TARİHİN İÇİNDEN *** Abdülhamid de ‘orduyla’ gezerdi

Perşembe, 06 Şubat 2014
Aydınlık

Abdülhamid de ‘orduyla’ gezerdi

Abdülhamid’in en büyük korkusu darbeydi. Bunun için gelir gelmez orduyu etkisizleştirmeyi ve özellikle donanmayı Haliç’e hapsetmeyi seçti. İşi öyle abarttı ki döneminde askeri tatbikatları bile yasakladı

Başbakan Erdoğan’ın gittiği yerlerde abartılı korunması Abdülhamid’i çağrıştırdı. Güvenlik o kadar abartılıyor ki bir yere gitmeden orada nerdeyse sıkıyönetim ilan edilecek. En son ikinci kez yakın korumalarını değiştirdi. 11 yıldır iktidar olmasına rağmen ciddi bir suikast girişimine de şahit olmadık. Acaba bu korku neyin nesi? Yoksa Abdülhamid gibi vesvese mi?

Ülkeyi jurnal ordusuyla donattı

1876 yılında padişah olan Abdülhamid, suikast yapacaklar diye İmparatorluğu jurnal ordusuyla donatmıştı. Onun hafiyeleri neredeyse 24 saat çalışır, “Ulu Hakan”ı korumak için seferber olurlardı. Jurnalciler her şeyden kuşkulanır, işi öyle abartırdı ki, neredeyse kendilerini bile ihbar ederlerdi. Saray’a yığınlarca ihbar gider; bunların çoğu da boş çıkardı. Abdülhamid’e en ciddi suikast 1905 yılında Ermeni Taşnak örgütünün gerçekleştirdiği Cuma selamlığı çıkışı bombalı saldırıydı. Onu da kılpayı atlatmıştı.

Ondan sonra Abdülhamid’in korkuları daha da arttı ve korumayı abartılı hale getirdi. Kendisine suikast yapacaklar diye kuşkulandığı 3 kişiyi (bahçıvanı, gözdesi ve bekçi) yanında her zaman taşıdığı tabancasıyla öldürdüğü iddia edilir.

Kapı dinlenirdi

Abdülhamid döneminde teknoloji bugünkü gibi gelişmediği için, telefon ve ortam dinlemesi yoktu ama, ajanlarının kulağı dört açılmış her şeyi dinler; anında Saray’a iletirdi. Kapı dinlemesi ve iki kişinin bir araya gelerek sohbetine kulak kabartmak sıradan vazifeydi. Abdülhamid’in önemli bir korkusu zehirlenmekti. Bunun için de özel tedbir alınır, yemekler, yanında önce aşçıya tattırılırdı. Suikast yapacaklar diye de Saray’a üç adam boyu duvarlar örülür, yüksek ağaçlar kesilir, geçeceği yollarda önceden özel tedbir alınır; kimse geçirilmez, nöbet tutulurdu. Özel berberi sakal tıraşı yapacağı zaman, boğazını keserek öldürür diye; 3-4 hafiyeye etrafında nöbet tutturur, yanlara konan aynalarla da berberin her hareketini izlerdi. Onun döneminde 30 bin hafiye vardı. (İrtem, s.160)

Buluttan nem kapardı

Abdülhamid dönemi yöneticilerinden Süleyman Kâni İrtem, onu şöyle anlatır: “Saray’da dört bin kişi çalışır. Bunlar için 150 milyon frank harcanırdı. 26 mareşal yaveri, diğer rütbelerde 250 yaver, 90 kadar da fahri yaveri vardı. Özel muhafızlar, seyisler, ağalar, uşaklar, bahçıvanlar toplamı 12 bin kişiydi. Buluttan nem kapan asabi biriydi. Abdülhamid, “Ben fenalığı iki, iyiliği bir defa düşünürüm” derdi. O halkın kendisini sevmekten ziyade, kendisinden korkmakta olduğunu bilirdi. Onun döneminde İstanbul’da falcılık büyük rağbet ve itibarda idi. Abdülhamid büyücülüğe, falcılığa sihirbazlığa merak sardırmıştı. Nerede böyle meşhur bir şeyh duysa, onunla münasebet kurardı. Sebepsiz elemler, hayali korkular, mülahazalarına karışan şüpheler onda cesaret temayüllerine galebe çaldı.

Kendi dişini kendi çekerdi

Korku ve ümitsizliğe düşmekten nefsini men edemez, böyle bir buhrana tutulunca haremine kapanır, kimseyi görmek istemezdi. Yıldırımdan korkardı. Bomba atacak diye balonlardan da korkardı. Bir gün Saray’ın üzerinden uçan bir balon gördüler. Soruşturdular, bir okulda fizik dersinde uçurmuşlar. Böylece büyük (!) tehlike atlatılmış oldu. Gününün büyük bir kısmını, gelen jurnalleri incelemekle geçirirdi. Diş ağrısında dişçi istemezdi. Zehirlerler diye kendi dişini kendi çekerdi. Karanlıktan korkardı. Saray’da bir lamba bozulmayagörsün, kuşkulanır ve hemen nedenini araştırırdı. Büyü yaparlar diye çamaşırlarının yıkanmasını istemezdi. Bir gün, İstanbul’da deprem oldu. Bunu da baruthanede barut patlattılar diye soruşturdu. Yine suikastten kurtulamam diye kapalı arabaya binmezdi.” (Süleyman Kâni İrtem, Bilinmeyen Abdülhamid Hususi ve Siyasi Hayatı, Hazırlayan: Osman Selim Kocahanoğlu, Temel Yayınları, İstanbul, 2003, s.52-55,72,80,89,123)

En büyük korkusu darbeydi

Abdülhamid’in en büyük korkusu darbe yapılmasıydı. Bunun için gelir gelmez orduyu etkisizleştirmeyi ve özellikle Donanmayı Haliç’e hapsetmeyi seçti. İşi öyle abarttı ki, döneminde askeri tatbikatları bile yasakladı. Asker talimsizlikten yeteneğini kaybetti ve girdiği savaşları kaybetti. Döneminde, en büyük toprak kaybına uğradık. Amcası Abdülaziz’i “devirdiler” diye donanmaya özel bir kini vardı. Akdeniz’in en büyük donanması çürümeye terk edildi. Döneminde Ramazan topunu bile yasakladılar. Askere mühimmat verilmesi de ayrı bir sıkıntıydı. Binbir zorlukla cephane verilir, o da sıkı denetlenirdi.”

Korktuğu başına geldi

Bütün korkusuna rağmen 1908 Meşrutiyet Devrimi’ni önleyemedi ve onu yıkmak için girişilen 31 Mart İsyanı’ndan sonra 27 Nisan 1909 günü görevden alındı ve Selanik’e sürgüne gönderildi. 10 Şubat 1918 günü de 75 yaşında hayatını kaybetti.

Kaynaklar:

*Süleyman Kâni İrtem, Abdülhamid Devrinde Hafiyelik ve Sansür, Hazırlayan: Osman Selim Kocahanoğlu, Temel Yayınları, İstanbul, 1999.

*Hüsamettin Ertürk, İki Devrin Perde Arkası, Yazan: Samih Nafiz Tansu, Ararat Yayınevi, İstanbul, 1969.

Ercan Dolapçı

http://aydinlikgazete.com/guendem/33292-abdulhamid-de-orduyla-gezerdi.html

This entry was posted in SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *