WİKİLEAKS’IN BELGELERİ ÜLKE YÖNETİCİLERİNİ NEDEN KORKUTUYOR ?

WİKİLEAKS’IN BELGELERİ
ÜLKE YÖNETİCİLERİNİ NEDEN KORKUTUYOR ?
Naci Kaptan
 
 
Tarih 14 Ocak 1992
Yer, Cudi dağı yamaçları ,
Olay, Çekiç Güç’e bağlı bir ABD helikopterinin PKK’lı teröristlere yardım paketleri attığı,
Türk helikopter pilotları tarafından karargaha rapor edildi.Bir askeri timimiz olay yerine PKK’lılardan önce ulaşarak 27 çuvalı ele geçirdi.Çuvallardan ilaç,giyecek ve yiyecek çıkmıştı.
Bu olaydan sonra Amerikalılar olayı doğrulayacaklar; ancak malzemelerin yanlışlıkla atıldığını söyleyeceklerdi. Tıpkı daha sonraları pek çok defa yapacakları yanlışlıklar gibi.

Bu günlerde ise Irak ve Afganistan ile ilgili yayınladığı belgelerle gündeme gelen Wikileaks sitesinin şimdi de ABD Dışişleri Bakanlığı’na ait gizli Türkiye belgelerini yayınlayacağı duyuruldu.2000-2010 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanlığı ile dünyanın dört bir yanındaki Amerikan elçilikleri arasındaki yazışmaları içeren 2.7 milyon gizli belgenin kamuoyuna açıklanacağı iddia edildi.

Wikileaks’ın açıkladığı ve açıklayacağı belgeler Ülke yöneticilerini,özellikle ABD’li üst düzey yöneticileri korkutuyor.ABD’nin Irak,Afganistan ve Ortadoğu ülkeleriyle politikalarıyla ilgili olarak bakanlıklar, büyükelçilikler ve ABD yönetimi arasında olan belgelerdeki iç yazışmalarda müttefiki oldukları ülke yöneticileri ve politikaları hakkında bilgiler ve yorumlar ile ABD’nin Devlet sırrı olan konuların mevcut olduğu biliniyor.

Geçtiğimiz aylarda yayınladığı belgelerle gündeme oturan Wikileaks’in bu kez de ABD Dışişleri Bakanlığı’na ait gizli Türkiye belgelerini yayınlamaya hazırlandığı açıklandı. Belgelerin içeriğine dair sızan bilgilerin birçoğu Dışişleri Bakanlığı yetkilileri tarafından yalanlandı.Doğal olarak bilgilerin gerçekliği kabul edilemezdi ….

Görülüyor ki ABD’li yetkililer daha yayımlanmadan yayınlanacak belgelerin içeriğini biliyorlar ve belgelerle ilgili olan Ülke yetkililerine diyorlar ki ;

Aman bu begelere itibar etmeyin ve önemsemeyin !!!

Hay hayy demek mi gerek !!!!

Açıklanması beklenilen 3 milyona yakın gizli belgede ABD,Türkiye ilişkilerini kapsayan ve ABD’nin Türkiye hakkındaki düşünce,kanaat ve eylem planlarının da var olduğu söyleniyor.Bu nedenle ABD’li yetkililer Dışişleri Bakanlığımıza açıklanacak belgeler üzülmeyin ve boş verin !!! diyor.
***
 
Wikileaks belgelerinde Türkiye bombası
El Hayat gazetesinin haberine göre ise belgelerde Türkiye’yle ilgili çok çarpıcı detaylar yer alıyor.
 

ABD yönetimi, Wikileaks’in açıklayacağını duyurduğu son parti belgeler konusunda kaygılı. Kaynaklar, söz konusu belgelerde bazı ülkelerle ilişkilerin bozulmasına ya da ABD’li diplomatların hayatlarının riske girmesine neden olabilecek bazı diplomatik yazışmalar bulunma ihtimali olduğunu belirtti. El Hayat gazetesinin haberine göre ise belgelerde Türkiye’yle ilgili çok çarpıcı detaylar yer alıyor.

Dünya gündeminin nabzı Planet’te atıyor.
Jerusalem Post’un Londra merkezli Arapça yayın yapan El Hayat gazetesine dayanarak bildirdiğine göre, Wikileaks’in bu hafta sonu yayımlaması beklenen belgelerde Türkiye’nin Irak’ta El Kaide’ye yardım ettiği, ABD’nin ise PKK’ya destek verdiği öne sürülüyor.

Habere göre bir ABD ordu raporu, Türkiye’yi sınırlarını kontrol altında tutamamakla suçluyor. Raporda Türkiye’de yaşayan Irak vatandaşlarının El Kaide’ye bomba malzemesi, silah ve mühimmat tedarik ettiği ifade ediliyor.

El Hayat’a konuşan bir Wikileaks yöneticisi ise kurumun Türkiye’nin Irak Savaşı’ndaki rolü ve AB üyeliğiyle ilgili belgelerin çevirisi için Türk gönüllülere ihtiyaç duyduğunu söyledi.

ABD PKK’YA YARDIM ETTİ
Haberde bahsi geçen diğer belgelerin ise Amerikalıların ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 1979 yılında terörist örgüt olarak tanınan PKK’ya yardım ettiğini ortaya koyduğu ifade ediliyor.

ABD askeri belgelerinde PKK “özgürlük savaşçıları ve Türk vatandaşları” olarak nitelendirilirken, ABD’nin Irak’taki tutuklu PKK üyelerini serbest bıraktığı ifade ediliyor. Belgeler ayrıca Irak’ta bulunan ABD güçlerinin, PKK’ya silah verdiğine ve örgütün Türkiye’deki saldırılarını göz ardı ettiğine işaret ediyor.

Bu hafta sonu yayınlanması beklenen belgelerle ilgili olarak Wikileaks’in resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, paketin “Irak Savaşı Günlükleri’nden yedi kat büyük olduğu” ve “Pentagon’un bir kez daha sorumlu tutulacağı korkusuyla nefes nefese kaldığı” belirtildi.

Belgelerin açıklanma tarihi konusunda net bir yorum yapılmasa da Wikileaks’e sızmış diplomatik görüşmelerin siteye yüklenebileceğini öngören Obama yönetimi, yabancı hükümetleri yaşanabilecek durumla ilgili olarak uyarmaya başladı.

CROWLEY: GERGİNLİK ÇIKABİLİR
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü PJ Crowley, Çarşamba günü yaptığı açıklamada “Bu ifşaatlar ABD’ye ve çıkarlarımıza zarar veriyor” dedi. Crowley belgelerin Washington’ı temsil eden diplomatlar ile ABD’nin yurtdışındaki dostları arasındaki ilişkilerde gerginlik yaratacağını söyledi.

Yabancı ülkelerle yapılan gizli yazışmaların ortaya çıkmasının bir diplomatik ortak olarak ABD’ye duyulan güveni yok edeceğini belirten Crowley, belgelerin ABD’yle yakın ilişkileri olan yabancı liderler hakkında yerici ya da eleştirel ifadeler içermesi durumunda Washington’ı utandırabileceğini ifade etti.

Crowley, “Güvene ihanet edilir ve bunlar gazetelerin manşetlerinde ya da televizyon haberlerinde yer alırsa, bunun bir etkisi olacaktır” dedi.

Wikileaks’in elindeki belgelere yakın bir kaynak, Reuters’a yaptığı açıklamada, belgelerin büyük bir kısmının Avrupa’ya odaklandığını ancak diplomatik görüşmelerin Asya ve diğer yerlerdeki birçok önemli ülkeyle de alakalı olabileceğini söyledi.

Crowley ise Dışişleri Bakanlığı’nın en baştan bu yana Wikileaks’in elinde gizli bakanlık belgeleri olduğunu bildiğini ifade etti.

“HER İHTİMALE KARŞI”
Ancak belgelerin yayınlanmasının etkisinin boyutlarının ne olacağını tam olarak belirlemenin mümkün olmadığını ifade eden Crowley, “Umuyorum böyle bir şey yaşanmaz, ancak her ihtimale karşı hazırlıklıyız” dedi.

Wikileaks, Temmuz ve Ekim aylarında yaptığı diğer iki belge ifşaatında elindeki belgeleri kamuoyuyla paylaşmadan önce New York Times, Guardian ve Der Spiegel’le paylaşmıştı. İlk seferde Afganistan Savaşı’yla ikincisinde de Irak Savaşı’yla ilgili saha raporları ortaya çıkmıştı.

Reuters’a konuşan kaynaklar, yukarıda adı geçen üç uluslararası basın kuruluşuna son parti belgelerin şimdiden Julian Assange tarafından teslim edildiğini ifade etti. Kaynaklar belgelerin ayrıca İspanya’nın El Pais ve Fransa’nın Le Monde gazetelerine de servis edildiğini ifade etti.

Assange’dan konuyla ilgili bir teyit ya da yalanlama gelmedi.

BÜYÜK GÜRÜLTÜ KOPACAK
Reuters’a konuşan diğer kaynaklar ise belgelerin daha önceki partilere göre uluslararası kamuoyunda daha fazla gürültü koparabileceğini belirtti.

Belgelerde, örneğin, Obama yönetiminin Guantanamo Körfezi’ndeki tutukluların transferini kabul ettirmek için diğer ülkelere yaptığı baskıların detaylarının paylaşılması bekleniyor.

ABD Dışişleri yetkilileri, yaptıkları birebir açıklamalarda yurtdışındaki gizli istihbarat faaliyetleri, ABD’nin diplomatik misyonlarının izlenmesi gibi noktaların ve bazı hassas programların detaylarının ortaya konabileceğinden kaygılı olduklarını ifade etti. Pentagon Sözcüsü Albay David Lapan ise belgelerin askeri taktikler ve kaynakların kimliği gibi bilgileri ortaya çıkarabileceğini söyledi.(25 Kasım 2010 ) *2*

***
 
Değerli okur,
Merakım şudur ;
Wikileaks sitesi açıkladığı belgelerle küresel baronların,emperyalizmin ipliğini pazara çıkartıyor.
Acaba ABD Türkiye ilişkilerinde ,
*Çekiç Güç (Combined Task Force-Poised Hammer)
*PKK ve Barzani’nin ABD tarafından desteklenmesi.
*Turgut Özal’ın Kürt’çülük konusunda ABD ile ilişkileri,
*Eşref Bitlis paşanın ölümü.
*O zamanı Dışişleri bakanı Abdullah Gül ile ABD Dışişleri bakanı Colin Powell arasındaki gizli anlaşma
*Irak kuzeyinde Kürdistan’ın yapılandırılması,
 
konularında da belgeler çıkar mı ???
 
Kurdish-inhabited_area_by_CIA_(1992)
 
ABD’nin PKK’ya destek verdiği Çekiç Güç kuvvetinin (Combined Task Force-Poised Hammer) Türkiye’de Temmuz 1991 tarihinde kurulan ve amacı Saddam Hüseyin’in olası saldırılarına karşı Kuzey Irak Kürtlerine güvence sağlamak olan “Huzur Operasyonu-2″nin (Operation Provide Comfort-2) adıyla i bir yer unsurunun adı. Türkiye’de İncirlik ve Pirinçlik’te konuşlanmasıyla başlamıştır.77 uçak ve helikopterden ve Amerikan- İngiliz- Fransız- Türk 1862 kişilik personelden oluşan bu güç Kuzey Irak’taki Zaho’da da bir irtibat merkezi (Military Coordination Center-MCC) kurmuştur..
 
Çekiç Güç Irak kuzeyinde kurulmuş olan Kürdistan’ın yapılanmasını ve oluşmasını sağlamıştır.
Irak’ın 2 Ağustos 1990 târihinde Kuveyt’i işgâl etmesiyle başlayan Körfez krizi; ABD, İngiltere, Fransa, Suûdî Arabistan, Sûriye, Mısır gibi 28 devletin birleştirilmiş askerî güçlerinin 17 Ocak 1991 târihinde havadan Irak’a hücûm etmesiyle Körfez harbine dönüştü. 28 Şubat 1991’de Irak’ın yenilip Kuveyt’ten çekilmesinden sonra 3 Mart 1991 günü Müttefik Kuvvetler ve Irak askerî heyetleri arasında ateşkes anlaşması imzalandı. Böylece Körfez Savaşı fiilen sona erdi.
 
Körfez savaşının sona ermesiyle Irak’ın güneyinde ve kuzeyinde ayaklanmalar başgösterdi. Kuzeyde Kürtlerin ayrı bir devlet, Şiilerin de İran’daki gibi bir rejim kurmasını istemeyen ABD, ayaklanmacılara yeterli desteği vermeyince bu isyanlar Irak hükûmeti tarafından bastırıldı. Daha sonra Kuzey Irak’ta yaşayan Kürtler, Saddam Hüseyin birliklerinin hücûmuna uğradı. Bu hücumlar neticesinde 400.000’i aşkın Kürt ve Türkmen, Türkiye’nin Güneydoğu bölgesine yığıldı. Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden durumu görüşmek, sınır bölgesinin emniyete alınmasını ve Irak yönetiminin vatandaşlarını göçe zorlayan faaliyetlerini durdurmasını istedi. Güvenlik Konseyi üyeleri arasında, görüş birliği sağlanamadığı için bu konuda acil bir karar alınamadı.
 
Daha sonra gelişen olaylara paralel olarak Türkiye, Irak’tan kaçan Kürtler ve Türkmenler için Kuzey Irak’ta bir güvenlik bölgesi kurulmasını talep etti. Avrupa Topluluğunun Lüksemburg’taki zirve toplantısında, İngiltere ve Fransa’nın desteği ile bu teklif kabûl gördü. Daha sonra ABD de bu teklifi destekledi. ABD ve Avrupalı müttefiklerinin Temmuz 1991 ayı ortalarında Kuzey Irak’ı boşaltacakları, ancak bölgedeki Kürtlerin güvenliği ve bunlara yapılacak her türlü yardımlar için Çekiç Güç adı verilen 5000 kişilik bir müttefik birliği bulunduracakları açıklandı. Silopi’de yerleştirilen birliklerde ABD ve Türk askerlerinin yanısıra İngiliz, Fransız, İspanyol birlikleri, İncirlik Türk-ABD Ortak savunma tesislerinde ise, Irak içlerindeki hedeflere ulaşabilecek ABD avcı ve bombardıman uçakları bulundurulması kararlaştırıldı. Savaşın bitiminden sonra Kuzey Irak’taki müttefik askerler geri çekilirken, bir kısmı Silopi’de Çekiç Güç’te vazifelendirilmek üzere Türkiye’ye kaydırıldı.*1*
 
Bu gelişme sürecinde ABD,İngiltere ve Fransa’nın verdiği siyasi ve askeri destek ile Barzani güçleri Irak kuzeyinde toplanarak Kürdista Devletinin çekirdeğini oluşturmaya başladılar.Çekiç Güç’ün Türkiye’de konuşlanarak Kürt Devletininin oluşmasına giden politikaların Türkiye tarafından yaratıcısı ve sahibi Turgut Özal’dır.
 
Çekiç Güç kara unsurlarının çekilme işlemi 14 Ekim 1991’de tamamlandı. Türk Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan bir açıklamada; “Anlaşmalar çerçevesinde İncirlik’te iki filonun üstünde uçak bulundurulmayacağı ve Çekiç Güç’ün kullanılmasının Türk hükûmetinin iznine bağlı olduğu bildirildi. Çekiç Güç’ün vazife süresinin uzatılıp uzatılmayacağı TBMM’de 6 ayda bir görüşülmektedir. En son Aralık 1992’deki TBMM toplantısında Çekiç Güç’ün memleketimizde bulunma süresinin uzatılması, Büyük Millet Meclisinde sert tartışmalara yol açtı. Muhâlefet kanadı milletvekilleri, Çekiç Güç’ün bulunuş gâyesini şüphe ile karşıladılar ve Çekiç Güç’ün Güney Doğu Anadolu’daki anarşi olaylarını devamlı desteklediği, süper devletlerin menfaati için bulunduğu iddia edilen hususların en başında yer aldı.
 
14 Ocak 1992 günü basında çıkan haberlerde, Cudi Dağı’nda kıstırılan PKK’lılara Diyarbakır’dan kalkan ABD helikopterlerinin malzeme attığının, Genelkurmay tarafından tespit edildiği yazıyordu. Bir askeri tim olay yerine PKK’lılardan önce ulaşarak 27 çuvalı ele geçirmiş, çuvallardan ilaç,giyecek ve yiyecek çıkmıştı. Bu olaydan sonra Amerikalılar olayı doğrulayacaklar; ancak malzemelerin yanlışlıkla atıldığını söyleyeceklerdi. Tıpkı daha sonraları pek çok defa yapacakları yanlışlıklar gibi. Çekiç Güç yanlışlıkla pek çok şey yapacak, Türk yetkilileri de bu yanlışlıkları sineye çekeceklerdi. Çekiç Güç’le ilgili bu tür haberler artık sık sık basında yer alacaktı.
İşte Orgeneral Eşref Bitlis’in “Çekiç Güç Raporu” gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyordu. Eşref Bitlis’in bu rapordan sonra hedefe oturtulduğu belirtiliyor.
 
Son günlerin gündemdeki en önemli olaylarından bir tanesi Jandarma eski Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis… Bitlis paşanın ölümüne ilişkin kaza hakkında tekrar soruşturma açıldıBilindiği gibi Eşref Bitlis’in,17 Şubat 1993 tarihinde Ankara Güvercinlik Havaalanı’ndan Diyarbakır’a gitmek üzere havalanan uçağı, daha kalkışından 5 dakika geçmeden Ankara Yenimahalle Postanesi’nin yakınlarına düştü. Orgeneral Bitlis ile beraberindeki Emir Subayı Albay Fahir Işık, uçağı kullanan Binbaşı Fahir Eliyar, Yüzbaşı Tuğrul Sezginler ve teknisyen Astsubay Başçavuş Emin Öner şehit düştü.
Yaklaşık 18 yıldır kaza mı suikast mı tartışmasının bitmemesinin nedeni ise Eşref Bitlis’in politikaları… Orgeneral Eşref Bitlis, görevi süresince ABD’nin Ortadoğu politikalarına yönelik net bir karşı duruş sergilemiş ve bu ülkenin bir kukla devlet kurma girişimlerinin önüne set çekilmesi için milli politikalar geliştirilmesi konusunda görüşlerini pek çok kez dile getirmişti. Eşref Bitlis ABD’nin bir “Kürt devleti kurmak istediği”ni, bunun için de bölgeye yerleştirdiği Çekiç Güç’ün gerek Türkiye gerekse Irak içinde bölücü çalışmalar yürüttüğünü sık sık raporlarına taşımıştı.
Hatta 17 Aralık 1992’da kendisini Irak’ın kuzeyine götüren helikopterin, Çekiç Güç uçaklarınca taciz edildiğini o dönem kendisi de helikopterde bulunan emekli Orgeneral Necati Özgen açıklamıştı. Eşref Bitlis, Türkiye’de terör olarak beslenen meselenin çözümünde Irak-İran ve Suriye ile birlikte davranmak politikasını benimsemişti ve Irak’ın toprak bütünlüğünü savunuyordu. İşte bu, ABD’nin politikasının tam tersi idi. Bitlis, bölgedeki Kürt grupların liderleriyle görüşerek, onları ABD’nin güdümünden çıkarmaya çalışıyordu. Eğer, uçağı düşürülmeseydi, Diyarbakır’a geçecek ve bu konuyla ilgili çeşitli görüşmeler yapacaktı.
 
Eşref Bitlis, Körfez Savaşı sırasında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a direnen paşaların başında geliyordu. Irak’a ikinci bir cephe açılması yolundaki baskılara karşı koydu. Bitlis, ABD’nin Ortadoğu’ya asker çıkarmayı hedeflediği bir gizli planı saptayıp Genelkurmay’a bildirdi.
Orgeneral Eşref Bitlis, Çekiç Güç’ün bölgedeki faaliyetleri ile ilgili rapor hazırladı ve Çekiç Güç’ün Kürt devleti kurma için çalıştığını yazdı. Zaten Çekiç Güç’ün terör örgütü PKK’ya yönelik yardım sandıkları attığı 1992 yılında gündeme gelmişti.
 
İŞTE O RAPOR: “ÇEKİÇ GÜÇ KÜRT DEVLETİ KURUYOR”
Basına “Genelkurmay’ın hazırladığı” olarak yansıyan ve mimarı Eşref Bitlis olan raporda açıkça şu hüküm verilmişti: “Çekiç Güç, Kuzey Irak ‘ta bir Kürt devleti kuruyor.”
İki bölüm olarak hazırlanan raporun birinci bölümü “Birleşik Görev Kuvveti (Combined TAsk Porce-CTP) unsurlarınca yapılan kural dışı davranışlar”, ikinci bölüm de “Askeri Koordinasyon Komitesi (MCC)’nce yapılan kural dışı davranışlar” başlığını taşıyor.
 
Raporda şu ifadeler yer alıyor:
BİRLEŞİK GÖREV KUVVETİ (COMBINED TASK FORCE-CTF) UNSURLARINCA YAPILAN KURAL DIŞI DAVRANIŞLAR:
(1) Birleşik Görev Kuvveti’nin ABD’li komutanı kendi üst makamları ile yaptığı yazışmalarda, Türk Kürdistanı, Irak Kürdistanı gibi Türk görüşlerine ve hakikatlere aykırı ifadeler kullanıyor.
 
(2) ABD av önleme uçakları, Türk hava sahası içerisinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nce izin verilen başka ülke uçaklarını (Cezayir C-130 Uçağı Olayı-9 Ocak 1992) yetkisi olmadan önledi.
(3) Awacs uçakları zaman zaman kendisine tahsis edilen devriye bölgesinin dışında uçuşlar yaptı, Irak hava sahasına girdi ve muayyen zamanlarda da Türk yer radarlarına iz aktarma görevlerini yerine getirmediler.
(4) PC kapsamındaki iki A-10 uçağı; Irak’tan görev dönüşünde, Türk Hava Kuvvetleri uçakları Şırnak üzerinde iç güvenlik harekatı icra ederken, 11 dakika süreyle bölgede kasıtlı olarak kalmak suretiyle harekatı gözetlediler, (1 Eylül 1992.)
(5) İncirlik Birleşik Görev Kuvveti Komutanlığı, Genel Kurmay Başkanlığından izin alınmadan, yurtdışından gelen sivil ve askeri personelce ziyaret edildi. (7 Ağustos 1992.)
(6) İngiliz Jaguar uçakları kendilerine verilen irtifa ve rota dışına çıkarak Türk uçaklarının bulunduğu bölgeye girdiler, hem uçuş emniyetini ihlal ettiler, hem de kurallara aykırı davrandılar. (12 Temmuz 1992.)
(7) İncirlik civarında eğitim yapan bir ABD Sar helikopteri, içindeki Türk gözlemcinin ikaz etmesine rağmen, etkili araziye indi ve şahıs malına zarar verdi. (12 Mayıs 1992.)
(8) Diyarbakır’a inen bir ABD uçağı uçuş kulesinin talimatlarına riayet etmedi, pisti terk etmemekte direnerek mevcut kurallara karşı geldi, üssün uçuş faaliyetlerinde büyük emniyet ihlali yaptı. (24 Ocak 1992.) 
(9) Erkilet-Gaziantep uçuşu yapan sivil Türk Hava Kurumu uçakları PC muharip uçaklarınca taciz edildi. (15 Ocak 1992.)
(10) PC kapsamında ABD EF-111 uçağı Mardin radarına elektronik karıştırma uyguladı. (15 Ocak 1992.)
(11) İki Fransız Mirage uçağı kendilerine müsaade edilen rotanın dışına çıkarak, Kayseri’de paraşüt atma sahasına girmek suretiyle, emniyetsiz bir durum ortay a çıkardı. (31 Temmuz 1991.)
(12) 20 Ocak 1993 tarihinde, deklare edilen eğitim programlarında yer almayan “Weapon Firing” görevinin program dışında uygulandığı, Türk gözlemci subayları tarafından tespit edildi.
(13) 21 Ocak 1993 günü Akdeniz’in uluslararası sularındaki uçak gemisinden bir ABD helikopteri Türk hava sahasının kullanım esaslarını dikkate almadan ve yetkili makamlardan izin almadan İncirlik meydanına indi.
(14) 5 Şubat 1993 tarihinde PC kapsamında uçuş yapan 2 F-15 uçağı uygulama esasları belgesinde yer alan dönüş rota ve irtifalarına riayet etmeyerek bölgede AGL 500’de uçtu.
(15) 5 Şubat 1993 tarihinde yapılan PC uçuşlarında, Awacs uçağının bölgede bulunan Mardin/Erzurum/Şarkışla radarları ile jtids kuramamasına karşılık, bazı PC uçakları Kuzey Irak’ta uçuşlarına devam ettiler. İkaz edilmesine rağmen aynı durum 3 Mart 1993 ve 12 Mart 1993 tarihlerinde tekerrür etti.
 
(16) SEIA kapsamında Türkiye’ye gelen F-16 uçakları 6 Şubat 1993 tarihinde yapılan uçuşlarda PC kapsamında uçuruldu.
(17) Uçaklara ATO’da belirtilmeyen mühimmat yerleştirdiler.
(18) Ocak 1993 krizinde, Awacs operatörü tarafından pilota gerekli ikazın yapılmasına rağmen sırf angaje oldum gerekçesi ile 36’ncı paralel güneyine geri dönüş yapan ve bu hattın güneyinde bulunan bir Irak uçağına ateş açıldı ve uçak düştü.
(19) Awacs’larda görevli Türk temsilcisine görev dosyalarını ve görev sonuç raporlarını özellikle Ocak 1993’te yaşanan krize tekabül eden günlerde vermediler.”
 
ASKERİ KOORDİNASYON KOMİTESİ (MCC)’NCE YAPILAN KURAL DIŞI DAVRANIŞLAR:
 
(1) MCC’nin başkanı Alb. Naab ve daha sonra onu değiştiren Alb. Wilson Kürt liderlerle yaptıkları görüşmelerde insani yardım faaliyetlerinin dışına taşarak, BM’nin 688 sayılı kararı ötesinde ilave girişimlerde bulunmak suretiyle, Kürt liderleri Saddam yönetimi ile otonomi görüşmelerinden vazgeçirdiler.
(2) Alb. Naab K. Irak’ta Kürtler’in kendi iradeleri ile kendilerini idare etmelerini teminen bölgede seçim yapılmasını teşvik ve yardım ettiler. (Seçmen kütüklerinin oluşturulması ve silinmeyen mürekkep temini vs.)
(3) Okul yapımı, kitap, doküman temin edildi, Kürtler’in kendi radyo ve televizyon yayınlarını yapabilmeleri için malzeme, teçhizat yardımı yapıldı.
 
(4) Türk makamlarına haber vermeden MCC helikopteri ile Irak tarafına yüksek takatli telsiz götürüldü. (Temmuz 1991.)
(5) MCC helikopterleri kendilerine verilen irtifanın altında ve rota dışında uçuş yaptılar, (l Ekim 1991.)
(6) MCC helikopterleri ile Irak içinde yardım malzemesi dağıtılırken Türkiye tarafına geçilerek malzeme bırakıldı. (10 Ocak 1992.)
(7) Kürt bölgesinde mevcut yeraltı zenginliklerinin ve ekonomik değerlerin tesbiti için SiteSurvey’ler yapıldı.
(8) Alb. Wilson, Türk temsilcisinin Kuzey Iraklı liderler ve ileri gelenleri ile doğrudan görüşme yapmamasını istedi.
(9) Alb. Naab ve Wilson, Kuzey Irak’ta bir güvenlik sisteminin kurulması ve düzenli ordunun teşkili için gayret sarf ettiler.
(10) Alb. Young, Kuzey Iraklı liderlerin kurulan ordunun eğitimi için ABD desteği taleplerine olumlu yaklaştılar.
(11) Türk tarafının tasvibi alınmadan MCC helikopteri ile Irak’tan başka ülkelere mensup sivil personel nakledildi. (6 Şubat 1992.)
(12) MCC Başkanı Alb. Naab, Irak’ta yaptığı muhtelif görüşmelerde Türk subayların yanında bulunmasını istemedi, tek başına bazı Kürt liderlerle görüşmeler yaptı, ısrarlı tutumumuz üzerine tavrında düzelme oldu. Daha sonra görevi devralan Alb. Wilson da, yanında ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan sivil görevliler de olduğu halde, Kürt ileri gelenleri ile yapacağı görüşmeye Türk temsilciyi almamak için direniş gösterdi, Türk subayının ısrarlı tutumu karşısında istemeyerek refakatına razı oldu.
 
(13) MCC Başkanı, Türk otoritelerinden teyit etme gereği duymadan, Kürt ihbarcılardan aldığı bilgilerle, ABD üst makamlarına, Türk Hava Kuvvetleri’nin Kürt yerleşim bölgelerini bombaladığına dair mesajlar çekti.
(14) Alb. Wilson Diyanah’taki Bakanlar Kurulu ile yapılan sohbet toplantısında Talabani’nin yardımcısı Hüseyin Sincari’nin ‘Federasyon olarak T.C. ile birleşme’ konusundaki görüşünü SITREP’e dahil etmedi. PC harekatının uzatılmamasının sadece Türkiye’nin kararına bağlı olduğunu Kürt temsilcilere söyleyerek T.C.’yi zorunlu duruma düşürme gayreti gösterdi, (l Ağustos 1992.)
(15) Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) karargahından geceleyin telefonla bildirilen Türkiye ile ilgili haberi Türk temsilcisine aktarmakta gönülsüz davrandı. (9 Eylül 1992.)
 
(16) Alb. Young, PKK’ya karşı Peşmergeler’in başlatmış olduğu harekata soğuk bakarak ‘Kardeşin kardeşi vurmasına üzülüyorum’ şeklinde beyanda bulundu. (5 Ekim 1992.)
 
(17) Alb. Young, KDP liderlerinden Fadıl Merani’ye hitaben Türk uçaklarının Kuzey Irak’taki PKK kamplarına karşı yaptığı bombardıman Peşmergeler’e zarar verebilir, bu bombardıman Türk topraklarında yapılmalıdır’ dedi.
 
ADIM ADIM DEVLETE DOĞRU
Aksiyon’dan Arda Sualp’in 28 Ekim 1995 tarihli haberine göre raporun ikinci bölümünde yer alan iddialar, bölgedeki toprak bütünlüklerinin korunması açısından kabul edilebilir cinsten değildir. ”Askeri Koordinasyon Komitesi ‘nce yapılan kural dışı davranışlar”ın tek anlamı vardır; KUZEY IRAK’TA KÜRT DEVLETİ KURMAK.
Bu ise Türkiye’nin, Irak’ın toprak bütünlüğünü korumaya yönelik politikasıyla taban tabana zıttır. *2*
 
***
 
Neymiş efendim ?
ABD PKK’yı desteklememiş !!!
Türkiye de El Kaide’yi desteklememiştir !!!
Wikileaks’ın ortaya dökeceği kirli çamaşırları merakla bekliyoruz.
Sanırım Başbakan Erdoğan ,Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve diğer AKP’liler de
Wikileaks’dan yapılacak açıklamaları merakla bekliyorlardır.
 
Wikileaks’a bizleri bilgilendirerek uyandırdığı için teşekkür ederek yazımı sonlandırıyorum.
 
Naci Kaptan
27 Kasım 2010
Blog adresim ;
This entry was posted in Gundem and tagged . Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *