Erdoğan ağzındaki baklayı çıkardı

Erdoğan ağzındaki baklayı çıkardı

İsmet Özçelik
Aydınlık, 20 Aralık 2012

Başbakan Erdoğan Konya’da itiraf etti.
Padişahlık istediğini resmen dillendirdi.

“İşte kuvvetler ayrılığı denilen olay var ya, o geliyor sizin önünüze engel olarak dikiliyor“ diyerek demokrasinin temeli olan “kuvvetler ayrılığına“ karşı çıktı ve “tek yetkili” olmak istediğini açıklamış oldu.

Belli ki bu cümleler camda yoktu.

Başbakan camdan koptuğu anda gerçek düşüncelerini dillendiriyor, özgürleşiyor.

İçindekileri dışa vuruyor. Herhalde bu da onlardan biri…

Böyle bir şeyin demokraside olmadığını herhalde biliyordur. Ama zaten onun niyeti demokrasi değil ki.

“Demokrasi bizim için bir tramvaydır, istediğimiz yerde ineriz“ dememiş miydi?

Herhalde ineceği durağa yaklaştığını düşünüyor…

Erdoğan’ın en büyük “sansürcüsü“ karşısında sağında ve solunda duran camlar.

O camlar olmasa gerçeği çok daha iyi öğreneceğiz gibi…

Üniversiteler ve yargı sustu

Normal koşullarda Başbakan Erdoğan’ın açıklamasının herkesi ayağa kaldırması gerekirdi.

Üniversitelerin “Başbakan demokrasi dışı bir rejim istiyor” diye itiraz etmesi beklenirdi.

Yüksek yargının, “açıklama hukuk devletine aykırıdır“ demesi uygun düşerdi.

Ama YÖK’le üniversiteler susturuldu, 12 Eylül 2010 anayasa değişikliği ile yüksek yargı “yandaş yargı” yapıldı.

Sonra da hepsi sustu…

Basın kör oldu

Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları basın açısından da işlenmesi gereken bir konuydu.

Ama bazı köşe yazarları dışında herkesin gözü kör oldu.

Dün gazetelerde Erdoğan’ın sözleriyle ilgili haberleri okumaya çalışanlar sayfaları boşuna çevirdiler.

Yandaşı da, gizli yandaşı da defteri kapattı.

İlk gün az da olsa çıkan haberler 2. gün bıçak gibi kesildi.

Kimse ünlü hukukçulara bile, “Başbakanın açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye sormadı, soramadı.

Sorduysa bile haber değeri görülmedi.

Büyük bir gazetenin İstanbul’daki yetkilisine “Ne oluyor?” diye sordum.

“Bilemiyorum, herhalde haberin görülmemesi istenmiştir?“ dedi.

“İleri demokraside“ basın özgürlüğü böyle oluyor işte.

“Tek adamlık“ anayasaya girmediyse bile basında yürürlükte…

AKP’li hukukçular(!) da zorda

AKP’li hukukçular ise tedirgin.

“Şimdi her şeyi açık etmenin zamanı mıydı?” havasındalar.

Erdoğan’ı değil, “Başbakana bunları niye söylettiler?” diye danışmanlarına kızıyorlar.

“Aslında Başbakan şunu kastetti” diye ortalığı toparlamaya çalışıyorlar.

AKP’li Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu durumu kurtarmaya çalışırken battıkça batıyor.

“Özal’ı zehirleyenler Honduras’ta“, açıklamalarıyla gündemi değiştirmeye çalışsa da işin içinden çıkamıyor.

“Adnan Kahveci’nin katilinin de Honduras’ta olması(!)” sıkıntıyı gidermiyor.

Hatta bu durum mizahçılara “maden“ oluyor.

Herkes birbirine Yılmaz Özdil’in “Ne Honduras’mış be kardeşim…” yazısını paslıyor…

Erdoğan’ın sözlerine göre “mütalaa vermeyi“ kendisine ilke edinen hukukçular(!) zorda…

Hem de çok zorda…

Doğru ya, “her şeyi açık etmenin zamanı mıydı?”

Daha yeni anayasa yapacaktık, Başkanlık sistemi getirecektik, karpuz kesecektik.

Oldu mu şimdi…

This entry was posted in Kose Yazarlari, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *