Saygı Öztürk
saygi@sozcum.com
5 Temmuz 2015
Sözcü
Bunlar mı darbeci bunlar mı casus?
Milletvekili seçimleri, yeni hükümeti hangi siyasi partilerin kuracağı, erken seçime gidilip gidilmeyeceği, seçim hükümetinin kurulup kurulmayacağı konuşulurken, “Ergenekon”, “Balyoz” gibi davalarla hayatları karartılmaya çalışılanların yaşadıkları, bu kez başkalarına yaşatılıyor.
Suriye’ye giden TIR’larda arama yapılmasıyla ilgili olarak Cumhuriyet savcıları Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Aziz Takçı, Özcan Şişman, eski Adana Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay hakkında “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçundan ömür boyu hapis cezası isteniyor. Haklarında hazırlanan iddianame mahkeme tarafından kabul edildi.
19 Ocak 2014’de Adana’da durdurulan TIR’larda arama yapan 13 asker de tutuklu. Aralarında Binbaşı Bekir Karataş, üsteğmen ve teğmen rütbelerinde bulunan Hüseyin Özmen, Önder Kır, Hakan Kaplan, İsmail Önder Ata da “casusluk”la suçlanıyor. Söz konusu operasyonla Devletin gizli sırlarının ortaya dökülmesinin amaçlandığı öne sürülüyor. Askerler 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor.
BU İŞLER ÖYLE KOLAY MI?
14 asker, 4 savcı kendilerine ulaşan ihbarla ilgili işlemleri yaptıkları için casuslukla, hükümeti ortadan kaldırmaya dönük eylemde bulunmakla suçlanmasına şaşırıyorsunuz. Askerlerin avukatlarından Ahmet Kaya’nın yazdıklarını okuyunca daha da şaşırıyorsunuz. Adana’da durdurulan silah ve mühimmat yüklü olduğu belirtilen TIR’ların Suriye’de Bayır Bucak Türkmenleri’ne de gönderildiği Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/161 esas sayılı dosyasında savcılık iddiası, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bazı kamu görevlileri açıklamalarıyla resmiyet kazanmış oldu.
Oysa, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/41637 hazırlık sayılı dosyasından yapılan soruşturmada, TIR’lardaki malzemelerin “Halep şehrindeki Türkmenler’e gittiği” ileri sürülerek soruşturma yapılıyor. Tutukluluk incelemesi ile şüphelilerin tutuklanması ve tutukluluğun devamına karar verilen Sulh Ceza Hakimliği’ndeki gerekçelerde de yine “Halep şehrindeki Türkmenler’e bu yardımların gönderildiği” ileri sürülüyor.Bu iki resmi dayanaktaki gerekçeler birbiriyle çelişkili. Avukat Ahmet Kaya da, “Kısa bir araştırma yapılsa bu yardımların Halep şehrine yönelik olduğu, ayrıca TIR’ların sürekli Reyhanlı Gümrük Kapısı’nı kullanmalarından da anlaşılırdı” diyor.
4 SAATLİK GECİKME
3 Haziran 2015 tarihinde, hükümete yakınlığı ile bilinen gazetelerin birisinde Bayır Bucak Türkmenleri yetkililerinin; 19 Ocak 2014’de durdurulan 3 TIR’ın kendilerine ulaştırılmadığından dolayı 200’e yakın köyün düştüğünü anlattıkları belirtiliyor. Oysa gerçek durum şöyle:
Arama yapılacağı gerekçesiyle durdurulan bu TIR’ların, MİT ile ilgili olduğuna ilişkin Adana C. Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık’a belge sunulmasının hemen ardından TIR’lar, 4 saat içinde MİT yetkililerine teslim ediliyor ve gidişlerine izin veriliyor. Yani, bu TIR’lar gerçekten Bayır Bucak Türkmenlerine gidiyor olsaydı, 3-4 saat gecikmeyle de olsa onlara mutlaka ulaştırılırdı.
GERÇEKLER ORTAYA ÇIKARILMALI
Bu ülkede “darbe yapacaklar” denilip 364 asker hakkında dava açılmıştı. Bunların 237’si çok ağır cezalara çarptırılmıştı. Aradan neredeyse 4 yıl geçtikten sonra “pardon” denildi. İşte o askerlerden amiral Cem Çakmak da önceki gün hayatını kaybetti. “Ergenekon Terör Örgütü” dediler, bu örgütün “hayali bir örgüt” olduğu aradan 7 yıl geçtikten sonra anlaşıldı. O davanın en uzun süre cezaevinde kalan sanıklarından Albay Muzaffer Tekin’in de Çakmak gibi cezaevi koşullarında hastalığı ilerlemişti. Nitekim tahliye olduktan kısa süre sonra vefat etti.
Sıra geldi bu kez “MİT TIR’ları Davası”na. Cumhuriyet Başsavcısı, savcılar, jandarma komutanı, üsteğmen, teğmen, astsubaylar şimdi casuslukla, hükümeti devirmeye teşebbüsten yargılanıyor. 17-25 Aralık savcıları meslekten çıkarıldı, yargılanmalarına izin verildi. Yani, hükümetin aleyhine olabilecek yasal bir işlem yapanların bile cezaevine konulduğu, yargılandığı bir süreci yaşıyoruz.
Avukat Ali Kaya, o kadar iddialı ki, “Davaya konu olayın, maddi gerekçelerinin ve iç yüzünün ortaya çıkarılması için İstanbul C. Başsavcılığı’na ve Sulh Ceza Hakimliği’ne dilekçe sunduk. Dilekçemizde geçen her bir soruya verilecek somut cevaplar, müvekkillerimizin suçsuz olduğunu ortaya koyacak, gerçek suçlular da ortaya çıkarılacaktır” diyor.
Dileriz öyle olur…
http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/saygi-ozturk/bunlar-mi-darbeci-bunlar-mi-casus-877795/