MONDROS ANTLAŞMASI ÖNCESİ GİBİ *** “O zaman Vatan işgal edilmişti, yabancı askerler “Eyalet Valisi” gibi dolaşırlar ve devlet memurlarına emirler verirlerdi, şimdi de yabancı Büyükelçiler, Türkiye babalarının çiftliğiymiş gibi Diyarbakır’a gidip, Kürtçülük propagandası yapıyorlar…”

12 Mart 2015
Rifat Serdaroğlu

MONDROS ANTLAŞMASI ÖNCESİ GİBİ

Osmanlı Devletini fiilen sona erdiren antlaşmanın adıdır,
Mondros Ateşkes Antlaşması!

Hiç kimse lafı dolandırıp, kendini aldatmasın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, aynen Osmanlı Devleti gibi, tam da yıkım öncesi durumunda…Halimiz, Mondros Antlaşması öncesine tıpa tıp benziyor.

O zaman Padişah vardı, şimdi “Seçilmiş Sultan” var.O zaman işlevi olmayan Meclis vardı, şimdi tek kişinin emrinde olan TBMM var. O zaman bir tane “Halife” vardı, şimdi her tarikatın başında, her cemaatin tepesinde, bağışla yaşayan ve milyarlarca dolarlık servetleri yöneten uyanık “Zamane Halifeleri” var.

O zaman, Padişahı kızdıran Sadrazam’ın elinden mühür alınır kafası uçurulurdu. Şimdi de seçilmiş Sultan’ı kızdıran Başbakan-Bakan derhal etkisiz eleman konumuna düşürülüp, tekme tokat dövülüyor.O zaman, ispiyon-ihbar-istihbarat çok önemliydi ve direkt olarak Padişaha bağlıydı, şimdi de doğrudan seçilmiş Sultana bağlı bir istihbarat teşkilatımız var. Devletimiz “İstihbarat Devleti” olmak üzere…

O zaman “Vatan” işgal edilmiş, Kürt Teali- Pontus Rum-Ermeni Taşnak Hınçak Cemiyetleri yıkım ekibi olarak çalışırlardı. Şimdi de TC Devletinin Bankacılık- Finans kuruluşları ve stratejik kuruluşları yabancılara peşkeş çekilmiş,PKK Narko-Terör örgütü Devletin muhatabı yapılmış, Türk Bayrağını soykırım anıtına paspas yapan Ermenistan’a kucak açılmış, üzerlerinde “Rum-Pontus Cumhuriyeti” yazan tişörtlerle gençler serbestçe dolaşmaktalar…

O zaman Vatan işgal edilmişti, yabancı askerler “Eyalet Valisi” gibi dolaşırlar ve devlet memurlarına emirler verirlerdi, şimdi de yabancı Büyükelçiler, Türkiye babalarının çiftliğiymiş gibi Diyarbakır’a gidip, Kürtçülük propagandası yapıyorlar…

“İyi de ne yapacağız” dediğinizi duyar gibiyim!
Büyük Atatürk o zaman ne yaptıysa bizde onu yapacağız…
Atatürk tüm iç ve dış düşmanlara karşı Doğu Anadolu-Trakya-Trabzon-İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerini kurup, Türk Milletini bilinçlendirip tüm emperyalist devletlere karşı “Kurtuluş Savaşına” başlatmıştı. Şimdi bizler bu Kurtuluş Savaşının aynısını ama “SİLAHSIZ ve DEMOKRASİ” içinde yapmalıyız.

Nasıl mı, onu da anlatalım;
-Konu Vatan ise, Lâik Cumhuriyet ise, Demokrasimiz ve Özgürlüğümüz ise, siyasi tercihler, tüm kişisel beklentiler, hırslar, onu-bunu beğenmemeler bir kenara bırakılmalı.

-Kurulmaları tamamen AKP’nin gizli operasyonu olan küçük partilerin hiçbirine OY VERİLMEMELİ.

-PKK’nın Siyasi Temsilcisi, Kürtçü-Bölücü partilere asla OY VERİLMEMELİ.

-AKP’ye OY VERİLMEMELİ.

-Tüm oylar, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütünlüğünü ve Parlamenter Demokratik Rejimi savunan CHP ve MHP’ye VERİLMELİ…

-CHP ve MHP’nin Sayın Genel Başkanları her türlü hesabı erteleyip, kendilerine yakın küçük partileri bünyelerine toplamalıdırlar.

-Milletvekilleri Listelerinde, mutlaka deneyimli-uzman-temiz ve yürekli kişilere yer vermelidirler.

7 Haziran seçimleri, ülkemizin olduğu kadar Genel Başkanlar için de “Kader Seçimidir.” Karşılarında normal bir siyasi parti yok. Cumhuriyetin kuruluş değerlerine açıkça karşı olan, hedefinde “Federe İslam Devleti” kurmak bulunan, kaynağı belli olmayan çok parası ve haram para ile kurulmuş gazete ve televizyonları olan bir cemaat-tarikat koalisyonu var.

Normal siyasi çalışma ile bu mücadeleden galip çıkılamaz. Bu yüzden,
TBMM çalışmaları derhal askıya alınmalı, Türk Milleti bilgilendirilmeli ve ayağa kaldırmalıdır. Herkes göreve çağırılmalıdır. Gerçek İslam’ı bilen aydın din adamlarımızdan ekipler kurulmalı ve Türkiye’nin her yerine gönderilmelidir. Ülkeye hizmet etmiş, siyasetçi, bilim adamı, sanatçı, yazar, gazeteci, televizyonculardan yüzlerce ekip kurulmalıdır.

Anadolu’ya yayılan bu deneyimli ekipler insanlarımızla yüz-yüze ve teke-tek konuşmalıdırlar. Onlara ülke gerçeklerini anlatmalılar ve insanlarımızın misafirleri olmalılar.Bu deneyimli kişiler tüm masraflarını kendi ceplerinden karşılamalıdırlar.Bu çalışmanın tüm programı iki parti tarafından yapılmalıdır.

Değerli Genel Başkanlar;
Bildiğiniz gibi siyasette “Moral” çok önemlidir. Toplumu ateşlemek harekete geçirmek, moral verip siyasi mücadeleye ortak etmek öncelikle sizlerin işidir. Eğer iyi organize olur ve çalışılırsa, “Badem Takımı” gerçek oy oranı olan %8-%10 seviyesine çekilebilir…

Değerli Okurlar;
Türkiye hepimizin. Hiç birimizin “bana ne” demeye hakkımız yok. Hele oy kullanmamak gibi bir lüksümüz asla olamaz, olmamalı!

7 Haziranda çocuklarımızın nasıl bir Türkiye’de yaşayacağına sizler karar vereceksiniz. Çocuklarımız “Aydınlık-Çağdaş-Huzurlu” bir Modern Türkiye’de mi, İran benzeri bir “İslam Devletinde mi”, yoksa “Barzani eşkıyasının ki” gibi dikta ile yönetilen bir ülkede mi yaşayacak, sizler karar vereceksiniz!

Hepimiz birer Genel Başkan gibi çalışmalıyız. Sandığa gitmeliyiz, gitmeyenleri götürmeliyiz, sandığa sahip çıkmalıyız ve en önemlisi oylarımızı günlük düşünerek, bölmemeliyiz…

İşimiz bu kadar basit. Bir de Büyük Atatürk’ün zamanını, o anki yoklukları, çaresizlikleri ve tüm dünyanın karşımızda olduğunu düşünün!
Dedelerimiz, bizler bu cennet vatanı üç-beş tarikat- cemaat artığına ve elleri kanlı Kürtçü bölücülere teslim edelim diye mi bıraktılar?
Bunun için mi canlarını verdiler?

Hadi, çalışmaya başlayalım. Önce akrabalarımız ve komşularımız…

Sağlık ve başarı dileklerimle

 

This entry was posted in Rifat SERDAROĞLU yazıları, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *