KESER DÖNER SAP DÖNER , GÜN GELİR HESAP DÖNER*** Kader arkadaşları birbirlerine düştüler

Gün O gündü…

AKP, Fetullahi cemaatin polislerini emniyetin en önemli koltuklarına atamış,Fetullah markalı savcı ve yargıç cübbelerini cemaat savcı ve yargıçlarının sırtlarına giydirmiş, Fetullah’i savcı ve yargıçlar çakma davaların görüleceği mahkemelere atanmıştı… Çarkı felek dönüyordu …

Ergenekon – Balyoz – Casusluk – Oda tv gibi ÇAKMA davaların,SAHTE kanıtları da CIA ajanlarının desteğiyle FETULLAHİ cemaat tarafından imal edilmişti.O dönemlerde Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından ULUSALCILIK suç örgütleriyle aynı kefeye konuyordu.

Karanlıklar ardında TEZGAH başlamıştı…ABD – AKP ve Fetullahi’ler tarafından tasfiye edilecek yurtsever komutanların , geleceği aydınlık Atatürk’çü askerlerin , Donanmanın ALTIN VARDİYASININ ,Türkiye’yi aydınlığa taşıyabilecek olan toplum önderlerinin isimleri belirlenmişti.

İşaret fişeği Amerika’dan ateşlendi.
PUSU’YA YOL VERİLDİ …

İktidarın üst düzey siyasetçileri ,biat eden bürokratlar sütre gerisine yattılar.Ki onlar Neo Con’larla anlaşarak Süleymaniye’de kendi askerlerinin başına çuval geçirtmiş hainlerdi.

Türkiye’nin en değerli insanları sabah daha gün ağarmadan acımasız katillere bile reva görülmeyen şekilde evlerinde baskına uğradılar. Aşağılandılar,kelepçelendiler , savcının yüce !!! huzuruna çıkartılmadan yine aşağılanmak için bekletildiler.60 lı 70 li yaşlarda Devlete hizmetten başka hiç bir şey yapmamış aydınlık insanlar PUSUCULARIN İŞBİRLİĞİYLE HUKUKSUZ – ADALETSİZ ve KÖR VİCDANLARIN karanlık kuyusunda tutsak edildiler.

Hocanın polisleri her ay Amerikan büyükelçiliğine giderek Kendi ordularını jurnalliyor, Amerika’lı ağabeylerine kendi komutanlarının , davaların dosyalarını veriyorlardı. Ülkelerini bir müstemlekeye çeviren bu polisler nereden gelmişlerdi ?

İmam – Hoca – ABD işbirliği , AB desteğiyle Türkiye teslim ediliyor,teslim alınıyordu.BU arada AKP iktidarı Cumhuriyet rejimine karşı anayasal düzeni bozmak suçunu işliyordu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının gözlerine ise tavuk karası inmişti …

AYM kararı ile ,
Kumpas açığa çıktı…
Tezgah bozulmaya başladı..
Pusuda kurulan kurtkapanı görüldü…
Ve…
İmam ile Hoca birbirine düştüler.

İmam yaptığı kanunsuzluklardan korkmaya başlamıştı …

Komutanlarımıza ,Kemalist askerlerimize , ülkemizin aydnlarına PUSU ATANLAR , kelepçe takanlar , sahte delil imal edenler ,Fetullahi Polisler tutuklanmaya başlandı.Dün ülkemizin en değerli insanlarına kelepçe atanlar , bugün kelepçeleri kendi ellerinde buldular..

Kampanalar çalmaya başladı … Şimdi sıra ise İmam ve adamlarına geliyor.

Buraya NOKTA KOY ey okur…

Cemaat polisleri tasfiye edilirken , Başbakan ve dört bakanının , oğullarının yaptığı büyük yolsuzlukları ortaya çıkartan polis ve savcıların , IŞID’a ve diğer terör örgütlerine silah ve cephane taşıyan araçları deşifre eden savcı , polis ve jandarmanın da defterini dürmek için bu torbanın içine atılarak İNTİKAM ALINDIĞINI hatırlatmak isterim.

Paralel Devlet ise sadece bir Ezop masalıdır.

GÜN OLUYOR ,DEVRAN DÖNÜYOR..

Yapılan hukusuzlukların , kanunsuzlukların , işlenen suçların da cezasız kalmayacağını Başbakan Erdoğan ve bu suçlara katkı veren tüm bakanları , Milletvekilleri , bürokratları , danışmanları elbette bağımsız ve gerçek adaletli mahkemelerde göreceklerdir

Kalem önce Bekir Coşkun’da ,
Sonra da İmam Hoca kavgasının haberlerindedir
.

Naci Kaptan
23.07.2014

Bekir Coşkun
bcoskun@sozcu.com.tr
23 Temmuz 2014
SÖZCÜ

Sıra sana gelecek…

Çatılardaki baykuşlar sustuğunda…
Operasyonlar başlardı…

Kadınlar, perdelerin aralığından sokağa bakarlardı sabaha karşı…
Ha geldiler, ha gelecekler…
Evlerde küçük bir tıkırtı, yürekleri ağızlara getirdiğinde, aslında zırhlı minibüslere doluşmuş infazcılar, son kez silahlarını, kelepçelerini kontrol ederek yola çıkmışlardı…

“Örgüt” denilen masum insanlar birbirlerinin götürülüşünü sabah haberlerinde televizyondan seyreder,
çaresizlik içinde beklerlerdi infazcılarını…
Çoğu yaşlı insanlardı…
Ve vatansever…
Çocuklarının, torunlarının karşısında ağlamaktan utanıp odalarına kapanırlardı…

Katliamdı aslında…
Cumhuriyetçilerin katliamı…
Hücresinde kendini asmıştı kimisi…
Çoğu hastalandı, onlarcası hücrelerde öldüler…
Genç askerler kendi şakaklarına kurşun sıkıp patır patır düşüyorlardı…
Yıllarca kadınlar dul, bebekler babasız kaldı…

Mezarlıklarımız var şimdi…
Gidip avuçlarımızı açıp ağlarız…

Dün; imamın iktidarı, hoca’nın cemaatine operasyon başlatınca, bunları düşündüm…

Kumpasın iki ortağı arasında sorun çıkmıştı, aslında rantı ve gücü paylaşamamaktan ötürü…
Bu kez imamın infazcıları, hocanın infazcılarını götürüyorlardı…
Yine sabaha karşı…
Beter olun…

O gözyaşları, o ah’lar, o bebeklerin ağlayışı, o kadının bakışları, o yaşlı hastanın sancıları, o alaca karanlıktaki çığlıklar, o hücrede ölümler…
Yerde kalmadı…

Ve sıra sana da gelecek kumpasçı…
Hiç kuşku yok…
Nereden biliyorsun dersen; dünkü operasyondan…
Ve yazıdan…
Böyle bir yazıyı, bu kadar erken yazacağım hiç aklıma gelmezdi…

Asla yerde kalmıyor…
Nereye gidersen git…
Nereye çıkarsan çık…
Nereye kaçarsan kaç…
Bekle sıranı…

Temmuz 22, 2014
SÖZCÜ

Cemaat polislerine operasyon

İstanbul merkezli 22 ilde düzenlenen operasyonda 17 ve 25 Aralık operasyonları ile “tevhid-i selam örgütü” soruşturmasını yürüten dönemin emniyet görevlilerini kapsayan operasyon başlatıldı

İstanbul merkezli birçok şehirde cemaat polislerine yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonda şu ana kadar 67 kişinin gözaltına alındığı açıklandı. İstanbul’un yanı sıra Ankara, İzmir, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Van’da da gözaltıların olduğu öğrenildi.

İşte cemaat operasyonun ayrıntıları:

İstanbul Polisi, gece yarısı operasyon yaptı. Operasyonda gözaltına alınanlardan 4′ü saat 03.30′dan itibaren Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildi. Gözaltına alınanlar arasında resmi üniformalı bir polis memuru da vardı. Hastaneye girişte üzerinde sadece resmi kıyafeti bulunan polisin, sağlık kontrolünden geçirilip polis aracına götürüldüğü sırada üzerinde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün (TEM) yeleğinin de olması dikkat çekti.

GÖZALTI SAYISI ARTIYOR

Gece yarısı başlayan operasyonlarda gözaltına alınanların sayısı sabah saatlerine doğru arttı. Konuyla ilgili basın açıklaması yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 115 emniyet görevlisi hakkında yakalama ve gözaltı kararı çıkarıldığını, 67 kişinin de şu anda gözaltına alındığını bildirdi.

HALKALI’DAKİ LOJMANLARINDA DA ARAMALAR YAPILDI

Halkalı Fulya Sitesi’nde bulunan polis lojmanlarına saat 05. 00 sıralarında gelen polis ekipleri bazı adreslere girerek arama başlattı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan aramalara Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri de destek verdi. Arama yapılan adreslerden birinde polislere kapıyı eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Yasin Topçu açtı. Polislerle asansöre binen Topçu, bir süre camdan çıkarak basın mensuplarına . Topçu “Bana geldiler zannettim ama evime gelen giden olmadı.” diye seslendi.

ESKİ EMNİYET MÜDÜRÜ’NE KELEPÇELİ GÖZALTI

İstanbul’daki geceyarısı operasyonları çerçevesinde gözaltına alınanlar arasında Emniyetin üst düzey kadrolarında çalışmış isimler de vardı. Bunlardan biri de Terörle Mücadele Şubesi’nin eski müdürü Ömer Köse . Köse sabahın erken saatlerinde sağlık kontrölü için hastaneye getirildi. Hastaneye kelepçesiz giren eski emniyet müdürüne hastaneden çıkışta kelepçe takıldığı görüldü.

Sakin görünüşüyle dikkati çeken Köse’nin ellerindeki kelepçe otomobile bindirildiğinde kameralara yansıdı. Köse, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevini sürdürürken açığa alınmıştı.

YURT ATAYÜN’E TERS KELEPÇE

Eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, arkadan elleri kelepçelenerek sağlık kontrolünden geçirildi. Atayün, “Kendim teslim oldum, arkadan kelepçelediler.” dedi.

Sabah saatlerinde telefonla aranarak ifadeye çağrılan Yurt Atayün, sağlık kontrolü için hastaneye getirildi. Elleri arkadan kelepçelenen Atayün, araçtan indirildiği sırada, “Kendim teslim oldum arkadan kelepçelediler gördüğünüz gibi.” diye konuştu. Atayün, “Niçin gözaltına alındınız?” şeklindeki soruya, “Tamamen siyasi saiklerden.” cevabını verdi.Yurt Atayün, sağlık kontrolünün ardından emniyete götürüldü.

YURT GENELİNDE GÖZALTILAR VAR!

Ankara, İzmir, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Van’da da gözaltıların olduğu bildirildi.Karar, yeni kurulan Sulh Ceza Hakimliği’nden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ve 115 kişi hakkındaki arama, yakalama ve el koyma kararını yeni kurulan Sulh Ceza Hakimliği verdi.

Hâkimler ve savcılar yüksek kurulu (HSYK) her türlü tutuklama, arama ve el koyma kararı ile bu kararlara itirazları karara bağlayacak olan Sulh Ceza Hakimlerini 16 Temmuz tarihinde atadı. Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na 6 Sulh Ceza Hakimi atandı. Bu hakimlerin arasında yer alan 2. Sulh Ceza Hakimi Hulusi Pur, gece başlatılan operasyonun arama, yakalama ve el koyma kararlarını imza attı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunun talebi üzerine Hakim Pur bu kararları aldı. Hakim Pur, aynı zamanda 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması kapsamında Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın aralarında bulunduğu 6 kişinin tahliyesine karar vermişti.

Gözaltı listesinde kimler var?

17 ve 25 Aralık operasyonlarını yürüten polislere yönelik operasyonda MİT krizinin kilit isimleri de yer alıyor.

17 ve 25 Aralık operasyonlarını yürüten polislere yönelik İstanbul Terörle Mücadele ekiplerinin başlattığı operasyonda gözaltı listesinde oldukça önemli isimler yer alıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Orhan Kapıcı’nın koordinatörlüğündeki operasyonda gözaltına alınanlar arasında Yurt Atayün ve Erol Demirhan gibi isimler bulunuyor.

200 POLİSİN İSMİ YER ALIYOR

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Emniyet’teki paralel yapılanma iddiasına yönelik yürütülen ‘gizli’ soruşturma bu gece saat 01.30 sularında operasyona dönüştü. İstanbul’da çok sayıda polis evlerinde yapılan aramanın ardından gözaltına alındı. Yaklaşık 200 polisin gözaltı listesinde olduğu belirtiliyor.

LİSTEDE KİMLER VAR?

Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, 17 Aralık gibi operasyonları yürüten polis şeflerinin soruşturma kapsamında şüpheli sıfatında olması dikkat çekiyor. Soruşturmanın en dikkat çeken şüphelileri bir dönem İstihbarat Daire Başkanlığı yapan Ramazan Akyürek, Erol Demirhan ve eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün.

MİT KRİZİNİN POLİSLERİ DE GÖZALTINDA

Ramazan Akyürek’in emniyet içindeki paralel yapılanmanın kilit isimlerinden olduğu ileri sürülüyor. Özellikle Ergenekon soruşturması sürecinde yaptığı operasyonlarla ismini duyuran Ali Fuat Yılmazer’in ismi Dink suikastındaki ihmal iddialarıyla da gündeme gelmişti. Erol Demirhan ise MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmasının ardından yaşanan ‘MİT Krizi’nin ardından görevden alınmıştı. Yurt Atayün de MİT Krizi’nin ardından TEM Şube Müdürüyken görevden alınmıştı.

İstanbul Terörle Mücadele Şube ekiplerinin yaptığı operasyonda İstanbul’da çok sayıda polisin gözaltına alındığı kaydedildi. Paralel yapı soruşturmasının birinci gözaltı dalgası olan operasyonu 2 savcı yürütüyor. İstanbul Cumhuriyet Savcıları İrfan Fidan ile Okan Güzelsoy soruşturmanın başında bulunurken İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Orhan Kapıcı ise soruşturmanın koordinatörü.

Şüphelilere, resmi belgede sahtecilik, casusluk, özel hayatın gizliliğini ihlal gibi suçlamalar isnat ediliyor.

Temmuz 23, 2014
Deniz Ayas / sozcu.com.tr
SÖZCÜ

Erdoğan’ı bekleyen büyük ‘tehlike’

Gözaltına alınan eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in Emniyet’te vermesi beklenen ifadesi Başbakan Erdoğan ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı da yakından ilgilendiriyor.

Cemaat polislerine yönelik İstanbul merkezli yapılan operasyon sürüyor. Gözaltına alınan şahısların İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemleri devam ediyor. Dün akşam saatlerinde gözaltına alınan eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, sağlık kontrolü çıkışında elindeki kelepçeleri göstererek, “Bu şeref madalyalarını görün. Bugünün şeref madalyalarıdır bunlar” dedi.

Gözaltına alınan Yılmazer, sağlık kontrolünden geçirildiği Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin çıkışında gazetecilere seslendi. Elindeki kelepçeleri “şeref madalyaları” olarak niteleyen Yılmazer, yanındaki polislere işaret ederek, “Görüyor musunuz, bunlar da bugünün polisliğidir kardeşim. Rezalara yapılmamış polisliğe maruz kalıyoruz. Türkiye görecek, tarihe geçecek bu şeref madalyaları. Devletimden aldığım şeref madalyaları” diye konuştu.

İFADE DE ERDOĞAN’I BEKLEYEN TEHLİKE!

Yılmazer görevinden ayrıldıktan sonraki süreçte yaptığı açıklamalarla gündeme gelmişti. Özellikle twitter hesabından ve katıldığı TV programlarında çarpıcı açıklamalarda bulunan Yılmazer; gerek Başkakan Erdoğan gerekse MİT Müsteşarı Hakan Fidan başta olmak üzere birçok bürokrat hakkında flaş iddialarda bulunmuştu.

Yılmazer’in aynı iddiaları polisteki ifadesinde ve sevk edilmesi durumunda savcılıkta yapması halinde iddialar tutanaklara girerek ‘resmileşecek’.

ERDOĞAN VE FİDAN İÇİN İŞLEM BAŞLATILABİLİR!

Hukukçulara göre polis ve savcının söz konusu iddialar için de işlem yapması ‘zorunlu hale’ gelecek. Bunun anlamı ise “Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan başta olmak üzere birçok bürokrat ve siyasi hakkında işlem yapılacak”

“TÜM OPERASYONLAR ERDOĞAN’IN TALİMATIYLA YAPILDI”

Ergenekon, Balyoz, Oda TV, KCK, soruşturmalarının hepsinin Başbakan Tayyip Erdoğan’a arz edilerek sürdürüldüğünü ve tutuklamaların Başbakanın talimatıyla yapıldığını söyleyen Ali Fuat Yılmazer, “Ergenekon’da Başbakan’ın talimatı hep ‘aman ha tutuklansınlar’ olmuştur. Başbakan Erdoğan’a rağmen tutuklama olmamıştır. İlker Başbuğ ile ilgili dosya Başbakan’a arz edildi. Başbakanın talimatı ‘mutlaka tutuklansın’ olmuştur” demişti.

“BAŞBUĞ’U ERDOĞAN’IN TALİMATIYLA ALDIK”

2008 yılından itibaren Başbakan Erdoğan ile sürekli irtibat halinde olduğunu savunan Yılmazer “2008’in başından itibaren tüm gelişmeleri arz ediyordum. Normal, usule ilişkin değil. Oradan aldığım talimatlara göre yönettim. Başbakanımız hep destekleyici olmuştur. Ergenekon sürecinde Başbakan’la bizzat görüşüyordum bütün soruşturma detaylarını Başbakan’a bizzat bildiriyordum. Ergenekon’da Başbakan’ın talimatı hep “aman ha tutuklansınlar” olmuştur. Başbakan Erdoğan’a rağmen tutuklamamış olmamıştır. Hurşit Tolon, Mustafa Balbay’ın gözaltına alınmasını kesinlikle Başbakan’a arz etmiştim. İlker Başbuğ ile ilgili dosya Başbakan’a arz edildi. O günkü kadrolar arz etti. Adalet Bakanı, Başsavcıvekilini aldı Başbakana’a gitti. Başsavcıvekili döndüğünde bana aktardı. Başbakanın talimatı “mutlaka tutuklansın” olmuştur. Başsavcıvekili telaşa düşmüş. Şu an görevde. O dönemin sorumlu başsavcıvekili. Başbakanımız tutuklanması talimatıyla başsavcıvekilini gönderiyor. O da benim yanıma gelmiştir. Ben de ona “dosyanın gereği neyse onu yapın” dedim.” demişti.

ODA TV SORUŞTURMASI

Soner Yalçın başta olmak üzere birçok gazetecinin düzmece delillerle tutuklandığı ODA TV davasının da bir ‘kurmaca’ olduğunu iddia eden Yılmazer konuyla ilgili “İlk olarak Başbakan’ın talimat vermesi üzerine başlattığım bir çalışmadır. Şuna da bakar mısınız demiştir, bakmışızdır. İstihbarat aşamasında Sayın Başbakan, yürütmenin başı, bana bizzat verdiği talimat üzerine başlatılmış bir çalışmadır. Tutuklama talimatı yok. Kimler gözaltına alıncak bilgileri kendilerin arz edilmiştir. Operasyon safhasında Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın da bulunduğu liste arz edildi, talimatı olmadı ama aksi yönde bir talimatı olmadı. Oda TV soruşturması sonrasında görevden alındım. Eğer hükümet beni Oda TV soruşturmasına yönelik nedenlerle görevden aldıysa, benim hakkımda bir soruşturma açılması gerekirdi. Ancak böyle bir soruşturma açılmadı. Kamuoyundaki tepkisellik, benim görevden alınmam için bir neden oluşturmuştur. Operasyon sürecinden alınarak, sürecin önü kesilmeye çalışılmıştır.” açıklamasında bulunmuştu.

“KCK OPERASYONLARI DA ONUN EMRİYLE YAPILDI”

KCK operasyonlarının da bizzat Başbakan Erdoğan’ın ‘perspektif’iyle yapıldığını iddia eden Yılmazer “Ondan emir almadan hiçbir KCK operasyonu yapılmadı. Operasyonun tüm bilgilerini Başbakan’a aktardım, talimatını uyguladım. Suça karışmış MİT’çileri yakaladık. Başbakan’a da bilgi verdim. MİT bilgi vermiyordu. 25 canlı bombayı İstanbul sokaklarında yakaladık. Şiddet eylemleri yapanların MİT ile ilişkisine rastladım. MİT biliyor ama bize bilgi vermiyor. 7 Şubat’a gelene kadar, KCK operasyonlarından Başbakan’ın bilgisi ve talimatı vardı. Biz bu talimatları uyguladık.” demişti.

MİT’İN BAZI EYLEMLERDEN HABERİ VARDI

Yılmazer, MİT’in kanlı saldırı planları başta olmak üzere birçok PKK saldırısından haberdar olduğunu iddia etmiş “Bazı eylemlerden MİT kurumunun haberdar olduğu anlaşıldı. Savcılık makamı tatmin olmadı. İfadeler verilmedi. Başbakan’ın çok sert bir tepkisi oldu. Benim anlamakta güçlük çektiğim taraf o sert tepkidir. Başbakanlığa ilişkin komplo olduğu söylendi. O soruşturmanın hedefinde Başbakan yok. Bunun aksini kim ifade ediyorsa, başka hesaplar yapıyor. Hakan Fidan ve kurum olarak hedefte değildi.” demişti.

“ŞİKE’DEN DE HABER VARDI

Fenerbahçe’ye yapılan şike kumpasının da Erdoğan’ın talimatı ile gerçekleştiğini anlatan Yılmazer “Şike sürecinin tüm safhalarından Başbakan’ın haberi vardı. Önüne dosya konuldu. (Aziz Yıldırım‘ın 1 numaralı zanlı olduğunu da biliyor muydu? sorusuna) dosya önüne konuldu diyorum lafın tamamını bana dedirtmeyin. Cemaat iddiasına Aziz Yıldırım nasıl inandı, nasıl inandırıldı anlayamıyorum.” iddiaların da bulunmuştu.

http://sozcu.com.tr/2014/gundem/cemaat-polislerine-operasyon-561379/

This entry was posted in ERGENEKON - BALYOZ, HUKUK-YARGI-ADALET, İSTİHBARAT KURUMLARI, Politika ve Gundem, SİYASİ TARİH, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *