevcut Suriye rejiminin denetimi dışında olan ve PKK/KCK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD’nin kontrolünde bulunan Afrin, Kobani ve Kamışlı bölgelerinden de yapıldığı gözlemlendi.

Erdoğan’ın, “Kobani düştü düşecek” açıklamaları da örgütün ekmeğine yağ sürmüş oldu…

Örgüt, 6/7 Ekim 2014 Kobani olaylarında bölgede gücünün doruğuna ulaştı. Deneyimli polis şeflerinin tasfiyesi, operasyonların durdurulması, valilerin operasyon izni vermemesi, jandarmanın İçişleri Bakanlığı’na bağlanması örgütün önünü açtı. Nitekim, KCK yürütme konseyi üyesi Duran Kalkan tarafından fıratnews isimli internet sitesinde 26 Şubat 2013’te yapılan açıklamada “gerillaya katılım artıyor. Gerillanın öfkesi, vuruş gücü artıyor” şeklinde beyanlarda bulunduğunu hatırlayalım. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bu açıklamalar olduğunda “İmralı güvercin, Kandil şahin” diyerek konuyu geçiştiriyordu.

7 Haziran’da tek başına iktidar ve başkanlık gelmeyince başta Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu, Efkan Ala ve Yalçın Akdoğan gibi isimlerden itiraf niteliğinde açıklamalar gelmeye başladı. Teröre karşı miting değil mücadele yapması gereken isimler devletin zirvesindeyken PKK terör örgütü bakın, KCK devlet yapılanmasını 2013-2015 arasında “KCK kent meclisleri” adıyla nasıl gerçekleştirdi;

Teröristbaşının ve Kandil’in talimatları, alınan örgütsel kararlar, örgütsel belgeler ve şehirlerdeki örgütsel faaliyetler incelendiğinde “kent meclisleri”nin;

Demokratik özerklik hedefi doğrultusunda yandaş kitleyi “kent isyanları” olarak nitelendirdiği bir kalkışmaya hazırlama, bu amaçla sürekli olarak illegal sokak eylemleri düzenleme,

Kent isyanları için gerekli olan örgütlenmeyi gerçekleştirme,

Şehirlerde PKK’nın devlet kurumlarını oluşturma,

Şehirlerdeki tüm örgüt yanlısı oluşumları bir araya getirerek çok başlılığı engelleme,

PKK’nın mahalli birimlerinin görevlerini (adli, idari, güvenlik… vb..) yerine getirmelerini sağlama,

İllerdeki STK’ları ve diğer toplumsal kesimleri kontrol altında tutarak, örgütsel talepleri bölge halkının talepleri olarak lanse etme konularıyla görevlendirildiği görülmektedir.

Sözde özerkliğin fiilen inşa edilmesinde en büyük fonksiyona sahip birim olan “kent meclisleri”i şehirlerdeki örgütsel faaliyetlerin temel dinamiğini oluşturdu. KCK’nın devletleşme yolunda kurumlarını inşa etmeye başladığı dönemde yapılan KCK operasyonlarıyla, “kent meclisleri”nin gelişmesi engellenmiş oldu. Ancak çözüm sürecinde KCK’lıların serbest kalarak “kent meclisleri”ndeki faaliyetlerine dönmesi, güvenlik güçlerinin operasyon gerçekleştirmemesi, sözde özerklik faaliyetlerini yürüten DTK’ya ek olarak özerkliğin inşasından sorumlu DBP’nin (Demokratik Bölgeler Partisi) kurulması nedeniyle “kent meclisleri” faaliyetlerini artırdı. (Arkası yarın)

Yeniçağ
25.09.2015
Ahmet TAKAN
ahttakan@gmail.com

Çözüm/çözülme gerçeği – 3

Bu köşeden yıllarca, defalarca yazdık!.. PKK’nın yol kesmesi, vatandaşı vergiye/haraca bağlaması, mahkeme oluşturması, sözde askere alma dairesi açması vs… Ancak, biz bunları yazarken AKP’nin sözde çözüm sözcüleri ve akilleri hep sağır rolünü oynadı. Bizlere hakaret etti, hain ilan etti!.. Olanları en iyi kendileri biliyordu. İstihbarat raporlarını sumen altı ettiler. Gelin o raporlarda neler vardı hep beraber bir daha hatırlayalım;

Terör örgütü, bölgedeki bütün ilçelerde “ilçe meclisleri”ni oluşturdu. Bölge illerinde büyük oranda “mahalle meclisleri” kuruldu ve her mahallede sözde meclislerine bağlı olarak YDGH ve “asayiş timleri” mahallenin sözde asayişinden sorumlu olarak faaliyetlerine başladı.

KCK mahkemeleri-adli, KCK devlet yapılanması-idari, YDGH-asayiş, vergilendirme konularında alternatif  sözde devlet kurumsallaşması kapsamında;

Sözde kent meclisleri içerisinde “adalet, mali, idari yapılanma komisyonları ve öz savunma birimi” şeklinde yapılar kuruldu.

Söz konusu yapılanmaları ile köy ve beldelerde halkın sorunlarını (kan davası, trafik kazaları, kavgalar, arazi anlaşmazlığı vb.) çözmeye çalışarak devlet kurumları işlevsiz bırakılmaya çalışıldı.

Müzahir kitleye sorunların çözümü için devlete gidilmemesi yönünde yönlendirme ve baskı yapıldı.

İl, ilçe ve mahallelerde sözde ana “adalet, ekoloji, ekonomi, emek, gençlik, kadın, kültür, mevsim tarım işçileri, öz savunma, sağlık, siyasi alan ve sosyal alan komisyonları” oluşturuldu.

Bölgedeki bazı il ve ilçelerde “mahalle meclisleri”ne bağlı olarak market, ekmek fırını gibi yerlerin açılmasına ve gelirinin “mahalle meclisi”ne aktarılmasına başlandı.

PKK’nın 28 Ekim 2014 tarihinde “PKK MK 2. Olağan toplantısı”nda;

“Rojova’daki gelişmelerle ‘kanton tarzı yapılanma’, ‘öz savunma’ ve ‘savaşan halk gerçeği’ olgularının test edildiği, neticede bütün Kürtler için uygulanabilecek bir model ortaya çıktığı,

Türkiye’de ‘öz savunmaya dayalı savaşan halk gerçeğini’ esas alan ve ‘kanton tarzı yapılanmalar’ oluşturmayı hedefleyen mücadelenin yeni başladığı” şeklinde kararlar alındığı ifade edildi.

PKK’nın Alternatif Yargı Kurması;

KCK sözleşmesinde, “halk özgürlük mahkemesi”, mevcut koşullarda halkın onurunu ve özgürlüğünü savunmakla; idari mahkemeler, disiplin ve görev düzenini korumakla, halk mahkemeleri ise halk içindeki sorunları çözmekle görevlendirildi. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay benzeri bir yapı olarak “yüksek adalet divanı” görevlendirildi ve Yüksek Seçim Kurulu’nun görev ve yapısı da ifade edildi.

Diğer taraftan örgüte müzahir avukat ve hukukçuları örgütlemek amacıyla 28-29 Eylül 2013’te Diyarbakır’da “1’inci Kuzey Kürdistan Hukukçular Konferansı” gerçekleştirildi. Konferansın sonuç bildirgesinde;

PKK’nın terör örgütleri listesinden çıkarılması ve Öcalan başta olmak üzere cezaevinde bulunan bütün örgüt mensuplarının serbest bırakılması,

“geçmişle yüzleşme ve hakikatleri araştırma komisyonu” kurulması talep edildi.

“Milyonlarca Kürdistanlının statü sahibi olması gerektiğine” dikkat çekildi.

AKP’nin bizzat önüne konulan PKK yargı yapılanmasıyla ilgili istihbarat raporu ,(rapor 2014 Mart ayına ait-aht-) Emniyet Genel Müdürlüğü  tarafından İçişleri Bakanlığı’na sunuldu.

İl ve ilçe merkezlerindeki “kent meclisleri”ne bağlı olarak adalet komisyonları ve halk mahkemeleri kurularak halk arasında ortaya çıkan sorunların çözülmeye başlandığı, sözde mahkemelerin bir kısmının toplantılarını DBP-HDP binalarında gerçekleştirdiği,

Sözde adalet komisyonları ve mahkemelerin halkın sorunlarını (kan davası, trafik kazaları, kavgalar, arazi anlaşmazlığı vb.) çözmeye çalışarak devlet kurumlarının işlevsiz bırakılmaya çalışıldığı,

İl ve ilçe merkezlerindeki halk mahkemelerinin kararlarının kırsal alandaki örgüt mensuplarının onayı sonrası hayata geçirildiği, kırsalcıların onaylamaması ve tarafların ikna olmaması durumunda olayın Irak’ın kuzeyindeki kamplarda yeniden yargılamanın yapıldığı,

üniversitelerde faaliyet gösteren YDGH’lıların sözde mahkemeler kurarak kendi kararlarına uymayanları cezalandırmaya başladıkları,

Bazı ilçelerde propaganda amaçlı kurulan çadırların sözde mahkeme olarak kullanıldığı,

Halk arasındaki anlaşmazlıkları çözmek üzere Hakkâri/Yüksekova, Muş/Varto, Beytüşşebap/Kato ve Şırnak’ın Gabar gibi kırsal alanlarda sözde halk mahkemeleri kurulduğu,

9 Ekim 2013’te KCK yüksek adalet divanı tarafından yapılan açıklamada sözde Botan ve Zağros alanlarında “halk adalet mahkemeleri”nin kurulduğunun ifade edildiği,

Irak’ın kuzeyindeki Kanireş ve Haftanin kamplarında sözde halk mahkemeleri kurulduğu ve BDP aracılığıyla çözülmesi istenen anlaşmazlıkların buraya yönlendirildiği,

Bölücü örgüte muhalif kişilerin ve PKK’nın vergilendirme adı altında haraç talebine olumsuz cevap verenlerin kapılarına sözde halk mahkemesi imzalı notlar ve tehdit mektupları bırakıldığı,

Hakkında gıyabi olarak sözde yargılama yapılan bazı şahıslara yargılama sonucu silahlı saldırı düzenlendiği,

Sözde halk mahkemelerinin bölgede görev yapan bazı Vali ve Kaymakamları yargılamak üzere çağrıldığı görüldü.

Sorun bakalım şimdi!..

Kapınıza, “teröre karşı” mitinglerine katılın diye yevmiye getirenlere; “hangi yüzle kapımızı çalıyorsunuz” diye… (Bitti)

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/cozulmenin-icyuzu-cozumcozulme-gercegi-1-35761yy.htm
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/cozumcozulme-gercegi-35772yy.htm
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/cozumcozulme-gercegi-35781yy.htm

 

This entry was posted in Bölücü KÜRTÇÜLÜK, PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *