TALAN * TEK ADAM NE DERSE O *** Çankaya boşaltılıyor, eşyalar AKSaray yolcusu

Nazlı Ilıcak
21 Kasım 2014 Cuma,
Bugün

Çankaya boşaltılıyor, eşyalar AKSaray yolcusu

Atatürk Orman Çiftliği’ne yapılan AKSaray, yargı kararına rağmen sürdürüldü ve neticede kısmen tamamlandı. Hem hukuka aykırı bir inşaat olduğu için tartışıldı hem de hiç ihtiyaç yokken, yüz milyonlarca liranın bir ihtişama gömülmesi eleştiri konusu yapıldı. Üstelik 1 milyar 370 milyon lira henüz inşaatın yarısını teşkil ediyor; daha çok iş var!!! Ayrıca AKSaray sözde Başbakanlığa tahsis edilecekti. Zira mevcut Başbakanlık binası yetersiz kalıyor; üstelik birçok binaya dağınık olarak çalışıyordu. Ama Erdoğan cumhurbaşkanı seçilince, AKSaray onun oldu. Şimdi hemen itiraz edecekler: “Bu milletin malı.” Peki siz millete, “Bir binaya bu kadar para sarf edeceğiz, doğru mu yapıyoruz” diye sordunuz mu? Halkımızın bunca israfı onaylayacağını düşünüyor musunuz?

İş bu kadarla da bitmedi… Gündemi sarsacak çok önemli bir haber duydum. Haberi teyit ettirdim. Herkesin şaşıracağı bir “doyumsuzluk manzarasıyla” karşı karşıya bulunuyoruz. Şimdi de Çankaya’nın bütün eşyaları, tabloları, vazoları, porselen tabakları, gülabdanları, laledanları, kristal kâseleri, halıları, seramikleri, bronz heykeller, fermanlar, tombaklar, sedef kakmalı masalar, kahve fincanları, her şey AKSaray’a taşınıyor. Devletin malı üzerinde böylesine keyfi tasarruf olur mu? Çankaya Köşkü’nün içi boşaltılıyor.

***
Hayrünnisa Gül’ün hazırladığı “Çankaya Hazineleri” isimli kitabı karıştırıyorum. Köşk koleksiyonundan seçme eserler bu kitapta yer alıyor. Hayrünnisa Hanım, first lady olur olmaz büyük bir restorasyon çalışmasına başlamıştı. Atatürk’ün ikamet ettiği Pembe Köşk’te, çok sayıda tablo, porselen, seramik, cam, gümüş, halı gibi değerli eşyalar mevcuttu. Bunların bir kısmı Osmanlı döneminde saraylarda kullanılmış, cumhuriyetin ilanından sonraki yıllarda, Dolmabahçe Sarayı’ndan Ankara’ya gönderilmişti. Aralarında 14. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başına kadar geniş bir zaman diliminde, Uzak Doğu ve Avrupa’da üretilmiş porselen ve seramik vazolar, tabaklar, küpler, gümüş yemek takımları, kristaller, ipek ve yün halılar, mobilyalar vardı. Bu eserler, zaman içinde yıpranmış, bazıları kırılmıştı. Hayrünnisa Gül, Milli Saraylar’dan uzmanlar davet etti;

hasar tespiti yapıldıktan sonra, konularında uzman ustalar ve restoratörler, bütün eserlerin, halı ve mobilyaların bakım ve onarımını gerçekleştirdi. Bu sayede, Çankaya Köşkü’nün her köşesinde, makam odalarında, koridorlarında, toplantı, kabul ve resepsiyon salonlarında, yeniden gün yüzüne kavuşturulan bu eserler, teşhir edilmeye başlandı. 350’den fazla tablo, kimisi depolardan çıkarılarak restore edildi;

duvarlara asıldı, birçok kırık vazo tamir edilmek suretiyle, Köşk’ün herhangi bir mekanında yerini aldı. Üstelik Cumhurbaşkanlığı koleksiyonunun bu nadide parçalarının bir envanteri yazılmak suretiyle, kayıp ve kaçak engellenmek istendi. Teşhir edilemeyen eşyalar ya da aksesuarlar, çok özel depolarda muhafaza altına alınarak, yeniden tahrip edilmeleri engellendi.

Bunca emek heba oldu. Çankaya tarumar. Bir tarihi yansıtan bu eşyalar, artık Allah’a emanet. Kırılır mı? Kaybolur mu? Çalınır mı? Bir başkasıyla değiştirilir mi? Kim mevcut envanterin izini sürüp de kayıp ya da kaçağın hesabını soracak? Bütün bu değerlerin üzerine bir bardak su içelim. Çok yazık…

Pembe Köşk’teki Uzak Doğu işi antika porselen vazolar, nasıl kırılmadan, zarar görmeden AKSaray’a taşınacak? Kaldı ki, Atatürk’ün anılarıyla dolu olan Pembe Köşk’ün, ayrıca daha sonra yapılan Çankaya Köşkü’nün müze olarak halka açılması daha doğru değil mi? Madem, her şey milletin malı, niçin müzede sergilemek yerine AKSaray’a gönderiliyor?

Hayrünnisa Gül, Çankaya Köşkü’nün farklı odalarında birbirinden güzel mekânlar yaratmıştı. Şimdi bu eşyaların hepsi ya AKSaray’a gitti ya da gitmek üzere. Cumhuriyet geleneğinin bir sembolü olan Çankaya Köşkü kaderine terk edildi.

Osmanlı-Beykoz 19’uncu yüzyılın 2’nci yarısında imal edilen opalin gülabdanlar, hepsi Çankaya’nın özel vitrinlerinde teşhir ediliyor. Ya bunlar AKSaray’a taşınırken kırılırsa… Çalınırsa… Daha az değerli olanlarla değiştirilirse!!! Kim bunların izini sürecek?

Atatürk döneminde Milli Saraylar’dan Çankaya Köşkü’ne getirilen 12 adet gümüş tuzluğun 6’sını Hayrünnisa Gül, nikelle kaplanmış olarak buldu. Özel bir restorasyon çalışması sonrasında, nikel kazındı ve gümüş tuzluklar ortaya çıktı. Tuzluklar da AKSaray yolcusu.

This entry was posted in DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, FAŞİZM, Politika ve Gundem, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *