Bankacı mı? Kasacı mı?

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
1 Şubat 2015
Sözcü

Bankacı mı? Kasacı mı?

Bir olayın izahı yoksa mizahı vardır. Birkaç örnek yazayım.
Bir kasap vardı.Şehrin ünlü kasabı oydu, müşteriler kuyruk olurdu. Arpa ile beslenmiş kuzu pirzolasını, kekikli çayırlarda büyümüş süt danası bifteğini o satardı

Tuhaf bir durum!
Kendi etini yemezdi.
Başka kasaptan alırdı.
Bir damat vardı.
Sağlıklı, sportmen.
Cinsel gücü sanki boğa.
Kadınlar ardından koşardı.
Aşık oldu, evlendi.
Şaşılası bir sonuç!
Gerdeğe kendi girmedi.
Arkadaşını soktu

Aslında ne böyle kendi etine güvenmeyen tuhaf bir kasap ne de böyle kendi aletine güvenmeyen şaşkın bir damat vardı.Ben uydurdum.

Bir bankacı vardı.
Gerçek mi gerçekti.
Finans dâhisi sayılıyordu.

Devlet Bankası Halkbank’ın Genel Müdürlüğü’ne getirildi. Türk bankacılığına ve dünya finans sistemine “evdeki ayakkabı kutuları ile banyodaki lif kabaklarının içini kasa yapma” buluşu kazandırdı, övülüp göklere çıkartılıyordu.

Adı Süleyman Aslan’dı.
Yandaş basına ilan verir.
Bol reklam parası akıtır

Herkesi paralarını, dövizlerini, altınlarını Halkbank’a yatırmaya çağırırdı. Şapşalca bir son:

Bankasına güvenmedi.
2 milyon 519 bin 800 Euro.
2 milyon 445 bin 990 Dolar.
5 bin 900 İngiliz Sterlini.
520 bin Türk Lirası’nı

evindeki ayakkabı kutularında ve banyosundaki kabak lifi içinde güvenceye(!) aldı. Yakalanınca; “Bu paralar benim değil, Makedonya’da üniversite, Osmancık’da imam hatip okulu yapmak için toplanan bağış paralarıdır” dedi.

Bankacı mı?
Kasacı mı?
Kendi bankasına güvenmiyor.
Başka bankaya da güveni yok.
Bankacı değil.
Aslında kasacı.
Niçin bağışı ona verdiler?
Verenler örgüt müydü?
Bu paralar kayıt dışıydı.

Ve kayıt dışı tutulmak istendiği için bankacının bankasında bir kasada emanete alınmıyordu.

Ortada kayıt dışılık varsa.
Makul şüphe mutlak olmalıydı.
Makul şüphenin boynu vuruldu.
Bankacı serbest kaldı.
Adalet hapse atıldı.

Kendi etine güvenmeyen tuhaf kasap ile kendi aletine güvenmeyen şaşkın damattan daha sersem bu gerçek(!) kasacının TV’lerde tartışma programlarında meşhur olmuş Prof. Dr. Ersan Şen adlı avukatı önceki gün İstanbul Valiliği’ne başvurdu ve “Dernekler Masası Müdürlüğü’nde el konulmuş olarak duran paranın 990 İngiliz Sterlini, 5 bin 900 doları ve 20 bin 800 Euro’su müvekkilim Banka Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın kendi parasıdır, geri verin…” dedi.

Profesör avukat!
O da bir tuhaf!

Bankacı’ya “990 sterlini… 5 bin 900 doları… 20 bin 800 Euro’yu kendi alın terinle kazandıysan niçin kendi bankanda tutmuyor da evinde kutu ve lif içinde saklıyordun be adam! “ diye sormamış

Sorduysa ne yanıt almış!
Vali, bu parayı verirse.
Makul şüpheli sayılır.

This entry was posted in NECATİ DOĞRU YAZILARI, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *