VATANDAŞIN KÖŞESİ * yorum ve eleştiriler *** CHP Milletvekili Gürgut Acar’a mektuplar

CHP Antalya Milletvekili
Sayın Gürkut Acar,

Önce aşağıda sayın Şükrü Server Aya’nın mektubuna katıldığımı belirtmek isterim.

Siyasete soyunmuş olanların DEMOKRATİK bir hak olan eleştirilere katlanmak zorunlulukları vardır.Hele hele köklü bir siyasi parti olan CHP milletvekillerinin bu konuda daha da anlayışlı olmaları gereklidir.

Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin adı başına (Y) harfi ekleyerek partiyi melezleme çalışmalarından sonra haklı olarak CHP’nin asli sahibi seçmenlerinden eleştiriler almaya başladınız.Eleştiri sahiplerinin temel amacı YCHP olarak dönüşmeye çalışan asli CHP’yi savrulmakta olduğu yerden ana eksenine döndürmek olan bu eleştiriler diğer CHP Milletvekilleri tarafından da aynen sizin yaptığınız gibi doğru algılanamadı.

Sanıyorsunuz ki eleştirileri yapanlar CHP’ye karşıdır ve partinin altını oymaya çalışmaktadır.Bu algı ve düşünceniz çok yanlıştır.Değerli Gürman ve diğer değerli arkadaşlarım gibi benzer eleştiri mektuplarını yazanlardan birisi de benim.Ben , Lale Gürman ve bu konuda sadece size değil parti yönetimine de yazan tüm değerli dostlar CHP’ye umut bağlamış fakat hayal kırıklığına uğramış olan CHP seçmenleridir.

Türkiye’nin içine sürüklendiği uçurum ve ağır şartlardan , bölünmekten , rejim değişikliğinden , kardeş kavgasından , bağımsızlığımızın elden çıkmasından kurtaracak olan tek demokratik kurum CHP’dir.CHP yönetiminin hatalı politikaları izlemek lüksü yoktur.Biz eleştiri yapanlar bunun bilincindeyiz.
Fakat ;

Bir kaç değerli Milletvekili hariç başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP yönetimi akıl almaz politikalarla AKP’nin çıkarlarına katkı sağlamaktadır.Bunun en açık örneğini ise Cumhurbaşkanı seçiminde yaşadık. Kılıçdaroğlu tek başına yaptığı aday seçimiyle Cumhurbaşkanlığını RTE’ye armağan etti.Olağan üstü kurultayda Kılıçdaroğlu’nu neden eleştirmediniz ?

Ne yazık ki Kılıçdaroğlu tarafından CHP kuruluş ilkelerinden saptırılarak Laik Cumhuriyete ve Atatürk’ün aydınlanma devrimlerine sahip çıkan kadroları da yönetimden tasfiye ederek Bölücü kürtçülere, Soros muhiplerine , liberallere , tarikat ve cemaatçilere kapı açılmış ve kadro verilmiştir.Ayrıca Kılıçdaroğlu’na düşen bir görev vardır. Gelişmekte olan tüm ülkelerde küresel baronların temsilcisi olan Soros’un Türkiye şubesi TESEV’den istifa etmesidir.Hem Tesev üzerinden Soros’çu hem de Köklü bir siyasi partinin genel başkanı olmak etik değildir ve ayrıca da şaibelidir.

Sayın Acar,
Öncelikle size gelen eleştiri mektuplarına karşı anlayışlı olmanızı ve mektup sahiplerine de saygıyla yanıt vermenizi dilerim.Tüm bu mektuplar CHP tarafından yapılmakta olan yanlışları düzetmeye çağrıdır. CHP içinde Eleştirilere karşı tahammülsüzlüğün en yakın örneklerinden birisi yakın zamanda İzmir’de gerçekleşti.parti üyesi olan değerli Prof.Dr.Kayhan Kantarlı , Kılıçdaroğlu’nun politikalarının yanlışlıklarını eleştirdiğinden İzmir CHP il başkanlığı tarafından sorgulanmaya çalışıldı ve partiden ihraç edildi.Böylesi davranışlar CHP’nin kendi ayağına kurşun sıkmasıdır.

Eleştiri mektuplarını kızgınlık ve hakaretle karşılamak yerine , yazılanları anlamaya çalışınız.
Ayrıca uslubunuz nedeniyle sayın Lale Gürman’a özür borcunuz da olduğunu hatırlatırım
.

Saygılarımla

Naci Kaptan

From: Lale Gürman
Date: 14.10.2014 18:49:11
Subject: SN.ŞÜKRÜ SERVER AYA’DAN ANTALYA VEKİLİ G.ACAR’A …

Değerli dostlar,
Sözde soykırım konusunda tartışmasız “TEK KİŞİLİK ORDU” olarak bilinen Saygın Şükrü S. Aya’nın Antalya Vekili Gürkut Acar’a bir mektubu var
.

Bilgi ve ilgilerinize…
Dostlukla,

Lâle Gürman

Değerli Diplomat , araştırmacı yazar , tarihçi Şükrü Server Aya’nın mektubu
* işaretli paragraflar Ş.S.A.

Sayın Acar,

*Lale Gürman hanımı tanımış, ideallerini takdir eden ayrıca Yilmaz Dikbaş beyi de program ve kitaplarından beğenen bir “yaşlı vatandaş” olarak, yazınız hakkında karşı fikirlerimi satır aralarına koymamı mazur göreceğinizi umarım.

Ben 42 yıldır siyaset yapıyorum. Sizin savunduğunuzu iddia ettiğiniz konular için bütün gençliğimi ve 42 yılımı verdim. Beni ne zannediyorsunuz? Beni dün siyasete başlamış da izzetüikbal peşinde, koltuk peşinde koşan biri mi sanıyorsunuz?

*Sayın Acar, konuya bu yaklaşımınız ve tahammül eksikliğiniz, doğrusu sizin hakkınızdaki olumlu düşüncemi biraz sarsmıştır. Siyasete 42 yılınızı vermiş olmanızın bedelini mi sormaktasınız? Kimler ne yıllarını ve canlarını da vermiştir ve pek azı hatırlanır veya bilinir! Siyaset, karşılığı olmayan ve hatta onurlular tarafından bedeli ödenen bir özveri imtihanıdır. Önemli olan da süre değil, alınabilen sonuçlar ve bunlardaki paydır.

Benim ne olduğumu anlamanız için, milletvekili olduktan sonra yazdığım “Direne Direne Kazanacağız” adlımı kitabımı (adresinizi bildirirseniz) size göndereceğim. Okuyacağınızı da sanmıyorum ama lütfeder okursanız, hangi uğurda mücadele ettiğimizi anlamak lütfunda bulunursunuz. Ayrıca şunu da belirteyim ki; kitaptaki yazılar, sadece milletvekili olduktan sonraki yazılarımdır. Ondan önce de 20 yıla yakın yazılmış yazım vardır.

*Sayın Acar, kitap, otobiyografi değilse, muayyen bir fikir veya olayın analizi ve okuyucu ile paylaşımı için yazılır. Siz korkarım ki, bunu “kartvizit veya özgeçmiş referans” olarak kullanmaktasınız. Ben de iyi kötü bazı kitaplar yazdım, internetten erişebilirsiniz, sizin gibi hiç düşünmedim.

Ben, sizin bahsettiğiniz ilkeler için sadece bir yazı yazıp kenara çekilmiş bir insan değilim. Hiçbir durumda da kenarda durmadım. 1980 öncesinde Antalya’nın bütün gençliğini toparladığımız gibi, hiçbir karşılık beklemeden, milletvekilliği de talep etmeden Antalya’da bir çok başarıyı sağlamış, sağın kalesi Antalya’da 2 defa belediye başkanlığı kazanmış ve 12 Eylül’den sonra cezaevine girmiş bir insanım.

*Sayın Acar, bırakın sizin hakkınızdaki kararı, hizmet ettiğiniz kamuoyu versin. Eğer nu hizmetlerinizin karşılığında (haklı olsanız bile) karşılık bekliyorsanız, demek yeterli özverili değilsiniz.

Siz oturduğunuz yerde yazıp, herkesi karalamayı bir görev sayıyorsunuz. Size Nasreddin Hoca’nın “Kavuk” fıkrasını hediye ediyorum.

*Sayın Acar, bu sözünü konunun tartışma ciddiyeti ile bağdaştırabiliyor musunuz?

Evet ben CHP Parti Meclisi üyesiyim. Varsayalım ki üye sizsiniz. Ne yapacaksınız? Söyleyin de bilelim. İstifa gibi anlayışları kendinize saklayın. Biz buraya seçileli daha bir ay oldu. Kurultay bize, 3 gün sonra istifa etmemiz için bu emaneti vermedi.

*Beyefendi, Kurultayda ne oldubitti, bilemem fakat mademki “Parti Meclisi” üyesisiniz, idarede etkin bir söz hakkınız var demektir. Şikâyet sizin şahsınız ile değil, Atatürk’ün kurduğu partideki bugünkü yöneticilerin
“ihaneti çağrıştıran” akıl-mantık-bilgi-etik-çağdaşlık ve laiklik ile bağdaşmayan hareketler silsilesi ile ilgilidir.. Sayın Başkanınız “Dersimli olmakla tarih cehaleti ile böbürlenirse, Atatürk düşmanı yardımcısı CHP’de “mescit açmakla” hizmet ettiğini sanırsa ve sizler de bütün bunlara sessiz kalıyorsanız, hangi hizmetten bahsedebilirsiniz? TC’yi parçalamak, akılcılığa karşı Kürtçülük ve dincilikten oy kapmak “bilim ve onur ile nasıl bağdaşabilir
”?

Kendinizi vatan kurtaran, kendiniz dışındaki herkesi vatan haini sayan anlayışınızı ve tutumunuzu nefretle kınıyorum.

*Beyefendi, AKP kindar ve dindarlıkla ne kadar öğünüyorsa, demek ki siz de size umut bağlamış olan vatandaşlardan, sizlere ve CHP’nin büyük potlarına arka çıkmadığı için nefret edebiliyorsunuz!

Sizin amacınız nedir? Seçime giderken CHP’yi zayıflatmak size madalya mı kazandıracaktır? Açıkça söyleyin, amacınız CHP’den istifalar sağlayıp başka bir siyasal hareket yürütmek midir? Anlaşılıyor ki, bunu sağlamak için her yolu mübah görüyorsunuz. İnsanların 40 yıllık mücadelesine çamur atmakta, insanlara hakaret etmekte hiçbir sakınca görmüyorsunuz. Türkiye’de, bu iktidarın getirdiği ya iç savaş ya dış savaş ikileminin ortasında, herkesin uykularını kaçıran bir ortamda CHP’nin içindeki yurtsever insanlarla uğraşıyorsunuz. Buna ne denir bilemiyorum.

*Sayın Acar, CHP’nin “yurtseverliği” ve “hizmet kabiliyeti” artık halkın endişesine dönüşmüştür. “Tıpış tıpış her yaptığımızı destekleyeceksiniz – kendini beğenmişliği” halkın CHP den tamamen ümidini kesmesine sebep olmuştur. Artık bir tedavül değeriniz kalmamıştır, kurtuluş artık bugünkü CHP de değil, onun da dışındadır.

*Siz GEZİ heyecanındaki halkın CHP yöneticilerinin, bilgi-ideal-özveri değerlerinizin üstünde olabileceğini görmüyorsanız, “ört ki ölem”. Sanırım, Lale hanım da bir aydın ve vatansever olarak bunları uyarmaya çalıştı. Başarılar dilerim fakat nasıl olabileceğine de aklım eremez.

Saygılarla,

Şükrü Server Aya

Yılmaz Dikbaş
Oct 13 (1 day ago)

Sayın Gürkut Acar.

Uzun yıllara dayanan dostluğumuz olmasa da, Antalya’da tanışıklığımız var, birkaç kez de yüz yüze konuşmuşluğumuz…Hiçbir yönden iler tutar yanı kalmamış CHP yöneticileri arasında, en azından uygarca konuşulup tartışılacak birkaç kişiden biri olarak sizi görüyordum.

Korkarım ki, çok değerli aydınımız Sayın Lâle Gürman’a göndermiş olduğunuz e-posta iletinizden sonra bu görüşümü de değiştirme zorunda kalacağım!

Sayın Gürkut Acar,

Nasıl oldu da tüm nezaketinizi, tüm saygın duruşunuzu yitirip Sn. Lâle Gürman’a şöyle verip veriştirdiniz:

“Oturduğunuz yerden yazıyorsunuz; herkesi karalamayı görev sayıyorsunuz; yetkili olsaydınız ne yapacaktınız, haydi söyleyin bakalım; tutumunuzu nefretle kınıyorum; insanların 40 yıllık mücadelesine çamur atıyorsunuz; insanlara hakaret etmekte hiçbir sakınca görmüyorsunuz…”

Sayın Gürkut Acar,

Sn. Lâle Gürman’ın yazısında ne bir hakaret var, ne bir çamur atma, ne de gizli bir amaç! Sn. Lâle Gürman, her şeyden önce, özgür ve aydın bir seçmen olarak, bir milletvekilinden hesap soruyor! Sizin iddia ettiğiniz gibi, Sn. Lâle Gürman, CHP’nin ne içindeki ne dışındaki yurtsever insanlarla uğraşıyor! Sn. Lâle Gürman, aydın bir yurtsever olarak, Türkiye’nin içine yuvarlandığı tüm olumsuzluklarda çok büyük payı ve çok ciddi sorumlulukları olan CHP yöneticilerinden hesap soruyor!

Sayın Gürkut Acar,
Mademki sorguya çekilmeyi içinize sindiremeyecektiniz, niçin milletvekili oldunuz?

Sayın Gürkut Acar,
Çok değerli aydınımız Sn. Lâle Gürman’dan özür dileyip sorduğu sorulara, sorumluluğun bilincinde olan saygın bir siyaset adamı gibi cevap vermenizi diliyorum.

Antalya’da yüz yüze görüşmeyi umarım.

Sağlıcakla kalınız.

Yılmaz Dikbaş
13 Ekim 2014, Antalya

This entry was posted in VATANDAŞIN KÖŞESİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *