Frankfurter Allgemeine Zeitung ; “Führer Erdoğan ‘Sezar hezeyanı’ yaşıyor” * Erdoğan’ın bekçi köpeği

Mayıs 18, 2014
Sözcü

“Führer Erdoğan ‘Sezar hezeyanı’ yaşıyor”

Almanya’nın saygın gazetelerinden Frankfurter Allgemeine’de yer alan bir yorumda, Başbakan Erdoğan’ın ‘Sezar hezayanından muzdarip’ olduğu belirtildi.Yazıda Erdoğan için Nazi lideri Adolf Hitler için kullanılan ‘Führer’ ifadesine yer verilmesi dikkat çekti.

Diken.com.tr’de yer alan habere göre, yazının geniş özeti şöyle:

Gözü korkmuş yardakçı ve dalkavuklar

‘Sezar hezeyanı’ çevresinde artık sadece gözü korkmuş yardakçı ve dalkavuklar bulunan, gerçek dünyayla her türlü teması kaybetmiş Roma imparatorlarının mutlak kudret fantazilerini açıklayan bir terim.

Erdoğan da aynı sendromdan muzdarip gibi görünüyor, en azından bu semptomları gösteriyor.

Bir devlet adamı böyle davranamaz

300’den fazla kişinin öldüğü maden felaketinde yakınlarını kaybedenlerin sessiz bir kederle kalmayıp acısını öfkeli söylemler veya tavırlarla ifade etmesi son derece anlaşılır bir durum. Bir ülkenin başındaki politikacı, buna aynı öfke krizleriyle tepki vermemeli; bir devlet adamının vereceği tepki anlayış göstermek, tahammül etmek ve affetmek olmalıydı.

Bu tavır halkın, ülkesi için yaptığı hizmetleri kimsenin yadsıyamayacağı Erdoğan’dan son aylardaki tavırları nedeniyle gitgide daha fazla soğumasına yol açtı.

Gezi’de öfkeden gözü dönmüştü

1 yıl önce Gezi Parkı protestolarına gösterdiği tepki ancak öfkeden gözü dönmüş olarak tanımlanabilirdi: farklı görüşlerde olan ve bunu barışçıl gösterilerle ifade eden insanlara düpedüz terörist damgası vurması, Erdoğan’ın sağduyuyu kaybettiğini daha o zamandan gösteriyordu.

Üzerine AKP’nin en tepesine kadar uzanan yolsuzluk iddialarıyla uğraştıkları için yargı ve polisi sindirmesi, Erdoğan imparatorluğunda sadece ‘Büyük Usta’nın iradesinin geçerli olacağını gösterdi.

TÜRKİYE’NİN FÜHRER’İ

Bu durumun Erdoğan’ın siyasi geleceği açısından ne anlama geldiği henüz bilinmiyor. Birçok Türk uzun yıllardır başlarında bulunan ‘Führer’lerine onun iktidarı döneminde hayatları daha iyiye gittiği için müteşekkir; Erdoğan’ın ülke kalkınmasını devam ettireceğine inanıyor (veya umuyorlar).

Ancak Erdoğan’ın üzerinde kara bulutlar toplanıyor ve muhtemelen Soma’da sergilediği insani zaaflar, Erdoğan’ın siyasi otorite eğiliminden daha belirleyici olacak.Atatürk’ün ardından modern Türkiye’nin ikinci kurucu figürü olabilecek Erdoğan ise maalesef bunu göremiyor veya görmek istemiyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung Gazetesi 29 Haziran 2013 tarihinde o zamanın AB Birliğinden sorumlu bakan olan Egemen Bağış için Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi “Erdoğan’ın bekçi köpeği” başlıklı aşağıdaki yazıyı yazmıştı.Diğerleriyle birlikte Bağış’ı sevmesem de ardında rüşvet v.b. iddialar da olsa dahi böyle anılmasına üzüldüğümü belirtmek isterim.

Erdoğan’ın bekçi köpeği

Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkiler giderek geriliyor. Türkiye’deki barışçıl eylemlere polisin sert tavrını eleştiren Merkel’e, ”Sonun Sarkozy gibi olur. Merkel oy için Türkiye’yi kullanmasın. Türkiye’de faaliyet gösteren 4 bin Alman şirketini düşünmeli. Ayrıca 3.5 milyon oy hakkı olan Türk kökenli var ülkesinde” şeklindeki sözlerinden sonra başlayan tırmanış sürüyor.

BAĞIŞ’IN MASKESİ DÜŞTÜ

Almanya’da iktidar partisi CDU’ya yakın yayın yapan siyasi gazetesi FAZ (Frankfurter Allgemeine Zeitung) Egemen Bağış için, ”Erdoğan’ın bekçi köpeği” (Erdogans Kettenhund) başlığını attı. Michael Mertens imzalı yorum/analizde, ”Kendini ilerici gibi gösteren Türkiye’nin Avrupa Bakanı’nın maskesi düştü” alt başlığı kullanıldı. Berlin ile Ankara arasında kriz çıkartan Egemen Bağış, bugün Almanya’nın Mannheim Kenti’ndeki toplantısını iptal etti. Bağış’ın, ”Almanya programının provokasyon tehlikesi nedeniyle iptal edildiğini”, ona danışman olan Ozan Ceyhun duyurdu.

SONU AÇIK KATOLİK NİKAHI

Gazetenin pazar sayısının 8. sayfasında yer alan yarım sayfaya yakın analiz, ”Egemen Bağış, hep Türkiye ile AB ilişkilerini bir Katolik örneği ile anlatır ve şöyle der; AB Türkiye’yle pazarlıklarının sonu açık kalmasını istediğini söyler. Ama artık günümüzde Katolik nikahının bile sonu açıktır… Bu kendince iyi bir benzetme” diye başlıyor ve pek de kimsenin gülmediği bu benzetmenin bir işe yaramadığını, Türkiye’nin girebileceği AB’nin bugünkü AB olmadığı belirtiliyor.

SALDIRGAN, MİLLİYETÇİ, GEÇMİŞ ÖZLEMCİSİ

Egemen Bağış’ın belli bir konuşma biçimine alıştığı, ABD’de 15 yıl kalması nedeniyle son derece iyi bir ingilizcesinin olduğu vurgulanırken, bir yandan, AB için sivil toplumun önemine değindiği, bir süre sonra ise, modern olmayan, esprili ve rahat, özellikle saldırgan, milliyetçi ve geçmişi özleyen bir yapıya büründüğü vurgulandı.

Gazete, bu konuda şöyle devam etti:
”Ankara’nın Avrupa Bakanı şimdiye kadar bildik konuşmalarla cevap verdi, ağzını her açana ateş püskürdü. Kriz sırasında başka hiç bir hükümet yetkili onun gibi sözler söylemedi. En öne çıkan Egemen Bağış oldu. Erdoğan bile gömleğinin yakası açık bir şekilde yaptığı konuşmalarda, onun kadar olamadı.”

‘HAVLAYARAK CEVAP VERDİ’

”Muhalefet, eylemcileri barışçı TOMA’lara karşı yürütüp, vahşi mizahla polislere saldırınca (! ), o yumuşak konuşan Bağış, Erdoğan’ın bekçi köpeği oluverdi. Polis şiddetine karşı Avrupa Parlamentosu kınamada bulunup şiddetin bitmesini isteyince Bağış havlayarak cevap verdi. ‘Avrupa Parlamentosu milletvekilleri saçma sözlerini kessin’ dedi. Bağış, Max Horkheimer’den (Frankfurtlu ünlü Alman sosyal filozofu) alıntı yapıyor ve AP’nin akıl tutulmasına kapıldığını öne sürüyor. AP’nin bazı üyelerini uyararak, Türkiye’yi eleştirmenin bir bedeli olduğunu ve Türkiye’nin muz cumhuriyeti olmadığını belirtiyor.” Gazete, Bağış’ın politkilarını nasıl sürdürdüğünü de, onun yaptığı konuşmalara yer vererek şöyle yazdı:

TÜRKİYE’NİN GÜÇLÜ FÜHRER’İ VAR

”Türkiye’nin reformcu ve güçlü bir hükümeti olduğunu, liderinin de dünyanın en karizmatik ve güçlü lideri (Not: FÜHRER, Hitler’in lakabı…) olduğunu söylüyor. Bununla birisinin problemi varsa o zaman buna üzülürüz. Bu yapılanların fazla geldiği kişiler varsa, onun Erdoğan’ın liderliği ile sorunu vardır.”
Gazete, bu sözleri eleştirerek, ”Tabii ki, bu yapılanlar Gezi Parkı’ndaki eylemcilere fazla geliyor. Çünkü İstanbul’da onlar Türk polisinden bir dayak festivali yaşadı. Tabii ki, eylemciler Erdoğan’ı Bağış’ın gördüğü ‘Erdoğan Türk halkına Allah’ın bir lütfudur’ gibi görmesinden daha farklı görüyor” diye yazdı.

AB’YE GİRERSE GÜCÜNÜ KAYBEDER

Erdoğan’ın, eylemcilere ”çapulcu”, ”ayak takımı” demesinden sonra Bağış’ın da, eylemcilerin akıllarıyla dalga geçmeye başladığına vurgu yaptı. Ayrıca, kötü kuvvetler tarafından yönlendirildiğini savunan Bağış’ın, Erdoğan’ın ”Bunun arkasında faiz lobisi, uluslar arası ağlar ve uluslar arası oyuncular” olduğu sözüne sarıldığı belirtiliyor.

Gazete, Bağış’ın repertuarında, ”Türkiye AB’ye değil, AB Türkiye’ye muhtaç” sözünün bulunduğunu belirterek, Türk hükümetinin AB’ye girilmesi halinde kendi hükümranlığından bir şeyler kaybedeceğinden bunu kabul etmeyeceğini, bu yüzden de ”Neyi iyi yaptıklarını kendi kendilerine anlatıyorlar” diye yazdı. Bağış’a göre Türkiye’deki reformlar, kendilerine AB üyesi ülkelerine göre psikolojik üstünlük sağlamış durumda.

ERDOĞAN, CİDDİYSE ONU ATMALI
Gazete son olarak, ”Erdoğan AB üyeliği konusunda ciddi bir ilerleme sağlamak istiyorsa, bu üstünlük kompleksine kapılan Bağış’ı işten çıkarır. O zaman Bağış da kendini tedavi edebilir. Böylece AB de rengini belli edecektir” yorumunu yaptı.

This entry was posted in AB, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, FAŞİZM, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *