VATANI PAZARLAMAKLA MÜKELLEF OLMAK * ANAHTAR TESLİMİ SATILIK TÜRKİYE

VATANI PAZARLAMAKLA MÜKELLEF OLMAK

2002 AKP İktidara geldi ;

2005 Kürsüde Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Başbakanı Tayyip Erdoğan konuşuyor;

“Ben vatanımı adeta pazarlamakla mükellefim.”

Pazarlamak; Bir mal ve hizmetin satışıyla ilgili faaliyetlerin bütünü, demektir.

Mükellef sözcüğüyse; yükümlü, üzerine düşen görevi yerine getirmeye mecbur olan, anlamına gelir.

Özetçe söylersek ; Tayyip; “ben vatanımı adeta satmakla mükellefim,
ben vatanımı adeta satma görevini yerine getirmeye mecbur olan kişiyim”
diyor.

İfadenin Özeti ; “Ben vatanı satmakla görevliyim“ olur…

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ise şunları söyledi ;

SÜMERBANK
“Yakında, Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı gibi,ismini de kaldırıyoruz.”

PETKİM
”Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler!”

TEKEL
‘‘Babalar gibi satarız…”

SEKA
“Stratejik yer imiş. Ne stratejisi?Önemli olan müşteri bulmak.
Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına. Seviyorum bu işleri arkadaş.”

ŞEKER FABRİKALARI
“Kâr edeni de, zarar edeni de, hepsini satacağız!”

TÜPRAŞ
“Parayı veren düdüğü çalar. TÜPRAŞ’ı Ruslara satar mısın, diyorlar. Satarım arkadaş…”

LİMANLAR
“Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne de işletme.
Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız…”

Yıl 2012 ; Limanlar,rafineriler Tüpraş-Petkim,ağır sanayi demir çelik tesisleri,stratejik önemde Türk Telekom,Ulusal ekonomiye lokomotif olan fabrikalar,Seka,Tekel,akarsular,madenler ve hiç bir ülkede olmadığı kadar yüksek oranda Bankaların nerede ise tümü satıldı ki bu oran %72 dir .Gelişmiş ülkelerde ise en fazla %15 dir.Bankaları denetleyemeyen bir Devlet,ulusal ekonomisini de kontrol altına alamaz.Elde kalmış olan Ziraat ve Halk bankaları ise satışa konmak üzeredir.Köprüler ve yollar ise satıştadır.Demiryollarının satışı planlanmaktadır.Ayrıca Satılmış olan büyük tarım alanları vardır.Yakında akarsular ile yeraltı suları da çiftçiye,köylüye para ile verilecektir.Kuyulara su saati takılacaktır.

Özetle Türkiye’nin Milli varlıklarının kökü kurutulacaktır.Toplum daha da yoksullaştırılacak ,yabancılaşmış tüm Milli bankaların yeni sahipleri çiftçiyi borçlandırarak tarım alanlarına el koyarken , hayvancılık yok edilirken,GDO’lu tohumlarla tarım üretimi dışa daha çok bağlı kılınacaktır.Taşaron işçi politikalarıyla tüm toplum iş güvencesinden yoksun olarak daha da fakirleşecektir.

Yeni anayasa kabul edilirse,Türkiye bölünecek ve çiftçiler de borçlandıkları banka kredi borçları nedeniyle elden çıkan topraklarında ancak maraba olacaklardır.

HES’lerle kurutulan ve türküsü kesilen akarsuların kuru yatakları bizim,
paralar ve zenginlik ise yine Onların olacaktır.

Vatan pazarlaması işte böyle bir şeydir…

Naci KAPTAN
26.02.2013

ANAHTAR TESLİMİ SATILIK TÜRKİYE

Orhan Özkaya

Cumhuriyet değerlerinin yıkıma uğratıldığı son günlerde TSK ya yapılan yeni bir çökertme hareketiyle, ordunun en büyük alt yapı kaynağı orta öğrenim kurumlarının binaları Hazineye devredildi. Bu devirler sürerken bir de ordu evlerinin elden çıkarılması gündeme taşındı. Böyle bir satışı başlatabilmek için önce kamu tesislerinin satış öncesi döküm çalışmasının yapılması başlatılıyor. Hangi kamu kurumunun elinde, hangi tesisin olduğu çalışması yapılacak. Bu çalışmaya askeri sosyal tesislerde dâhil ediliyor. Bu tesislerin satışı için her hangi bir yasal düzenlemenin gerekmediği belirtilmekte. En ünlü sosyal tesislerin arasında Fenerbahçe Ordu Evi, Antalya’daki Karpuzkaldıran Ordu Evi tesisleri, İzmir Alsancak ve Konak, Ankara Sıhhiye, Gazi Ordu Evleri yer alıyor. Bu satışların hazırlanması amacıyla, önce Maliye kendi sosyal tesislerini satışa çıkartarak oltayı, hedefe yerleştirdikleri askeri tesislere yöneltecekler. Ana amaç ; askerin ülke olaylarını, gidişi söyleşi konusu yapmasının, toplanmasının, bir araya gelmesinin önünü kesmek…

Ordunun Atatürkçü yapısı tasfiye ediliyor
Özellikle Kuleli Askeri Lisesi başta olmak üzere diğer tarihi okulların binalarının Hazineye devri için anlaşma imzalandığı açıklaması, ulusalcı medya ve basına düşünce, ancak o zaman halk öğreniyor. Oysa bu okullarda halkın çocukları parasız eğitim alarak subay olma yolunda ilerleyebiliyordu. Yapılan anlaşma kapsamında, İzmir Narlıdere İstihkâm Okulu, İstanbul Tuzla Piyade Okulu, Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Ankara Mamak Muhabere Okulu da Hazineye devrediliyor. Askeri okullara alınmayan İHL çıkışlılar şimdi dönüşümün altın çocukları olarak baş tacı yapılacak. Bu duruma Genel Kurmayın sessiz kalması da, akıl tutulması değil de nedir ? İrtica ve bölücülük tehlike olmaktan çıkarılmış, PKK ile savaşan paşalar Silivri, Hasdal ve Hadimköy’ e tıkılmış, yeni anayasayla ülke bölünmenin eşiğine getirilmiş ve karşıdevrim karanlık kozasını örmeye devam ediyor. Bugüne kadar orduya sızmak için olmadık yola başvurup girebilenler, irticai faaliyetlerde bulunmaktan disiplin suçuyla ihraç edilirken bu kez, altın nesil statüsüyle temel unsur olarak mı görülecek ? Bütün liselerin de İHL halini alacağı ortada iken…

Askeri hastaneler de devrildi
Bu devirler tamamlanmadan hemen sıra askeri hastanelere geliyor. Milli Savunma Bakanı, askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığının sistemine bağlanacağını açıklayarak gelecek sürecin işaretlerini veriyor. En büyük iştah kabartan da GATA, Gülhane ve İzmir’deki askeri hastaneler. Bütün bu kurumların arazilerine değer biçilemeyecek kadar kıymetli olmaları onlara ilgiyi arttırıyor. Ancak bu taşlarla çok sayıda kuş da vuruluyor. Bu açıklamaları medya ve yazılı basın ilgili tarafların açıklamalarını yayınlayarak kamuoyuna duyurdu. İşsizlik, bütçe açıkları, esnafın yangın yerine dönen iş yerleri ve eriyen çarşılardaki iflâsları, Suriye politikaları nedeniyle Güneydeki esnafın ve halkın yaşadıkları perdelenmeye çalışılıyor. İşte bu durumda askerle uğraşmak ve orduyu çökertmek ABD’nin arkasına saklanarak ve yine onun projelerini uygulamaktan başka bir şey değildir.

Bu taşınmazlar Arap Krallarını heveslendiriyor
Atatürk’ün bin bir emekle halkla birlikte kurduğu ve onun vergileriyle kamu malı halini alan bu varlıklar, zenginlikler, Milli Emlak ve Cumhuriyet değerleri, askerin elinden alınarak ve büyük bir ihtimalle yabancı şirketlere, özellikle Arap Şeyhlerine, Krallara, Emirlerine Yeni İhale Yasası ayrıcalıklarıyla birer birer teslim edilecek. Artık Ortadoğu’nun petrol zengini Suudi ve Katar gibi ülkelerinden sıcak para akışı kesilmiş durumda. Bu nedenle, orman alanlarını, 2B adı altında yandaş konut kooperatiflerine, arazi mafyasına, taşeron yüklenicilere, yerli işbirlikçilerin ortağı olduğu yabancı şirketlere satacaklar. TCDD, bor madenleri elden çıkarılmak üzere…

Kurtuluş Savaşı kahramanlarına saygı
Kuleli Askeri Lisesi, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir gibi Atatürk’ün silah arkadaşlarını mezun etmiş, son olarak da Alpaslan Türkeş, Cemal Gürsel, İlker Başbuğ ve Büyükanıt’a kucak açmış yüce bir ocaktır. 1845 yılında kurulan Bursa Işıklar Lisesinden Hüseyin Kıvrıkoğlu, Kemal Yavuz ve Çetin Doğan gibi Atatürkçüler mezun olmuştur. İşte, Atatürkçü askerlerin kaynaklığını yapan, Atatürk devrimlerinin temel kaleleri olan bu okullar kaldırılıyor. Ilımlı İslam dönüşümüne destek olmak, askerin görevi olmamalı. Kurtuluş Savaşı kahramanlarının ve Atatürkçü subayların yetiştiği bu ocak, öyle rant ve orduyu çökertme hesaplarıyla tasfiye edilecek kadar zayıf olamaz.

Askerlik şubeleri teker teker kapatılıyor
Milli Savunma Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı arasında 27.04.2012 tarihinde yapılan anlaşmayla 112 askerlik şubesi Milli Eğitim Bakanlığına devredildi. Yapılan açıklamada nüfusu küçülen ilçelerdeki bu şubelerin kapatılıp, Milli Eğitime devredildiği açıklandı. Nüfusu büyüyen il ve ilçelerde yeni şubeler açılacağı belirtildi. Aslında, bundan bile maksadın nerelere doğru gittiğini anlamamak için çok saf olmak gerekir. Vicdani ret söylemlerinin gündemde olduğu, paralı askerliğin tüm partilerce desteklendiği bir ortamda, askerliğin tasfiyeye doğru kaydırıldığını anlamamak için çok ilgisiz olmak gerekir. Böyle giderse sıra Ordu Evlerine geleceği kesindir. Çünkü kentlerin en güzel ve değerli arazilerinde kurulu olan bu yerler rantçıların iştahını kabartmakla kalmıyor. Askerin konaklama ve dinlence olanaklarına darbe indirebilmenin en kolay yerleri. Karşı çıkılmazsa, direnme gösterilmezse olacağı budur. Ama Türk halkı kendisie yapılan bu haksızlıkları, kötülükleri ve ihanetleri asla unutmayacaktır. Bir gün mutlaka doğrularak ayağa kalkıp ve hiç kimsenin hesap edemeyeceği tokadı ve darbeyi indiriverir. Yakın tarihin sayfaları bu örneklerle doludur. Hani nerede kışlaların kapılarına asılan Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye pankartları ? Komutanların teslim olması Ordunun teslim olduğu anlamına gelmez. Bunu bütün dünya bilmelidir. Çünkü bu Ordu, Atatürk’ ün Ordusudur. Ne Türk Ordusu ve ne de Türk halkı emperyalizmin postalları altında kalmaz.

Bankalar zaten gitti
Yürütülmekte olan özelleştirmelerle, tüm halkın malı kamu varlıkları yabancıların eline anahtar teslimi kelepir fiyatına sunuluyor. Suudi Kralına yasal olmayan imar düzenlemesiyle verilen Sevda Tepesinden sonra, İstanbul’daki Cumhuriyetin liseleri, öğretim kurumlarının satışı ; Haydarpaşa Garının Araplara pazarlaması bitirildi. Akbank, Denizbank, Halk Bank, Ziraat ve kalanlar satılarak bankacılık sisteminin %72 si aşılarak yabancılara devredildi. Dünyanın en büyük çelik devlerinden Erdemir ve İsdemir’in sahibi ve Sümerbank’ı da bünyesinde taşıyan Oyakbank da, satış için Morgan Stanleyden onay alarak devrildi. Türkiye, vücudunun her yerine sırtlanların saldırdığı, parçalar kopardığı yaralı bir aslana dönüştürülmüş ; acı çekiyor, sancılar içinde yerde sendeliyor. Bu bir ekonomik tercih olamaz, bunun adı yok oluştur.

Güneydoğu da koptu kopacak
Sanki Diyarbakır da ayrı bir yönetim başkaldırmış gidiyor. İkiz Yasaların uygulanmasını ; Batmanı, GAP’ı ve bölgenin zenginliklerini talep ediyor. ABD nin Ermenistan ve Kürdistan haritalarını resmileştirme denemeleri, Pontus, Süryani ve Rum soykırım yalanlarını toprak istemlerine dönüştürmek, ülkemizin liflerine kadar parçalanmak istendiğinin göstergesi. Ermeni soykırım yalanlarını AB ülkelerinin yasalaştırması ve Fransa’yla birlikte çok sayıda emperyalist ülkenin, Soykırım yalandır demeyi cezaya tabi tutması, saldırının boyutunu açıklıyor. Oysa Fransa, Cezayir’de uyguladığı soykırım yanında, yakın bir tarihte Fildişi Sahilleri Cumhuriyetinde, yanlışlıkla iki uçağının bombalanması sonucunda, Fildişi Cumhuriyetinin Hava Kuvvetlerini yerle bir etmiş, ayrıca toprakları Fransız çiftçiler tarafından ellerinden alınan Fildişi halkının üstüne bomba yağdırmış, Fransa’ya “Bizi sömürdüğünüz yeter artık!” diyen başkanlarını yıkarken, eşini yerlerde sürükleyerek linç ettiler. Bütün bunlar olurken BM nin ise dili tutuldu. ABD, Kuzey Irakta sözde Kürt Devletini kurdurup, kendi çıkarları için koruyor. Biz de bataklığı kurutmak için izin bekliyoruz. Kıbrıs’ta da tuzakları dağıtamıyor ve ipleri tutan elleri hâlâ kıramıyoruz. Oysa Amerika, Irakta bitiyor.

Türkiye anahtar teslimi satılıyor mu ?
Halkımızın tırnaklarıyla yarattığı ve Türkiye devletinin kuruluş temellerini oluşturan kamu kaynakları elden kayıp gidiyor. Ülkenin kaleleri ve tersaneleri yabancılar tarafından dolarla işgal ediliyor. Dünyanın en büyük devleri arasına giren ve her biri birer Türkiye demek olan KİT ler gitti. Dünya sıralamasında beşinci büyüklükte olan Telekom, Ermeni işbirlikçisi Hariri’ ye tartışmalı şekilde satıldı. Tekel, limanlar, demir çelik tesisleri, akla gelenlerin hepsi satıldı. Aslında tek başına Telekom bile, Türkiye demek. 21 bin hatlık santralle,19 bin sabit, 80 bin ankesörlü telefona,750 bin ADSL, 250 bin TT NET, 100 bin km F/O kabloya, 850 işyerine, 3000 Telekom bayisine, %40 Avea hissesine ve 35 milyon km. uzunluğundaki bakır kablo şebekesiyle yeraltı şebekelerine, binlerce gayrimenkule sahip. Sadece İstanbul’da 300 malzeme ve kablo deposu vardı. Yeraltı kazı ruhsat bedelleri, kamulaştırma bedelleriyle personel eğitim giderleri ele alındığında ilk maliyeti 200 milyar dolar. (Başkent İktisatçılar Derneği Raporu) Oysa satış, 6,5 milyar dolara yapıldı ve taksitleri de hazırdı. Halkın bütün birikimleri yok edildi. Telekom, 04.02.1024 tarihinde Atatürk tarafından çıkartılan, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununda yapılan değişiklikler sonucunda, Teftiş Kurulları kaldırılıp, denetimden uzak tutularak satıldı. Kasasında ilk taksiti olan, 1 milyar dolar nakit bulunduğu savlarına henüz bir yanıt alınamadan, bir kaç aylık kârının dahi 10-12 milyar dolar civarında olduğu ve hangi vergileri ödeyip ödemeyeceği soruları kafalara takılı olarak elden çıktı. Bütün bu kayıplar karşısında, önceki Cumhurbaşkanı bile, “Bunlar özelleştirme değil, yabancılaştırma” diye isyan etti ve endişeye kapılarak, DDK dan rapor istediği saklanamayan bir gerçek. Raporda, yabancılara satılan ülke varlıkları 1200 sayfayı buluyordu.

Sonuç
Satılan milyarlarca dolarlık zenginlikleri halkımız sokakta bulmadı ? Bireyler kendi babalarının malını dahi bu kadar sorumsuzca, hafife alarak, Unakıtan gibi gece yarısı pijamalı giysilerle satamaz. Halkın öz varlıklarını satmak suçtur. Şirketler iflâs ederse, yeniden kurulabilir ; ülkeler iflâs ederse, yeniden kurulmaları kan ve gözyaşı demektir. Bu ülkenin anahtarlarının ellerinde olduğunu sananlar, yanılgı içinde olduklarını yakında anlayacaklardır. Türk halkı, ülkenin varlıklarının ticari meta gibi anahtar teslimi satılmasına izin vermeyecek ve tam bağımsız Kemalist bir yönetimi yeniden kuracaktır.

Orhan Özkaya

This entry was posted in Ekonomi, EMPERYALİZM, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

2 Responses to VATANI PAZARLAMAKLA MÜKELLEF OLMAK * ANAHTAR TESLİMİ SATILIK TÜRKİYE

  1. Pingback: Türban’ın zekası ve/veya (Post Modern) Savaş’ın Zeka’sı?!

  2. Pingback: Cumhuriyet’Star?!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *