21. Yüzyıl Diktatörlüğü *** ” 13 yıllık AKP iktidarı, liderliğinde, Türkiye’nin faşizme yaklaşan, totaliter rejime geçişi, 21. yüzyıl diktatörlüklerinin en önemli özellikleri içinde yer alan uygulamaları, somut sonuçları ile anlatılıyor… “Sivil ve popüler niteliği ağır basan bir otoriter rejim, siyaseti, ekonomiyi ve toplumu tüm yoğunluğu ile etkisi altına almaktadır”

Şükran Soner
soner@cumhuriyet.com.tr
30 Mayıs 2015 Cumartesi
Cumhuriyet

21. Yüzyıl Diktatörlüğü

CHP Araştırma Bilim ve Yönetim Platformu’nun Prof. Dr. Sencer Ayata önderliğinde hazırladığı, kitaba dönüştürülmüş “AKP iktidarı ve rejimin otoriterleşmesi” başlıklı rapor, dün bir grup gazeteci ile paylaşılarak kamuoyuna sunuldu.

13 yıllık AKP iktidarı, liderliğinde, Türkiye’nin faşizme yaklaşan, totaliter rejime geçişi, 21. yüzyıl diktatörlüklerinin en önemli özellikleri içinde yer alan uygulamaları, somut sonuçları ile anlatılıyor… “Sivil ve popüler niteliği ağır basan bir otoriter rejim, siyaseti, ekonomiyi ve toplumu tüm yoğunluğu ile etkisi altına almaktadır” vurgulaması yapılıyor.

Prof. Sencer Ayata, 21. yüzyıl diktatörlüklerinin en önemli özelliklerinin, sandığı kullanma ile bağlantılı koşullara göre, otoriterliğe geçişte, iki adım ileri bir adım geri yürüyüşleri olduğunun altını çiziyor. AKP ve lideri Erdoğan’ın otoriterleşme yürüyüşlerinde ülke aydınlarının duruşlarını şöyle özetliyor:

“İktidarlarının ilk yıllarının icraatlarına demokrasinin ana gücü gibi bakan entelektülellerin ağırlığı vardı. Karşı çıkanlar, siyasal İslamcı kimlikli yaklaşımların demokratik olamayacağı teziyle, takıyye yapıyor diyenlerdi. İcraatları ile yüz yüze kalındıkça vahşi kapitalizme yakın yüzü çıktı. Otoriterlik yüzüne çok geç uyanıldı…”

Otoriterleşme sürecindeki önemli dönemeçleri özetlerken, hızla erozyona uğratılan hukuk devleti icraatlarına ağırlık verdi. İktidarın tek elde toplanması, kuvvetler ayrılığının yok edilmesi, “Millet iradesi” ağızdan düşürülmeden Meclis çoğunluğunun ele geçirilmesiyle, Meclis’in yürütmenin alt koluna dönüştürülmesinin altını çizdi. Meclis’in denetim yetkisinin ortadan kalkmasında torba yasaların işlevi, sonuçlarına, milletvekillerinin liderin vekiline dönüştürülmelerine, partinin dar kadro ile iktidar gücünün kullanılmasından otoriter liderin güçlenmesine gelişmeleri sıralayarak.. “Millet iradesi lider otoritesine dönüştü” dedi.

***

İktidarlarının ilk yıllarından yargının baskı altına alınması uygulamaları dalga dalga yaygınlaştırılarak, yasaları, yargı kararlarını hiç uygulamayan yönetimler, İktidarları icraatlarına geçiş… Yargının denetiminin dışına çıkan iktidar gücü, hükümet, lider otoritelerine boyun eğiş… Son aşama yargının iktidarı aklayan, muhalefeti, her tür karşı duruşu, mağduru ezen nitelik kazanması…

Hak ve hukukun İktidarları ile yandaşlarının bir bölümü için geçerli, diğerleri için ulaşılamaz bir derin toplumsal bölünmenin yaratılması… Yurttaşları ikiye bölme…

İktidar için muhalefet sayılan, tehdit olarak algılanan tüm kişi ve kurumları fişleyen, cezalandıran bir haksızlıklar-hukuksuzluklar düzeninin kurumlaştırılması. Kısıtlanan özgürlükler, ihlal edilen insan hakları… İktidarları cephesi için kurumsallaştırılmış cezasızlık politikası. Hak arama özgürlüklerine el konulmuş, yasaklanmış, cezalandırılarak haklarını hukuklarını savunamayanlar… Yandaş ve karşıtlık üzerinden tam bir çifte standart… Devlet -hükümet ayırımı ortadan kalkmış, parti devlet hükümet bütünleşmiş. Seçimler eşitsiz oyun alanı, pazarlığın odağı…

AKP’nin, liderin siyasal otoriterleşmesi, sadece siyaset alanı ile sınırlı değil; siyaset-ekonomide otoriterleşme süreçleri, bir sistemin, rejimin, düzenin otoriterleşmesi… Meclis’in hukuk içinde yasa yapmasının üstüne çıkan bir Kanun Hükmünde Kararname ile 800’ün üstünde kurumun yetkileri ortadan kaldırılabiliyor. Piyasalara sürekli müdahale ediliyor, rant yaratma, yandaş sermayeyi büyütme yolları, partizanlaşmanın önünün açılmasında sınır tanınmıyor.

Dünyada TOKİ’nin bir benzeri merkeziyetçi güç, örgütlenme örneği yok. Yerel yandaş müteahhit, siyasi güç üretiliyor. Yolsuzluklukların, suçluların denetim dışı kalmaları tek başına faşizmi açıklamasa da, totaliter rejim için dini değerlere, inançlara yapışılarak denetim dışılığın daim kılınması, hesap sorulamayan lider kültürünün oluşturulması, tek başına temsil iddiası, sorgulanmayan lider kültürü… Yönlendirilmesi kolay kitleler yaratmak, kültürel kimlik ayrımları ile siyasal güç, toplumsal baskıyı oturtmak, intikamcı icraatlarla mağdurları sindirmek, otoriterliğin altyapısını oluşturmak…

21. yüzyıl diktatörlüklerinde, sivil örgütlülüğü ağır basan otoriter rejimlerin, kâğıt üstünde hukuk devleti düzeni, demokrasileri var… Faşizme, totaliterliğe, hakların hukukun fiilen kullandırılmaması koşullarının yaratılması ile yürünüyor…

This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, FAŞİZM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *