Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
3 Ekim 2014
Sözcü
Bataklığa girdik!
Beklenen oldu, “Havuç uzatmalar ve sopa göstermelerle”
ön hazırlığı yapılan tezkere dün Meclis’ten geçti.
Savaş coğrafyasına saplandık.
Bu coğrafya tanıdık.
Nefret duyguları yükseliyor.
İntikam sesleri göğü sarıyor.
IŞİD, HİZBULLAH, NUSAYRİ.
İHVAN, HAMAS, MEHDİ.
Mezhepler boğazlaşıyor.
Selefiler, Şiileri hançerliyor.
Sunniler, Şiileri kurşunluyor.
Müslüman, Müslümana kanlı.
Gökten bombalar yağıyor.
Evi yananlar.
Şehirleri yıkılanlar.
Ölen çocuklar.
Yorganını alıp kaçanlar.
Bu coğrafyada oyun aynı:
Silahlandır- Eğit- Çatıştır.
Böl ve yönet devam ediyor.
Araplar, Kürtleri kesiyor.
Kürtler, Arapları vuruyor.
Türk’ü tezkereci yapıyorlar.
Hem Arap, Türk’e kinlensin.
Hem Kürt, Türk’ü kurşunlasın.
Kanlı bataklığa saplandık.
* * * *
Arşivlere girin.
Görüp okuyacaksınız.
11 yıl önce yine “Havuç uzatmalar ve sopa göstermelerle” ön hazırlığı yapılarak Türkiye’den tezkere çıkartılması istenmişti. Irak’ta Saddam’ın elinde kimyasal silahlar var, dünya barışını tehdit ediyor telkiniyle “Türkiye’den tezkere çıkartıp” ABD Ordusu’nun Irak’ı işgalini kolaylaştırması istenmişti.
Tezkereciler hazırdı.
Biri: Tayyip Erdoğan.
Diğeri: Abdullah Gül’dü.
Türkiye’nin tezkere çıkartmasını görev bilmişler, seferber olmuşlar;
ABD başkanı ile “at pazarlığı” benzeri al-vere girmişlerdi.
11 yıl önce akıl öne geçti.
Türkiye’nin sağcısı, solcusu, orta yolcusu, İslamcısı, muhafazakarı,
Atatürk sevdalısı, aklı öne geçirdiler. Türkiye bağımsızlığını korudu.
Tezkere çıkmadı.
ABD Ordusu, Irak’ı yine işgal etti. Ortadoğu kan gölüne döndü fakat Türkiye bu suça ortak olmadı. Türkiye Meclisi’nden ilk tezkerenin geri dönmesini ABD, suç saydı ve cezayı ordunun generallerine kesti. Balyoz ve Ergenekon pusularıyla Türk Ordusu çökertildi; “Tayyip Erdoğan’a cumhurbaşkanlığı yolu ve Abdullan Öcalan’a da Türkiye Kürtlerinin önderi olma kapısı” açıldı.
* * * *
Geçmiş 11 yıl içinde bu coğrafyada;
Irak parçalandı. Saddam asıldı.
Irak’ın petrolü ganimet yapıldı,
Barzani Kürtlerine verildi.
1 milyon insan öldü.
Libya da parçalandı.
Kaddafi kafasına sopayla vurulup linç edilerek öldürüldü.
Libya’nın petrolüne de el konuldu.
Suriye de parçalandı.
Suriye lideri Esad’ın ölmesine ramak kaldı ve ülkesi Arap ile Kürdün birbirini boğazladığı, Selefi ile Şii’nin birbirini kestiği, Amerikan uçaklarının IŞİD’i vuruyorum diyerek çocuk, kadın, ihtiyar sivilleri de bombaladığı kaos ve kargaşaya boğuldu. Suriye’nin bu kanlı kaos ve kargaşaya saplanmasına Türkiye’yi yönetenlerin Esad’ı indirmeyi hedefleyen kör hesapları da yardımcı oldu.
11 yıl sonra…
Türkiye bu kez direnemedi.
Tezkere bu kez çıktı.
Türkiye kaos, kargaşa,
ölüm, kan, kin, nefret,
hainlik, ihanet bataklığına tezkereci yapıldı.
* * * *
Her karanlığın bir sabahı vardır. Türkiye insanı, ülkesinin bataklığa sokulduğunu er ya da geç bir gün anlayacak. Hesap soracaktır. Tayyip Erdoğan, 11 yıl önceki tezkereci tavrından vazgeçmedi.
Kendi ipini çekti.
Yandaşların acı günü!
Yalakalar, yandaşlar, yağcılar en acı günlerini yaşadılar. Aciz, çaresiz, kifayetsiz kaldılar. 12 yıldır yaptıkları sürekli övgü, devamlı itaat, kesintisiz sadakat, sınırsız boyun eğme, devamlı yüceltme, eksiksiz uyum yetmedi. Tayyip Erdoğan Meclis açılışında; yalakalar, yandaşlar, yağcıların övgülerini yetersiz bulmuş olmalı ki, kürsüde kendi kendini övdü.
Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
6 Ekim 2014
Sözcü
Bataklık çekmeye başladı!
Çamurunda, havasında, yağmurunda bu fıtrat;
yaradılışında bu maya var.
Bu da bataklığın fıtratı!
Doğası bu!
Abdullah Öcalan, Doğu Anadolu’da bebek kurşunlayıp, kadın ve erkek öldürdükten sonra şimdi Suriye Cumhurbaşkanı olan Beşar Esad’ın babası Hafız Esad’a sığınıyordu. Beşar Esad, o yıllarda İngiltere’de öğrenciydi. Suriye’yi babası Hafız Esad yönetiyordu. Suriye, Abdullah Öcalan’ı Bekaa Vadisi’nde koruyor, besliyor, silahlandırıyor, eğitiyordu. Önceki gün Abdullah Öcalan’ın ve PKK’nın Suriye kolu PYD’nin lideri Salih Müslim, gizlice Türkiye’ye geldi ve “MİT gibi kritik makamlarla” görüştü. Türk Başbakanı, PKK’nın Suriye kolu PYD’yi, Esad ile bağlarını koparması şartıyla, korumaya, desteklemeye, beslemeye alabileceklerini açıkladı. Aynı Salih Müslim, 1 ay önce de Türkiye’ye geldi fakat “Esad’a karşı net bir tutumu olmadığı için” Ankara’dan yüz bulamadı.
Bataklık işte bu!
Dün yüz bulamaz.
Bugün canım.
Dün düşman.
Bugün ciğerim.
* * * * * *
Bataklık çekmeye, dibe almaya,
bozmaya, yutmaya haritamızdaki sınırdan başladı.
Sınır, kafalarda kalktı.
Kağıt üstünde kaldı.
Abdullah Öcalan’ın ve PKK’nın Suriye kolu PYD’nin kontrolünde olan şehirler, kasabalar, köyler yani Türkiye’nin 90 yıl önce Lozan’da çizdiği sınırın Suriye tarafında kalan topraklar (şimdi IŞİD oralara saldırıyor) ile Türkiye sınırı içinde kalan köyler, kasabalar, şehirler arasında çekilen sınır kaldırıldı.
Sınır hem var.
Hem yok.
Suruç!
Hem Türkiye toprağı.
Hem değil.
Kobani!
Hem Suriye toprağı.
Hem değil.
Suruç ile Kobani birleşti.
İkisi de Kürt şehri oldu.
Türkiye’nin adı geçmiyor.
Suriye’nin de adı anılmıyor.
Ortadoğu’da bütün Kürt önderleri; Selahattin Demirtaş için de, Abdullah Öcalan için de, Diyarbakır, Mardin, Hakkari, Ağrı, Şırnak Belediye Başkanları için de, şu sırada İngiliz kıdemli generalin el verdiği Kandil’dekiler ile Erbil’de askerini Almanya’nın eğitip silahlandırdığı Barzani için de Türkiye ile Suriye arasındaki mevcut sınır, kağıt üstünde haritada var, ama gerçekte yok. Son tezkereyi kendi eliyle yazıp, yabancı askerin Türkiye’den geçmesine izin çıkartmaktan gururlu Türkiye Başbakanı da; “Kobani ile Suruç’u Kürdistan toprakları içinde gören PKK’nın Suriye kolu PYD’li Salih Müslüm’e” kucak açıyor.
* * * * * *
Bataklık bu!
Fıtratı böyle!
Sınır çizemezsin.
Çizdim dersin.
Arkanı bir dönersin.
Çizgi yitmiş, silinmiş.
Suruç ile Kobani!
Kürdistan şehri olmuş.
Bazen güneş çok yakar. Bataklık çok ısınır. İçten içe kabarır. Bir bakarsın; Türkiye’yi bataklığa girmeye razı etmiş Koalisyon Gücü’nün lideri ABD Başkanı Obama’nın yardımcısı Biden, Tayyip Erdoğan’ı IŞİD destekçisi diye suçlar, sonra telefonla jet arama yapar; “Ben aslında Tayyip Erdoğan’a hayranım” dedirtilir.
Bu da bataklığın cilvesi!
Bataklık hoppası!
Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
8 Ekim 2014
Sözcü
Bataklık Türkiye’ye girdi!
Savaş, Türkiye sınırına geldi, dayandı.
Biden, özür diledi. Obama da öpmüştür.
Öpmediyse öpecektir.
Tarihi açın bakın.
Ciddi, dikkatle bakın.
Enver Paşa da hain değildi. İnanmış, Müslüman adamdı.
Kabe’ye ziyarete giderken Allah aşkıyla coşar kendinden geçerdi.
Aynı zamanda vatanseverdi. Bütün amacı Osmanlı İmparatorluğu’nun batışını geciktirmekti.
Batışı geciktireyim derken imparatorluğun sonuna giden yolun iyi niyet taşlarını Sivastopol’da döşemeye başladı.
Berbat, rezil strateji kurdu.
Osmanlının içi çürümüştü.
İçindeki çürüğü görmedi.
Sadece Almanya’ya güvendi.
“Sivastopol önünde yatan gemiler- Atar da nizam topunu yer gök iniler” diye Türküsü var; Enver Paşa’nın gizli izni ile Rus limanlarını bombalayan 2 Alman zırhlısına Osmanlı bayrağı çekilerek Almanya’nın yanında savaşa sokuldu. Osmanlı askerine giydirecek çarık bulamıyordu;
10 ayrı cephede savaşa girdi.
Yıl 1914’tü.
Birinci Dünya Savaşı’ydı.
Savaşın sonu hazin oldu.
Tam 100 yıl önceydi.
* * * *
100 yıl sonra yeni Enverler türedi. Bu kez Sivastopol yerine Urfa Suruç var ve “Suruç önünde duruyor tanklar…” diye medyaya destansı havayla haberler, fotoğraflar servis ediliyor. Yeni Enverler de stratejilerini bu kez Amerika’ya güvenmek üzerine kuruyorlar, ABD Başkanı’na öpülecek yanak uzatıyor ve “Sen Suriye’de Esad’ın da ordusunu vuralım de… Biz Mehmetçiği Suruç’tan Suriye’ye sokalım…” mektubu gönderiyorlar.
Enver’in karbon kopyası.
100 yıl önceki Enver, sadece Almanya’ya güvenmişti. Oysa o sırada Batı yayılması Ortadoğu’da, Afrika’da, Kafkasya ile Balkanlar’da doruk noktasına varmıştı. 100 yıl sonra Enver’in kopyası da sadece ABD’ye güvenip, Rusya’yı, Çin’i, İran’ı ve diğerlerini hiç hesaba katmıyor; “Bir olalım Suriye’yi vuralım…” berbat, hesapsız, sonu bilinmez, faydası kestirilmez strateji kuruyor. ABD hayır dese bile “bir olalım Suriye’yi vuralım” sözü bile yeter.
Obama, yeni Enver’i öper.
Bataklık Türkiye’ye girer.
* * * *
Soru 1:
Türk askeri Suriye’ye karadan tankları toplarıyla girdiği
zaman ana kumanda ABD Ordusu’nun generallerinde mi olacak?
Soru 2:
Suriye topraklarında Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden sadece Esad ile IŞİD ordusu mu var? PKK’nın ve onun Suriye kolu PYD’nin ordusu yok mu?
Soru 3:
Mehmetçiği Suriye topraklarına sürmekten temel amaç teröre karşı savaş ise tezkereye yabancı askerlerin Türkiye’de bulunması iznini neden koydunuz?
Soru 4:
ABD’nin amacı; Suruç’un hemen karşısında Kobani’de (yani Suriye’de) IŞİD’i hedef gösterip PKK’ya alan açıp NATO koruması sağlamak değilse niçin IŞİD 3 ay önce Telefer’de Türkmenleri vururken hiç sesini çıkarmadı? Siz yeni Enverler de Telefer Türkmenleri ölürken tezkere çıkartmayı niçin hiç akılınıza getirmediniz?
Erzurum’da kazıklı ganimet!
Maliye Bakanı Şimşek açıkladı. Haydarpaşa satılacak. Spor Toto satılacak. At yarışı satılacak. 25 şeker fabrikası satılacak. Limanlar, göletler… Liste uzun; içinde Erzurum kayak pisti de var. Hatırladınız mı, Tayyip Erdoğan’ın çok sevdiği bir işadamına 94 milyon TL devlet parası akıtılarak;
“Erzurum’a çağ atlattık… Dünyaya örnek olacak pist yaptık…” diye açılışı yapıldıktan bir yıl sonra bu pist çökmüştü. Çünkü yapım sırasında; zemin incelenmemiş, pist eğimi yanlış hesaplanmış, betondan çalınmış, çelikten çalınmış, pistleri ayakta tutan beton içindeki çelik yapı kazıkları 50 metre derinlikte olması gerekirken yığma toprak üzerine sadece 1 metre yapı kazık kullanılmış olduğu için çöktü. Yaptıran ve yapanlardan hesap sorulmadı. İşte bu pist de satılacaklar (yağmalanacak yeni ganimetler) listesine alındı.