31 Mart 2015
Rifat Serdaroğlu
ÖNSEÇİM ZAFERİ
Demokrat olmayan Genel Başkanlar, Yargıç denetiminde yapılan önseçimden hiç hoşlanmazlar ve mümkün olduğu kadar bu “demokratik olaydan” kaçmaya çalışırlar!
Demokrasiyi hazmetmemiş Genel Başkanlar, önseçimden kaçmak için
“Temayül Yoklaması”, “Teşkilat Yoklaması”, “Sivil Toplum Kuruluşları Yoklaması” adı altında yaptırdıkları aldatmacalarla herkesi kandırdıklarını zannederler. Gerçekte kandırılan, aldatılan kendileridir.
Parti içi demokrasiyi istemeyen Genel Başkanlar, çok dar bir çevreye danışarak Milletvekili adaylarını belirlerler. Bu belirlemede en dikkat ettikleri, önem verdikleri tek konu “Asker Milletvekili” oluşturmaktır. Asker Milletvekili yani, Genel Başkanın emrinden çıkmayacak, verilen emre hiç itirazsız “Başüstüne” diyecek kişiliksizlerden oluşacak Parti Meclis Grupları,bu tip Genel Başkanların vazgeçemedikleri aşklarıdır!
Parti içi demokrasiyi işletmeyen Genel Başkanlar yanıldıklarını ilk ciddi siyasi krizde yaşarlar. Partiyi ilk terk eden “Asker Milletvekili” denen sepetler olur. Çünkü onların parti aidiyetleri yoktur. Onlar Partinin değil, Genel Başkanlarının milletvekilleridir ve öncelikleri kendilerini kurtarmaktır…
Nasıl ki normal yaşamınızda “İlkeli-Bilgili-Saygılı” olunca itibarlı biri olursanız, siyasi yaşamda mutlaka ama mutlaka “İlkeli-Bilgili-Saygılı” olursanız, kısa vadede kaybetseniz bile, uzun vadede kazanan siz olursunuz ve hak ettiğiniz saygıyı görürsünüz.
Sizlerden özür dileyerek başımdan geçen bir olayı paylaşmak isterim.
1993 yılı DYP Büyük Kongresinde maalesef, Tansu Çiller’i Genel Başkan seçtik! Çiller, Başbakan olarak atanınca Bakanlar Kurulu listesini Sayın Cumhurbaşkanına sundu. Bendeniz de Sağlık Bakanı olarak atanmıştım.
Sağlık Bakanlığı görevi siyasetteki en ağır görevlerden biridir. 700 bine yaklaşan personeli, çok yüksek maliyetli yatırımları ve insan sağlığının ilk muhatabı olan zor bir bakanlık!
Çiller, Müsteşar Prof. Dr. İlhan Özdemir’in görevden alınmasını ve yerine başka birinin atanmasını istedi. Kendisine, sebebini sordum ve Müsteşar Bey’in çalışmalarından Bakan olarak memnun olduğumu söyledim. Çiller, Müsteşar Bey’i tanımadığını, atanmasını istediği kişiyi bir dostunun önerdiğini söyledi. Ben konuyu inceleyeceğimi ve kararımı kendisine arz edeceğimi söyledim.
Aradan 15- 20 günlük bir süre geçmişti ki, Başbakanlıktan bir kurye geldi ve bana bir zarf uzattı.Zarfta bir atama kararnamesi vardı. Başbakan Çiller imzasıyla gelen kararname ile benim Müsteşarım görevden alınıyor ve yerine atama yapılıyordu!
Ben kararnameyi yırttım, zarfa koyup, kuryeye verdim ve adamı odadan çıkarttım. 5 dakika sonra Çiller aradı ve “Sayın Bakan, benim gönderdiğim kararnameyi yırtmışsınız” dedi. Ben de “Evet Sayın Başbakan, yırttım, siz nerede iseniz yüz yüze görüşmek isterim” dedim. Yarım saat sonra Başbakanlık Konutunda idim ve cebimde Sağlık Bakanlığından istifa etiğime dair dilekçem vardı.
Başbakan Çiller, “Evet Sayın Bakan, kararnameyi niçin yırttınız” dedi!
Ben “Sayın Başbakan, Türk Devletinin bir düzeni vardır. Bunu siz Başbakan olarak değiştiremezsiniz. Kararnameyi Bakan olarak ben düzenlerim. Görevden alma ve atama gerekçeleri ile size sunarım. Siz uygun görürseniz Sayın Cumhurbaşkanına sunarsınız. O uygun bulursa imzalar, kararname yürürlüğe girer ve atama işlemi gerçekleşmiş olur. Siz kararnameyi kendiniz düzenleyip, Bakanınıza gönderiyorsunuz. Bu doğru değildir” dedim.
Çiller; “Sizi ben Bakan yaptım” dedi!
Bende, “Maalesef sizi de ben ve arkadaşlarım Başbakan yaptık” dedim ve cebimden istifa dilekçemi çıkarıp, masanın üzerine bırakıp çıktım…
Bakın ben şimdi başım dik Türkiye’nin her yerine tek başıma gidiyorum, yıllardır da yazılarımla her gün yüz binlerce insana ulaşarak Demokrasi ve Lâik Cumhuriyet kavgası veriyorum, Çiller ise tek kelime konuşamıyor ve evinden dışarı adım atamıyor. Tek işi Tayyip Erdoğan’a “Ekonomik Danışmanlık!” yapmak…
Bu örnek siyasette ilkeli-bilgili ve saygılı olmanın erdemini net olarak anlatıyor.Parti içi demokrasiyi işleten Genel Başkanlar mutlaka kazanacaklardır.7 Haziran’da yapılacak Genel Seçimlerde CHP’ nin gerçekleştireceği “Oy patlaması” Sayın Kılıçdaroğlu’nun ve önseçimin zaferi olacaktır…
Sizce AKP, bir tek şehirde olsun “Yargı Denetiminde Önseçim” yapabilir mi?
Peki, sizce AKP herhangi bir şehirde, parti kongresini iki adayla yapabilir mi?
Yapamaz, çünkü AKP’de “Demokrasi Kültürü” yoktur.Bademlerde “Biat Kültürü” vardır.Bademleri kırk sene sıksanız, bir gram demokrasi çıkaramazsınız.Fıtratlarında yok, arkadaş! Vermeyince rahmet, ne yapsın emanetçi Ahmet…
Sağlık ve başarı dileklerimle