Mark Spencer’ın Balyoz sunumu şeytaniliği çok yakından görmenize olanak sağlıyor. Spencer eğlendirici bir hikâye anlatıyor ve ekibiyle ortaya çıkardığı bu sahtecilik hikâyesini kitaplaştırmalı.” W. Olin Sibert, Başkan, Oxford Systems, Inc.
Dün, Amerika Birleşik Devletlerinde bir başka cenaze daha kalktı. Bu da Silivri adaletinin ve bir kısım Türk medyasının cenazesiydi. Boston şehrinde Siber Suçlar Konferansı düzenlendi. Bilin bakalım, dijital dünya suçlarına ilişkin yapılan en büyük tartışmalardan biri neydi…
Konu başlığını tam olarak vereyim ;
Ergenekon ve Balyoz:”Sofistike bir dijital sahtecilik”
Bir dakika… Bildiriyi sunanlar için Ergenekoncu falan deyip kurtulamazsınız… Bilimsel bildiriyi ABDnin en önemli bilişim şirketlerinden biri olan Arsenal şirketi sunuyor. Türk basınının nedense görmek istemediği bu haberi dün Radikalde Ezgi Başaranın köşesinde okudum. Üstelik bildiriyi herhangi biri değil, şirketin başkanı Mark Spencer bizzat sunuyor.
Yani kendi adını ve şirketinin itibarını ortaya koyarak… Hikâyeyi hatırlayalım mı… Balyoz davası, Gölcük Donanmasına ait bir binada bulunan 1 Nolu CD ve 5 Nolu harddiske dayanarak karara bağlanmıştı. Bu disklerdeki bilgilerle suçlanan askerlerin avukatları dünyanın en itibarlı bilişim şirketlerinden olan Arsenale başvurarak bir rapor almıştı. Bu raporda, yüzlerce emekli ve ve muvazzaf subayı suçlayan bu belgelerin sahte olduğu kanıtlanmıştı.Ne yazık ki kararını daha polis ve savcı iddianame yazmadan vermiş olan mahkeme bu raporu kabul etmedi. *1
Eşi görülmemiş sahtecilikle bir ulusu değiştirmek
‘Mark Spencer’ın Balyoz sunumu şeytaniliği çok yakından görmenize olanak sağlıyor.
Arsenal, ABD’nin önemli dijital adli bilişim şirketlerinden biri. Bu şirket Balyoz sanık avukatlarının talebiyle davaya temel oluşturan delilleri incelemişti.
Arsenal’in Gölcük Donanması’nda bulunan 1 no’lu CD ve 5 no’lu harddisk ile ilgili raporu, yüzlerce emekli ve muvazzaf askerin hapis yatmasına temel oluşturan deliller sahtedir diyordu. Tabii ki mahkeme tarafından görmezden gelinmişti.
Ama Arsenal’in konuya vâkıf olması meseleyi Amerikan uzmanların ve gazetecilerin (geçen şubat ayında New York Times’da Arsenal’in raporuna atıfta bulunan tam sayfalık bir makale yer alıyordu) dikkatine taşımaya yetti.
Bugün ve yarın Boston’da ABD’nin en büyük ‘siber suçlar konferansı’ düzenleniyor. Ve tahmin edin sunumlardan biri nedir? Arsenal şirketinin başkanı Mark Spencer’ın hazırladığı ‘Ergenekon ve Balyoz: Sofistike bir dijital sahtecilik.’ Spencer’ın detaylarla dolu sunumunu önceden izleyen adli bilişim uzmanlarının yorumları da konferans gündeminde yer alıyor. Bakın neler demişler.
“Mark Spencer’ın Balyoz sunumu şeytaniliği çok yakından görmenize olanak sağlıyor. Spencer eğlendirici bir hikâye anlatıyor ve ekibiyle ortaya çıkardığı bu sahtecilik hikâyesini kitaplaştırmalı.” W. Olin Sibert, Başkan, Oxford Systems, Inc.
“Balyoz sunumu muhteşem. Gerçek şu ki niyeti bozmuş ve teknik olarak yetkin düşmanlar, delillerle oynayarak ulusların güç yapılarını değiştirebiliyor.” Paul Bowen, Direktör, National Information Security Group, Inc.
“Bu sunumla eşi görülmemiş bir delil sahteciliğini çok yakından inceleme fırsatı yakalıyorsunuz. Arsenal’in kendisini adli bilişime adadığı çok açık.” Joseph Dahlbeck, Dedektif, Boston Emniyet Müdürlüğü
Balyoz’daki sahte delil meselesine iddianameyi didik didik ederek daha ilk günden şahit olduğum, şimdi Balyoz’a “Askerlere kurulmuş bir kumpas, cemaatin kötü planı” diyenlerden zamanında işittiğim hakaretlere aldırmadan bunu defalarca yazdığım için Mark Spencer’ın sunumu Amerikalı uzmanlar kadar beni şaşırtmayacaktır, orası kesin. Sanık yakınlarının birçoğunun son yıllarda çektiklerini bildiğimden bu sahtecilik serisini ‘nefes kesen bir film’ gibi izlemem de mümkün değil. Lakin Balyoz davasının adli bilişim konusunda en uzman insan grubu tarafından ‘eşi görülmemiş bir dijital sahtecilik’ olarak tescillenmesinin bu kadar çabuk olacağını tahmin etmemiştim. Çünkü hatırlayacaksınız, davanın sürdüğü, raporların alındığı, savunmaların yapıldığı ilk birkaç yıl sanki herkes aklını uçurmuş, işitme duyusunu kaybetmişti. Her şey barizdi ama kimse görmüyordu. Bu tutulmanın yıllar süreceğini sanmıştım. Yanılmışım. O nedenle bu konferanstaki Balyoz sunumunu çok önemsedim.
Bu iyi haberin ardından, eminim birçoğunuzu şaşırtmayacak bir de kötü haber: Sunumun sahibi Arsenal’in Başkanı Mark Spencer ile konuştum ve sordum: Bu sahteciliği kimin yaptığını bulmanın bir yolu var mı? Şöyle yanıtladı: “Eğer Balyoz delilleriyle oynamış olma ihtimali olan tüm bilgisayarları önümüze getirseler ve inceleme imkânı verseler… O bilgisayarlardan hangilerinin delillerle oynadığını bulabiliriz. Fakat gerçekçi olalım. Olayın üstünden zaman geçti. Suçu işleyenler de biz adli bilişimcilerin nelere ulaşabileceğini biliyor. O nedenle o bilgisayarların çoktan denizin dibini boyladığını ya da harddisklerinin eritildiğini tahmin ediyorum.” Yani, eşi görülmemiş bu dijital sahteciliği yapıp yüzlerce insanın hayatını karartanlar cezalandırılmayacak mı, 5 no’lu harddisk de bir ipucu vermiyor mu? Spencer’ın yanıtı: “5 no’lu harddisk üstünde değişiklik yapan bilgisayarı bulmamız gerekiyor, aksi halde şu andakinden fazla bilgi edinemeyiz. Ben size işin adli bilişim yönünü anlatıyorum. Fakat eminim Türk yetkilileri, eğer suçluyu bulmak isterse, başka birçok metotla sonuca ulaşabilir.” *2*
*1* Hürriyet 03 Mayıs 2014 Ertuğrul Özkök
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26342692.asp
*2* Radikal 02 Mayıs 2014 Ezgi Başaran
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ezgi_basaran/esi_gorulmemis_sahtecilikle_bir_ulusu_degistirmek-1189778
Naci KAPTAN
03 Mayıs 2014