RADİKAL İSLAMİ TERÖR * İŞİD *** Bir cihatçının itirafları: Ankaralı cihatçı C.A IŞİD saflarındaki yolculuğunun tüm detaylarını BirGün’e anlattı: IŞİD, Türkiye sınırında serbest biçimde hareket edebiliyor * Ankaralı IŞİD’ciden akıl almaz sözler: İşkence etmiyoruz, boynunu kesiyoruz

DOĞU EROĞLU
dogueroglu@gmail.com
08.07.2015
Birgün

Bir cihatçının itirafları:

Ankaralı cihatçı C.A IŞİD saflarındaki yolculuğunun tüm detaylarını BirGün’e anlattı: IŞİD, Türkiye sınırında serbest biçimde hareket edebiliyor

Doğma büyüme Ankara Hacıbayramlı, İsmet Paşa Mahallesi sakini 29 yaşındaki C.A., çevresindeki Selefi örgütlenmenin etkisiyle Şubat 2014’te IŞİD’e katıldı ve iki defa gidip geldiği Suriye ile Irak’ta 9 ay savaştı. C.A. ortaokulu bitirdikten sonra pazarlamacılık yaptı, markette çalıştı. Uyuşturucuyla tanışmasından sonraysa hayatındaki her şey farklılaştı.

“Uyuşturucuya düşünce her şeyi bıraktım. 2002’de esrara başladım. Bunlar kademe kademe, anlıyor musun? Önce hapa sonra kokaine döndük. Gittikçe artırdık, en son eroine düştük… Son 5 aydır işte Rakka’da bıraktım.” C.A., örgütte “Kelleci” namıyla anılmaya başladı.

Kilis Elbeyli üzerinden Türkiye’ye geçerken yakalanan, hâkim karşısına çıkıncay adli koruma tedbiriyle serbest bırakılan C.A., IŞİD’e yeniden katılabilir. C.A., mahalledeki Selefi örgütlenmeyle tanışmasını, IŞİD’e katılışını, aldığı eğitimi, girdiği çatışmaları ve IŞİD’in içerisinden Türkiye’nin nasıl göründüğünü tüm detaylarıyla BirGün’e anlattı.

> Hacıbayram’daki Selefi yapılanması nasıl ortaya çıktı?
2000’lerin başında Adapazarlı Süha isimli biri gelip Selefiliği tebliğ etti. Selefiliği kabul eden büyüklerimiz de bize anlattı. Maide suresi 44’üncü ayeti gösterdiler: “Her kim Allah’ın hükmüyle hükmetmezse kafirlerin ta kendisidir.” “Bu ayetler de söylendikten sonra düşünün bakalım, hangisi Allah’ın hükmüyle hükmediyor, hangisi kendi kanunlarını getiriyor?” dediler. Ben de Selefiliği benimsedim ama bir bırakıp bir devam ediyordum. Öğrendiğim halde namazı terk ediyordum.

> Selefilik konusunda özellikle hangi hükümler size değişik geldi? Türkiye’deki yaygın Sünni inanışla karşılaştırdığınızda yadırgadığınız yönleri oldu mu?
Şeriat olması lazımsa her şeyin Kuran’dan yönetilmesi lazım. Baktığımızda biz haşa Allah’tan çok kopuk, kendi nefsimizin peşinde yaşadık, Rabbimizden uzak kaldık. Selefiliği kabul edene kadar, “Bilmiyoruz” dedik geçtik. Sonra insanlara bakış açımız değişti. Allah’ın hükmünün olmadığı yerde, Allah’ın değil insanın kanunlarının olduğu yerde yaşıyoruz. Mesela bebeleri okula göndermeyiz biz. Laiklik olduğu, dini eğitim olmadığı için.

> IŞİD’e katılma kararını nasıl aldınız? Suriye İç Savaşı’nda El Kaide de etkindi ama IŞİD ortaya çıkana kadar Hacıbayram’dan bölgeye hareket olmadığı biliniyor. Ne değişti?
Mahalledeki Selefiler zaten El Kaide operasyonlarında alınmışlardı önceki yıllarda. Kendi içlerinde namazlarını kılıp inançları doğrultusunda yaşıyorlardı ama IŞİD’le bir bağlantıları yoktu. El Kaide’yle iletişimleri vardı ama El Kaide’yi aradan çıkartıp İslam Devleti’ne biat verdiler. IŞİD’i ben televizyondan izlediğim kadarıyla biliyordum. Televizyonda hep o kafa kesmeleri gösteriyorlar. Halbuki o kafa kesmeler kısas zaten. Kuran’da yazan hükümler… Televizyondan izlediğim kadarıyla biat ettim. Mahalledekiler de, “Allah’ın dinini benimseyin, namazınızı kılın. O topraklarda cihad ediliyor, giderseniz arınırsınız” diye destekledi. Mahalleden benden önce de sonra da çok kişi gitti. Vurulanlar, esir düşenler oldu.

> Hacıbayram’da geçmişte Aleviliği benimsediği halde sonradan Selefiliği kabul eden pek çok kişi var. Siz de onlardan mısınız?
Ben de Alevi diyordum kendime. Bunları öğrenince mezhebi kaldırdık aradan. 20 yaşıma kadar Hacıbektaş’taki törenlere gidip eşikleri, yerleri yalardım. Cahildik, bilmiyorduk. Ondan sonra gözümüz açıldı. Alevi akrabalarımla ilişkim akideyi almamdan sonra değişti.
Birbirimizi sevmeyiz. Ailem de Selefiliği desteklemiyor. Gideceğimi söyleyince annem, “Yakalattırırım seni” dedi. “İyi, yakalattır. İlk vuracağım kişi sen olursun” dedim.

> Yolculuğunuzu nasıl ayarladınız? İslam Devletine geçişiniz için kimden yardım aldınız?
Mahallede bu işleri bilen biri vardı. 2014 Şubat’ta ona gidip, “Bana yol yap” dedim. Antep’e gitmemi söyledi ve onun ayarladığı kişilerin yardımıyla Kilis-Elbeyli üzerinden İslam Devleti’ne giriş yaptım.

> IŞİD’e katılacak kişiler için bu ayarlamalar nasıl yapılıyor?
Sınırdan geçirecek kaçakçıyla ayrı, içeride karşılayacak kişiyle ayrı konuşulur. Mesela Dewle’nin (İslam Devleti) sınır görevlisine haber gider, o da kaçakçılara bilgi verince işlem hallolur.

> Sınırdan geçişlerde hiç polisle, askerle karşı karşıya kaldınız mı?
Türkiye Dewle’ye yol veriyor. İlk geçtiğimde jandarma karşımdaydı yahu… Seni görüyor, görmezlikten geliyor. Ama bu gelişte yakalandık işte. Biraz sınırlar sıkılaştı. Bir de Dewle kendi mücahitleri Türkiye’ye kaçmasın diye mayın döşüyor. 6 ay geçtiği zaman evine izinli gidebiliyorsun ama Halife sınırları kapattı. Türkiye küfür devleti olduğu için “Ayağın kayar, yine eski haline dönersin” diye yollamak istemiyor.

> İlk seferinde siz nasıl giriş yaptınız?
Ankara’dan otobüse binip Antep’e gittim. Antep’te terminalde bana verilen numarayı aradım. Bir süre sonra bir taksi geldi ve beni sınıra, sıfır noktasına kadar götürdü. Sınırda kaçakçı bir başka araçla gelip beni aldı. Akşam bir Azeri’yle birlikte Rakka’ya kadar gittim ve birkaç gün sonra Tabka’daki şeri eğitimim başladı.

> Şerri eğitimin içeriği nasıldı?
Dewle’nin (IŞİD) hocaları ders veriyor; ayet ve hadisi, ne için savaştığını öğreniyorsun… Bu derslerin hepsi Türkçeydi çünkü hocamız Azeri, kitaplar da Türkçeydi. Bir ay boyunca dışarısıyla alakası olmadan eğitim alıyorsun. Şeri eğitimin ardından silah eğitimine başladık.

> Daha önce askerlik görevi haricinde elinize silah almış mıydınız? Silahlı eğitimin kapsamı nasıldı?
Bir zaafım vardı zaten silahlara. Silahlı eğitimi, uydudan yerimiz belli olmaması için en fazla 200-300 kişiyle yapıyorduk. Eğitim aldığım dönemde Fırat’ın öbür tarafındaki bir kampı uçaklar vurdu ve 80 kişi şehit oldu. Ondan sonra silah eğitimine evlerin içinde devam ettik. 5 kilometre koşu yaparsın, sonra eline silah alırsın, indir-kaldır… Bizim bildiğimiz askeriyeden bir farkı var, gerçekten ateş ediyorsun, anlıyor musun? Mesela yerdesin şınav çekiyorsun, emirler (Komutanlar) geliyor yanına kulağımız alışsın, sesinden ürkmeyelim diye tak tak sıkar yanına. Gece vakti uyuduğun eve gelip ses bombası atar.

> Canlı bombalar nasıl eğitim alıyor? Onlarla vakit geçirmek nasıl bir his?
Onların akideleri çok yüksek; bir an önce Allah’a kavuşmak, şehit olmak istiyorlar. Kendini arabayla patlatmak için sıraya geçiyorlar. Bizde 20 yaşında bir Kobaneli vardı. Yine o yaşlarda bir Tacik iktişat vardı. Biz sabah namazımızı kılar uyurduk ama onlar 4-5 saat Kuran okumaya devam ederlerdi. Allah şahadetlerini kabul etsin, Tacik olan Irak’ta Baiji’de rafineriye araçlı intihar saldırısında bulundu. Bizden uzak durup kendi hallerinde takılıyorlardı. Daha çok Allah’la iç içelerdi; namaz kılar, Kuran okurlardı. Bize de ilginç geliyorlardı.

> Ketibeler savaşta bir yeri aldıktan sonra ganimet nasıl bölüşülüyor?
Ganimet toplanır, yüzde 5’i Dewle’ye gider. Geri kalanı herkesin hakkına ne düşüyorsa hesaplanır. 1000-2000 dolar para düşer mesela… Arabaysa araba, silahsa silah, motorsa motor… Bir şekilde senin hakkına ne düşüyorsa alırsın yani.

> Taktiksel detaylar kimler tarafından belirlenir? Operasyonlar nasıl gerçekleştirilir?
Genellikle sabaha karşı sızma yaparız. Hava bir de yağmurluysa tadından yenmez. Uçak vurmasın diye yani… Sisli olması çok işimize yarar bizim. Karadan IŞİD’i durdurmak imkânsız.

> Türkiye’ye ilk gelişiniz nasıl oldu? Siz artık eğitimli ve savaş deneyimi olan bir mücahittiniz, geri geleceğinizden nasıl emin oldular?
İlk seferinde emirden izin istedim. İzin kağıdı hazırladı. Kaç günlük istediğimi sordu. Sonra da dönüş tarihini boş bırakıp, “Ne zaman dönmek istersen izin kağıdına kendin tarih at, gel buraya” dedi.

> Uygun bir yaşam kurmayı başarabilmiş olsaydınız İslam Devletine geri dönmeyecek miydiniz?
Aslında oradaki her şeyin bir sebebi var ama cahillikten anlamıyoruz; IŞİD’in içinde tasvip etmediğim bazı şeyler gördüm. Allah’ın bildiği kuldan saklanmaz, “Ah bir gideyim Türkiye’ye, eroin içeceğim, kokain içeceğim” diye bir isteğim de vardı. Biraz da uyuşturucu ayağına çıktım geldim. Ankara’ya geldiğim gece gidip uyuşturucu aldım zaten. İş olmadığı için bir süre sonra huzursuzluk çıktı. Bir de yine uyuşturucu batağı… Fırsat bulunca yeniden Suriye’ye gittim.

> Sonuçta siz her ne kadar ölümü göze alsanız da dünyadaki yaşamı da düşünüyorsunuz. Çatışmalarda aklınızdan neler geçti?
Biraz korku var tabii. O çatışma esnasında şeytan aklına giriyor, “Ben burada ne yapıyorum yahu?” diyorsun. Kafayı kaldıramıyorsun, korkuyorsun tabii. Allah sana şehitlik nasip edecek ama insansın, fıtratında var, korkuyorsun tabii. Aklına ailesi de geliyor insanın. Türkiye’de bir sahtecilik suçundan aranmam vardı. Annem, “Yeter ki gel burada gözümün önünde cezanı yat. Orada ölsen ben hangi mezara gideyim ağlayayım?” dedi. Ölü de gelmiyor, orada kalıyor… Cenazeleri orada gömüyorlar.

> Çatışmalarda kaç kişiyi öldürdüğünüzü biliyor musunuz?
Bilmiyorum vallahi. Vardır… Saymadım. Vurmuşuzdur… Savaş esnası zaten; yaşamak istiyorsan acımayıp öldüreceksin.

> IŞİD militanlarının Türkiye’de eylem yapabileceği konuşuluyor. Bu ihtimalde gerçeklik payı var mı?
Dewle Türkiye’yi seviyor. Bu bir gerçek. Sınırlarda rahatlık verdiği, her milleten insanın rahatlıkla geçmesine izin verildiği için Türkiye seviliyor. Dewle’de savaşan mücahitler de buna rağmen, Allah’ın hükmüyle hükmedilmediği için Türkiye’yi tağut olarak biliyor. Türkiye’ye karşı IŞİD’in savaş veya eylem düşüncesi yok. Türkiye özellikle PKK’yla çarpıştığımız için bize yol veriyor. Allah biliyor, uçak vurmasın, Dewle’ye bir ay yol versinler, PKK yenilir.

Yakalanan IŞİD’liler serbest

DOĞU EROĞLU
dogueroglu@gmail.com
09.07.2015
Birgün

Ankaralı IŞİD’ciden akıl almaz sözler:
İşkence etmiyoruz, boynunu kesiyoruz

Hacıbayram’daki evine dönen cihatçı, Irak’ta esir aldığı peşmergenin kafasını nasıl kestiğini anlatırken soğukkanlı; “Emir geldi, ‘Bu senin, keseceksin’ dedi. ‘Kesemem’ dedim, kızdı. Arkadaşlarıma baktım, kabul ettim. Halkın içine götürdük, beremi taktım. Kestim…”

Ankaralı IŞİD’ciden akıl almaz sözler: İşkence etmiyoruz, boynunu kesiyoruz
Ankara’nın Hacıbayram Mahallesi’nde yaşarken IŞİD’e katılan ve farklı aralıklarla toplam dokuz ay boyunca İslam Devleti için savaşan C.A., Irak ve Suriye’de yaşadıklarını anlatmayı sürdürüyor. Irak’ta Sultan Abdullah’ta gece vakti yakaladığı peşmergenin kellesini keserek ‘Kelleci’ lakabını kazanışını, IŞİD’in ‘adalet’ anlayışını BirGün’e anlatan C.A., “Doğduğum büyüdüğüm Türkiye bana bir garip geliyor. Sanki ben ya Irak’ta doğmuşum ya da Suriye’de doğmuşum gibi hissediyorum. Bir de biz alıştık artık çatışmaya girmeye” diyor.

Evde cariye pazarı

> İslam Devleti’nin adalet anlayışıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Allah’ın hükmüyle hükmedildiği için Dewle’nin adalet anlayışı çok güzel. Adil, eşit bir düzen. Kurallar biraz katı olabilir ama bu Allah’ın hükmü. Mesela Rakka’da hemşireyle zina yapan doktor gelip bunu itiraf edip hükmüne razı olduğunu söyledi, taşlanarak öldürüldü. Kitap da onu söylüyor, ‘Hırsızlık yaptıysa el kesilir. Zina yaptıysa taşlanır’.

> IŞİD’in işgaliyle kadınların ve çocukların savaş ganimeti sayılması, seks kölesi olarak satılması gibi uygulamalar tartışılıyor. İslam Devleti içindeki durum uluslararası basında çıkandan farklı mı?
“Kadınları pazarda satıyorlar” diyorlar. Vallahi Rakka’da beş ay kaldım, pazarda bir karı görmedim. Tamam, cariye pazarı var. Pazar dediğim de ev; öyle açıkta mal sergiler gibi değil. Eve gidersin, beğenir, parasını verir, alırsın. İmam nikâhını yaparsın, artık o senin himayendedir. İster hediye et, ister azat et.

> Aile kurmaya veya cariye sahibi olmaya çalıştınız mı?
Irak’ta 25 yaşında, üç çocuğu olan bir kadınla evlenecektim. “Evleneceğim insan illa muhacir ve Türk olsun” demiş. Benden iyi Türk mü olacak? Sonra evli olduğumu öğrenince beni istemedi. Dewle kurban keser, yemek dağıtır, evini kurar, kadına verilecek 1,500 dolar mehir parasını öder. Cebinden harcamazsın. Altın takmak gibi, burada kadınlara mehir verilir. Orada mehir kadınındır.

İşkence yokmuş: Boynunu kesiyoruz!

> Eşcinsellerin çatıdan atılması gibi uygulamalar dünya kamuoyunun çok tepkisini topluyor. Bu tip cezalandırmalara şahit oldunuz mu?
Bir eşcinselin cezalandırıldığını görmedim ama uyuşturucu satan birinin kafasının kesildiğini gördüm. Zaten Rabbim ayette, “Kâfirleri gördüğünüz zaman boyunlarını kesin” diyor. Biz işkence etmiyoruz; ya kafasına sıkıyoruz ya da Allah’ın dediği gibi boynunu kesip atıyoruz. Bunlar kısas oluyor.

> Esir alınan Ürdünlü pilot da benzer bir kısas uygulaması çerçevesinde mi yakılarak öldürüldü?
Herkes, “Diri diri adam yaktılar” deyip IŞİD’i kötülüyor. Ürdünlü uçakla bomba attığında, çoluk çocuğu yaktığında ona kimse bir şey demiyor. Ona da ne yaptılar, kafesin içinde yaktılar, üstüne molozları döktüler, üzerinden de greyder geçirdiler. Çoluk çocuk binaların altında kalanlara kısas yapıldı. Bu Allah’ın hükmü yani. “Sizin için kısasta hayır vardır” diyor Rabbim.

> Savaşta ele geçirilen silahsız esirlerin infaz edilmesi de bir başka tartışmalı konu. Bunu uygun buluyor musunuz?
Bunlar senin dinini istemiyorlar. Önce biat istersin, tebliğ edersin. Adamın kafası almıyor, basmıyor kafası.

> Mutlaka tebliğ yapılıyor mu?
Tabii, illa ki. Sana yararlı olacaksa onu kendi arana almayı zaten istiyorsun. Ama karşıdakinin almıyor kafası. İstemiyor seni. Kâfir hükmü veriliyor. E zaten kâfir! Allah’ın hükmünü istemiyor.

Nasıl ‘Kelleci’ oldu?

> Siz bir savaş esirini infaz ettiniz mi? Ya da infaza şahit oldunuz mu?
Irak’taki ketibemizde birlikte olduğum mahalleden iki arkadaşımdan biri Doçka’cı (Sovyet yapımı DShK ağır makineli tüfek), öbürü de Bixi’ciydi [PKM veya PKS isimli Sovyet yapımı ağır makineli tüfek]. Beni de ‘Kelleci’ diye bilirlerdi. İnfazı bir kere yaptım, lakap oradan geldi.

> Kelle kesme olayı nerede, hangi şartlarda yaşandı?
Irak’taki Ninova vilayetinde, Sultan Abdullah’ta oldu. Ama Allah için yalan yok, adamın avına düştüm. Gece vakti, nöbet yerindeyim. Peşmergeyi gördüm. Yavru geziyor! Arkadaşıma, “Bir şey olursa, yani avı önüme düşüremezsem, ben dahi olsam vur” dedim. O nöbet yerinden beni izliyor, telsizle haberleşiyorduk. Doçka’yı benim gittiğim yere çeviriyor. Onun da bir mermisi var, sıktığın insan ortadan ikiye yarılır! Peşmerge geldi, geldi, geldi… Onu da Allah çıkarttı karşıma. Silahıyla hedef aldı ama kendisi de Bixi’nin hedefinde; bir şey olsa ikisi de dayanacak silaha. Adamın arkasından dolaşıp yakaladım; gözünü ve ellerini bağladım. Şans eseri aldım. Aldım getirdim, bir bayram havası! Bizimkiler beni birbirlerine övüyor. Her babayiğidin harcı değil sızma yapıp adam almak!

‘Ölü görmek normal bir şey gibi geliyor’

> Esirle ilgili nihai karar nasıl alındı?
Emir (Komutan) dedi ki, “Bunun hükmü sensin.” Önce dinimi tebliğ etmemi, kabul etmezse kafasını kesmem gerektiğini söyledi. Adama konuşuyorum, “Bak kardeşim, Hakk yolu budur, senin yolun yanlış” diye. “Yok” diyor! İki saat konuş, konuş, konuş… Artık ben bıktım. Emir’e, “Yapabileceğim bir şey kalmadı, bir de siz konuşun” dedim. Kadı geldi, bir de o tebliğde bulundu. Peşmerge kadıyı da ciddiye almayıp güldü, “Sizin hükmünüz geçmez, konuştuklarınız bana bedava gelir” dedi. “Ulan boynun gidecek, kabul et” diyorum, “Yok” diyor. Acıdım. Aslında Rabbim, “Kanunlarımı uygularken acımayın” diyor. Rabbimden merhametli biri değilim ben, Rabbimin acımadığına ben niye acıyayım? Vallahi de istemiyordum kafasını kesmek. Tamam, ateş edeyim… Sonunda Emir geldi, “Bu senin, keseceksin” dedi. “Ben kesemem. Davar, tavuk mu keseceğim?” dedim. Emir bu defa kızdı, “Kabul etmezsen ismin ajana çıkar” dedi. “Emre itaat Resul’e itaattır, Resul’e itaat Allah’a itaattır” diyor. Mecbur keseceksin… Arkadaşlarıma dönüp baktım, kabul ettim. Halkın içine götürdük, beremi taktım yüzüme. Kestim…

> Esirinize dair bazı şeyleri hatırlıyor musunuz? İnfaz sizi etkiledi mi?
Peşmerge’den olduğu için Kürt’tü. Çevirmen aracılığıyla konuşuyorduk. Kolunda Abdullah Öcalan’ın dövmesi vardı. Hatta, “Öleceğimi bile bile kaç yıldır bu örgütün içerisindeyim. Öleceğim ama gözüm açık gidecek, bir tek Öcalan’ı görebilmiş olmayı istiyordum” dedi. Adamın ismini de öğrenmiştim ama şimdi hatırlayamıyorum. Kerküklüydü. Sonrasında 10-15 gün kendime gelemedim, uyuyamadım. Tavuğun kıymeti vardı da insanın kıymeti yoktu orada. İnsan ölüsü görmekten artık normal bir şey gibi geliyordu bize. Savaştasın ama. Ya kâfir seni vurur ya sen kâfiri vurursun…

“Türkiye’ye uyum sağlayamadık”

> Hacıbayram’daki İsmet Paşa Mahallesi’nin kentsel dönüşüm bölgesi oluşu, mahallede pek çok aile ve çocuk yaşarken okulun yıkılması cihatçıların gidişini hızlandırdı mı? “Buradaki yaşam bitti” hissine kapıldı mı mahalleli?
Seni istemiyor orada, İsmet Paşa’da oturmanı istemiyor. Milletin elinden ucuza al evi, başkasına milyonlara sat. Adalet bu mu? Zaten devleti tanımıyorduk. Bu da tuzu biberi oldu. Kendi çocuğum olsa göndermezdim ama o okulun yıkılmasına ben de karşıydım.

> Daha önce hiç polis, İstihbarat veya MİT gelip sizi sormamış, bilgi toplamamış mıydı?
Hayır, yeni başladı. İki gün önce arkadaşın birini Emniyet İstihbarat muhtarlığa çağırmış. “Buna alışkın olun” demişler. Ben de takip edildiğimi düşünüyorum. Bir olay olsa, Ankara’da biri kendini patlatsa ilk bizi çağıracaklar.

> Şimdi Türkiye’de ne yapacaksınız?
Şimdi bir iş bulduk. Otopark işiymiş. Bir de hanımla barışmak istiyorum, onunla yeniden birlikte yaşayacağız.

> Buradaki yaşam beklediğiniz gibi gelişmezse İslam Devleti’ne dönmeyi düşünüyor musunuz?
Niyet o. Ama bu sefer gidersek dönemeyiz.

> Türkiye’ye yeniden uyum sağlayabilecek misiniz?
Alışamadık buraya. Ortamına ısınamadık. Görüyorsun, insanlar açık açık… Kapalı insanlara alıştık. Artık doğduğum, büyüdüğüm Türkiye bana garip geliyor. Sanki ben ya Irak’ta ya da Suriye’de doğmuşum gibi hissediyorum. Oraya alıştığımız için burası zor geliyor. Bir de alıştık artık çatışmaya girmeye…

http://www.birgun.net/haber-detay/bir-cihatcinin-itiraflari-isid-turkiye-sinirinda-cok-rahat-bicimde-hareket-ediyor-84332.html

http://www.birgun.net/haber-detay/ankarali-isid-ciden-akil-almaz-sozler-iskence-etmiyoruz-boynunu-kesiyoruz-84400.html

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, Bölücü KÜRTÇÜLÜK, FAŞİZM, İrtica, ORTADOĞU ÜLKELERİ, PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem, RADİKAL İSLAM, TERÖR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *