Paylaşım ! * “HDP’den Celal Doğan da halkın seçim sandığında; “kubbeyi çökerten ve çatıyı uçuran” olarak gördüğü Tayyip Erdoğan’la BBG evine dönüşen kaçak Sarayı’nda buluştu.”

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
6 Temmuz 2015
Sözcü

Paylaşım!

Camilerin duvarları birbirinden ayrı dururlar. Aynı kubbeyi taşırlar. Evlerimizin duvarları da birbirinden ayrı dikilidir. Aynı çatıyı taşırlar. 7 Haziran seçim sandığında seçmen, “kubbe çöküyor, çatı perişan” diye duvarları uyardı.

3 duvar bir olun.
Kubbeyi kollayın.
Çatıyı kurtarın.
Altında biz eziliyoruz.
Ülke perişan.
Duvar sağırlığı sindi.
Duvar gibi dinlediler.
Kubbeyi çökertene koştular.

HDP’den Celal Doğan da halkın seçim sandığında; “kubbeyi çökerten ve çatıyı uçuran” olarak gördüğü Tayyip Erdoğan’la BBG evine dönüşen kaçak Sarayı’nda buluştu.

Celal Doğan’a bak!
Eskiden görüşürdük.
Yine görüştük.
Ne var bunda yapıyor!

Eskiden görüştüğünü niçin 45 günlük seçim günlerinde halktan gizledin? O günlerde Celal Doğan, Tayyip Erdoğan ile sık görüşen, içtiği su ayrı gitmeyen, boğazından lokma geçmeyen bir siyasetçidir bilgisini seçmene aktarsaydı yeni partisi HDP, acaba yüzde 8’i geçer miydi?

Daha önce de Deniz Baykal koşmuştu. Adı açıklanmıyor, içeriği gözden kaçırılıyor ama Deniz Baykal’a aynı günde ya da aynı günün gecesinde MHP’nin lider kadrosundan bir önde gelen de görüşme trafiğinde yer almıştı.

Ne görüşüyorlar?
Ne dinliyorlar?
Ne anlatıyorlar?
Ne karara varıyorlar?
Halktan niçin gizliyorlar?

Niçin önce 3 parti lideri biriyle görüşüp; “yapılacaklar programı” üzerinde anlaşıp; “ey halkımız, senin sandıkta verdiğin uyarıyı aldık. Senin seçtiğin milletvekili çoğunluğunu ve oyların yüzde 60’ını almış biz üç partinin lideri aramızda toplandık; “halk bizden ne istedi, biz ne yapabiliriz?” diye ortak akıl kurduk ve şu “icraat programını” hazırladık. Şimdi Cumhurbaşkanı’ndan bize “Hükümeti Kurma” teklifi bekliyoruz. Biz çöken kubbeyi ve yıkılan çatıyı yeniden taşıyacak direnci göstereceğiz” demediler, diyemediler, demeyi düşünmediler.

Görüşmeye koştukları Tayyip Erdoğan, halktan iyice kopmuş. İftarlarda bile kendi masası ile davetlilerin arasına kırmızı plastik bantlar çektiriyor. Ev yıkılıp çöktüğünde kalan enkaza kimse yaklaşmasın diye çekilen kırmızı şeritler var ya… İşte onun gibi bir durum ve yüzde 60 oy almış üç partinin lideri yüzde 40 oy almış partinin tek liderine “Ne emredersiniz?” diye koşuşturuyorlar.

Paylaşım diye anladılar.
Bakanlık alalım.
Kırmızı plakaya binelim.
AKP ile koalisyon kuralım.
Halkın uyarısını boş ver.
Çatıyı yıkana koşalım.

Koltuk paylaşımı görüşmeleri yapıldığının en somut belgesi Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin başına koyduğu Ahmet Davutoğlu’nun dün açıkladığı “4 aşamalı koalisyon planının” içinde var.

Birinci aşama:
Masaya oturulacak.
İkinci aşama:
Vaatler yakınlaştırılacak.
Üçüncü aşama:
Protokol yazılacak.
Dördüncü aşama:
Bakanlıklar paylaşılacak.
Koltuklar üleşilecek.

SÖYLEŞİ

Çocuklarımızın 13 yılını yediler!

Umutlanıyorduk. Türkiye bütçesinden en yüksek pay Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılıyor. Türkiye çocuklarını yeni keşfetti. Onların eğitimine öncelik veriyor. 13 yılın sonunda eğitimin çöktüğü ortaya çıktı. LYS sınavında öğrenciler matematikte yüzde 9.7 ve geometride yüzde 3.7 ortalama kadar düştü. Milli Eğitim Bakanı’nın sesi çıkmıyor.

This entry was posted in Bekir Coşkun yazıları, Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS, SİYASİ PARTİLER, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *