ULUSALCI’LAR MI YOKSA DÖNEKLER Mİ TEHDİTTİR ?

Kirli karanlık ellerden biri bakın Hablemitoğlu’nu nasıl tehdit ediyor:

“…Seni mahfedecem. Belki yarın, belki yarından da yakın. Yarın dışarı çıkarken etrafına iyi bir bak… Seninle alakalı benim de arşivimde epey malzeme var. Biraz zamanı var. Unutma ki, devletin güçleri benimle beraber…. Müslümanlarla uğraşma, vallahi namluyu dayadığım zaman anlarsın ama iş işten geçer. Ben çok yakınında ikamet ediyorum. Her gün yüz yüze gelme imkanımız da var. Eğer bundan sonra Fetullah Hoca veya başkaları hakkında aleyhte propaganda yaparsan… Sana son şans. Kellen gidecek!!! En yakın zamanda…”

ULUSALCI’LAR MI YOKSA
DÖNEKLER Mİ TEHDİTTİR ?

Naci KAPTAN
19.08.2012

Cumhuriyet Gazetesinin köşe yazarlarından Hikmet Çetinkaya’ya bir haller oldu !!!
Atatürk’ün kurdurduğu gazetede Atatürk’ün izinde olan Ulusalcı’ları hedefe koyan yazılar yazmaya başladı.

Yetmedi Fetullah cemaatine denizci deyişiyle “aborda oldu”
Yani “Yanaşma” durumları !!!

Yakın zamana kadar karşı gibi gözüktüğü cemaat ve tarikatla kol kola girdi.
Fetullah cemaati tarafından kucaklandı…

İnanıyorum ki Çetinkaya Uğur Mumcu’nun,Muammer Aksoy’un,Necip hablemitoğlu’nun,Atilla İlhan’ın ,Ahmet Taner Kışlalı’nın,Bahriye Üçok’un,İlhan Selçuk’un kemikleri sızlatmıştır.

Hikmet Çetinkaya gazetede birlikte çalıştığı ve karanlık güçler tarafından katledilmiş olan aydın arkadaşlarına ihanet etmekle yetinmedi .Ulusalcılığı ve ulusal kimliği sorgulamakla,aşağılamakla kalmadı hakkında araştırma yazıları yazdığı Nurculuk ve Fetullah Gülen ile de yakınlaştı.

ÇETİNKAYA CEMAAT YAKINLAŞMASI

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Yöneticilerinden Erkam Tufan Aytav yazıyor ;
(Kısaltılmış aktarı)

Fethullah Gülen cemaatinin kurumsal yüzü sayabileceğimiz Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın (GYV)68 ülkeden katılımcıyla ilk kez medyaya açık olarak yaptığı toplantıya ilişkin notları cumartesi günü aktarmıştım.
………………
Toplantı sona erdikten sonra Mustafa Yeşil ile kısa bir süre sohbet etme olanağım oldu. Vakfın hangi kutuplardaki farklı insanları buluşturmayı hedeflediğini örneğin Fethullah Gülen cemaatine karşı çeyrek yüzyılı aşan bir süredir kararlı bir muhalefet sergileyen Cumhuriyet gazetesiyle temasa geçip geçmediklerini sordum. Doğrusu öylesine verdiğim bu örnek üzerine beklemediğim bir yanıt aldım.

“’Hikmet Çetinkaya ile buluştuk’
Zira Yeşilyaklaşık iki hafta önce Cumhuriyet’le temasa geçtiklerini ve gazetedeki Gülen muhalefetinin sembol ismi olan bu konuda kitaplar yazan Hikmet Çetinkaya ile buluştuklarını anlattı.

Gülen: Çetinkaya inandığını yiğitçe yazdı
Yeşil’e kendisine karşı yüzlerce yazı yazan çok sayıda kitap yayımlayan Çetinkaya ile ilgili olarak Fethullah Gülen’in bir değerlendirmesi olup olmadığını da sordum.
Yeşil,Fethullah Gülen’in çok sayıda dava açtığı ve bazılarında mahkûm ettirdiği Hikmet Çetinkaya için “O yiğitçe inandıklarını yazdı ben de kendisine hiçbir zaman beddua etmedim” dediğini aktardı.

Yeşil Çetinkaya ile buluşmalarından duyduğu memnuniyeti aktarırken“Türkiye’nin sadece siyasi düzlemde değil sosyal manada da uzlaşmaya ihtiyacı olduğunu” anlattı. Diğer GYV yetkililerinden aldığım bilgilere göre Çetinkaya’nın ziyaretinde ilginç diyaloglar da yaşanmış.

Örneğin vakfın bir yöneticisi Çetinkaya’ya“ uzun yıllar boyunca çok sert biçimde eleştirdiği Gülen cemaatinin temsilcileriyle buluşmayı neden kabul ettiğini” sormuş. “Değiştik” demiş Çetinkaya“Hem ben değiştim hem de siz.”

GYV yöneticileri birlikte fotoğraf çekmek için izin istedikleri Çetinkaya’ya ziyaretin anısına bir kalem takımı armağan etmişler. Yeşil ve arkadaşları sorum üzerine verdikleri bilgileri yazabileceğimi kendileri açısından bir sorun olmadığını ancak bu konuda Çetinkaya’nın da rızası alınmazsa üzülebileceklerini dile getirdiler.

‘Ben öcü müyüm cemaat de değişti ben de’
GYV toplantısından döndükten sonra1980’lerin ortasından 1990’ların ikinci yarısına kadar muhabirlik ve yöneticilik yaptığım Cumhuriyet’te yazılarını sürdüren Yayın Kurulu üyesi Hikmet Çetinkaya’yı aradım. Ziyaretini ve geçen sohbeti yazmamda bir sakınca olup olmadığını sordum. Gülerek “Hiçbir sakıncası yok” dedi daveti ve ziyareti anlattı.

“Vakfa gel dediler gittim. İki saat kadar kahvaltı yaptık. Gırgır vaziyetleri de oldu. Evet eskiden Nazım’ı Cemal Süreya’yı Attila İlhan’ı değil Necip Fazıl’ı okuturlardı. Dünya değişiyor biz de değişmek zorundayız. Ben de kendimi geliştiriyorum ben de değişiyorum. Ben Fethullah Gülen hakkında ne yazdıysam yazdım. Artık yazacağım bir şey yok. Adam 1998’den beri yurtdışında yaşıyor.”

Fethullah Gülen 100’ün üzerinde dava açtı bana. Bazılarını ben kazandımonun kazandığı davalar da oldu. Kaybettiğim davalarda tazminat cezası da aldımceza da aldım. Yeni bir şey olursa yine yazarım. Yoksa aynı şeyleri yazmam kendimi tekrar etmem.” *1*

***

Özetle Hikmet Çetinkaya Ulusalcı’lığa ve Ulusalcı’lara karşı oldu,
Bu arada da BEN DEĞİŞTİM diyerek Fetullah cemaatinle görüşmeye başladı.
Bunun kısa tanımı DÖNEKLİK’tir.
Hikmet Çetinkaya da DÖNEKLER tayfası arasına girmiştir.

NEREDEN NEREYE

Çetinkaya’nın 24 Yıllık Hikaye Fethullah Gülen – Dağlara Kamplar Kuruldu başlıklı dizi yazısı 22.06.99-04.07.1999 tarihleri arasında Cumhuriyet gazetesinde yayımlandı.Bu dizi Fetullah Gülen’in gençler arasından nasıl teşkilatlandığını anlatan önemli yazılarındandır.

Tarih 18 Ağustos 2012
Çetinkaya Cumhuriyet gazetesinde “FAŞİST KAFALAR” başlığıyla şöyle yazdı ;

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün PKK tarafından kaçırılıp
48 saat sonra bırakılması tartışılıyor hâlâ…
CHP içindeki “etnik ve mezhepçi damar” harekete geçmiş, bağırıp çağırıyor:

“Milletvekili Aygün’ün siyasi çizgisi Atatürk’ün partisi CHP’yle örtüşmüyor…”

Bunları yapanlar bana hiç yabancı değil.Irkçı bir kafa taşıyan, özünde faşist, kendilerini “ulusalcı” olarak gören kafalar.

Peki CHP’nin siyasal çizgisi ne?
Irk ve mezhep ayrımcılığını körüklemek mi?
Sermaye-emek çelişkisini göz ardı etmek mi?
Salt laikliği savunup demokratik hak ve özgürlükleri savunmamak mı?

Irkçı kafalar Kenan Evren modeli “Atatürkçülüğü” savunup şöyle derler sağda solda:
“Asmayalım da besleyelim mi?”

Çetinkaya bölücü Kürtçülüğü savunan ve PKK tarafından kaçırılmış “gibi” yapılan CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ün serbest bırakıldıktan sonra söylemiş olduğu ;
“CHP’nin ulusalcı kafatasçılarla yürüyemeyeceği görülmüş oldu” açıklamasına da açıktan aynı sözlere desteğini verdi !!!

Habertürk’ün canlı yayınına katılan Hüseyin Aygün, Kılıçdaroğlu’nun Hürriyet’e manşet olan “Arkasındayım” açıklamasına “Genel Başkanın bu açıklamaların arkasında olduğunu söylemesi iyi oldu. CHP nasıl bir yolda yürüyeceğini ulusalcı ,kafatasçı kişilerle onların yapacağı eleştirilerle bir yol yürünmeyeceği görünmüş oldu.

Kemal Kılıçdaroğlu ise Hüseyin Aygün’e destek verdi ve ULUSALCI’lığa karşı olduğunu gösterdi.

Durum budur sayın okur ;

YCHP’ye göre Ulusalcı’lar tasfiye edilmelidir.
Çetinkaya’ya göre ULUSALCILIK, KAFA TASÇILIKTIR , FAŞİSTLİKTİR !!!

O halde Çetinka’ya Ulusalcılık dersi vermek gerektir .
Bu dersin öğreticileri ise Ülkemizin gerçek aydınlarıdır ;

Önce,Ulus ve Ulusalcılık deyişlerini irdeleyerek sonra da yazının özüne dönelim ;

TDK der ki ;

ulus İng. nation
Derebeylik düzeninin yıkılışı ve anamalcı düzenin oluşumu döneminde ortaya çıkan, toprak, ekonomik yaşam, dil, ruhsal yapı ve ekinsel.özellikler yönünden ortaklaşalık gösteren en geniş insan topluluğu biçimi.

ulusalcı a. Milliyetçi.

ULUSALCILIĞIN AÇIK TANIMI

Ulusalcılık? “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur” sloganının tek sözcükle ifadesidir…
Sömürüye esarete mandaya işbirlikçiliğe karşı olmaktır.
Ulusun çıkarlarını onur ve haysiyetini her şeyin üzerinde tutmaktır.
Atatürk milliyetçiliğidir.
Laik ve demokrat olmaktır.
ABD ve AB ile her ilişkide başı dik bağımsız bir ulus gibi durmaktır…
Atatürk milliyetçiliği ulusalcılıktır.
Anayasa’da yer alan bir kavramdır ulusalcılık…
Ulusalcı’lığın Eş anlamı “Yurtseverlik”tir…

“Bilmeli ki ulusal benliğini bilmeyen uluslar başka ulusların avıdır.” (Atatürk)

Ulus bir toplumun aşamasıdır. İnsanların oluşturduğu tolum ulus olma özelliklerini kazanıncaya kadar birçok aşamalardan geçmiştir. Ulus toplumun en son ulaştığı aşamadır.

Ulus geçmişte bir arada yaşamış şimdi bir arada yaşayan gelecekte de birarada yaşama inancında istek ve kesin kararında olan aynı yurda ve o yurdun maddi ve manevi değerlerine sahip çıkan aralarında di lkültür ve duygu birliği olan insanların oluşturduğu toplumdur. Ulusun günümüzde yaşayan bölümüne halk denir. Bir ulus içinde bir tek halk vardır.

***

ABD ve AB’nin işbirlikçileri ulusun değil ABD ve AB’nin çıkarlarına hizmet ederler. Halkın çıkarlarını gözetmedikleri için “demokrat” olamazlar. Foyaları meydana çıktıkça ulusalcılık gibi karşıt kavramları yerin dibine batırarak suyun üstünde kalmaya çalışırlar…

Uğur Mumcu devrimci siyaseti tanımlarken der ki ;
“Ne Amerikan emperyalizminin işbirlikçiliği, ne Sovyet güdümü, ne de Tanzimat Batıcılığı… Ulusallık içinde devrimcilik, özgürlük ve bağımsızlık…”

“Milliyetçilik (ULUSALCILIK),sömürücülerin değil,
Mustafa Kemal devrimcilerinin bayrağıdır.”

***

Necip Hablemitoğlu der ki ;
“Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en karanlık, en hazin dönemini yaşıyor. Bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti’ni koşulsuz savunan, Atatürk ilke ve devrimlerinin sahibi ve takipçisi, aydınlanmacı, tam bağımsızlıkçı, sömürünün her türüne karşı, evrensel barıştan yana, yurtsever, ilerici, ulusalcı bir kesim var. ”

“Ancak, ne bir siyasal partiye, ne basın ve yayın kuruluşlarına, ne de kendilerini destekleyecek ulusal sermaye gücüne sahipler. Ülkenin elden gidişini sessiz çığlıklarla izliyorlar. İşlerini ve işyerlerini kaybedenler, üniversite kapılarında bekleyenler, sefalet sınırının altında yaşayanlar, ülke güvenliğini sağlamaya çalışırken, baba ocağına tabut içinde dönenler, Mumcular, Üçoklar, Aksoylar, Kışlalılar ve olup-biteni izleyen milyonlarca örgütsüz dağınık Türk yurtseveri!… ”

“Karşı tarafta ise ülkeyi etnik ve mezhepsel esasa dayalı olarak bölmeye, yer altı-yerüstü ekonomik kaynaklarını pazarlamaya, din devleti kurmaya ve halkın dinsel inançlarını sömürmeye, hatta Cumhuriyet’in başına numara koymaya kararlı, zengin, güçlü, dış destekli, örgütlü vatan hainleri ve işbirlikçileri ile peşlerinden sürükledikleri ulusal bilinçten yoksun diğer bir kesim!.. ”

***

Emre Kongar der ki ;
“Günümüzde Kemalizm ne tepeden inmeciliktir ne jakobenlik ne de tek parti yönetimini istemektir.Günümüzde Kemalizm çağdaş uluslararası toplumun saygın ve eşit haklı bir üyesi olmayı istemek din-tarım toplumlarının inanca dayalı otoriter yapısını değil endüstri-bilgi toplumlarının insan haklarına dayalı demokratik yapısını benimsemek ve bunları gerçekleştirmek için de bilimin yol göstericiliğine inanmaktır.”

“Günümüzde milliyetçilik ya da ulusalcılık veya nasyonalizm ne ırka dayalı bir devlet ve toplum yapısını arzulamaktır ne farklı din ırk dil sahiplerinin bir arada yaşamasına karşı çıkmak ne de onlardan birini dışlamak veya öne çıkarmaktır.Günümüzde ulusalcılık ulusal çıkarları öteki ulusların (özellikle de komşularımızın ve A.B.D.’nin) kendi çıkarlarını savunduğu ölçüde eşit ve adil olarak savunmaktır.”

***

Melih Aşık der ki ;
“Bir süredir basının anlı şanlı genel yayın müdürleri bile yazılarında Trabzonlu cinayet sanıklarını “ulusalcı” diye takdime başladılar. Son yıllarda ulusalcılık kavramının anlamı kasten saptırıldı içi boşaltıldı. Irkçılık şovenlik darbecilik ile aynı kapta dövüldü birbirine karıştırıldı. Faşistlikle eş tutuldu… Neden bu yapıldı? Çünkü ulusalcılık mandacılığın işbirlikçiliğin hainliğin karşısındaki kavramdı. Ortak ve soylu bir tanımdı. O yüzden yok edilmeliydi Atatürk ulusalcıydı.. Vahdettin işbirlikçi Ama aynı Atatürk Padişah Vahdettin ve İstanbul basınına göre isyancı bozguncu çeteciydi. ”

***

Atilla İlhan der ki ;
Atilla İlhan Türkçü ve Sosyalist görüşlerini dile getirdiği yazılarında ve konuşmalarında Atatürk’ün yabancı devletler karşısındaki dik duruşunu da örnek göstererek 1938 senesinden sonra milli menfaatler yerine küresel emperyalizmin isteklerine boyun eğildiği vurgusunu yapmaktaydı.Atilla İlhan Bir Millet Uyanıyor ismi verilen kitaplar dizisinde Türkiye’nin ekonomiki,askeri ve kültürel yapısının yok edildiğini 1997 yılında farkederek ULUSALCILIĞI yücelten düşüncelerini yazdı.

***

Fetullah Gülen der ki ;
“Ulusalcı dalgayı aşarız.” 18 Ekim 2005 tarihli Aktüel Dergisi’nin 14. sayısı
Ergenekon,Balyoz v.b davalarla Ulusalcı dalganın hızını kestiler…

Sayın Okur,
Yazı uzun oldu ama konu önemlidir..

Özetle Hikmet Çetinkaya’da değişim rüzgarına uyarak,
kıblesini Atlantik’e çevirmiştir.
Gülen’in dediği gibi, ULUSALCI DALGAYI aşmaya omuz vermektedir..

Hadi deyin bakalım ;

ULUSALCI’LAR MI YOKSA
DÖNEKLER Mİ TEHDİTTİR ?

Naci KAPTAN
19.08.2012

*1* http://www.gazetevatanemek.com/index.php/vatan-emek-haberler/5490-guelen-cemaati-ile-goerueen-hikmet-cetinkaya-hem-ben-deitim-hem-de-siz.html

This entry was posted in Fetullah Gülen, Gundem, Kose Yazarlari, MEDYA. Bookmark the permalink.

2 Responses to ULUSALCI’LAR MI YOKSA DÖNEKLER Mİ TEHDİTTİR ?

  1. Altan ARISOY says:

    Kaptan,
    Seçkin yazılarla, yazılarınızla oluşturduğunuz siteniz için sizi kutluyorum.
    Sizi yıllardır tanıyorum.
    Yazılarınızda savunduğunuz fikirlere bütünüyle katılıyorum.
    Bu yazınızın başlığındaki sorunuz için, döneklerin bütün kesimler için tehlike olduğunu; ulusalcıların cumhuriyetimiz için en büyük güvence olduğunu; ama bunların ötesinde; aşağı-yukarı on yıldır Cumhuriyet gazetesinde tepe noktayı ve dolayısıyla gazetenin çizgisini etkileyen Hikmet Çetinkaya’nın, 1924 yılında Atatürk’ün verdiği adla ve görevle yayın yaşamına başlayan Cumhuriyet Gazetesinin ideallerine kaç yıldır ihanet ettiğini herkese duyuruyorum…
    YCHP yöneticilerinin dönüp dolaşıp “CHP sosyal demokrat bir partidir. Çağdaş Atratürkçülük sosyal demokrasidir” anlamındaki -soruya yanıt olmayan- çarpıtmaları da zaten bu ihanetin bilerek yapıldığını göstermektedir. Çetinkaya ve YCHP nin görüşlerini örtüştüğü ortadadır.
    YCHPnin Kılıçdaroğlu’nun çok sevdiği elemanlardan Hüseyin Aygün, CHP içindeki kemalistleri “ırkçı, kafatasçı” diye nitelendirdiği halde genel başkandan hiç bir eleştiri almadığı gibi “arkasındayım” gibi bir sözle de desteklenmiştir!..
    Demek ki YCHP; hayali bir sosyal demokrasiyi Atatürkçülük’ün yerine ikame edecek!..
    Kaptan,
    Sosyal demokrasinin Kemalizmle ilgisi yoktur. Kemalizm’in sosyal demokrasinin içeriğinde bulunması da tam bir kandırmacadır. Bu iddiayı öne sürenlerin Kemalizm konusundaki düşünceleri yanlış, eksik ve sakattır…
    Görünen odur ki;
    Küreselleşme rüzgarıyla CHP yi 1990 larda ne idüğü belirsiz bir dönek partisine dönüştürmek isteyenler, bu kadar yıl sonra yine aynı teraneleri yinelemektedirler.
    Asıl ilginç olan da; onca yıl denenen bu insanların yine CHP yönetiminede söz sahibi olabilmeleridir!..
    Bu demektir ki; geçmişten hiç bir ders almadık. Ve yine kaybetmek için aynı şeyleri yinelemeye devam edeceğiz!..
    Bence Kemalizm’e karşı, Atatürk’ün partisinden çıkan yeni bir ihanetle karşılaşıyoruz!..
    Birincisi Türkiyeyi ANAP’a; DYP ye , Refah’a teslim etmişti…
    Bu ikincisi. Bir deneyimden ders almayan ve aynı yanlışı yineleyenlere ne olduğunu söylemeye dilim varmıyor!..
    Bildiğimiz odur ki; zaten istenen de BUDUR…
    Atatürk cumhuriyetine- bilerek ya da bilmeyerek – yapılan bu ihaneti afişe edip. önce CHP lilere, sonra da bütün Türk halkına duyurarark tavır almalarını sağlamak şu anda kemalistler için en önemli görevdir…
    Selam ile.
    Altan ARISOY

    • Nacikaptan says:

      Değerli arkadaşım ,eski kalemdaşım Altan Arısoy,

      Bizler senelerdir yaklaşan tehlikeleri göstererek yazdık.
      Böyle şey olur mu dediler !!
      Diyenler ise şimdilerde ortada yoklar.

      Türkiye’miz için en büyük tehdit Truva atının içine saklanmış olan hainler ve işbirlikçilerdir.Ne yazık ki şimdilerde onlar egemenler…
      Tıpkı Hikmet Çetinkaya gibi alttan vurarak,
      Bölücülerin,Cumhuriyet karşıtlarının değirmenine su taşıyanlar gibi…
      Çetinkaya da Cumhuriyet gazetesi içine saklanmış bir Truva’lıdır.
      Gün o gündür ki artık maskeler düşmektedir.

      Duyarsızlık,bana necilik,
      Her koyunu kendi bacağından asanlar,
      Bana dokunmayan yılan bin yaşasınlar,
      Bal tutan parmak yalarcılar,
      Devletin malı deniz diyenler,
      Yazdıklarımız artık NE YAZIK Kİ gerçekleşmiştir !

      Laik Cumhuriyet ve kuruluş ilkeleri silinmektedir.
      Ulusal nitelikli tüm kırmızı çizgilerimiz silinmiş,
      Türkiye’nin kaderi ve geleceği Washington ve Brüksel tarafından
      belirlenmektedir.Karar vericiler Ankara’da değil sınır ötesindedir.
      Türkiye’nin geleceği olan kuşakları yetiştirecek sistem,
      Yobazlıkla yoğrularak değiştirilmiştir.
      Gelecek kuşaklar çağdaşlıktan ve bilimden uzak,
      doğmatik ve din tabanlı sistemin biat eden çocukları olacaktır.
      Emper’lerin işbirlikçileri,
      Emper’ler adına komşu Suriye’ye savaş açmışlardır.
      Müslümanlığı dilden düşürmeyenler,
      Haçlı ordularıyla müttefik olmuşlar,
      İslam Ülkelerine savaş açmaktadır.
      Bu yöneticiler ki ,Devlet’i PKK terör örgütüyle aynı masaya oturtanlardır.
      Tüm Dış görüşmelerde Devlet devre dışı bırakılmakta ve
      Devlet bilgisi dışında kararlar alınmakta ve kayda geçirilmemektedir.
      Devlet artık aşiret gibi yönetiliyor.
      Suriye sınıırı kalkmıştır.
      Hatay, Suriye ile savaşan her milletten yabancı
      lejyoner askerlerin karargahı yapılmıştır.
      Yargı iktidarın sopası olmuş,
      TSK’nın yeni komuta kademesi,
      Haklarında düzmece belgelerle soruşturma açılmış
      40 general ve amiralini emekli ederek,
      Tutuklu 250 askerini hukuksuzluğa teslim etmiştir.
      Çankaya’da artık topuk vurma sesleri vardır.
      Yeni gen.Kur.Başkanı ve kuvvet komutanları,
      Siyasi tarihte hak ettikleri yeri almışlardır.

      Özetle ülkemiz,
      karanlığa,gericiliğe
      irticaya,yobazlığa,yolsuzluğa,
      sömürgeciliğe,mandacılığa
      teslim edilmiştir.

      Sayın Arısoy,

      Siyasette Demokratik yaşamın gereği olan muhalefet partileri de
      ne yazık ki bu devşirme operasyonundan etkilenerek,
      Umut ve alternatif olmak özelliklerini yitirmişlerdir.
      Sizin ve benim ,içimizi acıtan CHP’nin yaşadığı kimlik sapmasıdır.
      Truva atları artık her yerdedir.

      CHP’nin yeni yönetimi Ulusalcı yapısını tasfiye etmeye çalışıyor.
      Buna izin vermeden YENİ CHP’Lilerin tasfiyesi gereklidir.
      Türkiye’nin çıkışı ancak bu yolla olabilecektir.

      Dostça selamlarımla
      N.Kaptan

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *