Gel Van’a! Gör alemi!

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
14 Mayıs 2014
Sözcü

Gel Van’a! Gör alemi!

Tartışırken bile iyi duygular yükseltip ve ölçülü konuşması beklenen kişinin, “Van Şehri’nin arkasına saklanarak” gündem yaratması dört çağrışımı akla getirdi.
Felaket.
Yalan.
Kötülük.
Baskı.
Ne olmuştu Van Şehri’ne?
Şehri, 7.2 deprem vurmuştu.
Kışın dondurucu soğuğunda Vanlılar ölülerine ağıt içindeyken Türkiye’nin geri kalan 80 şehrinde yaşayanlar da “Van’ın yardımına” imkanları ölçüsünde koşmuştu. Dinarlı Melike Öğretmen de “dayanıksız yapılmış konut cinayetinin” kurbanı olmuşların arasındaydı.

* * * * *

Ölümden hayat doğmuş.
Hayat onu öğretmen yapmış.
Ölüm onu Van’da bulmuştu.
Annesi ile babası 1995 yılında büyük Dinar depreminde çöken evlerinin altında can verdiğinde Melike daha 7 yaşındaydı.
Sağ kurtulan o olmuştu.
Antalya’nın Alanya kazasından altın kalpli “Ataman Ailesi” yetim Melike’yi evlatlık aldı.
Melike çalışkandı.
Okudu, öğretmen oldu.
Van’ın Erciş ilçesinde “Bu Kürt çocuğudur… Bu Türk çocuğudur ayrımı yapmadan” öğrencilerini “eğitmeye-öğretmeye” koştu. Van’da o kara kış günü 7.2’lik deprem olunca Dinarlı Melike Öğretmen 23 yaşındayken annesi ve babasının kaderiyle kucaklaştı.

* * * * *

Sanki o kadere kılıç çekti!
Sanki Van’ı yeniden o yarattı.
Sanki Van’ı bir sonraki (Allah göstermesin) 7.2’lik depremde yeni acılara düşmeyecek şekilde yeniden o var etti de “Danıştay töreninde adalet adamlarının üzerine edepsizlik etme” söylemiyle gidebilme hakkını kendinde buluyor.
Vanlıyam.
Şanlıyam.
Van Şehri, Urartu uygarlığından bütün insanlığa mirastı. Gönülleri büyüleyen güzellikteki Van Deniz’i ile ince, ölçülü, uygar, zevkli kurulmuştu.
Kanallarla sulanıyordu.
Her çeşit meyve ağacının lezzeti, binbir çeşit çiçeğin kokusu bahçeler içinde kurulu tek katlı, en fazla iki katlı evlerin içine dolardı. Hoyrat, hilekar, hırsız, arsız betonlaşma salgını Van’ı da sardı.
Meyve ağaçları kesildi.
Bahçeler viran oldu.
Su kanalları tarumar.

* * * * *

Van’ın iki katlı evleri yıkıldı. Yerlerini çok katlı kimliksiz, kişiliksiz; hırsız müteahhit, hırsız mühendis, hırsız siyasetçi, hırsız bürokrat, hırsız yeni zengin, hırsız yeni tarikatçı, hırsız eroinci mafyalık üreten beton binalar aldı. Vanlıların çok az bir bölümü de “Van’ın yeşilini çalan bu gri kirli betondan balon şehirleşmenin kendilerini varlıklı yaptığını sanıp” sevindiler.
Van Gölü de kirlendi.
Vanlı Van’da göle giremiyor.
Gevaş’a gidiyorlar.
Akdamar’a… Edremit’e…
Gölde temiz su buralarda kaldı.

* * * * *

Van Şehri, tek değildir.
Muş, Bitlis, Hakkari!
Van ile birlikte havzadır!
Bu 4 şehirli havzada 2 milyon insan yaşar. Nüfusun yarısı “yeşil kartlı” yani resmen kayıtlı yoksullardır.
Sanayi yoktur.
Tarım bitiktir.
Hayvancılık; “davar gidiy… biz gidik…” üzerinedir. Van Şehri’nde bunca yoksulluk içinden bunca beton binalar, bunca göle nazır villalar; küresel uyuşturucu ticaretinin geçiş yolu üstünde yükselir.

* * * * *

12 yıldır iktidar.
Deprem sonrası Van’ı 8 ay gibi kısa bir zamanda yeniden yüksek beton binalarla doldururken; hırsız müteahhit, hırsız mühendis, hırsız siyasetçi, hırsız bürokrat, hırsız yeni zengin, hırsız yeni tarikatçı, uğursuz eroinci yapıyı ve “Kürt anaları ağlatıp” Kürt çocuklarını dağa kaçıran bölücü örgütü ortadan kaldıramadı. Kaldırmış olsa bile “adalet adamının üstüne edepsiz diye yürüme” hakkı doğmaz.
Van Şehri neler gördü.
Gel Van’a…
Gör alemi…
Bu da geçer

This entry was posted in NECATİ DOĞRU YAZILARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *