23 cent

Yılmaz Özdil
17 Ekim 2014
Sözcü

23 cent

Bismillah ilk yazımda “alavere dalavere Türk Memet nöbete”yi yazdım; Suriye topraklarını savunmak için Suriyelilerin gitmesi gerektiğini, askerlik çağındaki 500 bin Suriyeli erkek Türkiye’de gezerken, Mehmetçik’in Suriye’ye gitmesinin saçmalık olduğunu, illa gönderilecekse Bilal’in gönderilmesi gerektiğini anlattım.

Suriyelilere hakaret ettiğim gerekçesiyle hakkımda suç duyurusunda bulundular!

Halbuki, nasıl olsa elalemin kerizi biziz, Suriyeliler burda otursun, onların yerine bizim Memetler gitsin savaşsın deseydim, alkışlarlardı.

Çünkü…

ABD Savunma Bakanı John Dulles, Kore savaşı sırasında, “müttefik güçler, en ucuz askeri Türkiye’den temin ediyor, bir Türk askerinin maliyeti 23 cent’e denk geliyor” demişti. Avrupa’dan Asya’ya kadar bütün dünyadaki “insan pazarları”na bakmışlardı, tezgahtaki en ucuz fiyat bizim alnımızda yazıyordu.

Hatta, Nazım Hikmet bu fiyat etiketi üzerine “23 sentlik asker” şiirini yazmıştı: “Mister Dallas, sizden saklamak olmaz, hayat pahalı biraz bizim memlekette, mesela iki yüz gram et alabilirsiniz, koyun eti, Ankara’da 23 sente… Yahut iki kilo kuru soğan, yahut bir kilodan biraz fazla mercimek, elli santim kefen bezi yahut, yahut da bir aylığına yirmi yaşlarında bir tane insan!”

Bilahare… Renkli devrim sponsoru George Soros, 2002’de, Sabancı Üniversitesi’ndeki konferansında “Türkiye’nin en iyi ihracat ürünü, ordusudur” dedi. E hemen ihracata başladık tabii… Amerikan, Alman, İngiliz, Fransız, Hollanda askerleri peyderpey çekildi, onların yerine biz Afganistan’a gittik!

Hiç unutmam, meşhur “1 Mart tezkeresi” döneminde, Hürriyet’te şu haber çıkmıştı: “Amerikan ordusu Afganistan’daki bin askeri için ayda 28 milyon dolar harcıyor, bin Türk askeri için 4.5 milyon dolar harcanıyor. Türkiye aynı görevi altı kat ucuza yapıyor. Türkiye’nin Irak’a 10 bin asker göndermesi, ABD için her ay 240 milyon dolar tasarruf demek.”

Bilahare… 2009 senesinde, ABD eski Başkanı Reagan’ın, hatıralarını anlattığı “Reagan Günceleri” isimli kitabı piyasaya çıktı. Kitabın bizimle alakalı bölümünde, Turgut Özal’la şahane şekilde anlaştıklarını belirtiyor, “Türkiye, güvenliğimizin bir parçası, bir Türk askeri yılda 6 bin dolara mal oluyor, eğer onu bir Amerikan askeriyle değiştirmeye mecbur kalırsak, maliyet 90 bin dolara çıkıyor” diyordu. Coni’nin günlüğü 246 dolarken, Memet’in günlüğü 16 dolardı.

Canımızın fiyatı 23 cent’ten 16 dolar’a çıkmıştı ama… 6 kat ucuza öldüğümüzü zannederken, meğer 15 kat ucuza ölüyorduk. Fiyatımız artıyor, değerimiz ucuzluyordu. Sürümden kazanıyorlardı!

Ve Obama, IŞİD’e karşı “asla” kara birliği göndermeyeceğini, Amerikalı askerlerin Suriye’ye ayak basmayacağını açıklarken… Dün, El Cezire televizyonuna konuşan Ahmet Davutoğlu, Memetlerin nerelere sürüleceğini açık açık izah etti: “Halep’le Türkiye sınırları arasında, İdlib’in, Lazkiye’nin kuzeyinde, Haseke’de, Cerablus bölgesinde, Ayn el Arab’da, bütün bu kuşakta, derinliği değişebilir.”

Dolayısıyla…Hakkımdaki suç duyurusuna dair, savcılığa vereceğim savunmayı şimdiden buraya yazayım:

“Mister Dallas, sizden saklamak olmaz,
hayat pahalı biraz bizim memlekette,
mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
koyun eti, Ankara’da 23 sente…
Yahut iki kilo kuru soğan,
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan!”

Facebook: yozdilsozcu
Twitter: yilmazsozcu
E-mail: yozdil@sozcu.com.tr

This entry was posted in EMPERYALİZM, ORTADOĞU ÜLKELERİ, Politika ve Gundem, TSK, Yılmaz Özdil. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *